Genç Yaşta Cinsiyeti Değiştirildiği için Kliniğine Dava Açan Keira Bell'in Transseksüellik Süreci

Genç yaşta cinsiyet değiştirdikten sonra pişman olup esas cinsiyetine dönen İngiliz aktivist Keira Bell, bu süreçte yaşadıklarını paylaşıyor.
İlk günlerden itibaren evdeki aile hayatım mutsuzdu. Beyaz bir İngiliz kadın olan annemle siyahi bir Amerikalı olan babam, babamın ABD Hava Kuvvetleri'nde görev yaptığı dönemde İngiltere'de tanışmışlar. Ben 5 yaşındayken boşandılar. Sosyal yardım alan annem alkolizm ve türlü ruh sağlığı hastalıklarına yakalandı. Babam ise İngiltere'de kalmasına rağmen bana ve küçük kız kardeşime karşı duygusal olarak mesafeliydi, hayatımızda yok gibiydi.
Çocukluğumu hatırlıyorum, tipik bir erkek Fatmaydım. Londra'ya 1 saat mesafede, yaklaşık 30.000 nüfuslu Letchworth kasabasındaki çocukluk yaşlarımı bu detaylarla hatırlıyorum. Çocukluğumun başlarında erkekler tarafından kabul görüyordum; tipik erkek kıyafetleri giyiyordum ve atletiktim. Cinsiyetimle ilgili hiçbir zaman bir sorunum olmadı; aklımda böyle bir düşünce yoktu.
Sonra ergenlik gelip çattı ve her şey kötüye gitti. Pek çok genç, özellikle de kızlar, ergenlikte zor zamanlar geçirir. Ama ben bunu bilmiyordum. Kimse bana beni neyin beklediğini anlatmamıştı. Kalçalarımın ve göğüslerimin büyümesinden nefret eden tek kişinin ben olduğumu sanıyordum. Sonra regl dönemlerim başladı ve beni çok zorladı. Sık sık acı çekiyordum ve enerjim tükeniyordu. Zamanla bunlara alışacağımı, bunun benim acıkmam susamam gibi bir şey olduğunu bilmiyordum
Ayrıca, ergenlikle gelişen vücudumdan dolayı artık "erkeklerden biri" olarak görülmüyordum, bu yüzden erkek arkadaş grubumu kaybettim. Ama kendimi kız gruplarına da ait hissetmiyordum. Daha doğrusu kız çevresine alışık değildim, sadece yabancılık çekiyordum. Annemin alkolizmi o kadar kötüleşmişti ki eve arkadaşlarımı getirmek istemiyordum. Sonunda davet edecek hiç arkadaşım kalmadı. Annemin durumu beni iyice yalnızlaştırmıştı. İnsanlara daha da yabancılaştım ve yalnızlaştım. Çok fazla taşınıyordum. Bu yüzden sürekli farklı okullara yeniden başlamak zorunda kaldım. Bu da sorunlarımı artırdı ve yaşadığım arkadaş problemini daha da derinleştirdi.

14 yaşıma geldiğimde ciddi bir depresyondaydım ve pes etmiştim. Okula gitmeyi bıraktım. Dışarı çıkmayı bıraktım. Sadece odamda kalıyor, annemden kaçıyor, video oyunları oynuyor, en sevdiğim müziklerde kayboluyor ve internette geziniyordum.
O dönemde başka bir şey daha oldu. Kızlara ilgi duyduğumu düşünmeye başladım. Bu durum bende bir sorun olup olmadığını merak etmeme neden oldu. Bu sıralarda annem durup dururken erkek olmak isteyip istemediğimi sordu ki bu aklımın ucundan bile geçmeyen bir şeydi. Annemin sarhoşken söylediği bu sözden sonra cinsiyet değiştirip erkekliğe geçiş yapan kadınlarla ilgili bazı web siteleri buldum. Kısa bir süre sonra babam ve onun o zamanki eşinin yanına taşındım. Annemin sorduğu sorunun aynısını o da sordu. Ona erkek olduğumu düşündüğümü ve erkek olmak istediğimi söyledim. Aslında bunun üzerine derinlemesine düşünmemiştim. Geriye dönüp baktığımda, her şeyin beni kadın olmayı bırakmamın en iyisi olacağı sonucuna nasıl götürdüğünü görebiliyorum. Hormon alırsam boyumun uzayacağını ve erkeklerden pek de farklı görünmeyeceğime inanmıştım.
