Cinsiyet disforisi ve toplumsal normlar: Terimlerin evrimi ve toplumsal etkileri

'Cinsiyet kimlik bozukluğu' terimi, 'cinsiyet disforisi' ile değiştirilerek cinsel sağlıkla ilgili olarak yeniden sınıflandırmıştır. Bu dilsel değişiklik, zaman içinde cinsiyetin değişmez olduğu gerçeğinin gizlenmesi ve sterilize edilmesine hizmet etmiştir.
Cinsiyet disforisi ve toplumsal normlar: Terimlerin evrimi ve toplumsal etkileri


Kaynak: satiricole.medium.com 
Erişim Tarihi: 22.05.2020

Cinsiyet disforisi, kişinin sahip olduğu cinsiyetten ve cinsiyetin özelliklerinden duyduğu hoşnutsuzluk halini ifade eder. 2013 yılında DSM-5'e (Amerikan Psikoloji Derneği’nin oluşturduğu psikolojik tanı kılavuzu) "cinsiyet disforisi" terimi eklenmiş ve önceki baskılarda yer alan "cinsiyet kimlik bozuluğu" teriminin yerini almıştır. Benzer şekilde, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ICD-11'de (Dünya Sağlık Örgütü’nün oluşturduğu psikolojik tanı kılavuzu) yer alan "bozukluk" referanslarını kaldırmış ve cinsiyet hoşnutsuzluğunu akıl hastalığından ziyade cinsel sağlıkla ilgili olarak yeniden sınıflandırmıştır. Bu tür revizyonlar kısmen lobi gruplarının cinsiyet değişimini tıbbileştirme baskısından kaynaklanmaktadır ve birçok ülkede politikaların ele geçirilmesi ve yeni yasaların çıkarılmasıyla sonuçlanan daha büyük bir amacın parçasıdır. Böylesi ince ve dilsel değişiklikler yoluyla, zaman içinde bedenle ilgili değişim gerçeği gizlenmiş ve sterilize edilmiştir. Pek çok kişiye riskler anlatılmamış ve uygun takip bakımı sağlanmamıştır. Hatta birçoğu cinsiyet değiştirmenin aslında imkansız olduğunu, cinsiyet değişimi uygulamalarından sonra fark etmektedir. Terimlerde yapılan değişimler, pek çok kişinin kendini içinde bulacağı giderek genişleyen bir kategori yaratmıştır. Bunu aşırı teşhis ve aşırı tedavinin izlemesi kaçınılmazdır. Havuza daha çok kişi alabilmek için tanım esnetilmiş ve cinsiyet değişimini daha geniş bir kitleye empoze etmek amaçlanmıştır. Transgenderizmin (kişinin cinsiyetine belli yollarla müdahalede bulunup bir diğer cinsiyete bürünme hali) "tıbbileştirilmemesi" iddasının temelinde yatan talihsiz ironi, cinsiyet hoşnutsuzluğunun cerrahi ve hormonal müdahalelerle tedavi edilebilir olarak görüldüğü giderek tıbbileştirilen yaklaşımdır.

Ben çocukken "cinsiyet disforisi" henüz gençlerin sözlüğünde yer almıyordu. Ortaokulumda sadece bir transseksüel vardı, o da tesadüfen o zamanlar bildiğimiz tek eşcinsel kişiydi. Geri kalanımızın heteroseksüel olduğu varsayılırdı ve kendimizi de öyle kabul ederdik. 

Çocukken istediğim gibi giyinmeme ve oynamama izin verildiği için şanslıydım. Annem o zamanlar bir orta okulda öğretmendi ve bir keresinde bazı öğrenciler onu durdurup "Çocuğunuzun böyle giyinmesine neden izin veriyorsunuz?" diye sormuştu. Annem de onlara istediğim gibi giyinmeme izin verdiğini söylemişti. Ne yazık ki pek çok çocuk, sevdikleri saç kesimlerine, kıyafetlere ve oyuncaklara izin verilmeyen evlerde yaşamaktadır. İzin vermemenin şekli açıkça reddetme şeklinde olabileceği gibi, üstü kapalı bir şekilde cesaretlerinin kırılması veya olumsuz yorum yapılması şeklinde de olabilir. Zamanla, çocuk derin bir yanlışlık duygusu geliştirmeye başlar. Bu çocuklar için transseksüellik özentisi derindir. Susie Orbach'ın Bodies kitabında yazdığı gibi:

"Sevilmediklerini hisseden çocuklar, kendilerinde çok yanlış bir şeyler olması gerektiğine ve bunun da onları kabul edilemez kıldığına inanabilirler. Bu yakıcı yanlış olma duygusu onlarda kafa karışıklığına ve incinmeye neden olur; ancak sevgi ve kabul görme arzusundan vazgeçmezler. Bu arzudan dolayı umutsuzluğa kapılabilirler. Ona özlem duyarlar ve belki de ondan korkarlar. Ancak sevgi ve kabul görme arayışları, kendilerini kabul edebilecekleri birine dönüştürme çabalarıyla birlikte ilerleyecektir."

