12 Yaşında Cinsiyet Değiştirmek İsteyen Kızın Annesinden Ebeveynlik Mücadelesi

Oyun ve kıyafet seçimlerinde klasik erkek Fatma, ancak ilişkilerinde (kızlarla arkadaşlıklar ve erkeklerden hoşlanma gibi) tipik bir kız olan 12 yaşındaki kızım, birkaç ay önce bana trans bir erkek olduğunu söyledi.
Birkaç yıllık psikoterapi ve anneliğin getirdiği altıncı his, sakin kalmamı ve dengeli bir tepki vermemi sağladı: "Tamam, bana bunu anlattığın için çok mutluyum, senin için çok zor olduğunu tahmin ediyorum, senin için buradayım, seni çok seviyorum, yolunu bulmana ve mutlu olmana yardımcı olmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Her zaman senin yanında olacağıma söz veriyorum." Ona bu kararını doğru bulduğumu söylemedim, çünkü kesinlikle doğru değildi.
O andan itibaren cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) ve transseksüellik gibi konuları araştırmaya, konuyla ilgili bilimsel makaleler, deneyimler, veriler, istatistikler bulmaya ve benimle aynı durumda olan ebeveynler aramaya başladım. Hiç durmadım.
Aralıksız süren ilk birkaç haftalık araştırmamda hep aynı yanıtı buldum: Ebeveynler, çocuklarınız ne isterse onu yapmalısınız; onların isteklerini teşvik etmelisiniz. HAYIR, bunu reddediyorum.
Üniseks veya maskülen kıyafetler giymesine ve tipik "erkek" oyuncaklarıyla (bize göre hepsi sadece oyuncaktı) oynamasına alışmıştık ve bunda onu diğer cinsiyete itme gibi bir amacımız yoktu. İlk kez kendimizi zorluk içinde bulduk: Kızımız kendisi için seçtiğimiz ismi değiştirmek, ona erkek olarak hitap etmemizi istiyordu.
Ablasının da yardımıyla kızım, kısa bir süre önce sonu A ile biten ama geleneksel olarak erkeksi olan yeni bir isim seçti (İtalyancada erkek isimlerinin çoğu O ile, kadın isimlerinin çoğu A ile biter, sadece birkaç erkek ismi A ile biter). Büyük kızım ve bazı arkadaşları kızımı yeni ismiyle çağırmaya başlamışlardı bile. Benim kızlarım bu akılları nereden aldı?
Kızımı birkaç aydır yoğun anksiyete atakları nedeniyle takip eden terapist, onun bu planları hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ona danıştığımızda, eğer bizim için uygunsa en iyisinin kızımın yeni ismini kullanmak olacağını öne sürdü. Tabii ki bizim için uygun değildi. Seçtiği ismi feminenlikten uzak olmasa da kızım için bile uygun değildi. Terapist endişemizi anlamadı: Bunu yapmamız onun için iyi olacak mıydı? HAYIR.
Birkaç hafta beklemeyi tercih ettik. Kızımızla konuştuk ve ona yardım etmenin en iyi yolunu bulmamız için bize zaman vermesini istedik. Onu rahatlattık ve kucakladık. Onu sevdiğimize ve doğru yolu bulma serüveninde onun yanında olacağımıza dair ona güvence verdik. Ebeveyn olduğunuzda kuralların ve HAYIR'ların gücünü öğrenirsiniz. Doğru olanı yapmak çoğu zaman çocuğunuzun her isteğini yerine getirmenin tam tersidir. Bu da psikolojik olarak zorlayıcıdır.

Eskiden yetişkinler ve ebeveynler olarak otoritemizi destekleyen ve çocuklarımızın yoluna ışık tutmamıza yardımcı olan profesyoneller (doktorlar, öğretmenler, psikologlar) birdenbire yaklaşımlarını tamamen değiştirdi.
