Drag Queen Kültürü ve Toplumsal Algılar: Eğlence mi, Aktivizm mi?
Paris Olimpiyatları'ndaki çarpıcı Drag Queen performansı, drag kültürünün kökenlerini ve günümüzdeki tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Paris Olimpiyatları açılış töreninde sahne alan çarpıcı Drag Queen performansı, tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Peki, drag kültürü sadece bir gösteri mi, yoksa daha derin bir anlam mı taşıyor?
Drag Queen Tanımı
"Drag Queen" kavramı, aslında düşündüğümüzden çok daha eski bir tarihe dayanıyor. Drag, en basit haliyle, bir kişinin karşı cinsiyetin kıyafetlerini giyerek abartılı bir şekilde sahne performansı sergilemesi anlamına geliyor. Hem mizahi, hem de iğneleyici bir tarzı olan bu gösteriler, çoğu zaman renkli, teatral ve eğlenceli bir atmosfer sunmayı hedefliyor.
"Drag" kelimesi ortaya çıkışı, 17. yüzyılda kilise tarafından sahneye çıkmalarına izin verilmeyen kadınların rollerini oynayan erkek aktörlere dayanıyor. O dönemdeki aktörlerin uzun eteklerinin sahnede sürüklenmesi üzerine bu aktörlere İngilizce’de "sürüklenme" anlamına gelen "drag" adı verildiği biliniyor. Drag kültürünün modern anlamda yükselişi ise, 1969'da New York'ta gerçekleşen ve “Onur Yürüyüşlerine” ilham veren Stonewall Ayaklanmaları ile gerçekleşti. Bu isyanda, drag sanatçıları ön planda yer alarak hareketin sembolü haline geldi. "Queen" (kraliçe) unvanı da bu sanatçılara çabalarını "yüceltmek" için verildi ve bu kişiler “Drag Queen” olarak anılmaya başlandı [1]. Haliyle drag kültürü, LGBT aktivizminden ayrı düşünülemez.
Günümüzde ise drag kültürü, RuPaul’s Drag Race gibi drag queen’lerin performanslarına yer veren programlar sayesinde bir "sanat formu" olarak dünya çapında popüler hale gelmiş durumda. Ancak drag, sadece eğlenceden ibaret değil; aynı zamanda cinsiyet normlarına meydan okuyan, çocuk istismarı tartışmalarıyla çalkalanan bir yapısı da var.
İçeriğin adresini kopyaladınız.
Bize Katılın!
Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.