Bir Aile Üyesi Cinsiyet Değiştirdiğinde Aile Neler Yaşar?

24 yaşında cinsiyet değişimine başlayan gencin annesi, bu süreçte yaşadığı deneyimleri paylaşıyor.
Bir Aile Üyesi Cinsiyet Değiştirdiğinde Aile Neler Yaşar?


Bu sözleri defalarca duydum: "Mutlu oldukları ve kendileri oldukları sürece..." İyi niyetli arkadaşlarım ve tanıdıklarım, kucaklarına transseksüellik bombasını bıraktığımda böyle söylüyorlar. Oğlum 24 yaşındayken aniden bir kadın olduğunu açıkladı. Bu neredeyse 3 yıl önceydi ve o zamandan beri hayat zorlu bir yolculuk oldu. Bu yolculuğun hikayesini yazmamın tek nedeni, insanların cinsiyet değiştirme sürecinin bir aileyi nasıl etkilediğini derinlemesine anlayabilmesini sağlamak. Sizden sempati istemiyorum. Sadece cinsiyet değiştirme sürecinden geçenlere gösterdiğiniz şefkatin aynısını istiyorum. Ya da çocuğunu kaybeden ebeveynlere…

Hikayelerimiz, çocuğumuz ister 8, ister 18, ister 28 yaşındayken başlamış olsun; çocuğumuz ister kız ister erkek olsun; tüm ebeveynlerin çocuklarının cinsiyet değiştirme hikayeleri temelde aynıdır. Bu kararı eleştirmiş, sorgulamış ya da teşvik etmiş de olsanız bir ebeveyn olarak lanetlenirsiniz. Tıbbi cinsiyet değişikliğini teşvik ettiyseniz, çocuğunuz yıllar sonra cinsiyet değiştirmenin hata olduğunu anladığında "Neden bir şey söylemedin? Neden beni durdurmadın?" sözlerini işitirsiniz. Tıbbileştirme ve tehlikeleri ile ilgili endişelerinizi dile getirdiğinizde ise transfobik, sevgisiz, kötü, duygusal olarak istismarcı ve nefret dolu olduğunuz söylenir ve ardından aylar veya yıllar süren bir yabancılaşma yaşarsınız. Transseksüelliği onaylama yanlısı tıp uzmanları, web siteleri ve toplum bize, oğullarımızın cinsiyet değiştirme kararını tamamen desteklemezsek intihar edeceklerini söyledi. Bunu bir an için düşünün. Bu bir mayın tarlasında gezinmekten farksızdır.

Ancak kimse, 25 yıl boyunca çok sevdiğimiz oğlumuzun artık var olmadığını söylemez. Oğlumuz, kendi elleriyle kendini ortak aile tarihimizden ve yaşamlarımızdan sildi. O kendini sildi. Ona cinsiyet değiştirmeden önceki doğum ismiyle seslenip onu "yanlış cinsiyetlendirmekle" suçlanmak istemiyorsak, oğlumuzun geçmişi hakkında konuşamayız. Aile tatillerimizi, oynadığı sporları, söylediği ya da yaptığı şeyleri anımsayamayız. Ama benim bir oğlum vardı, kızım değil. Ona yeni bir adla seslenmek ve karşı cinsiyetten olduğunu söylemek bize hakarettir. Bunu her yaşadığımda karnıma bir yumruk yemiş gibi hissediyorum.

Geçen gün biri bana durumumuzu nasıl yorumladığımı sordu. Bir oğul kaybedip bir kız mı kazanmıştık, yoksa bir oğul kaybedip bir yabancı mı kazanmıştık? Çocuğu bu kabusa yakalanmamış bir tanıdığımdan gelen aydınlatıcı bir soruydu bu. Cevabımsa şöyle:  Açıkça yasını tutamadığımız bir evlat kaybettik. Ailemiz bir evlat, kardeş, kuzen, yeğen ve torun kaybetti. Bu yeni "kız", eskiden tanıdığımız kişiye hiç benzemiyor. Cinsiyetinin değişmesiyle karakteri ve kişiliği de değişti. Hareketleri ve sözleri bize o kadar yabancı ki, sanki evde bir yabancı varmış gibi hissediyoruz.

Cinsiyet değiştirme sürecinin nasıl bir şey olduğu konusunda büyük bir yanılgı var. Bu süreç herkesin sonsuza dek mutlu yaşadığı bir peri masalı değil. Eğer öyle olsaydı, on binlerce kişi cinsiyet değiştirdikten sonra kendi cinsiyetine geri dönmezdi. Oğlum beni ve eşimi arayıp cinsiyet değiştireceğini açıkladığında, ondan tıbbileştirme (yani hormonlar ve ameliyatlar) konusunda acele etmemesini istedik. Bu karara nasıl vardığını anlamamıştık çünkü bu tamamen damdan düşer gibi bir anda oluvermişti. Hiçbirimiz bunun olacağını tahmin etmemiştik. Dört yıllık kız arkadaşı bile...