Kızım henüz küçük bir çocukken erkek kıyafetleri istediğinde, bir psikoloğun bana, onun bir kız olduğu konusunda hiçbir şüphemiz olmadığını anlamasını sağlamanın çok önemli olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Örneğin, alışverişe her zaman kız kıyafetleri reyonundan başlamamız gerektiğini söylemişti.
Doktorunun, kilo alma eğilimi nedeniyle kızımın en sevdiği kurabiyelerden kurtulmam gerektiğini ima ettiğini hatırlıyorum. Onun için plajda buzlu içecek ya da buzlu dondurma yoktu. Onu mutsuz etmem, ağlatmam, atıştırma saatlerinde arkadaşlarından ayırmam, benden nefret etmesine neden olmam gerekiyordu; ama yine de anneler çocuklarının iyiliği için her şeyi yapmaya hazırdır. Şimdi, aniden onun tarafını tutmak, herhangi bir fikir veya yargıdan kaçınarak onun istediğini yapmak onun iyiliğini düşündüğüm anlamına geliyor olabilir mi? Sanmıyorum.
Google aramasında en üstlerde çıkan bir makalede okuduğum korkunç bir konsept beni mahvetti. Ürpertici yüzdelerle insanları translık yolunda manipüle ediyordu. Ben bu makaleyi bulduysam, dünyadaki yerini bulmak için çılgınca çabalayan kızım da bu makaleye muhakkak rastlamıştır. Beni en çok bu kahretti. En azından sosyal olarak cinsiyet değiştirmesine (herhangi bir tıbbi müdahale olmadan sosyal hayatta karşı cinstenmiş gibi yaşamak) hemen izin verilmezse , kendi kendine trans teşhisi koyduğu için intihara teşebbüs etme ihtimalinin %41 (hatta %50) olduğunu öngören bu makaleyi okuduğunda kafası karışık genç bir çocuğun neler hissedebileceğini bir düşünün. Daha sonra, bu istatistiklerin kanıt temelli olmadığı için oldukça tartışmalı ve hatta yanlış olduğunu öğrendim. Ama çocuklar trans olmazlarsa intihar edeceklerini sanıyolar.
Kendimi boğuluyormuş gibi hissediyorum. Kızımın çocukluğunu düşünüyorum. Evet, benim kızım çoğu kızdan farklıydı. Ama bu onun aslında bir erkek olduğu anlamına gelmiyor. Başkalarını önemseme duygusu, empati yeteneği, aşırı duyarlılığı onun kadınsı özelliklerinden bazılarıydı. Tıpkı diğer kızlar gibi "en iyi arkadaşlarıyla" derin ve erkeklerle yüzeysel ilişkileri vardı. Ancak uzun aylar süren bir tecritten sonra, kızım aniden yanlış bedende doğduğu inancını gündeme getirmişti.
Bir gün Amazon kitap aramasına "TRANS" yazınca tam da bu başlığı taşıyan bir kitap buldum. Bu 320 sayfa muhtemelen beni kızımın translığıyla barışmaya ikna etmeye çalışacak diye düşündüm. Kızımın erkek olarak görülmesi için adını, görünüşünü (ve bedenini?) değiştirme kararını onaylamam gerekeceğini söyleyecek sandım.
Birkaç sayfa okudum ve yazar Helen Joyce’un ana akımı takip etmediğini gördüm. Araştırdım ve kitabın iyi bilindiğini, İngiltere ve ABD'deki önemli yayınlarda atıfta bulunulduğunu ve birçok olumlu eleştiri aldığını gördüm. Joyce'un kaynaklarını ve röportaj yaptığı profesyonelleri Google'da arattım, hepsi gerçekti ve bu alanda çalışıyorlardı. Hepsi de, en korkunç tehditlerle (oğullarının/kızlarının ölümü) ikna edilen ebeveynlerin kabul ettiği cinsiyet değişimini teşvik eden bakım modelinin, cinsiyet değiştiren kişileri cinsiyet disforisinden kurtarmadığını; aksine durumlarını daha da kötüleştirdiğini öne sürüyordu. Birçok trans da aynı şeyi söylüyor: Trans olmak disfori dahil hiçbir sorununuzu çözmez.