Disforisi olan kadınlar bu acı yanlışlık hissinden kaçmak için mücadele eder. Kadınsı giyindiğimizde ya da ailemiz ve akranlarımız tarafından buna zorlandığımızda, kendimize yalan söylüyormuşuz gibi hissederiz. Ancak giymek istediğimiz kıyafetler üzerimizde 'yanlış' duruyordur. Çocukluktan itibaren kadınsılığı dişilikle ilişkilendirmeye koşullandırıldığımız için kendimizi başarısız kadınlar gibi hissederiz. Ergenliğe ulaştığımızda bu durum daha da kötüleşir.

Geç gelişen biri olarak, ergenlik öncesi çocuksu bedenimle o kadar bütünleştim ki, onu vazgeçilmiş bir özgürlükle ilişkilendirmeye başladım. Birdenbire "bedenime uygun giyinmek" zorunda kaldım. Görünürde ne kadar dişi olursam, o kadar az özgürlüğe sahip oluyordum. Onlu yaşlarımın başındayken rolümü oynamaya çalışarak dolgulu sütyenlerimi giymeye başladım (hatta bazen iki tane giyiyordum), ancak kısa süre sonra kadınsılıktan ya da erkeklerin ilgisinden hoşlanmadığımı fark ettim. On altı yaşındayken, bir göğüs bağlayıcı almaya çok yaklaştım, sadece param yetmediği için alamadım. Bu süre zarfında, göğüslerimi düzleştirmek için fularla sıkıca sarıyordum. İçtenlikle "öz benliğime" giden yol olarak gördüğüm bir yeme/kusma rutini geliştirdim. Gerçek ben, zayıf ve çift cinsiyetliydi; bana ihanet eden bir bedenim vardı. Dişiliğimin gerçekte olduğum kişiye aykırı olduğunu düşündüm. Bu düşünceler, içimdeki sorunları bedenime yansıttığımın kanıtıydı. Ancak bunu o yaşta fark edememiştim. 

Kendi vücut özelliklerinizin size ait değil de bir başkasının temsilcisi olarak hissedildiği bir kişiliksizleşme duygusu vardır. Bu vücut özellikleri genellikle başkalarının sizin bedeninize yönelik beklentileriyle benzerlik gösterir. Anlamsız detaylara değer yargıları yüklemeyi takıntı haline getirirsiniz. Beden, ahlaki bir sorumluluk alanı haline gelir. Gittikçe daha az bu kişi olmaya çabalarsınız, ancak bu disforidir, bu nedenle hedefe yaklaştığınızı düşündükçe hedef uzaklaşır. Bedeniniz değişmiş olabilir ama değer sistemi aynı kalır. Disfori kendini sürdürür. 

Dışsal olanın içsel olan tarafından disipline edilebilmesi ancak bir yere kadar mümkündür. Er ya da geç, güçsüzlüğünüz size hatırlatılacaktır. Translar için bu durum başkalarının konuşmasını düzeltme şeklinde açığa çıkar, çünkü kendilerine "karşı cinsin zamirleri" ile hitap edilmesi disforik çabalarının boşa gitmediği mesajını verir. (İngilizcede ‘o’ zamiri cinsiyet belli eder, trans olduğunu iddia edenler kendi cinsiyetinin zamiri yerine karşı cinsin zamirinin kullanılmasını talep eder.) Kişiliklerinin temelleri esasen bir yalan üzerine kurulduğu için, bu çabaları ne kadar büyürse o kadar çok şey kaybedeceklerdir. 

Transseksüel
Transseksüellerin kişiliklerinin temelleri esasen bir yalan üzerine kurulduğu için, cinsiyet değiştirme çabaları ne kadar büyürse o kadar çok şey kaybedeceklerdir. 