Ulusal Sağlık Hizmeti ya da NHS (İngiltere’nin sağlık sigortası sistemi) aracılığıyla bir psikologla görüşmeye başladım. 15 yaşındayken, erkek olma isteğimde ısrar ettiğim için Londra'daki Tavistock and Portman Kliniğinin (İngiltere'de bir cinsiyet kliniği) Cinsiyet Gelişimi Servisi'ne (GIDS) yönlendirildim. Orada bana bir çeşit psikolojik rahatsızlık olan ve başka birçok rahatsızlıklarla birlikte görülen cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) teşhisi kondu.
Tavistock'a gittiğimde, cinsiyet değiştirmem gerektiği konusunda kararlıydım. Bu, tipik ergen küstahlığıyla ortaya atılmış bir iddiaydı. Gerçekte olan şuydu: Ebeveynleri tarafından terk edilmiş, akranları tarafından dışlanmış, anksiyete ve depresif bozukluktan muzdarip, bedenine yabancılaşmış bir kız olarak çözümü cinsiyet değiştirmekte aramıştım.
Sosyal hizmet uzmanlarıyla yaptığım bir dizi yüzeysel görüşmeden sonra 16 yaşımda ergenlik engelleyicilere başladım. Bir yıl sonra testosteron iğnesi oldum. 20 yaşıma geldiğimde çift mastektomi (memelerin alındığı transseksüel ameliyatı) oldum. Artık daha erkeksi bir yapıya, erkek sesine, erkek sakalına ve bir erkek ismine sahiptim: Quincy.

Ancak cinsiyet değiştirme sürecim ilerledikçe, bir erkek olmadığımı ve asla olamayacağımı daha iyi anladım. Bugünlerde bize, bir kişi cinsiyet disforisi yaşadığında bunun kişinin "gerçek" veya "doğru" benliğini yansıttığı ve cinsiyet değiştirme arzusunun kesinleşmiş olduğu söyleniyor. Ancak benim için durum böyle değildi. Olgunlaştıkça, cinsiyet disforisinin genel mutsuzluğumun bir nedeni değil, bir belirtisi olduğunu fark ettim.
Tıbbi cinsiyet değişikliği sürecine başladıktan beş yıl sonra, bu değişimden vazgeçme kararı aldım ve detransition (cinsiyet değiştirmekten pişman olup esas cinsiyetine dönme) sürecine başladım. Birçok trans erkek, vücutlarında var olan yüksek testosteron dozu nedeniyle ağlayamadığından söz eder. Bu durumdan ben de etkilendim. Duygularımı serbest bırakamıyordum. Yeniden Keira olmaya başladığımın ilk işaretlerinden biri ağlayabilmemdi. Onca testosterona rağmen içimdeki Keira daha güçlü çıktı ve ağlayabildim. Ve ağlayacak çok şeyim vardı.
Başıma gelenlerin sonuçları çok derin oldu: Olası kısırlık, göğüslerimin kaybı ve emzirememe, körelmiş cinsel organlar, kalıcı olarak değişmiş bir ses, yüz kılları... Tavistock kliniğine başvurduğumda o kadar çok sorunum vardı ki, çözülmesi gereken tek bir sorunum olduğunu, “kadın bedeninde bir erkek olduğumu” düşünmek rahatlatıcıydı. Beni buna inandırdılar. Altta yatan tüm o diğer sorunlarıma bakmadılar, sorgulamadılar bile. Ancak profesyonellerin görevi, sadece hormonlar ve ameliyatla her şeyin çözülebileceğine dair çocuksu hevesimi onaylamak değil, tüm hastalıklarımı göz önünde bulundurmaktı.
Geçen yıl İngiltere'de, dilekçe sahiplerinin yasal görevlerini ihlal ettiğini düşündükleri bir kamu kurumuna karşı dava açmalarına olanak tanıyan bir adli inceleme davasında, Tavistock and Portman NHS Foundation Trust'a karşı davacı oldum. Çok az sayıda adli inceleme bir yerlere ulaşır; sadece bir kısmı tam bir duruşma elde eder. Ancak biz duruşma elde etmeyi başardık ve üç Yüksek Mahkeme hakiminden oluşan bir heyet, klinikte tedavi gören gençlerin bu tür tıbbi müdahalelere anlamlı bir şekilde rıza gösterip gösteremeyeceğini değerlendirdi.
