Cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) tanısı, bireylerde var olan alkol ve uyuşturucu kullanımı, cinsel fetişler ve eşlik eden psikolojik bozukluklar gibi disforiye etkisi olan diğer faktörleri önemsizleştirip göz ardı ederek, insanları cinsiyet değiştirme yoluna itmektedir. Bugün sorgusuz sualsiz uygulanan “transseksüel tıp”, geçmişte psikolojik hastalıkların tedavisi için gerçekleştirilen lobotomi adındaki beynin ameliyatı ile aynı kaderi paylaşarak acı çeken masum insanlar üzerinde yapılan, yanlışlığı kanıtlanmış korkunç deneylerden bir diğeri olmaya mahkumdur.
Cinsiyet disforisi, çok sayıda başka rahatsızlığı da kapsayabilecek oldukça genel bir tanıdır. Ancak cinsiyet uzmanları bir kez cinsiyet disforisi tanısı koyduklarında, daha fazlasını araştırmayı bırakırlar. Hatta tanı koydukları kişinin tıbbi geçmişi, psikolojik durumu, geçmiş travmaları veya yaşam deneyimlerini göz ardı ederler. Devam etmekte olan uyuşturucu veya alkol bağımlılığı bile yok sayılır. Oysaki, eğer hastada travma, kaygı bozukluğu ya da intihar eğilimi tespit edilir ve terapi ile etraflıca ele alınırsa, cinsiyet disforisi de ortadan kalkabilir. Ancak bu rahatsızlıkları tedavi edilmeyen bireylerin cinsiyet disforisi, hormon tedavisi veya transseksüel ameliyatı sonrasında dahi devam eder. Masum hastalar transseksüel tıbba teslim olurlarsa, geniş kapsamlı cinsiyet disforisi tanısıyla geri dönüşü olmayan cinsiyet değiştirme sürecine sürüklenirler.
Cinsiyet disforisi teşhisinin temelinde yatan etmenleri açığa çıkararak, cinsiyet değişikliği sonrasında pişmanlık duyan ve uğradığı hasarı düzeltmek için yardım arayışıyla benimle iletişime geçen bireylerin sayısının neden bu kadar yüksek olduğuna dair bir teori oluşturabiliriz. Vakaların çoğunda cinsiyet disforisi bir teşhis değil, semptomdur. Karşı cinsiyet hormonları ve transseksüel ameliyatları dışında fayda sağlayabilecek alternatif tedavi yaklaşımları da mevcuttur.
Cinsiyetleri konusunda sıkıntı yaşayan bireyler genellikle tek bir yaklaşımı benimseyen cinsiyet uzmanlarından yardım isterler. Bu uzmanlar "cinsiyet sıkıntısı" ifadesini duyduklarında, hemen transseksüelliği teşvik eden uygulamaların her hasta için tek seçenek olduğu sonucuna varırlar. Ancak, karşı cinsiyet hormonlarının ve transseksüel ameliyatının fayda sağlamadığı çeşitli cinsiyet sıkıntısı türlerine bakılırsa, bu varsayımlarının ne kadar yanlış olduğunu görülebilir. Ben de tam da bu yüzden bu yazıyı kaleme alıyorum; transseksüel tıbbın zarar temelli olduğunu göstermek için.
Transvestizm veya karşı giyinme, bir erkeğin kadın kıyafetleri giymeyi sevmesi ancak ameliyat olmak istememesi ve giyim dışında tipik olarak bir erkek olarak yaşamasıdır.
Drag queenler, diğer bir deyişle kadın taklitçileri, genellikle homoseksüel olan erkeklerdir. Gösterişli kıyafetler giyinip kadın karikatürleri olarak sunulurlar.
Otojinefili, erkeklerin kendilerini kadın olarak düşündüklerinde veya imgelediklerinde erotik olarak uyarılmasıdır.
Hızlı Başlangıçlı Cinsiyet Disforisi (ROGD), özellikle genç kızlarda görülen, ani ve hızlı bir şekilde cinsiyet değiştirme isteğinin ortaya çıktığı nispeten yeni bir fenomendir. İlk araştırmalar, bu durumun ergenlik kaygıları, sosyal medya etkisi ve transseksüelizmin sempatik bir şekilde tasvir edilmesi ile ortaya çıkan sosyal bir bulaşma olabileceğini düşündürmektedir.