Disforisi olan kişilere yönelik online videolar ve bloglar, disforiyi sürdürmeye ve yoğunlaştırmaya hizmet eder. Etraflarını kendileri gibi olanlarla çevrelemeleri sağlanır, böylelikle hayatlarındaki yetişkinlerin muhalefet eden sözlerinin artık onlara ulaşamayacağı bir "güvenli alan" yaratılır. Oysaki reddettiğiniz kişi olmanıza yatırım yapan yetişkinler, aslında sizi öz benliğinize götürmek ve iyiliğinizi isteyen kişilerdir.

Anoreksiya yanlısı(!) topluluklar Tumblr gibi web sitelerinde popülerdi. Kızlar bu sitede istenen vücut şekli izlenimi vermek için vücudun büküldüğü pozlar veren zayıf kadınların siyah beyaz resimlerini paylaşıyordu. Herkes bu hileleri çabucak öğrenirdi. Bir "uyluk boşluğu" oluşturmak için topuklarınızı dışa doğru çevirebilir ve omuzlarınızı öne doğru eğebilirdiniz. Ya da karnınızı o kadar içeri çekerdiniz ki pantolonunuz ya da iç çamaşırınız göbeğinize dokunmadan sağ kalça kemiğinizden sol kalça kemiğinize uzanırdı ve bu çoğu kişinin sadece yatarken başarabileceği bir şeydi. Omuzlarınızı ileri doğru ittirip köprücük kemiklerinizi belirginleştirebilirdiniz. Bu forumlarda kilo kaybının görünümü, psikolojik bir rahatlama aracı olarak kilo kaybının kendisiyle neredeyse eşit öneme sahip olabilir. Etiketler halinde düzenli bir şekilde organize edilen dijital dünya, disforik kişilere dış dünyada bulunmayan bir kontrol hissi sağlayabilir. Bu imge, kendinizi en etkili şekilde nasıl aç bırakabileceğinize dair ipuçlarının yanında yer alacaktır.

Online trans topluluğunda, testosteron için "T"nin günlük dilde kısaltılması, anoreksiya için "Ana" ve bulimia için "Mia" kısaltmalarına benzerliği nedeniyle rahatsız edicidir. Bu çevrelerde de benzer ve acımasız bir öz-inceleme söz konusudur, ancak odak noktası diyet yapmaktan ziyade cinsiyet değişimidir. Transseksüel aktivistlerin cinsiyet değişiminin translığın ayrılmaz bir parçası olmadığı yönündeki açıklamaları disfori gerçeğinden uzaktır. Popüler videolarda ve bloglarda, "T öncesi" (testosteron öncesi) kadınlar bir dizi takıntılı ve öz-düzenleyici davranışta bulunmaya teşvik edilmektedir: Çizgili kıyafetlerin uzun boy izlenimi verdiği söylenir, desenli gömleklerse omuzlara genişlik katar ve dikkati geniş kalçalardan uzaklaştırır; her iki tarafı da kısa olan köşeli bir saç kesimi erkeksi kabul edilir; kalın ve dolgun kaşlar da erkeksidir ve kalemle çizilebilir, ancak boyanmaları daha makbuldür; daha yavaş ve kalın sesle konuşun; daha az el hareketi yapın; daha büyük adımlarla yürüyün; göğüslerinizi bağlayın… Nihai hedefiniz göğüslerinizden kurtulmak olduğunda, bu süreçte onlara ne olduğunu önemsemek zordur. Testosteron kullanmaya başladıktan sonra sesin kalınlaşmasını aşama aşama kaydedip paylaşmak popüler bir akım haline geldi. Testosteronun bedendeki etkisi, kadınların incelme süreçlerini aşama aşama gösterdiği fotoğraflar gibi tekrar tekrar paylaşılır oldu.

Yeme bozukluğu olan genç kadınların ailelerinin haberi olmadan diyet ürünleri, boşaltım hızlandırıcılar ve egzersiz ekipmanları edinmeye çalışması gibi, transseksüeller de internet üzerinden göğüs bağlayıcılar ve endikasyon dışı (prospektüsünde belirtilenden başka bir kullanım için reçete edilen) hormonlar satın almanın yollarını arıyor. Kamu tarafından finanse edilen LGBT Vakfı "MORF Binder Scheme" adı altında genç kadınların ebeveynlerine içinde ne olduğunu göstermeyecek şekilde paketlenmiş ücretsiz bir göğüs bağlayıcı alabilmelerini sağlıyor. Cinsiyet değişimini destekleyen İngiliz savunuculuk kuruluşu Mermaids’in web sitesinde, evde ailesiyle yaşayan genç kullanıcıların bir düğmeye tıklayarak hızlı bir şekilde başka bir siteye gönderilmesini sağlayan bir özellik bulunuyor. Ebeveynlerin bu yeni ortaya çıkan cinsiyet çılgınlığı konusunda duydukları anlaşılabilir endişeler, çocuklarının online akranları ve transseksüel aktivistler tarafından "transfobi" olarak nitelendiriliyor. 