Ekibim, Tavistock'un kendisinden hizmet almak isteyen genç hastaları korumakta başarısız olduğunu ve kliniğin dikkatli ve bireyselleştirilmiş tedavi yerine üzerimizde kontrolsüz deneyler yaptığını savundu. Geçtiğimiz Aralık ayında davayı oybirliğiyle kazandık. Yargıçlar, kliniğin en genç hastalarının, yaşamı değiştiren sonuçları olan deneysel tedavinin sonuçlarını anlayabilecekleri konusunda ciddi şüpheleri olduğunu ifade ettiler.

Yargıçlar kararlarında Tavistock'ta olup bitenlere, özellikle de hastaları hakkında temel verileri toplamadaki başarısızlığına ilişkin şaşkınlıklarını defalarca dile getirdiler. 10 yaşından küçük çocuklara ergenliği engellemek için ilaç verilmesine ilişkin kanıt eksikliğine dikkat çektiler, çünkü bu tedaviyi dünyanın neredeyse her yerinde karşı cinsiyet hormonları takip ediyor ve cinsiyet değişimini sürdürmek için ömür boyu bu hormonların alınması gerekiyor. Yargıçlar ayrıca "tedavinin deneysel niteliği ve yarattığı derin etki" göz önüne alındığında, takip verilerinin eksikliği konusunda da endişelerini dile getirdiler.
Dikkat çekici bir şekilde giderek büyüyen bir kız çocuğu dalgası cinsiyet disforisi için tedavi arayışına giriyor. 2009-10'da 77 çocuk Cinsiyet Gelişimi Servisine sevk edildi, bunların %52'si erkekti. Bu oran birkaç yıl sonra toplam sevk sayısı arttıkça tersine dönmeye başladı. İngiltere'de 2018-19 yıllarında, 624 erkek ve 1.740 kız çocuğu cinsiyet kliniğe sevk edildi. Sevklerin yarısından fazlası 14 yaş ve altındakiler içindi; aralarında 3 yaş kadar küçük olanlar vardı. Mahkeme, Tavistock'taki uygulayıcıların kız çocuklarındaki dramatik artış için "herhangi bir klinik açıklama" ortaya koymamalarına ve ergenlik engelleyicilere başladıklarında hastaların yaşlarına ilişkin verileri derlememelerine şaşırdıklarını belirtti.
Mahkeme kararı, reşit olmayan bir çocuğun tıbbi cinsiyet değişikliğine başlamasını tamamen engellemiyor. Ancak yargıçlar, doktorlara 16-17 yaşındakiler için bu tür bir tedaviye başlamadan önce mahkeme izni almayı düşünmelerini tavsiye etti; 14 ve 15 yaşlarındaki hastaların tedavinin sonuçlarını rıza gösterecek kadar anlayabilmelerinin "çok şüpheli" olduğu sonucuna vardı ve 13 yaş ve altındakiler için bunun "oldukça düşük bir ihtimal" olduğuna karar verdi.
Buna cevaben NHS, Tavistock'un "16 yaşından küçükler için ergenlik engelleyiciler ve karşı cinsiyet hormonları için yeni sevkleri derhal askıya aldığını ve gelecekte sadece bir mahkemenin özel olarak izin vermesi halinde buna izin verileceğini" belirtti. Tavistock ise kararı temyiz etti. Ancak 2022 Temmuz ayında NHS, Tavistock’un çocuklara yönelik Cinsiyet Gelişimi Servisi’nin kapanacağını duyurdu.
On altı yaşımda aldığım ergenlik engelleyiciler cinsel olgunlaşmamı durdurmak için tasarlanmıştı: Buradaki mantık, bu ilaçların bana cinsiyet değiştirmek için karşı cinsiyet hormonu ve ameliyat aşamalarına geçip geçmeyeceğimi düşünmem için bir "duraklama" sağlayacak olmasıydı. Bu sözde "duraklama" beni sıcak basmaları, gece terlemeleri ve beyin sisi yaşadığım menopoz benzeri bir duruma soktu. Tüm bunlar ne yapmam gerektiği konusunda net düşünmemi daha da zorlaştırdı. Bana zaman kazandırmak isteseler, müdahale etmeden ergenliği ve bedenimi tanımama izin verirlerdi.

