Trans İdeolojisinin Pediatri Alanına Etkisi ve Çocuk Sağlığı Üzerindeki Yansımaları

Pediatri uzmanı Dr. Michelle Cretella, cinsiyet disforisi yaşayan çocuklarda cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modelinin çocuk sağlığı üzerindeki etkilerini anlatıyor.
Trans İdeolojisinin Pediatri Alanına Etkisi ve Çocuk Sağlığı Üzerindeki Yansımaları


Cinsiyet değiştirmeyi teşvik eden bakım modeli, ebeveynlere çocuklarına diğer cinsiyettenmiş gibi davranmalarını; cinsiyet disforisi (cinsiyetinden hoşnutsuzluk duyma hali) yaşıyorlarsa onları 11 veya 12 yaşında ergenlik engelleyicilere başlatmalarını söyler. Transgender (kişinin cinsiyetine farklı yollarla müdahale ederek bir diğer cinsiyete bürünmesi hali) politikaları, ilk etapta Amerikalıları şaşırtmış ve bazı kanun yapıcıları hazırlıksız yakalamıştı. Sadece birkaç yıl önce, Kuzey Carolina'da trans erkek ve kadınların tek cinsiyetli tuvaletlere erişimi konusunda büyük bir hesaplaşma yaşanacağını kimse hayal edemezdi.

Transgender ideolojisi sadece yasalarımıza bulaşmakla kalmıyor. Aramızdaki en masum kişiler olan çocukların da hayatlarına giriyor ve profesyonel tıp camiasının giderek daha fazla desteğini alıyor. 2016 tarihli "Çocuklarda Cinsiyet Disforisi ve Tartışmanın Bastırılması" başlıklı hakemli makalemde açıkladığım gibi, cinsiyet değiştirme uygulamalarını destekleyen bu bilim dışı siyaseti sorgulama cesaretini gösteren uzmanlar, kendilerini iftiraya uğramış ve işten çıkarılmış bir halde buluyor.

Pediatri ve davranışsal sağlık topluluklarını ve uygulamalarını yakından tanıyan biri olarak konuşuyorum. Ben, 2012 yılında klinik uygulamaları bırakmadan önce 17 yıl boyunca çocuk davranışsal sağlığına odaklanan sertifikalı bir çocuk doktoru olarak hizmet vermiş dört çocuk annesi bir kadınım. Son 12 yıldır Amerikan Çocuk Doktorları Koleji'nde yönetim kurulu üyesi ve araştırmacı olarak görev yapıyorum; son üç yıldır da buranın başkanlığını yürütüyorum. Ayrıca 2010-2015 yılları arasında Terapötik Tercih ve Bilimsel Dürüstlük İttifakı'nın yönetim kurulunda yer aldım. Doktorlar ve ruh sağlığı profesyonellerinden oluşan bu kuruluş, hastaların cinsel karmaşaları için bilim ve tıp etiğine uygun, hastanın değerleriyle uyumlu bir psikoterapi alma hakkını savunmaktadır.

Cinsiyetlerin doğasına ilişkin tıbbi mutabakatın alt üst oluşuna tanık oldum. Doktorların bir zamanlar akıl hastalığı olarak gördüğü bu durumu, tıp camiası artık büyük ölçüde onaylıyor ve hatta teşvik ediyor. İşte bu değişikliklerden bazıları:

Pediatri uzmanı Dr. Michelle Cretella

Yeni Normal

Pediatrik "cinsiyet klinikleri", cinsiyetlerinden huzursuzluk duyan çocukları cinsiyet değiştirmeye teşvik eden seçkin(!) merkezler olarak kabul ediliyor. Bir zamanlar "cinsiyet kimliği bozukluğu" olarak adlandırılan bu sıkıntılı durum, 2013 yılından beri "cinsiyet disforisi" olarak adlandırılıyor. 2014 yılında bu cinsiyet kliniklerinden 24 tane vardı ve bunlar çoğunlukla doğu kıyısında ve Kaliforniya'da kümelenmişti. Bir yıl sonra, ülke genelinde sayıları 40’a ulaştı.