Kızlarının cinsiyet konusundaki tedirginliğini anlayabilen birçok anne onlara ulaşamaz. Çocuğuna bu duyguların yaşla birlikte geçeceğine dair güvence vermeye çalışan anneler, alarm zillerini çalacak "evre" kelimesini kullanarak kelimelerinde tökezleyebilirler. Çünkü trans aktivizmi dili eğip bükmeye ve insan doğasını itibarsızlaştırmaya yemin etmiş gibidir. Aşırı beden nefreti kişinin aşmak için çaba göstermesi gereken bir şeydir. Ne yazık ki çoğu ebeveyn, disforik çocuklarının bedenlerinde istedikleri farklılıklarla ilişki kuramıyor ve bu nedenle tamamen profesyonellerin rehberliğine güveniyor. ABD'de bu profesyonellerin aşırı teşhisten ne kazanacakları ise oldukça açık: ömür boyu müşteri. 

Bulimia olduğumu öğrenen yakınlarım "ama zayıf kızlar çirkindir, erkekler balık etli kızları sever!" diyerek beni teselli etmeye çalışmışlardı. Oysa cinsiyetçi beklentiler tam da kaçmaya çalıştığım şeylerdi. Ben erkeklerin arzuladığı o "kıvrımlı kızlardan" biri değildim. Ben bir özneydim, nesne değil. Aslında kadın olmak erkek ilgisinden ibaret değildi, ama ben çok fazla propaganda dinlediğim için bunları hiç düşünememiştim. Kıvrımlı bedenimle, parlak zekam ve kabileyetlerimle bir kadın olarak yine özne olabilirdim. Ama o dönem bunları anlayamamıştım. Genç kadınlar bu dünyada kadın olmanın ne anlama geldiğini çabuk öğreniyor. 

Cinsiyet disforisi
Toplumsal cinsiyet ideolojisi, bireylerin bedenlerinde kendilerini rahat hissetmelerini istemez. Bunun yerine, tıbbi müdahale yoluyla, ideolojik olarak kendilerini rahat hissetmelerini sağlamayı tercih eder.

Kısmen pornografinin yükselişi ve görüntülerin internette yayılmasıyla birlikte oluşan kadınlık anlayışı benlik algımıza öylesine derinlemesine nüfuz etmiş durumda ki, bunu reddederken kendimizi reddetmekten başka çaremiz yokmuş gibi hissediyoruz. Yaşlı kadınlar bizi kadın olarak bedenlerimizi kucaklamamız gerektiği konusunda teşvik ettiklerinde, kendilerinin bildiği şekliyle kadınlıktan bahsediyorlar. Kadınların özgürleştiği günleri hatırlayabilen kadınlar. Ergenlik yıllarını erkek çocuklar tarafından alay edilerek ve porno ile büyümüş kızlar tarafından konuşularak geçirmemiş kadınlar. Bu nedenle, onların amaçlarının günümüz genç kızlarından farklı olduğunu düşünmek kolay hale geliyor. Aradaki bu kuşak farkı, yetişkin tavsiyelerini gençlerin gözünde geçersizmiş gibi gösteriyor. Günümüzde kendini kabul etmek, dış güçlere teslim olmak gibi algılanıyor. Keşke günümüz genç kızları, kadınlığı cinselliğe indirgemenin asıl teslimiyet olduğunu görebilseler.