Bu tedaviyle geçen bir yılın sonunda, bana testosteron tedavisine geçme seçeneği sunulduğunda balıklama atladım. Kendimi yaşlı bir kadın gibi değil (buna da bana verilen ergenlik engelleyiciler sebep olmuştu), genç bir erkek gibi hissetmek istiyordum. İğnelere başlamak ve bunun getireceği değişiklikler için sabırsızlanıyordum. İlk başta, testosteron bende büyük bir güven artışına neden oldu. İlk etkilerinden biri sesimin kalınlaşması oldu. Bu da kendimi daha hükmedici hissetmemi sağladı.
Sonraki birkaç yıl içinde sesim daha da kalınlaştı, sakallarım çıktı ve vücut yağlarım farklı bölgelere dağıldı. Özellikle de artık tamamen erkek gibi göründüğüm için her gün göğüs bağlayıcımı takmaya devam ettim, ama canım acıyordu ve nefes almakta güçlük çekiyordum. 20 yaşıma geldiğimde bir yetişkin kliniğinde tedavi görüyordum. Testosteron ve göğüs bağlayıcı göğüslerimin görünümünü etkilemişti ve göğüslerimden artık daha da nefret ediyordum. Ayrıca yüzümün ve vücudumun uyumlu görünmesini istiyordum, bu yüzden çift mastektomi için sevk aldım.
Ailemle olan ilişkimde zorluklar yaşamaya devam ettim. Artık annemle konuşmuyordum. Babam 17 yaşıma girdikten kısa bir süre sonra beni evinden atmıştı ve ben de bir gençlik yurdunda yaşamaya başlamıştım. Babamla hâlâ görüşüyorduk, ancak cinsiyet değiştirme sürecime şiddetle karşı çıkıyordu. İstemeyerek de olsa beni ameliyata götürdü. Ameliyat gerçekleştiğinde yasal olarak yetişkindim. Kendimi bu sorumluluktan muaf tutmuyorum. Ancak sorunlu bir gençken, ergenlik engelleyicilerle başlayıp testosteron ve ameliyatla devam eden bir yola sokulmuştum. Ameliyat sonucunda göğsümde sinir hasarı oluştu. Göğsümde artık his kaybı var. Eğer ilerde çocuk sahibi olabilirsem, onları asla emziremeyeceğim. Bu çok büyük bir dram.
Ameliyatı takip eden ilk yılın sonlarına doğru bir şeyler olmaya başladı: Beynim olgunlaşıyordu. Bulunduğum noktaya nasıl geldiğimi düşündüm ve kendime düşünmem için sorular verdim. Bunlardan en önemlisi şuydu: "Beni erkek yapan nedir?" Cevabım, hiçbir şeydi. Sebeplerim veya kanıtlarım yoktu.
Düşünce sürecimde ne kadar çok kusur olduğunu ve bunların giderek yayılan ve Tavistock'ta benimsenen cinsiyetle ilgili iddialarla nasıl etkileşime girdiğini fark etmeye başladım. On dört yaşındayken hormonların ve ameliyatın beni erkek gibi görünen birine dönüştüreceği fikrinde olduğumu hatırladım. Sonunda o kişiye dönüşmüştüm. Ancak fiziksel olarak erkeklerden çok farklı olduğumun da farkındaydım. Trans bir erkek olarak yaşamak, hâlâ bir kadın olduğumu kabul etmeme yardımcı oldu.
Ayrıca yaşadığım şeyin klişelere dayandığını, dar bir "maskülen erkek" kimliğine bürünmeye çalıştığımı görmeye başladım. Her şey giderek anlamını yitiriyordu.
Bir de kimsenin tedavinin uzun vadeli etkilerini gerçekten bilmediği gerçeği vardı. Örneğin, ergenlik engelleyiciler ve testosteron, normalde menopozdan sonra görülen vajinal atrofi (vajinal kuruluk, vajinal duvarların incelmesi ve kırılganlığı) ile uğraşmak zorunda kalmama neden oldu. Kendimi yeniden kötü hissetmeye başladım.

