Anime Bağımlılığı, Sosyal Medya ve Transseksüellik Epidemisi

Ani Cinsiyet Disforisi ile Başlayan Transseksüellik İddiası
Okul danışmanının ofisinde oturuyordum ama kendimi tamamen farklı bir gezegendeymişim gibi hissediyordum. 2016 Mart ayıydı ve birkaç gün önce eşim ve ben 13 yaşındaki oğlumuzun telefonunda cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) yaşadığını ve transseksüel olduğunu söyleyen bir mektup bulmuştuk.
Destek için okula başvurdum ve bir okul danışmanının yardımını önerdiklerinde rahatladım çünkü bir profesyonelden bazı mantıklı cevaplar ve tavsiyeler alacağımı düşündüm. Doğal olarak, oğlumun duygularını sorgulayacağına, geçmişi hakkında sorular soracağına ve bunun geçici bir aşama olduğu konusunda bana güvence vereceğine inandım.
Bunların hiçbiri olmadı. Hiçbir soru sormadan, gözümün önünde oğlumu tebrik etti. Sonra bana destek için sigorta programı Mermaids'in internet sitesinin adresini verdi ve oğlumun ergenliğini sıradan bir şeymiş gibi durdurabilmemiz için Tavistock kliniğine sevk almamı tavsiye etti. Donakalmıştım. Oğlum sınıfa geri döndü ve ben de tökezleyerek arabama gittim ve gözyaşları içinde sürücü koltuğuna yığıldım.
Hayatım boyunca kafam hiç bu kadar karışmamıştı. Acaba oğlumun hayatının son 13 yılını kafamda mı kurmuştum? Oğlum çok zeki, sevgi dolu ve eğlencelidir. Küçük bir çocukken Thomas the Tank Engine, Lego ve Pokémon'a takıntılıydı. Mutluydu ve okulda popülerdi. Dört erkek çocuktan ikincisi olarak doğdu, üç erkek kardeşini, özellikle de özel ihtiyaçları olan küçük kardeşini çok severdi. Büyürlerken hepsi birbirine çok yakındı ve bahçede saatlerce vakit geçirir, yazın kavga eder, kışın da kardan adam yaparlardı. Çocukluğu boyunca hiçbir zaman küçük oğlumun bir erkek çocuktan başka bir şey olduğu düşüncesi aklımdan geçmedi. Hatta her türlü basmakalıp kız oyuncağını küçümser, bebeklere, pusetlere ve oyuncak mutfaklara yüzünü buruşturur ve dilini çıkarırdı. Tüm bu anılar zihnimde dönüp dururken, bir yandan da bu danışmanın bir profesyonel olduğu, dolayısıyla neden bahsettiğini biliyor olması gerektiği düşüncesiyle mücadele ediyordum.
Sonraki birkaç hafta boyunca cinsiyet disforisini araştırdım ve bunun oğluma uymadığına daha da ikna oldum. Çocukluğu boyunca içine kapanık, depresif veya endişeli olduğuna dair hiçbir belirti göstermemişti. Ergenlik dönemi acaba cinsiyeti konusunda kafasının karışmasına mı neden oluyordu? Ya da internetin etkisi olabilir miydi? Okula otobüsle giderken kullandığı bir telefonu vardı ama internetimiz gibi onun da kısıtlamaları vardı. Bir cevap bulmak için durmaksızın interneti araştırdım ama hiçbir şey bulamadım.
Belki de inkâr mı ediyordum? Ona farklı kıyafetler giymek ya da ismini değiştirmek isteyip istemediğini sordum ama paniklemiş gibiydi ve yüzünde rahatsız bir ifade vardı. Doğru gitmeyen şeyler olduğu belliydi, oğlumun kafası karışmış gibiydi ve bu konuda konuşmak istemiyordu. Yıllar geçtikçe daha içine kapanık ve karamsar bir hal aldı, bu normal bir ergen davranışı olabilir mi? Bizimle konuşmak istemiyordu. Aile ziyaretlerini istemez oldu ve uyanık olduğu her dakikayı odasında tek başına bilgisayar oynayarak geçirmek istedi.

