Toplumsal Cinsiyet İdeolojisi Gençleri Ailelerine Yabancılaştırıyor
2021 yılında, 19 yaşındaki oğlum üniversite kampüsünden çıkıp Aile Planlaması Merkezi'ne gitti ve kendisine ilk ziyaretinde karşı cinsiyet hormonları reçete edildi, hiç terapi görmedi. Hiçbir ayırıcı tanı* yapılmadı. Bazı günler, ailemin yaşadıkları hakkında bir yazı yazmak şöyle dursun köpeğimi gezdirmek ve akşam yemeği pişirmek bile gücümü aşıyor. Hüznümü ancak tek atımlık kurşun gibi maddeler halinde yazabiliyorum; ki bu çok yerinde, çünkü ailem sinsi toplumsal cinsiyet ideolojisi tarafından kurşun yağmuruna tutuldu ve her yönden rastgele vuruluyor.
Bir yılı aşkın süredir sabit telesekreterimizde, oğlumuzun "Merhaba, ben Mark" (gizliliği korumak için isim değiştirilmiştir) diyerek son kez aradığı kayıt bulunuyor. Kocam ve ben oğlumuz için Mark ismini seçtiğimizde, bir mucize gibi gelen sağlıklı erkek bebeğimiz için minnettardık. Bazen evimde yalnızken bu telefon mesajını dinliyorum. Kocam ve ben bunu silmemek için sözsüz bir anlaşma yaptık. Oğlumuz kendini silmek istese bile.
Kocamın kalbi kırık. Zamanımızın ideolojik girdabının iyi bir baba olma çabasını baltalamasına kızgın. Oğlunun ebeveynlerinin rehberliğini hiçe sayarak trans örgütüne boyun eğmesinin, sırtına saplanmış bir bıçak gibi hissettirdiğini söylüyor. Bir erkek rol modeli olarak reddedildiğini hissediyor, bu da üzüntüsünün başka bir katmanı. Dikkatini dağıtmak için bir şeyleri elden çıkarmak üzere bodruma iniyor ve Mark'la birlikte üzerinde çalıştıkları robot projesini görüyor. Sonra ağlıyor ve ben de onun gözyaşlarıyla yıkılıyorum.
Kızım Mark'tan iki yaş büyük; o ve kardeşi büyürken iyi arkadaştılar. Kızım kardeşini özlüyor. Birbirimize yakın olduğumuz aile hayatımızı özlüyor. Kadın fantezisine saplantılı olan Mark, bu hayalini desteklemezse kız kardeşini dışlamakla tehdit etti. Akranları arasında da kızım, erkek kardeşinden "kız kardeşi" olarak coşkuyla bahsetmezse ablalıktan atılacağından endişe ediyor. Cinsiyet ideolojisinin çapraz ateşinde kaldığı için üzgünüm.
Bir ay önce korkumla yüzleştim ve oğlumun yatak odasının kapısını açtım. Yatağına oturdum, hâlâ duvarlarda asılı duran posterlerine baktım ve bir keder dalgasına daha katlandım. Kederimle başa çıkmak için ortalığı topladım. Bu dehşet başladığından beri, dağınıklığı toplamak yükü hafifletmeye yardımcı oldu. Oğlumun eşyalarını toplarken saatler boyunca zihnim uyuşmuştu. En kötüsü de çamaşır sepetinin, korkunç klişeleşmiş kadın kıyafetlerinden önce giydiği haki pantolonlar ve pololarla dolu olmasıydı. Onları yıkayayım mı? Vereyim mi? Onları katladım ve yıkamadan şifonyerine ve dolabına geri koydum, kendimi ümitsiz ve üzgün hissediyordum.
Koridorda asılı duran aile fotoğraflarının yanından her geçtiğimde üzülüyorum. Ailemizin bir tekne gezintisinde, plajda veya lunaparkta oğlumun atlıkarıncada kız kardeşiyle sırıtan küçük bir çocukken çekilmiş bu fotoğraflarını kaldırmalı mıyım? Hayır. Anılarım lekelenmiş olsa da, onların silinmesini hak etmiyorum. Bazı günler, yakışıklı oğlumun liseden mezun olmadan önceki son sınıf fotoğrafına bir göz atıyorum. Şimdi bir çekmecede duran bu fotoğraf eskiden buzdolabının üzerindeydi ama onu sürekli görmek çok acı veriyordu. Oturma odasındaki düğün fotoğrafım da bana acı veriyor. O özel günde, gelecekteki çocuğumun kendi bedeninden kaçmaya çalışacağı ve kendine zarar verme teşvik edileceği hiç aklıma gelmezdi. Ailemin iyiliğinin gerçekliğine ve oğlumu yetiştirmek için harcadığım onca çabayla dolu yılların anlamlılığına tutunmak için mücadele ediyorum. Kafası karışık oğlum, doğduğunda ona verdiğimiz ismi "ölü isim" olarak adlandırıyor ve ailesini değersizleştiriyor. Tans örgütü bugünüm ve geleceğimle yetinmiyor, anılarımı da çiğniyor. Her tarafta hüzün var.
