Yitirilen Mutluluğun Peşinde: Endişeli Bir Annenin Beş Günü

18 Mayıs, Salı
Sanki kızımdan korkuyorum, yapabileceklerinden korkuyorum. Evet, ondan korkuyorum. Onu ne kadar sevdiğim hakkında bir fikri var mı? O eve gelmeden ağlamayı kesmeliyim. Mutluluğu tekrar nasıl bulabilirim? Lütfen bana yol göster Tanrım.
Kızım rüyasında bir bebeği olduğunu görmüş. Kızım da benim bebeğimdi. Hâlâ da öyle.
D. ile konuştum. Trans meselesinin gerçek yüzünü anlamayı reddediyor, ona gönderdiğim makaleleri bile okumuyor.
19 Mayıs, Çarşamba
İspanyolca öğrendiğim gruptan ayrılmak zorunda kaldım. Annem evde olup bitenleri grupla tartışma fikrini aklıma sokmuştu. Büyük bir hataydı. Kendimi ifşa olmuş hissettim. Zoom'u yarıda bıraktım, 'çok fazla şey söylediğimi' belirtmek için mesaj attım. Anlamadılar. Bu özel bir konu olarak görülüyor ve çoğu insanın bu konuda hiçbir fikri yok. Öğretmen daha sonra bana güzel bir mesaj gönderdi - endişelenmeyin. Bu bir grup terapisi değildi ve çenemi kapalı tutmalıydım.
Kızım akşam için Subway sandviç istiyor. Almasına izin vereceğim. Böylece iletişimimizin düzelmesi için belki bir tür dayanak kazanabilirim. O konuşmayı başlatmadan herhangi bir trans meselesini gündeme getirmekten nefret ediyorum. Çünkü bu sadece alevleri körüklüyor ve bu konuşmalar çok gergin geçiyor. Birkaç gündür trans meselesinden bahsetmedi diye bu takıntıdan kurtulduğunu sandığım saf düşünceleri bıraktım.
Kızımın YouTube'da izlediklerini nasıl kontrole edeceğimi, hatta aile ayarlarını nasıl uygulayacağımı bile çözemiyorum. Kendimi işe yaramaz, çaresiz hissediyorum. Şimdilik pes ettim.

20 Mayıs, Perşembe
Okuldan gelen Onur(!) etkinliği mektubuyla uyandım. Davetli konuşmacıların listesini istemek için e-posta gönderdim.
Okulda planlanan Onur Etkinliği hakkındaki itirazlarımı anlamayan F. ile konuştum. Sanırım benim hem homofobik hem de transfobik olduğumu düşünüyor. Kendimi manipüle edilmeye çalışılmış ve yanlış anlaşılmış hissediyorum. Onunla bir yılı aşkın süredir bu konular hakkında konuşuyordum, beni anladığını sanıyordum. Başka konular konuşmaya karar verdik. Bu da yaşadığım deneyimi inkar etmek anlamına geliyordu.
D. beni WhatsApp'tan engelledi. Beni 'diğer tüm azınlıkları otobüsün altına atmakla' suçladı. Translığı ezilen bir azınlık olarak lanse edip mağduriyet devşiriyorlar. Trans ideolojisi bizi mağdur ediyor, çocuklarımızı çalıyor. Bunu ne zaman görecekler?
Kızım odasına bir trans bayrağı asmış. O kadar çok çeşitleri var ki astığının ne anlama geldiğini bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Daha öğle yemeği vakti bile değilken bugünüm ne hale geldi böyle? Gerçekten dikkatli olmak zorundayım. Geniş ailemiz beni bir deli olarak görüyor. Görüşlerim aşırılık olarak algılanıyor. Kendileri de çok fazla ideolojik propaganda yapıyorlar ama kendi yaptıklarını öyle görmüyorlar.
Glinner (İrlandalı trans karşıtı aktivist bir gazeteci) hakkında bu kadar katı olmalarının sebebi, doğruları yazıyor olması; ancak bültenini okuyan biri, transların tehlikeli bir grup olduğunu düşünecektir. Keşke bu konuda bir uyarıda bulunsa, ama belki de şiddet yanlısı tecavüzcülere, pedofillere ve suçlulara odaklandığı için bunu belirtmeye gerek yoktur. Hedefleri doğru hedefler: cinsiyet ideolojisi, kadın düşmanlığı, çocukları korumakla görevli kurumların çocuk korumadaki acınası başarısızlığı.
Kızımla uzunca sohbet ettik. Pedofiller hakkında konuşmaya başladı. Monica Helms'in de onlardan biri olduğunu söyledim. Beni onu yanlış cinsiyetlendirmekle suçladı (İngilizcede ‘o’ zamiri cinsiyet belli eder, yazar burada biyolojik olarak bir kadın olan Monica Helms için kadın zamiri kullanılıyor, ancak yazarın kızı, Helm bir trans olduğu için kadın yerine erkek zamiri kullanılması gerektiğini iddia ediyor). Trans kadınların (yani esasen erkeklerin) kadın suç istatistiklerini nasıl arttırdığı konusuna girmedim, sadece özür diledim ve onu yatıştırmak için kullandığım zamiri değiştirdim.
Konuşmanın aniden kızımın benden soğumasıyla sona ermesi üzücüydü, ama sonra işleri sakin tuttum ve alışverişe gitmek için para isteyip istemediğini sordum. Henüz istemediğini söyledi.
Monica Helms konusunu gündeme getirdiğim için kendimi sorgulamıyorum, burada kendimi haklı görüyorum. Propagandaya karşı bir denge unsuru olarak ona biraz gerçeklik sunmam gerekiyor. Bu gerekli. Ama bunu sadece damla damla yapabilirim.