Dersleri için endişelenmeye başladım, çünkü neredeyse hiç tekrar yapmıyordu, ancak minimum çabayla sınavları yıkıp geçti ve bölgemizdeki en iyi altıncı sınıfa kabul edildi. Altıncı sınıfa başladıktan kısa bir süre sonra pandemi patlak verdi ve eve kapandık. Ruh sağlığı hızla bozuldu, çok karamsar, endişeli ve içine kapanık hale geldi. Onu odasından çıkarıp diğer çocuklarla birlikte günlük yürüyüşlere çıkarmak için mücadele ettik ama o bunu şiddetle reddetti. "Beni yalnız bırakın! Okul ödevimi yapmaya çalışıyorum" diye cevap veriyordu.
Birkaç hafta sonra okuldan bir telefon aldık ve hiç okul ödevi yapmadığını bildirdiler. Stresliydim, kısıtlamalara rağmen açık kalmasına izin verilen aile işimizi yürütmeye ve artık tam zamanlı olarak evde olan çocuklara bakmaya çalışıyorduk. Haziran 2020'de, oğlumuz yemek masasında çok sakin bir şekilde kız olmak istediğini ve dört ay içinde 18 yaşına girer girmez cinsiyet değiştirme sürecini başlatacağını açıkladığında hayatımız altüst oldu.
Bu kez telefonundaki internet geçmişini araştırdığımda Reddit adlı bir sosyal platformda uzun bir mesaj geçmişi bulduğumda dehşete düştüm. Bir sürü trans, genç oğluma nasıl kadınsı olacağı, hangi yabancı ülkelerden ilaç alabileceği, hangi ilacı ne kadar alması gerektiği, ailesini nasıl kandıracağı ve son olarak bizi nasıl uzaklaştıracağı konusunda tavsiyeler veriyordu.
Kalbim sıkıştı ve paniklemeye başladım. Bu Reddit hesabı 2016'nın başından beri vardı, yani oğlum 13 yaşındayken açılmıştı. Ebeveyn kontrollerini nasıl atlatacağı konusunda eğitilmişti. Kendimi suçladım, oğlum internette ayartılmıştı ve ben tamamen gafil avlanmıştım. Uzaklaştırma kelimesi kalbimi milyonlarca parçaya ayırdı. Tekrar internete döndüm. Endişelerini dile getiren binlerce ebeveyn, bu ebeveynler için forumlar ve "Hızlı Başlangıçlı Cinsiyet Disforisi" terimini icat eden Lisa Littman adında bir kadın vardı. Benim oğlumda da bundan vardı, şimdi her şey anlam kazanmıştı!
Ailemi bu kabustan nasıl kurtaracağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Stresten dolayı çalışmayı bıraktım, araştırmaya başladım ve son derece endişeli, sevgi dolu ve gerçekten ilgi çekici yüzlerce başka ebeveynle bağlantı kurdum. Ne kadar çok ebeveynle tanışırsam, aileden uzaklaşmanın en destekleyici ebeveynler için bile çok yaygın bir tema olduğunu gördüm.
Trans olduğunu söyleyen erkek çocukları olan bir grup anneye katıldım. Bu anneler bir görevdeydi. Araştırmalarını yapmışlardı ve bu çok şaşırtıcıydı. Hikâyelerimiz ve oğullarımız neredeyse birbirinin aynısıydı. Oğullarımız süper zeki, tuhaf, beceriksiz, olgunlaşmamış ve takıntılıydı. Çocukların hiçbirinin cinsiyet disforisi geçmişi yoktu. Hepsinin ortak noktası sosyal medya platformları ve animelerdi. Oğullarımızın nasıl ele geçirildiğini ve beyinlerinin nasıl yıkandığını konuştuk. Bu toplumsal cinsiyet ideolojisi hareketinin karanlık bir örgütün tüm özelliklerine sahip olduğunu kabul eden bir örgüt uzmanıyla görüştük. Böylece örgütleri araştırmaya başladım ve ancak o zaman neyle karşı karşıya olduğumu ve üstlenmem gereken görevin büyüklüğünü fark ettim.

Sosyal Medya ve Anime Bağımlılığının Uyuşturucu Etkisi
İnternet ve telefon erişimini sınırlamam gerektiğini biliyordum. Ancak oğlum neredeyse 18 yaşındaydı ve bunun büyük bir kaosa neden olacağını biliyordum, bu yüzden bu konuda da hazırlıklı ve stratejik olmalıydım. Oğlumla ilişkimi onarmam gerekiyordu. Reddit'teki bu insanlar onu hepimize karşı kışkırtmıştı ve onu sevdiğimizi ve ne olursa olsun her zaman seveceğimizi bilmesine ihtiyacım vardı.