İlaçları bir anda bırakmaya karar verdim. Bir sonraki testosteron iğnesinin zamanı geldiğinde randevuyu iptal ettim.
Bu karara vardıktan sonra detransitioner’lar (translıktan vazgeçenler, esas cinsiyetine dönenler) için bir subreddit (Reddit isimli sosyal platformda açılan ve ilgili başlıkların birleştirildiği alt başlık) buldum. Sanki tüm bu genç kadınlar her beraber bir parçası olduğumuz tıbbi skandalın birdenbire farkına varmış gibi, buradaki insan sayısı giderek artmaya başladı. Burası deneyimlerimiz hakkında konuşabileceğimiz ve birbirimize destek olabileceğimiz bir yerdi. Kendimi özgürleşmiş hissettim.
“Benim başıma gelenler Batı dünyasının her yerinde yaşanıyor." Benim durumum, son yıllarda bazen anonim olarak medyaya endişelerini dile getiren eski Tavistock kliniği çalışanlarını dinleyenler için sürpriz olmadı. Bazıları bu endişeler nedeniyle hizmetten ayrıldı. Ancak transseksüel meselesi artık son derece politik ve siyaset sorularıyla sarmalanmış durumda. Gençlerin tıbbi cinsiyet değişiklikleri hakkında soru sormak veya endişe dile getirmek dahi tehlikeli hale geldi. Duydukları endişeleri paylaşan kişiler ise kötülendi, transfobi ile suçlandı ve kariyerleri tehdit edildi.
Tavistock'taki uygulayıcılar cinsiyet değişimini teşvik eden bir hizmet sağlamaktadır. Pratikte bunun anlamı, çocuklar ve gençler karşı cinsiyetten olduklarını iddia ettiğinde bu iddialarının derhal kesin olarak kabul edilmesidir. Bu teşvik edici bakım birçok yerde bir model olarak benimsenmektedir. 2018 yılında Amerikan Pediatri Akademisi, transseksüel olduğunu iddia eden ve cinsiyet karmaşası yaşayan gençlerin tedavisine ilişkin bir politika bildirisi yayınlayarak cinsiyet değişimini teşvik edici bakımı savunmuştur.
Ancak eski Tavistock uygulayıcıları, kliniğe başvuran çocukların cinsel istismar, travma, ebeveyn tarafından terk edilme, ailede veya okulda yaşanan zorluklar, depresyon, anksiyete, otizm, DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) gibi çeşitli sorunları olduğundan bahsetmişlerdir. Bu derin sorunlar ve bunların disfori duygularıyla nasıl bağlantılı olabileceği, cinsiyet değişimini tek çözümmüş gibi sunmak adına göz ardı edilmiştir.
Yüksek Mahkemenin de tespit ettiği gibi, kliniğin tedavisinin büyük bir kısmı sağlam kanıtlara dayanmamaktadır. Davamız kabul edildiği sırada NHS, ergenlik engelleyicilerin etkilerinin "tamamen geri döndürülebilir" olduğunu iddia ediyordu. Ancak kısa bir süre önce NHS iddiasını tersine çevirerek "bir gencin vücudu veya beyni üzerindeki 'uzun vadeli yan etkiler hakkında çok az şey bilindiğini'" kabul etti. Ancak bu, benim gibi insanlara bu ilaçları reçete etmelerine engel olmadı.
İsveç'teki Göteborg Üniversitesi'nde çocuk ve ergen psikiyatrisi profesörü ve otizm uzmanı olan Dr. Christopher Gillberg davamızda bilirkişi olarak görev yaptı. Gillberg mahkemedeki ifadesinde, 45 yıldır otizmli çocukları tedavi ettiğini, cinsiyet disforisi olan hastaların nadir olduğunu, ancak 2013 yılında sayılarında patlama yaşandığını ve çoğunun kız çocukları olduğunu söyledi. Gillberg mahkemede, Tavistock'ta yaşananların çocuklar ve ergenler üzerinde uygulanan "canlı bir deney" olduğunu söyledi.