Cinsiyet disforisi yaşayan bireylerin yaklaşık yüzde 70'inde görülen psikolojik durumlar arasında anksiyete bozuklukları (panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu), duygudurum bozuklukları (majör depresyon, bipolar bozukluk vb.), yeme bozuklukları (anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza vb.), psikotik bozukluklar (gerçeklikten kopmayla sonuçlanan rahatsızlık), dissosiyatif bozukluklar ve madde kullanım bozuklukları yer almaktadır. Cinsiyet disforisi yaşayanların yüzde 29,6'sında dissosiyatif bozukluk (yaşanan zorlu yaşam öyküsü neticesinde kişinin bu öyküyü yaşamamış olmak adına bilinçsizce başka bir iç karakter oluşturması) ve yüzde 45,8'inde yaşam boyu majör depresif atak yaygınlığı tespit edilmiştir.
İnsanlar bana yazarak kendi cinsiyetlerine nasıl dönecekleri, yani transseksüel olmayı bırakıp esas cinsiyetleri ile yaşamaya nasıl geri dönebilecekleri konusunda tavsiye istiyorlar. Birkaç soru-cevap ve düşünme faslından sonra, her biri çocukluk döneminde yaşanmış istismar, travmatik deneyimler, ruhsal sıkıntılar veya aile içi problemlere işaret ederek, kendi cinsiyetlerini terk edip alternatif bir kimlik aramalarına neden olan en az bir faktörün varlığına dikkat çekiyor. Bu faktörler, cinsiyet disforisinin bir tanı değil, bir semptom olduğuna ve hormon tedavisi ve cerrahi müdahale ötesinde farklı tedavi yöntemlerinin disforiye fayda sağlayabileceğine işaret ediyor.
Örneğin, cinsel istismara uğramış bir kişi, gelecekte benzer durumları önlemek amacıyla bilinçsiz bir çaba olarak karşı cinsiyeti benimseme arzusu geliştirebilir. Aynı şekilde bir ergen, beden dismorfisi olarak adlandırılan ve kişinin kendisini gerçekte olduğundan farklı algılayıp çirkin veya deforme olduğuna inanmasıyla karakterize edilen bir ruhsal sağlık sorununa sahip olması halinde, cinsiyetinin yanlış olduğu ve vücudunun değiştirilmesi gerektiği düşüncesine kapılabilir.
Translıktan pişmanlık duyan kişiler, bizzat yaşadıkları ve ne yazık ki hata olduğunu çok geç anladıkları deneyimlerinin sonucunda, hormon tedavisi ve transseksüel ameliyatlarının rahatsızlıklarını düzeltmediğini, aksine kendilerine zarar verdiğini açıkça görür. Çoğu, cinsiyet terapistlerinin yarardan çok zarar getiren cinsiyet değiştirme uygulamalarına başvurmadan önce diğer psikolojik sorunlarının ele almış olmasını dilediklerini ifade eder.
Ben, özellikle gençler için ebeveynlerinin sürece dahil edildiği ve dikkate alındığı yavaş ve derinlemesine bir yaklaşımı tercih ediyorum. Bazı trans aktivistler "eşik bekçiliği" olarak gördükleri bu yaklaşımı küçümsüyorlar. Ancak tıbbın, hastaları zarardan korumak için standartlar ve kısıtlamalar getirmesi gerekir, hastaların talep ettiği her hizmeti sunan bir sağlık merkezi görevi görmesi değil.
James Shupe'nin hikâyesi, cinsiyet disforisi teşhisinin genelleştirilmesinin, otojinofeliyi ele almada nasıl başarısız olduğunun bir örneğidir.
Shupe, Daily Signal makalesinde bunu şu şekilde açıklıyor:
"Dr. Ray Blanchard'ın benim gibi birinin neden translığa yönelmiş olabileceğini açıklayan popüler olmayan bir teorisi var. İki tür transseksüel olduğunu iddia ediyor: homoseksüeller ve kendilerinin kadın olduğu düşüncesinden veya imajından etkilenen erkekler. Kabul etmesi zor bir şey ama ben ikinci gruba dahilim. Benim durumum otojinefili olarak sınıflandırılıyor.
Ordudayken yıllarca pornografi izledikten ve ideal kadın olma taleplerime direnen bir kadınla olan evliliğimden sonra, kendim ideal kadın olmaya karar verdim. En azından kafamda."