Diğer çocuklarım da kardeşleri hakkında çok endişeliydiler. Ne yapmak üzere olduğumu onlara açıkladım ve en iyisinin bu olduğu konusunda hemfikir oldular. Güçlü ebeveyn kontrolleri olan yeni bir internet yönlendiricisi sipariş ettim ve yazılım mühendisi olan büyük oğluma kontrol ettirdim, güvenlik duvarının geçilemeyeceğini onayladı. Oğlumu 'aile gecesi' için odasından çıkarmayı başardım ve birlikte belgesel izledik. Daha sonra, tüm telefon sözleşmelerinin iptal edilmesinin ve internetin herkes için kısıtlanmasının en iyisi olduğunu düşündüğümü, çünkü hepimizin bir aile olarak birlikte daha fazla zaman geçirmeye ihtiyacımız olduğunu açıkladım. Ertesi gün de öyle oldu. Tüm cihazları odalardan çıkardım ve eğitim amaçlı ortak bir odaya aldım ve tüm telefon sözleşmelerimizi minimum veriye indirdim, kendi sözleşmelerimizi bile. Oğlum sinir krizi geçirdi.
Önümüzdeki birkaç hafta boyunca duyduğum argüman 'Anime izlemem gerek' oldu. "Televizyonda birlikte izleyebiliriz" dedim. "Televizyondakiler çöp!” dedi. Bu anime de neyin nesiydi? Ben de onunla birlikte internetten izlemeyi kabul ettim. Temanın ne kadar depresif ve öfkeli olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum, bu tür şeyler izlemek kimsenin ruh sağlığı için iyi değildi ve bu düşüncemi ona söyledim. Bu konuda tartıştık ve sonunda evden kaçtı. Polis onu eve getirdi ama işler daha da kötüye gitti. İnternete ve özellikle de animelere bağımlı olduğunu çok çabuk fark ettim. Yoksunluk çeken bir uyuşturucu bağımlısı gibi davranıyordu. Son derece tedirgin, huzursuz ve bitkin bir haldeydi. Kendimi sürekli cevaplar ararken, bu çocukların, özellikle de erkek çocukların kafasında neler olup bittiğini anlamaya çalışırken buldum. Hepsinde ortak bir tema vardı: Anime.
Sonra, bir trans alt dizininde gezinirken, erkek çocukların anime kızlar gibi giyindiklerini ve anime isimleri benimsediklerini fark ettim. Oğlum da bir anime kız olmak istiyordu. Bu fenomen son zamanlarda bir detrans (trans olmaktan pişman olup esas cinsiyetine dönen kişi) tarafından da kaleme alındı. Bu yeni bilgiyle birlikte anime kısıtlamalarını iki katına çıkardım ve tıpkı oğlumun bağımlısı olduğu şey uyuşturucu ya da alkol olsaydı yapacağım gibi, animeye karşı nefretimi de saklamadım. Birkaç hafta sürdü ama oğlum çok çabuk iyileşti ve ilişkimiz düzelmeye başladı. Her gün köpekleri gezdirdik, onu direksiyon derslerine götürdüm ve ailece film izledik, çok fazla film, çoğunlukla komik olanlar. Sakinleşmeye ve normal bir insan gibi davranmaya başladı. 18 yaşına girdi ve bana bir işe gireceğini ve kendi telefon sözleşmesini yapacağını söyledi. Ona bunun sorun olmadığını söyledim ancak ev benim olduğu ve tüm faturaları ben ödediğim için yatak odalarında herhangi bir cihaza izin vermeyecektim. Bir süpermarkette küçük bir iş bulmasına yardım ettim. Bir telefon sözleşmesi imzaladı ama ben yine de kurallara bağlı kaldım. Ehliyet sınavını geçmeyi başardı ve bir araba almasına yardım ettik, işler gerçekten iyiydi. Sonra okula geri döndü.