Çocuklarını tıbbi cinsiyet değişimi sürecine sokma konusunda isteksiz ve hatta endişeli olan ebeveynlere göz korkutma ve manipülasyon amacıyla şu uyarı yapılır: "Ölü bir kızınız mı yoksa canlı bir oğlunuz mu olmasını tercih edersiniz?" (Ya da tam tersi.) Gençken intihara meyilli düşüncelerim vardı. İntihar düşünceleri, değerlendirme ve uygun bakım gerektiren ciddi ruh sağlığı sorunlarına işaret eder. Tavistock'ta bu düşüncelerimden bahsettiğimde, bunu hızla hormon tedavisine başlamam için bir başka neden olarak gördüler. Benim zaaflarımı ve hastalıklarımı kendi planlarına malzeme ettiler. Amaçları asla beni iyileştirmek değildi. Ancak mahkeme kararından sonra Tavistock, 12 ila 15 yaşlarında ergenlik engelleyici almaya başlayan 44 hastadan oluşan bir grupla ilgili bir iç çalışma yayınladı. Çalışmada bu tedavinin hastaların ruhsal durumunu iyileştirmede başarısız olduğunu, "psikolojik işlevleri, kendilerine zarar verme düşünceleri veya beden imajları üzerinde önemli bir etkisi olmadığını" belirtildi. Ayrıca, bu 44 hastadan 43'ü karşı cinsiyet hormonlarına başlamıştı. Bu, ergenliği engellemenin hastalar için bir duraklama sağlamadığını, aksine onları cinsiyet değişimine teşvik ettiğini göstermektedir.
Testosteron tedavisine başlamadan önce bana çocuk isteyip istemediğim ya da cinsiyet değiştirme sürecinin beni kısırlaştırma ihtimali nedeniyle yumurtalarımı dondurmayı düşünüp düşünmediğim soruldu. Bir genç olarak çocuk sahibi olmayı hayal bile edemiyordum. Ayrıca bu işlem NHS tarafından karşılanmayacaktı. Gelecekte çocuk sahibi olmasam da sorun olmayacağını ve yumurtalarımı dondurmama gerek olmadığını söyledim. Ufak bir çocuktum, bunları düşünemedim. Ancak şimdi genç bir yetişkin olarak, o zamanlar kısırlığın sonuçlarını gerçekten anlamadığımı görüyorum. Çocuk sahibi olmak temel bir haktır ve bu hakkımın elimden alınıp alınmadığını bilmiyorum.
Tavistock, savunmasının bir parçası olarak, tedavilerinden memnun olan birkaç genç transın ifadelerine yer verdi. Bunlardan biri, Cinsiyet Gelişim Servisi'ndeki bekleme listesi çok uzun olduğu için özel bir klinikten ergenlik engelleyici alan 13 yaşında bir “trans çocuktu”. Bu çocuk mahkemeye çocuk sahibi olma konusunda gelecekte ne düşüneceği hakkında hiçbir fikri olmadığını ve hiç "romantik bir ilişki" yaşamadığı için çocuk sahibi olma fikrinin şu anda radarında olmadığını söyledi.
Pek çok genç, gelecekteki cinsel ilişkilerini düşünürken bu düşünce karşısında şaşkınlık ve hatta rahatsızlık hisseder. Ancak yetişkin olduklarında genellikle çok farklı hissederler. Biliyorum, çünkü bu benim de başıma geldi. Cinsiyet değiştirme sürecim sırasında hiç cinsel ilişkiye girmemiştim, bu nedenle cinsiyet değişiminin cinsel açıdan ne anlama geleceğini tam olarak anlamamıştım.
Yukarıda bahsi geçen sözde trans çocuğun ifadesi, çocukların henüz anlayamadıkları prosedürler için onay vermelerinin ne kadar zor ve saçma olduğunu göstermektedir. Yargıçların yazdığı gibi, "Bu çocukların çoğuna doğurganlıklarını veya tam cinsel işlevlerini kaybetmenin ileriki yıllarda kendileri için ne anlama gelebileceğini açıklamanın yaşlarına uygun bir yolu yoktur."

Bugün 24 yaşındayım ve ilk ciddi ilişkimi yaşıyorum. Beni kabul eden geniş bir kadın arkadaş grubum var; bu benim için çok iyileştirici oldu. Şimdilik ailemle konuşmuyorum. Onlarla hiçbir ilişkim yok.