Teşhis aşamasında belli zorluklar vardır; çünkü çocuk, bir uzmanın ebeveynine çocuğun neden böyle olduğunu söylediğine tanık olur. Ardından bunu izin takip eder. Ancak bu izin koşulludur. Ebeveynler kızlarına yıllardır istediği erkek kıyafetlerini alırlar. Çocuk aniden okulda pantolon giyebilir ancak sosyal cinsiyet değişimi (herhangi bir tıbbi müdahale olmadan sosyal hayatta karşı cinsiyettenmiş gibi yaşamak) yapması gerekir. Sonunda biri zorbalara karşı çıkar, onlara kızların da futbol oynayabileceğini söylemek için değil, futbol oynamak isteyen kızın aslında bir erkek olduğunu empoze etmek için. İnsanlar bu noktadan sonra trans olduğunuz için size daha iyi davranmaya çalışır. Geri dönmek için çok az motivasyon vardır, özellikle de bu yeni halinizi herkes övmek için yarışa girmişken. Translıktan vazgeçenler (detranslar), sevdiklerini bir kez daha, belki de bu sefer daha derin bir şekilde "hayal kırıklığına uğratmakla" yüzleşmek zorunda kalabilirler. 

Ergenlik engelleyicilerin kadın ergenliğine girmiş olmaktan duyduğum sıkıntıyı hafifleteceğinden hiç şüphem yoktu, tıpkı yemeklerden sonra kusmanın beni daha iyi hissettireceğinden hiç şüphem olmadığı gibi. Kusarken yanaklarımdan yaşlar süzülürdü. Kusmak ne kadar berbat bir şey olsa da, beni buna iten düşüncelere katlanmak çok daha zordu. Bu yüzden kusmayı tercih ederdim. Kendine zarar verenlerin çoğunda olduğu gibi, göğüs bağlayıcı takan kadınlar da fiziksel acıyı psikolojik acıya ikincil olarak sıralayan benzer anlatılara sahiptir. İnsanlar genç kadınların bedenlerini "sakatladığından" bahsettiklerinde, bu sözler sağır kulaklara çarpıyor. Genç kadınlar çift mastektomiyi (sağlıklı memelerin alındığı transseksüel ameliyatı) tercih ettiklerinde ne yaptıklarını biliyorlar, ancak bunu yapmadıklarında kendilerinde şekil bozukluğu varmış gibi hissediyorlar. Bu yüzden mastektomiyi bir çözüm olarak görüyorlar. Tıpkı benim kusmayı çözüm olarak görmem gibi. Kusmazsanız kilo alırsınız ve şekliniz bozulur, kusarsanız kendinizi daha iyi hissedersiniz.

Disforik kişinin zihni bu şekilde çalışır. O halde bu kendine zarar verme durumuna müdahale etmek; ailenin, arkadaşların ve toplumun sorumluluğudur. Eninde sonunda bedenin içinde rahatlık hissini yeniden tesis etmek amacıyla, bunu yapmalarını en aza indirmek ve önlemek gerekir. Cinsiyet ideolojisi muhafazakârları, çocuklarının bedenleri içinde kendilerini rahat hissetmelerini istemezler. Bunun yerine, tıbbi müdahale yoluyla, ideolojik olarak kendilerini rahat hissetmelerini sağlamayı tercih ederler. Çalışmalar intihar düşüncesi, intihar girişimleri ve depresyonun cinsiyet değiştirme sonrasında arttığını göstermiştir. Tıbbi uygulama hatalarına ilişkin açıklamalarıyla öne çıkan detransların (trans olmayı bırakıp kendi cinsiyetlerine dönen kişilerin) sayısı giderek artmaktadır. Tıbbi cinsiyet değişiminin, kadınları onlarca yıl acı içinde askıda tutan sahte bir vaat olduğu giderek daha belirgin hale gelmektedir.

Aynaya baktığımda hala göğüslerimi içime doğru bastırıyorum. Kilo aldığımda göğsümün görüntüsü beni hala rahatsız ediyor. Yeni sesimi ses kayıtlarından dinleyebilmek uzun zamanımı aldı. Ancak kadın bedenlerinin aşağılama değil kutlama nedeni olduğunu fark etmek beni umutsuzluğumun çoğundan kurtardı. Yetkin bir koşucu ve bisikletçi olduğumu keşfettim. On altı yaşımda o göğüs bağlayıcıyı satın almış olsaydım bunu asla bilemeyecektim. Beni bedenime tanıklık etmek yerine içinde hissetmeye teşvik eden şeyler yapmak disforime yardımcı oldu. Korse gibi bağlayıcılar da kadınları pasif olmaya teşvik ediyor ve bedenlerinin ne kadar yetenekli olduğunu keşfetme fırsatını ellerinden alıyor. Bağlayıcıyı çıkarmasaydım ne kadar uzağa yürüyebileceğimi veya ne kadar hızlı koşabileceğimi nasıl keşfedebilirdim ki?