Transseksüel olan ve daha sonra bundan pişmanlık duyan pek çok kişi gibi, Shupe de çocukken cinsel istismara uğramış, ancak hiçbir zaman uygun bir teşhis ya da tedavi sürecinden geçmemiş. Terapistler, semptomları dikkate alıp Shupe'nin hislerinin nedenini araştırmak yerine Shupe'yi hayal kırıklığına uğratmışlar. James Shupe'nin hikayesinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Diğer bir örnek, genelleştirilmiş cinsiyet disforisi tanısının psikolojik sorunları nasıl göz ardı ettiğini gözler önüne seren Blair Logsdon'un hikayesidir. Longsdon, cinsiyeti nedeniyle yaşadığı sıkıntıyı giderme arayışıyla, 1987'den 2005'e kadar gereksiz 167 cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmiş ve bu da ona Guinness Rekorlar Kitabı'nda yer kazandırmıştır.
Logsdon, 1987 yılında 26 yaşındayken, görünüşünü erkekten kadına dönüştürmek için birçok estetik ameliyattan ilkini geçirmiş, birkaç ay içinde ise trans olmaktan çok pişman olmuş. Ancak onlarca yıl boyunca hem kadınsılaştırıcı hem de erkeksileştirici daha fazla ameliyat geçirmek için doktorlara yalvarmaya devam etmiş. Doktorlar ve cerrahlar, Longsdon üzerinde 167 ameliyat gerçekleştirerek kâr elde ederken, etik sorumlulukları olan "önce zarar verme" ilkesine aykırı hareket etmişlerdir.
Psikolojik hastalıkların cerrahi müdahale ile tedavi edilmesi düşüncesi, cinsiyet değiştirme ameliyatı ile başlamadı. Bu türden cerrahi müdahalelerin erken dönem örnekleri, Dr. Henry Cotton tarafından gerçekleştirilen ve 1913'ten itibaren psikolojik olarak sıkıntılı hastalara yönelik olarak uygulanan radikal, deneysel ve geri dönüşü olmayan yasa dışı ameliyatlardı.
Dr. Cotton, bakteri ve antibiyotiklerin keşfinden önceki dönemde, tüm akıl hastalıklarının enfeksiyonlardan kaynaklandığı teorisini kanıtlamak amacıyla hastaların diş, kolon ve hatta testis gibi çeşitli vücut parçalarını kesip çıkardı. Bazı hastalar "tedavinin" komplikasyonları nedeniyle kaçınılmaz olarak öldüğünde ise, Dr. Cotton hastaların artık acı çekmediği düşüncesiyle bu deneyleri başarı olarak tanımladı.
Dr. Walter Freeman ve Dr. James Watts, 1930'lardan başlayarak onlarca yıl boyunca, hastaların beyinlerini gelişigüzel parçalamak için buz kıracağı kullandıkları barbarca bir deneysel uygulama olan frontal lobotomi ile psikolojik sıkıntıları sözde “tedavi” ederek tıbba damgalarını vurdular. Cotton'un hastaları gibi, Freeman'ın hastaları da işlemden sonra "artık acı çekmiyorlardı" çünkü dramatik bir şekilde ya sakat kalmış ya da ölmüşlerdi.
Psikolojik sıkıntıları vücut parçalarını keserek tedavi etme yanılgısı, göğüslerin alınması ya da göğüs implantı yapılması, cinsel organların yeniden şekillendirilmesi ve görünüşü erkeksileştirmek ya da kadınsılaştırmak için güçlü karşı cins hormonlarının alınması gibi sözde "cinsiyet değiştirme" uygulamalarıyla günümüzde de devam ediyor ve masum hastalar için ömür boyu sürecek fiziksel ve psikolojik sonuçlar doğuruyor.
Elli yıldan bu yana, cinsiyet sıkıntısını tedavi etmek için hormon tedavisi ve transseksüel ameliyatları uygulamak suretiyle gerçekleştirilen bu deney, cerrahi hatalar, mutsuzluk, pişmanlık ve intiharla sonuçlanıyor. Transseksüelliği teşvik eden İsveç'te yapılan büyük bir araştırma, cinsiyet değiştirme prosedürlerinin uygulandığı bireylerin intihar etme oranının kalan nüfusa göre yirmi kat fazla olduğunu gösteriyor.