Oğlumuz kararının sorgulanmasından hoşlanmadı ve bizi derhal hayatından çıkardı. Sekiz ay boyunca ailesinden uzak kaldı. Yeni trans topluluğu tarafından ailesine ihtiyacı olmadığı, artık yeni ve daha iyi bir ailesi olduğuna ikna edildi. Yeni "ailesi" tarafından, Medicaid (sınırlı gelire sahip kişilere sağlık sigortası temin eden bir program) ve diğer devlet desteklerinden yararlanabilmesi için sadece belirli bir düzeyde gelir elde etmesi tavsiye edildi. Çalışmayı bıraktı ve daha sonra tüm dünyanın transfobik (!) olduğunu iddia ederek kendini izole etti. Günlerinin çoğunu sesini daha kadınsı olması için eğiterek geçirdi. "Bir kız gibi" yürüme alıştırmaları yaptı. Kıyafet ve makyaj için her gün sonsuz saatler harcadı. Testosteron engelleyiciler, östrojen, progesteron ve antidepresanlardan oluşan kokteyl reçetesi onu gözyaşları içinde ve yatakta tuttu. Mesajlara, e-postalara ya da telefon aramalarına cevap vermiyordu. Ona bir doğum günü hediyesi gönderdiğimizde bize teşekkür etmedi. Bizim doğum günlerimizi önemsemedi. Büyükannesi öldüğünde bile aramadı.  

Çok nefret dolu, acımasız ve zalim bir insan oldu. Bizim yetiştirdiğimiz çocuğa hiç benzemiyordu. Son derece cinsel içerikli, kışkırtıcı, kısmen çıplak fotoğraflar çekip sosyal medyada yayınladı. Model olmaktan ve yaşlı zengin bir sevgili bulmaktan bahsediyordu. Kendini uyuşturarak günlerini partilerde geçirdi. Kız arkadaşını kaybetti çünkü artık "lezbiyen bir ilişki" istemiyordu (artık kız olduğu için başka bir kızla ilişki yaşarsa lezbiyen olurmuş!) Sağlıksız beslenme alışkanlıkları geliştirdi ve şu anda büyük olasılıkla anoreksik (gıda alımını anormal derecede kısıtlama, kilo vermeye rağmen sürekli olarak şişman olduğunu düşünme). Yüz feminizasyon ameliyatı (yüze kadınsı görünüm kazandırmak için yapılan operasyon) oldu ve bu ameyatı vatandaşların vergileri karşıladı!

Mutlu olduğunu iddia ediyor, ancak bu iddiasına rağmen, çok az arkadaşı olduğunu ve izole olduğunu görebiliyoruz. Depresyondan çıkamıyor ve yalnız kalmaya devam ediyor. Hayatı yapmacıklıktan ibaret. Çok yorucu olmalı… Onun halini gördükçe kalbim paramparça oluyor. Yardıma ihtiyacı var ama toplum onun "gerçek benliğini" bulduğunu sandığı için yardım alamıyor. Tüm bu insanlar her şeyi göz ardı ederek nasıl her şey yolundaymış gibi davranabiliyor, merak ediyorum. Toplum onu umursamıyor ama ben umursuyorum. Yaşı ne olursa olsun o benim oğlum. Acı ve ızdırap içinde olduğu çok açık. Ama bunun hakkında konuşmamıza izin verilmiyor. Çocuğumuz için duyduğumuz endişeyi dile getirmek nefret söylemi sayılıyor.

Cinsiyet değiştirme sürecinin 3. yılında artık bizimle tekrar konuşmaya başladı. Ancak bunun daha iyi bir şey olduğundan emin değilim. Sürekli ince bir çizgide yürüyoruz. Soru sormamıza veya sağlığı ya da hayatıyla ilgili kararları hakkında konuşmamıza izin vermiyor. Eğer translığını eleştirme olarak algılayacağı bir şey söylersek, bizimle iletişimi tekrar keser. Sahip olduğumuz şey bir ilişki değil, uyulması gereken katı bir kurallar dizisi...

Sanki evimize bir yabancı taşınmış ve oğlumuzu evden atmış gibi... Hepimiz, tıpkı bir başrol oyuncusunun dizinin ortasında değiştirilmesi gibi, bunu fark etmemiş gibi davranmak zorundayız. Her şeye rağmen onu ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye devam ediyoruz. Onu gerçekten seviyoruz ve hep seveceğiz. O sonsuza dek ailemizin bir üyesi olacak. Hepimiz onunla birlikte acı çekiyoruz. Ameliyatla değiştirilmiş bir yüz, kimyasal olarak değiştirilmiş bir vücut, doğal olmayan ses ve vücut hareketleri, makyaj ve kıyafetlerin ardında ailemizin bir üyesini bulmaya çalışırken hepimizin hissettiği acıyı açıklamak çok zor… Merak etmekten kendimizi alamıyoruz: Bu yabancı buraya taşındığında oğlumuz nereye gitti?

Kaynak: pitt.substack.com