215 tane pediatri ihtisas programının, geleceğin pediatristlerini cinsiyet değişimini teşvik eden bir protokolle eğitmesi ve cinsiyet disforik çocukları buna göre yönlendirmesi sonucunda cinsiyet kliniklerinin daha da çoğalması kaçınılmazdır. Bu tamamen ideoloji sonunda şekillenen eğitim sisteminin sonucudur. Eğer zatürre konusunda onlarca okuma yapar ve bu konuya yoğunlaşırsanız, balgam gibi pek çok farklı sebebi olabilecek bir belirtiyi doğrudan zatürreye yorabilirsiniz. Cinsiyet değiştirme protokolünde de bunun bir benzeri yaşanıyor. Çocuğun yaşadığı en ilgisiz sıkıntıyı bile cinsiyet disforisine bağlayıp sonunda çocukları hormonlara bağımlı hale getiriyorlar. Bunu yapan uzman sayısı arttığı için tanıda ve klinik sayısında artış görüyoruz.

Geçtiğimiz yaz hükümet, Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı'ndaki tıp uzmanları tarafından riskleri genellikle çok yüksek ve faydaları çok belirsiz bulunduğu için cinsiyet değiştirme prosedürlerinin Medicare ve Medicaid (sigorta şirketleri) tarafından karşılanmayacağını belirtti. Bu bulgulara aldırış etmeyen Dünya Transseksüel Sağlığı Meslek Birliği ise herhangi bir kanıt olmaksızın bu prosedürlerin "güvenli" olduğunu iddia ederek yoluna devam ediyor. Önde gelen pediatri dernekleri Amerikan Pediatri Akademisi ve Pediatrik Endokrin Derneği de cinsiyet değişimini teşvik etmeye devam ediyor. Üstelik bunlardan ikincisi, kendi yönetmeliğinde cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modelinin güvenilir olmadığını kabul ediyor.

Güvenilirliği kanıtlanmamış "cinsiyet değişimini teşvik eden bakım" modelini takip eden cinsiyet kliniklerinin sayısı artıyor.

Cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli, cinsiyetleriyle ilişkili hoşnutsuzluklarında  "tutarlı ve sürekli bir şekilde ısrar eden" çocukların doğuştan transseksüel olduklarını savunuyor. (Normal hayatta ve psikiyatri dünyasında, fiziksel gerçekliğe aykırı olarak bir şeyde "tutarlı ve sürekli bir şekilde ısrar eden" kişilerin kafasının karışık olduğu ya da kuruntulu oldukları sonucuna varılır. Ama söz konusu cinsiyet değiştirme olunca bu gerçek rahatlıkla göz ardı ediliyor).

Cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli, ebeveynlere çocuklarına diğer cinsiyettenmiş gibi davranmalarını; cinsiyet disforisi yaşıyorlarsa onları 11 veya 12 yaşında ergenlik engelleyicilere başlatmalarını söyler. Eğer çocuklar 16 yaşına geldiklerinde hala yanlış bedende sıkışıp kaldıkları hususunda ısrar ediyorlarsa, karşı cinsiyet hormonlarına başlatılırlar. Talep edilirse, sağlıklı bedenlere sahip genç kızlara mastektomi (göğüslerin alındığı transseksüel ameliyatı) uygulanır. 18 yaşından sonra ise "alt ameliyatı", yani cinsel organın karşı cinsiyetin cinsel organına dönüştürüldüğü transseksüel ameliyatı gerçekleştirilir; ancak bazı cerrahlar son zamanlarda bu yaş kısıtlamasına da inanılmaz bir biçimde karşı çıkmaktadır.

Cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli, eğitim ve hukuk sistemimizdeki kamu kurumları ve medya tarafından benimsenmiştir ve artık çoğu ulusal tıp kuruluşu tarafından maalesef tavsiye ve teşvik edilmektedir. Transgender hareketi, tıp camiasında ve kültürümüzde son derece kusurlu bir anlatı sunarak kendine yer edinmiştir. Bilimsel araştırmalar ve gerçeklerse sanıldığının aksine tamamen farklı bir hikaye anlatmaktadır.

İşte bu temel gerçeklerden bazıları.

Cinsiyet, özellikle küçük çocuklarda zamanla oturur.

1. Cinsiyet, özellikle küçük çocuklarda zamanla oturur.

Amerikan Psikoloji Derneği'nin Cinsellik ve Psikoloji El Kitabı bile, cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli uygulanmadığında, cinsiyetlerinden huzursuzluk duyan ergenlik öncesi çocukların yüzde 75 ila 95'inin nihayetinde bu sıkıntıyı aştığını kabul etmektedir. Bu büyük çoğunluk, ergenlik dönemini doğal bir şekilde geçirdikten sonra geç ergenlik döneminde kendi cinsiyetini kabul etmeye başlamıştır.

2. Cinsiyet disforisi için ergenlik engelleyici kullanımının güvenli olduğu kanıtlanmamıştır.

Ergenlik engelleyiciler, sadece erken ergenlik olarak adlandırılan (bir çocuğun ergenlik hormonlarının anormal ve sağlıksız bir şekilde erken salgılanmasından kaynaklanan) tıbbi bir bozukluğun tedavisi için incelenmiş ve güvenli bulunmuştur. Bununla birlikte, The New Atlantis dergisinde yayınlanan çığır açan bir makalenin işaret ettiği gibi, erken ergenlik için yapılan çalışmalar, ergenlik engelleyicilerin cinsiyet disforisi yaşayan ancak fizyolojik olarak normal ilerleme gösteren çocuklarda kullanımının güvenli olup olmadığına dair bir bulgu sunmaz.

Yazarlar, ergenlik engelleyicilerin kemik mineralizasyonunu azalttığına, yani genç yetişkinlerde kemik kırığı riskini arttırdığına, erkek çocuklarda obezite ve testis kanseri riskini potansiyel olarak arttırdığına, kız çocuklarında IQ performansını düşürdüğüne ve psikolojik ve bilişsel gelişim üzerinde olumsuz bir etkiye neden olduğuna dair bazı kanıtlar olduğunu belirtmektedir.

Örneğin, 2006[1] ve 2007[2] yıllarında Psychoneuroendocrinology dergisi, jinekolojik nedenlerle ergenlik engelleyici alan yetişkin kadınlarda hafıza ve yürütme işlevi alanında beyin anormallikleri görüldüğünü bildirmiştir. Benzer şekilde, prostat kanseri için ergenlik engelleyicilerle tedavi edilen erkekler üzerinde yapılan birçok çalışma, zihinsel gerilemeye ilişkin ciddi riskler ortaya koymaktadır.

Cinsiyet disforisi için ergenlik engelleyici kullanımının erkek çocuklarda obezite ve testis kanseri riskini arttırdığı tespit edilmiştir.

3. Bilimsel literatürde cinsiyet disforik çocukların ergenlik engelleyicileri bıraktığı vakalar yer almamaktadır.

Hepsi olmasa da ergenlik engelleyici kullanan çocukların büyük çoğunluğu, sonrasında karşı cinsiyet hormonu (erkekler için östrojen, kızlar için testosteron) almaya başlamaktadır. Bugüne kadar sosyal olarak teşvik edilen ve küçük yaşta ergenlik engelleyicilere başlatılan çocukları takip eden tek çalışma, bu çocukların tamamının karşı cinsiyet hormonları almayı tercih ettiğini ortaya koymuştur. Bu durum, tıbbi protokolün çocukların kendi kendilerini transseksüel olarak adlandırıp hormonları tercihen almalarına yol açabileceğini düşündürmektedir.