Son on yıldır, insanlar bana ulaşıp genital mutilasyonun (cinsel organın alındığı transseksüel ameliyatı) nasıl yasal olabildiğine dair şaşkınlıklarını ifade ediyor. Yakın zamanda benimle iletişime geçen birkaç erkek, ameliyatla oluşturulan sözde vajinalarını tanımlamak için "açık yara" ifadesini kullanıyor.
Bu konudaki duruşum, cinsiyet değiştirme ameliyatından önce ve sonra yaşadığım cinsiyet disforisi deneyimim ve translıktan pişman olanlardan yıllardır aldığım e-postalarla şekillendi.
Cinsiyet terapistim Dr. Paul Walker, bana ciddi cinsiyet sıkıntım için tek etkili tedavinin hormonlar ve ameliyat olduğunu söylediğinde, ne yazık ki onun tavsiyesini dinledim.
İlk başlarda trans bir kadın olarak mutluydum, ancak birkaç yıl içinde kendimi eskisinden daha kötü hisseder halde buldum. Psikolojik danışmanlar, durumuma ilişkin değerlendirmelerinde ikiye ayrılmışlardı. Bazıları dissosiyatif bozukluğum olduğunu söylerken, bazıları buna katılmıyordu. Tanı ne olursa olsun, sekiz yıl boyunca benimsediğim kadın rolünde yaşamak sorunlarımı çözmemiş, aksine daha da kötüleştirmişti. Nihayetinde intihara meyilli hale gelmiş, intihar girişiminde bulunmuştum.
Sözde cinsiyet değiştirme tedavisi(!), neredeyse hayatıma son vermeme neden oluyordu. Tanrı'ya şükürler olsun ki olmadı. Yıllarca birçok terapistten danışmanlık hizmetleri aldım, ayık kalmak için zorlukla mücadele ettim.
Trans olmayı bıraktım ve (gerçek) bir kadınla evlendim. Şimdi ise hikâyemi anlatarak başkaları için bir uyarı olmasını umuyorum. Geçirdiğim onca gereksiz ameliyatların izleri, etkileri ve uzun süren sonuçlarıyla yaşıyorum.
Trans aktivistler, aslında hiçbir zaman transseksüel olmadığımı söylüyorlar. Dissosiyatif bozukluk teşhisinin deneyimlerimi geçersiz kıldığını iddia ediyorlar. Eğer kriter buysa, daha önce alıntılanan çalışmaya göre, trans nüfusun neredeyse yüzde 30'u transseksüelliği hiç tecrübe etmemiştir. Hoşgörüsüz ve merhametsiz olmanın yanı sıra, bu argüman transseksüelliği teşvik eden tedaviden zarar gören herkesi susturmayı amaçlamaktadır. İnsanlar bir konuda karşıt görüşlere sahip olabilirler, ancak bir kişinin cinsiyet uzmanlarının elinden gördüğü zararlar diğerlerinden farklı olduğu için kişinin ifadelerinin geçersiz veya "nefret söylemi" olduğunu söylemenin kamusal söylemde yeri yoktur.
Tıbbi uygulamaların ve sağlam bilimsel gerçeklerin politik tarafgirlik lehine terk edildiği günümüz ikliminde, her yaştan insan cinsiyet disforisi teşhisine sürükleniyor ve transseksüelliği teşvik eden sözde tedavilerle uygunsuz bir şekilde muamele görmeye mecbur bırakılıyor.
Cinsiyet disforisi teşhisi; alkol ve uyuşturucu kullanımı, cinsel fetişler ve eşlik eden psikolojik bozukluklar gibi faktörleri önemsizleştirip yok sayarken, insanları cinsiyet değiştirme yoluna itiyor. Bu durum, çeşitli kaygılar yaşayan çocukların durumunu patolojikleştiriyor. Bunun sonucunda ise fiziksel ve psikolojik zarar, mutsuzluk, pişmanlık ve intiharda önemli artış yaşanıyor.
Kağıttan Cinsiyetler adlı kitabımda da yazdığım gibi, göğüslerin kesilmesi, hastalara hormonların dayatılması, erkek cinsel organının kesilmesi veya yeniden şekillendirilmesi, kadınlara sahte penis takılması gibi günümüzün transseksüel ameliyatlarının tümü barbarcadır ve derhal durdurulmalıdır. Bir gün bu konular mahkemelerde karara bağlanacak ve bu zararlı uygulamalara sınırlamalar getirilecek. Ancak "bir gün", trans ideolojisine bugün kapılanlar için çok geç olacak.
Kaynak: The Public Discourse
Yorumlar