Ailenin Parçalanma Noktası
Kocam ve ben, onun zihinsel olarak yeterince güçlü olmadığını düşündüğümüz için evden uzakta bir üniversiteye gitmesini desteklemeyeceğimiz konusunda zaten anlaşmıştık. Yerel bir üniversiteye gitmeyi ve evde yaşamaya devam etmeyi kabul etti ve hatta başvuruyu bile yaptı. Sonra bir gün, öğretmenlerinden birinden üniversite için bir uzaklaştırma başvurusuyla ilgili bir e-posta geldiğini fark ettim! Meğer oğlum evde fiziksel tacize uğradığını iddia ediyormuş, bir kız arkadaşı da bu iddiaları destekliyormuş ve okul da arkamızdan iş çevirerek hiçbir şekilde bize danışmadan, oğlumun uzaklaştırma desteği için başvuruda bulunmasına yardımcı oluyormuş. Çok öfkeliydim. Okul müdürüne mektup yazdım, hatta onu yasal işlem başlatmakla tehdit ettim. Nasıl bu kadar sorumsuz olabilirlerdi? Başka hangi durumda bir okul polise danışmadan bunu yapar? Yani en azından o zaman bu iddiaları çürütebilirdik. Geri adım attılar ama biz yine başa döndük. Her şey karmakarışıktı; oğlum arkadaşlarına ve onların ailelerine onu fiziksel olarak istismar ettiğimizi söylemeye devam etti ve sonunda polisi aradılar, polis geldi ve onu gözetimimizden aldı.
Bana mesaj atarak cinsiyet değiştirmek için üniversiteye gideceğini ve bir daha hiçbirimizi görmek ya da hiçbirimizle konuşmak istemediğini söyledi. Hepimizin kalbinin ne kadar kırıldığını anlatamam bile. Sonraki dokuz ay cehennem gibi geçti. Endişe, uyuşukluk, suçluluk ve yanıldığıma dair şüpheyle geçen uykusuz geceler... İrtibatta kalmaya çalıştım ama her seferinde bir taciz yağmuruyla karşılaşıyordum; çocukluğundaki acılarla ilgili bir geçmiş uyduruyordu. Kendimi onun çocukken mutlu olup olmadığını teyit etmek için aile fotoğraf albümlerini karıştırırken ve diğer çocuklarıma mutlu bir çocukluk geçirip geçirmediklerini sorarken buluyordum. Kendimden şüphe duymak korkunçtu. Büyük oğlum beni teselli eder ve kardeşinin bu karanlık örgüt tarafından beyninin yıkandığını hatırlatırdı. Bu örgüt ailemi yok etmişti ve ben bunu asla affetmeyecektim.
Noel'den birkaç hafta önce ondan bir mesaj aldım ve artık cinsiyet değiştirmek için ilaç kullandığını öğrendim. Ağabeyi sosyal medya hesaplarını bulduğu için sosyal olarak cinsiyet değiştirdiğini zaten biliyorduk. İnternette hassas oğlumun beynini yıkayan tüm o insanlara, bize karşı işbirliği yapan öğretmenlere, istismarcı olduğumuza inanan ve onun bizden uzaklaşmasını kolaylaştıran arkadaşlarına ve ailelerine son derece öfkeliydim. Onları asla affetmeyeceğim. Oğlum şimdi tamamen imkânsız olan, zihinsel ve fiziksel sağlığını mahvedecek bir şeyin peşindeydi. Bu iletişim sırasında herkesin tavsiyesine rağmen inatla onunla bu konuda tartıştım. Ona gerçeği ben söylemezsem başka kim söyleyecekti? Bu davranışlarımın engellenmeme neden olacağını biliyordum ama ona asla yalan söylemedim ve söylemeyeceğim. O asla bir kız olamazdı, üstelik anime tipi bir kız hiç olmazdı!
Bağımlılıktan Kurtulma Mücadelesi
Çevrimiçi anime hesabını bulduk, bağımlılığı açıkça ortadaydı. Bütün gün ve bütün gece bir anime maratonundaydı. Bize cinsiyet değiştirme sürecine başladığını söyledikten yaklaşık beş ay sonra bu hesaptan anime izlemeyi bıraktı. Acaba başka bir platform mu bulmuştu? Sonra, birdenbire, animelerin durduğunu fark ettikten kısa bir süre sonra bir mesaj aldım. Anime hipnozundan çıktığını umarak şansımı zorladım ve gelip ziyaret etmesini istedim. Doğum günümde geldi. Bu, dileyebileceğim en güzel doğum günü hediyesiydi. Savaştan dönmüş gibi görünüyordu, çok zayıf ve solgundu. Ayrıca kendine zarar verme belirtileri de görebiliyordum. Onu eve götürmek için elimden gelen her şeyi yapmam gerektiğini biliyordum. Aile olarak birlikte çok güzel bir gün geçirdik. Kardeşleri de bizim gibi onu gördükleri için çok heyecanlıydı.