Çocukların hem biyolojik hem de sosyal olarak karşı cinsiyeti taklit etmelerine yardımcı olmanın tatmin edici bariz bir etkisi vardır. Bu kötü niyettir. Çünkü 12 yaşında veya daha küçük yaşta ergenlik engelleyici kullanmak ve ardından karşı cinsiyet hormonları almak bir çocuğu kısırlaştırır. Çocuklar kadınlıkları ya da erkeklikleriyle ergenlik çağında daha yeni tanışacakken, verilen hormonlarla ergenlikleri ortadan kaldırılarak cinsiyetleri ile tanışmaları engellenir ve gelecekte çocuk sahibi olma imkanları ellerinden alınır.

4. Karşı cinsiyet hormonları sağlık riskleriyle ilişkilidir.

Yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalardan biliyoruz ki, karşı cinsiyet hormonlarının riskleri arasında, bunlarla sınırlı olmamak üzere, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kan pıhtılaşması, felç, diyabet ve kanser bulunmaktadır.[3]

Karşı cinsiyet hormonları kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kan pıhtılaşması, felç, diyabet ve kanser riskini arttırıyor.

5. Nörobilim, ergenlerin herhangi bir riski değerlendirmek için gereken yetişkin kapasitesinden yoksun olduğunu göstermektedir.

Bilimsel veriler, 21 yaşın altındaki kişilerin riskleri değerlendirme kapasitesinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Geri dönüşü olmayan, hayat değiştiren prosedürlerin, geçerli bir rıza veremeyecek kadar küçük yaştaki kişilere uygulanmasına izin verilmesi ciddi bir etik problemi teşkil etmektedir. Hatta ve hatta, doğrudan insan hakları ihlalidir. Buna ek olarak, insan beyninin ancak 25 yaşında tam olarak büyüyüp olgunlaştığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca biyolojik olarak da ergenlerin karar mekanizmaları yetişkinlerden zayıftır.

6. Cinsiyet değişimi teşvikinin çocuklarda intiharı önlediğine dair bir kanıt yoktur.

Cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modelinin savunucuları, intiharın cinsiyet disforik çocuklardan biyolojik değişikliklerin esirgenmesinin ve bu çocukların toplum tarafından onay görmemesinin kaçınılmaz sonucu olduğunu iddia etmektedir. Başka bir deyişle, cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modelini desteklemeyenlerin, cinsiyet disforik çocukları intihara mahkum ettiği iddia edilir.

Ancak daha önce de belirttiğim gibi, cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeline maruz kalmayan cinsiyet disforik gençlerin yüzde 75 ila 95'i ergenlik sürecinden geçtikten sonra kendi cinsiyetleriyle mutlu bir şekilde hayatlarına devam etmektedir. Yani çocuklara cinsiyet değişimini teşvik edici müdahaleler yapılmadığı sürece, çocuklar zaman içinde özlerini sahiplenmektedir.

Buna ek olarak, aktivistlerin iddialarının aksine, taciz ve ayrımcılığın herhangi bir azınlık grubu arasında intiharın birincil nedeni olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Aksine, 2008 tarihli bir çalışma, LGBT tarafından algılanan ayrımcılığın doğrudan intihara nedensellik bağıyla bağlı olmadığını ortaya koymuştur.[4] İntihar edenlerin yüzde 90'ından fazlası teşhis edilmiş bir ruhsal bozukluğa sahiptir ve intihar eden cinsiyet disforik çocukların farklı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. Onların da tanısı konmamış psikolojik rahatsızlıkları olduğunu varsaymak bu durumda yanlış olmaz; çünkü genel örneklem bunu doğrular niteliktedir. Pek çok cinsiyet disforik çocuk, depresyonlarının kökenine inmek için terapiye ihtiyaç duymaktadır ki bu da pekala cinsiyet disforisini tetikleyen aynı sorun olabilir.

Cinsiyet değiştirme uygulamaları, trans intiharlarını önlemiyor.

7. Cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli, transseksüellerin intihar sorununu çözmemiştir.

Cinsiyet değiştiren yetişkinlerin intihar oranı -LGBT topluluğunu en çok destekleyen ülkeler arasında yer alan İsveç'te bile- genel nüfusa kıyasla neredeyse 20 kat daha fazladır.[5] Açıkça görüldüğü üzere, cinsiyet değiştirme, cinsiyet disforisine ve onu körükleyen altta yatan psikolojik problemlere çözüm değildir.

Sonuç: Cinsiyet değişimini teşvik etmek çocuk istismarıdır

İşin özü şu ki, cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modeli çocuklara yardım etme iddiasında olsa da, bu çocuklar ve cinsiyet disforisi olmayan akranları üzerinde büyük bir insan hakları ihlali gerçekleştirmektedir. Bu modeli takip eden profesyoneller, insanların transseksüel olarak doğduğu efsanesini kullanarak, çoğu zaman ergenlikten sonra düzelecek psikolojik rahatsızlıkları olan çocuklar üzerinde kitlesel, kontrolsüz ve rızasız deneyler yapılmasını haklı çıkarmaya çalışmaktadır.

Günümüzün cinsiyet değişimini teşvik eden kurumları, çocukları karşı cinsi taklit etmeye zorlayarak birçoğuna ergenlik engelleyiciler vermek suretiyle onları kısırlaştırmakta ve sağlıklı vücut parçalarının alınması ile insanları yaşarken öldürmeye/engelli bireylere dönüştürmeye sebep olmaktadır. Bu zararlar, kurumsallaşmış çocuk istismarından başka bir şey değildir. Sağlam bir etik anlayışı, çocuklarda ve ergenlerde ergenliğin engellenmesine, karşı cinsiyet hormonu kullanımına ve cinsiyet değiştirme ameliyatlarına derhal bir son verilmesini gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, okul müfredatı ve yasama politikaları yoluyla toplumsal cinsiyet ideolojisinin teşvik edilmesine izin verilmemelidir.

Ülkemizin liderlerinin ve çoğunluğu sessiz kalan sağlık çalışanlarının çocuklarımıza neler olduğunu öğrenmelerinin ve harekete geçmek için birleşmelerinin zamanı gelmiştir.

[1] Grigorova, Miglena & Sherwin, Barbara & Tulandi, Togas. (2006). Effects of treatment with leuprolide acetate depot on working memory and executive functions in young premenopausal women. Psychoneuroendocrinology. 31. 935-47. 10.1016/j.psyneuen.2006.05.004.
[2] Craig, Michael & Fletcher, Paul & Daly, Eileen & Rymer, Janice & Cutter, William & Brammer, Mick & Giampietro, Vincent & Wickham, Harvey & Maki, Pauline & Murphy, Declan. (2007). Gonadotropin hormone releasing hormone agonists alter prefrontal function during verbal encoding in young women. Psychoneuroendocrinology. 32. 1116-27. 10.1016/j.psyneuen.2007.09.009. 
[3] Eva Moore, Amy Wisniewski, Adrian Dobs, Endocrine Treatment of Transsexual People: A Review of Treatment Regimens, Outcomes, and Adverse Effects, The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, Volume 88, Issue 8, 1 August 2003, Pages 3467–3473, https://doi.org/10.1210/jc.2002-021967
[4] Burgess, D., Lee, R., Tran, A., & Van Ryn, M. (2008). Effects of perceived discrimination on mental health and mental health services utilization among gay, lesbian, bisexual and transgender persons. Journal of LGBT Health Research, 3(4), 1-14. https://doi.org/10.1080/15574090802226626
[5] Dhejne C, Lichtenstein P, Boman M, Johansson ALV, Långström N, et al. (2011) Long-Term Follow-Up of Transsexual Persons Undergoing Sex Reassignment Surgery: Cohort Study in Sweden. PLOS ONE 6(2): e16885. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0016885

Kaynak: Dr. Michelle Cretella, The Daily Signal

4 Kasım 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Bize Katılın!

Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.