Birkaç hafta sonra kızımız bizden (WhatsApp ve yastığımın üzerine bıraktığı notlar aracılığıyla) saçını kestirmemizi istedi. Çok kısa olmayan popüler bir erkek modeli istiyordu, kız kardeşi tarafından çoktan onaylanmıştı. Kuaföre kadar ona eşlik ettim. Modeli görünce kuaför gözlerini fal taşı gibi açtı ve defalarca emin olup olmadığımızı sordu; asistanı yardımcı olmayı reddetti; diğer iki müşterinin gözleri buğulandı ve ağızlarını kapattılar. Kızımın kalın, çok uzun, kül tonlarında açık kahverengi muhteşem saçları vardı. Kuafördeki herkes gözlerini kapattı ve kuaför son bir onaydan sonra kızımın saçlarını kesti. İşi bitince kalın örgülerden birini bana uzattı ve "senin için bir hatıra" dedi.
Kızımı kuaförde bırakmış ve oradan yanımda yepyeni bir erkekle ayrılmış gibiydim. Biyolojiyi hiçe saymak için gereken tek şey bir saç kesimiydi… Kalıpların dışındaki güzelliği ve havalı duruşu ile hem erkekler hem de kızlar tarafından hayranlık duyulan kızım, sözde bir erkek olmuştu. Ona bakanlar "erkek olamayacak kadar güzel" diye düşünüyor. Onu öncesinden tanıyanlar "daha da güzel ve tatlı oldu, kim onu erkek sanabilir ki?" diyor. Uzun bir yaz tatilinden sonra okulun ilk gününde, öğrencilerin yüzleri hala maskelerle kaplıyken, öğretmenlerin sınıftaki yeni çocuğun aslında çok iyi bildikleri kızım olduğunu anlamaları biraz zaman aldı. Bu çok yaralayıcı.
Kızım okulun ilk günündeki sosyal cinsiyet değişimi şovu için küçük göğüslerini sıkıştıracak bir göğüs bağlayıcı satın aldı. Bunu benden gizli yapmıştı. TikTok'ta takip ettiği bir trans influencer bu ürünleri çevrimiçi olarak satıyor ve kargoları çok gizli bir şekilde gönderiyordu.
Bir gece bir TV dizisinin bir bölümünü izliyordum. Bir anne, kısa bir süre önce erkek olduğunu açıklayan kızına "Hep bir oğlum olsun istemiştim" itirafında bulunuyordu. İzleyicilerin bu anneyi alkışladığını hayal ediyorum. Ancak, ben bunu kızıma yapamam. İçgüdülerim bana bu gibi teşviklerin onu sadece yalanlara inanmaya iteceğini ve gelecekte, kendi cinsiyetindeki bedeninde iyi yaşayabileceğini keşfettiğinde, bunun ona bir yük gibi gelebileceğini söylüyor.
Her gün onun ergen ruh hali ile benim ruh halim, onun kaygıları ile benim kaygılarım, onun yeterince değerli olmama hissi ile benim yeterince bilmeme bilincim, onun her şeyi zaten bildiği sanrısı ile benim pek bir şey yapamayacağım korkum arasında gidip geliyoruz. Kızım bir yetişkin olduğunda bu süreci acı ile hatırlasın ve bedenindeki hasarlara bakıp üzülsün istemiyorum. Umarım kendisine zarar vermeden bunu durdurabilirim.
Kaynak: pitt.substack.com
17 Ocak 2024
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Yorumlar (2)
Bu hikayenin devamı var mı? Anne kızını kurtarabildi mi şimdi ne durumdalar merak ediyorum
Bir anne için o kadar zor ki Allah kimseyi evladıyla sınamasın