Hâlâ bazen erkek yerine konuluyorum. Bu beklediğim bir şey ve bu konuda kızgın değilim. Hayatımın geri kalanında bununla yaşayacağımı biliyorum. Kızdığım şey, vücudumun bu kadar genç yaşta değiştirilmesine nasıl izin verildiği. İnsanlar göğüslerimi yeniden yapılandırma ameliyatı yaptırıp yaptırmayacağımı ya da daha kadınsı görünmem için başka şeyler yapıp yapmayacağımı merak ediyor. Ancak göğüslerimi aldırmak için geçirdiğim ameliyatı henüz tam olarak sindirebilmiş değilim. Şimdilik bu tür cerrahi işlemlerden kaçınmak istiyorum, her ne kadar eskiye dönmek istesem de göğüs aldırma ameliyatımın başarısızlığı yüzünden bedenim çok yıprandı.
Dava açma kararı verdiğimde bu işin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim. Karardan bu yana çok inişli çıkışlı bir süreçten geçtim. Pek çok kişi bana teşekkür etti. Ancak internette saldırıya da uğradım. Eğer cinsiyet değiştirme sürecinden pişmanlık duyan bir detranssanız ve deneyimleriniz hakkında konuşmaya karar verirseniz, yobaz ilan ediliyor ve zorbalığa uğruyorsunuz. Transların haklarını ellerinden almaya çalıştığınızı, çocukların kendileri ve bedenleri için neyin iyi olduğunu bilebileceklerini ve çocukların hayatlarını mahvettiğinizi söylüyorlar. Sizi böyle suçluyorlar. Ama esas mağdurlar biziz.
Ancak ben sıkıntılı gençler için en iyisinin ne olduğuna odaklanmış durumdayım. Pek çok kız çocuğu, ister ruh sağlığı bozuklukları, ister yaşam travmaları ister başka nedenlerle olsun, acı çektiği için cinsiyet değiştiriyor. Cinsiyet değiştirmenin tüm bunları düzelteceği hayaline kapılmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Hikayemi paylaşmak benim için zor olsa da, hala mücadele ediyorum ve henüz uygun bir terapi almadım. Hayatıma devam ederken, bu davanın bir aktivisti olmaya devam etmeyi planlıyorum. Benimki gibi vakaların mesajının, diğer çocukları yanlış bir yola girmekten korumaya yardımcı olmasını istiyorum. Bu yıl, 12 Mart'ın Detrans Farkındalık Günü ilan edilmesine yardımcı oldum. Umarım gelecek yıllarda bu farkındalık günü başkalarına güç verecek bir işaret olur.
Kararın ardından yaptığım açıklamada da söylediğim gibi, yapılan bu kadın düşmanlığının ve detranslara yönelik zorbalığın durdurulması gerek.
Ayrıca profesyonelleri ve klinisyenleri, cinsiyet disforisi yaşayanlara yardımcı olmak için daha iyi ruh sağlığı hizmetleri ve modelleri oluşturmaya çağırıyorum. Benim gibi sıkıntılı, kafası karışık ve yalnız olan başka hiçbir gencin, cinsiyet değiştirmenin tek cevap olduğu sonucuna varmasını istemiyorum. Yardıma ihtiyacı olan mutsuz bir kızdım. Bunun yerine, bana bir deneymişim gibi davranıldı.
Kaynak: persuasion.community
13 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Yorumlar (3)
Yorumlar çok ilginç gerçekten karşınızda yanlış bedende doğduğuna inanan aslında daha çok inandırılan bir çocuk var ve laf anlatamıyorsunuz ameliyat olmazsa psikolojisinin kötüleşeceğini düşünüyor buna hangi doktor hangi anne baba karşı çıkabilir homofobik diye hapse atılma korkusu bir yanda
Bu konuda en büyük suç doktorların. Cinsiyetin değiştirilemez olduğunu biliyorlar ama yine de bu taleple gelen çocuğa sakat bırakan operasyonlar yapıyorlar sözde cinsiyet değiştiriyorlar. Bir nesli böyle ziyan ediyorlar
Yaşananlarda anne babanın payı büyük, ebeveyn ilgisizliği ve yalnızlık çocuğu bu noktaya sürüklemiş