Oğlum Mark son derece zeki, harika bir gülümsemeye sahip ilginç bir insandır. Geçmişinde konuşma gecikmesi, duygulanım bozukluğu, anksiyete, kısıtlı yemek tercihleri, katılık ve arkadaş edinmede zorluk yaşadı. Muhtemelen otizm spektrumunda yer alıyor. Bu sosyal bulaşmanın yayıldığı dijital çağda yaşayan bir genç olduğu için şanssızdı. Lisede trans örgütüyle flört etti ama eşim ve ben onun maddi gerçekliğe geri dönmesine yardımcı olduğumuzu düşündük. Elbette anksiyetesi yanlış cinsiyet hormonlarıyla sihirli bir şekilde ortadan kalkmadı ve günlük hap karışımına kaygı ve depresyon ilaçları da katıldı. Mark uzun boylu bir gençti ve genç bir yetişkin olarak başarılı olmanın eşiğindeydi. Bugün uzun saçlarının, hormonların neden olduğu küçük göğüslerinin ve elbise ya da etek giymesinin başkalarını kandırdığına inanan uzun boylu, saf bir genç adam. Biçimlendirici üniversite yıllarında zihni ve bedeni, Planlı Ebeveynlik (Planned Parenthood), diğer aktivist kurumlar ve manipüle edilmiş birçok insan tarafından yardım ve yataklık edilen ve edilmeye devam eden şeytani bir zihin virüsü tarafından ele geçirildi. Bu çok üzücü.
Markete giderken lisenin önünden geçtiğimde arabamı bir hüzün bulutu kaplıyor. Sadece birkaç yıl önce oğlumu her gün liseye götürürdüm. Endişelerine rağmen Mark okul konusunda çok hevesliydi, tüm notlarından tam puan alıyor ve kulüplere katılıyordu. Liseye koşuştururken ve akşam yemeklerinde günü hakkında sohbet ederken onun neşesinden keyif alıyordum. Son sınıfta, kocamın takım elbise ceketini giyerek okul piyesinde davacı rolünü oynadığında çok eğlenmiştik. Marketten eve dönerken lise öğrencilerinin dışarı çıktığını görüyorum. İyi görünen genç çocukları fark ediyorum ve ailelerini kıskanıyorum. Oğlum neden yenik düştü? Kara bulutlar beni eve kadar takip ediyor.
Sanrısını onaylamadığımız için oğlumuz bize büyük ölçüde yabancılaşmış durumda. Mark'a ulaşabildiğim nadir zamanlarda aramızda gördüğüm kırılgan bağ, trans örgüt onu etkilemeden önce ailemin paylaştığı yakınlıkla zalim bir tezat oluşturacak şekilde azalmış bir kalıntıdan ibaret. Uyanamadığım uzun bir kabus gibi beni boğuyor.
Oğlumun kadınlık fantezisine takıntılı tarafı, diğer tarafını yavaş yavaş öldürüyor. Mark genç bir adam olarak gelişmek yerine, cinsiyet ideolojisinin karanlık uçurumuna daha da düşüyor. Belki fantezisi gerçekliğe çarparsa, beyni olgunlaşırsa ya da yeterince toplumsal tepki görürse vazgeçer. Ya da belki vazgeçmez. Yaşadığım derin kayba rağmen kızım, kocam ve kendim için mümkün olduğunca iyi olmam gerektiğini biliyorum. Ama kalbimin üstünde koca bir kaya var gibi ve her gün kendimi iyi hissetmeye çalışmak için savaş veriyorum. Çünkü oğluma ve aileme yaşatılanlar tam bir felaket. Bitmek tükenmek bilmeyen bir felaket.
*Ayırıcı tanı: Tıpta görülen her bir semptom birden fazla durumla alakalı olabilir. Örneğin, bir bebeğin ateşlenmesi enfeksiyonlu bir hastalık nedeniyle de olabilir diş çıkarması nedeniyle de olabilir. Bu nedenle bir semptom tespit edildiğinde, bunun görülebileceği tüm sendromlar gözden geçirilir, buna göre tedavi protokolü hazırlanır. Aksi takdirde diş çıkardığı için ateşlenen; basit bir ateş düşürücü, sıvı takviyesi ve güzel beslenmeyle düzelebilecek bir çocuğa gereksiz yere antibiyotik verilme riskiyle karşı karşıya kalınılır.
Kaynak: pitt.substack.com
3 Mayıs 2024
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?