Avustralya'daki durumla ilgili olarak bir blog yazısı okuyorum:
Kafası çok karışık, otizmli ve erken başlangıçlı cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) olan bir gencin bekar annesiyim ve kendimi kaybediyormuşum gibi hissediyorum. Onu koruması gereken kuruluşlar tarafından manipüle edilmek, 'destekleyici olmayan' bir ebeveyn olmakla suçlanmak gibi her zamanki hikayelerle mücadele ediyorum. Bunlarla daha fazla başa çıkabileceğimi sanmıyorum. Yakın akrabalarımız bile bu konuda benimle konuşmuyor, kızımın cinsiyet mezbahalarına gitmesini ve ömür boyu tıbbi bir hasta olmasını istemediğim için aşırılık yanlısı olduğuma inanıyorlar. Aklımı kaçırmak üzereyim.
21 Mayıs, Cuma
Şimdiye kadar zihnim sadece gerçek olmayan durumlarla ilgili düşüncelerle dolu olurdu. Ama şimdi çok korkutucu ve gerçek bir durumla ilgili düşüncelerle boğuşuyorum. Zihinsel olarak iyileşmeye ihtiyacım var. Meditasyon yapmaya cesaret edemiyorum, zihnimin sınırlarında gizlenen dehşet, gardımın düşeceği bir bağlamda ortaya çıkabilir. Rahatlamaya ihtiyacım var.
Dün Radio 4'te translığı kutlayıcı bir ışık altında sunmak hakkında ürpertici bir şey vardı. Doğru düzgün dinlemedim. Elon Musk, Baby X, Frankenstein, Virginia Woolf ve bir sürü başka şeyle ilgiliydi. Her zamanki postmodern çok katmanlı saçmalıklar. İnterneti olmayan kırsal kesimdeki Amerikalılara internet götürmemek en iyisi. Şanslılar, cidden.
22 Mayıs, Cumartesi
Korkutucu düşünceler ve kabuslarla çok erken uyandım. Haberlere bakmaya çalıştım, kendimi Twitter'da buldum. Bugünlerde aklım başımda değil.
Yarım saat uyumaya çalışacağım ama gözlerimi kapattığımda korkunç düşünceler saldırısına uğrarsam uyumak yerine bunu yazacağım. Yazmak beni biraz olsun teselli ediyor.
Beynim karmakarışık, konsantre olmak çok zor. Yorgunluktan ölüyorum ama uyku beni ele geçiriyor. Bu tam anlamıyla bir işkence. Zihin kırılgan ama maddi bir şey. Serbestçe zihnimde dolanmalarına izin verdiğimde bana saldıran düşünceler de maddi olmasa da gerçek. Bu mantıklı mı? Umurumda değil.
Korkularım hakkında yazıp durabilirim ama muhtemelen bunun bir faydası olmayacak. Onları rafa kaldırmalıyım. Ama sonra aniden çift mastektomi (iki göğsün birden alındığı transseksüel ameliyatı) izleri gözümün önüne geliyor ve sanki biri zihnime bir delik açmış gibi oluyor. Geri çekiliyorum, bedenim sarsılıyor, ellerim göğsüme gidiyor. Bu izleri bir gün kızım da taşıyacak mı? Bunlar rahatsız edici düşünceler, ancak daha önce de belirttiğim gibi, bu sefer tehlikeliler.
Kaynak: pitt.substack.com
1 Mart 2024
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bize Katılın!
Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?