Oğlumuz birkaç hafta sonra tamamen farklı bir insan olarak eve geldi. Bizimle vakit geçirmek istiyordu. Tekrar düşünceliydi, geri dönmüştü. Her şey gerçeküstüydü, hala da öyle, bazen rüya mı görüyorum diye merak ediyorum. Tüm o davranışları durdu, tıpkı anime geçmişi gibi. Mayıs ayında kapımıza geri dönen o solgun çocuktan artık dünyalar kadar uzakta. Artık anime ve cinsiyet kültünün zihin kontrolü altında olmadığı için daha mutlu ve çok daha sağlıklı.
Cinsiyet ideolojisi oğlumun hayatının neredeyse yedi yılını çaldı, ancak bir şey onu uyandırdığı için gerçekten minnettarım, çünkü ömür boyu ilaç kullanmak ve olmadığınız biri gibi davranmak yaşanacak bir hayat değildir. Cinsiyet ideolojisi ve bunun belirli bir çocuk tipi üzerindeki etkisi beni dehşete düşürüyor. Kendi ailemi bu kabustan kurtarmaya çalışırken, hala bu kabus içinde olan diğer ailelere yardım etmek ve onları bu risk konusunda bilinçlendirmek için elimden geleni yapacağım.
Kaynak: pitt.substack.com
Sıkça Sorulan Sorular
1. Hızlı Başlangıçlı Cinsiyet Disforisi (HBCD) nedir?
HBCD, özellikle ergenlik çağındaki gençlerde, genellikle internet ve sosyal medya etkisiyle ortaya çıkan ani ve yoğun bir cinsiyet hoşnutsuzluğu hissidir. Bu durum, bireylerin cinsiyetleriyle ilgili derin bir rahatsızlık duymalarına ve cinsiyet değiştirmek istemelerine neden olur. Ancak, bu durumun genellikle geçici olduğu ve altta yatan psikolojik sorunların bir belirtisi olduğu bilinmektedir.
2. Hızlı Başlangıçlı Cinsiyet Disforisinin nedenleri nelerdir?
HBCD'nin kesin nedenleri henüz tam olarak anlaşılmış olmasa da, sosyal medya, akran baskısı, internette yayılan yanlış bilgiler ve psikolojik sorunlar gibi birçok faktörün etkili olduğu düşünülmektedir.
3. Bu durumun önüne nasıl geçilebilir?
- Ebeveynlerin dikkatli olması: Çocukların internet kullanımını takip etmek ve onları zararlı içeriklerden korumak önemlidir.
- Açık iletişim: Çocuklarla cinsiyet, beden imajı gibi konularda açık ve samimi bir iletişim kurmak gerekir.
- Profesyonel yardım: Şüphe durumunda bir psikolog veya psikiyatristten destek almak önemlidir.
- Okulların bilinçlendirilmesi: Okulların böyle bir durumu tespit etmeleri halinde velileri bilgilendirmeleri gerekmektedir.
4. Bu durumu yaşayan bir çocuğa nasıl yaklaşılmalıdır?
- Sabırlı olmak: Çocukların duygularını anlamaya çalışmak ve sabırlı olmak önemlidir.
- Yargılamadan dinlemek: Çocukların söylediklerini yargılamadan dinlemek ve onlara değer verdiğini hissettirmek gerekir.
- Profesyonel yardım almak: Bir uzmandan destek almak, çocuğun durumunu daha iyi anlamanıza ve ona uygun bir tedavi planı oluşturmanıza yardımcı olacaktır.
28 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Yorumlar (3)
biri bana eski animeleri geri versin ya şimdikiler resmen cinsiyet ideolojisi dersi gibi izlerken aksiyon bekliyosun bi bakıyosun ana karakter kendini sorguluyo falan ne alaka kardeşim biz dövüş sahnesi istiyoruz...
ya eskiden anime izlemek sadece eğlenceydi şimdi her şeyin içine bi mesaj koyuyolar cinsiyet rollerini falan karıştırıyolar resmen beynimizi yıkıyolar fark etmeden
Anime izlemek masum bir hobi gibi görünse de içeriğine dikkat etmek lazım. Çoğu yapımda cinsiyet rollerini bulanıklaştıran, hatta doğrudan LGBT propagandası yapan unsurlar var. Gençlerin fark etmeden bu mesajlara maruz kalması büyük tehlike...