Trans Karakterlere Ödül Verilirken Translar Kendilerine Zarar Veriyor

Birleşik Krallık'taki saygın Nottingham Cinsiyet Disforisi Merkezi tarafından Eylül ayında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, transseksüeller (biyolojik cinsiyetine belli yollarla müdahalede bulunup bir diğer biyolojik cinsiyete benzeyen kişiler) yüksek düzeyde ruh sağlığı sorunları yaşamaktadır (Cinsiyet Disforisi: Kişinin sahip olduğu cinsiyetten duyduğu hoşnutsuzluk hali). Bu sorunlar arasında depresyon gibi durumlar özellikle belirgindir ve bu da kendilerine zarar verme ve intihar düşüncelerinde artışa neden olmaktadır. Bu sonuçlar, 31 farklı makalenin analiz edildiği bir çalışmanın sonuçlarına dayanmaktadır.
Amazon'un sponsor olduğu ve transseksüel bir karakterin yer aldığı bir komedi programını yöneterek yakın zamanda Emmy kazanan Jill Soloway, ödül konuşmasında "trans sivil hakları sorunu" derken muhtemelen yüksek düzeyde seyreden kendine zarar verme ve intihar düşüncelerine ait bulgulardan bahsetmiyordu. Ancak istatistikler bu bulguların da konuşulmayı hak ettiğini gösteriyor.
Kendine zarar vermenin tıbbi tanımını incelediğimizde, cinsiyet değiştirmenin neden bir ruh sağlığı sorunu olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Mayo Clinic adlı Amerikan akademik tıp merkezi, kendine zarar vermeyi "duygusal acı, yoğun öfke ve hayal kırıklığı ile başa çıkmanın sağlıksız bir yolu" olarak tanımlıyor. Cinsiyet değiştirmiş biri olarak, kendine zarar verici davranışlara ve intihar düşüncesine kapılan insanların tedavi edilmeyi ve çözülmeyi bekleyen zihinsel sorunları olduğunu biliyorum.
Cinsiyet Değiştirmek Kendine Zarar Vermektir
Cinsiyet değiştiren bir kişi için başlangıçta bu yol, gidilecek en doğru yol gibi görünür; hatta ilk birkaç ay veya yıl boyunca heyecan verici bile olabilir. Cinsiyet değiştirdikten sonra ben de başlarda kendimi huzurlu hissetmiştim. Ancak daha sonra bu zayıf huzurun yüksek maliyetini fark ettim. Transseksüel olmak, aslım olan Walt kimliğimi yok etmemi gerektiriyordu. Böylece kadın kişiliğim Laura, Walt'u tüm geçmiş deyimleri, acıları ve istismarlarıyla birlikte silip atacaktı. Bu bir süreliğine harika bir dikkat dağıtma yöntemi olsa da, altta yatan sorunlar ele alınmadığında kalıcı bir çözüm değildir.

Cinsiyet değişikliği özünde kendine zarar veren bir eylemdir. Translar sadece doğuştan gelen kimliklerini yok etmekle kalmazlar, arkalarında bıraktıkları herkesi ve her şeyi de yok ederler: aile, eş, çocuklar, kardeşler ve kariyer… Bu kesinlikle kendini tamamen yok etmeye ve kendine zarar vermeye kararlı birinin davranışıdır.
Uzun uzun düşündükten sonra anladım ki bir cerrahtan estetik prosedürlerle görünüşünü değiştirmesini istemek, sosyal olarak kabul edilebilir bir kendini sakatlama ve kendini yok etme aracıydı. Kendine zarar verme de nihayetinde intiharla sonuçlanıyordu.
Kendinden Nefret Etme Hissinden Kurtulmak Mümkün
Psikoloji, bağımlılıklar ve iyileşme üzerine çalışmak için Kaliforniya'daki üniversitelerden birine kayıt olmamın ardından esas cinsiyetime geri dönüş sürecim başladı. Çalıştıkça ve öğrendiklerimi kendi hayatımda uyguladıkça, trans olma arzumun esasen psikolojik bir bozukluktan kaynaklandığını ve iyileşmenin mümkün olduğunu öğrendim.
Akıl sağlığımı yeniden kazanmam, ancak Tanrı'nın beni yarattığı gibi tekrar erkek olarak yaşamaya geri dönmemle mümkün olabildi. Bu sonuca ulaşmam için çok acı çekmem gerekti; ama kendime zarar vermeye son vermemin tek yolu buydu.
Görünüşümü değiştirecek transseksüel ameliyatları olmak cinsiyet disforimin tedavisi değildi. Psikolojik kökenleri olan bir bozukluğu hiçbir ameliyat düzeltemez. Biyolojik gerçek şu ki, hiç kimse cinsiyetini değiştiremez, ancak görünüşünü değiştirir.
Uzun yıllar süren terapi deneyimim sayesinde, cinsiyet disforisinin yaşadığım yoğun duygusal acıyla başa çıkmak için kullandığım bir hayatta kalma mekanizması olduğunu görmeye başladım. Erken çocukluk dönemimde yaşadığım derin psikolojik acılar, bazı yönlerden gerçeklikten kopmama neden olmuştu. Herkes istismara bu şekilde tepki vermiyor; bazıları ergenlik çağında kendini kesiyor, bazısı evden kaçıyor, bazısı teselliyi madde kullanımı ve madde bağımlılığında arıyor. Bazılarımız ise farklı bir cinsiyettenmiş gibi davranarak ve bizim yerimize bizi kesmesi için bir cerrah bularak bu istismarla başa çıktığını zannediyor.
Sağlıksız başa çıkma davranışları, altta yatan psikolojik hasarın işaretleridir. Psikolojik olarak hasar görmüş olmasa, kim olmadığı biri gibi davranabilmek için ismini, görünüşünü ve cinsiyetini ortadan kaldıracak kadar ileri gider ki?
Duyguların Güçlü Olması, Her Zaman Doğru Oldukları Anlamına Gelmez
Cinsiyet disforik bireylerin cinsiyetleriyle ilgili duyguları o kadar güçlüdür ki, bu dürtülerinin gerçek olduğunu düşünür ve bu doğrultuda hareket ederler. Görünüşlerinde büyük değişikliklere neden olacak cinsiyet değiştirme ameliyatları geçirmek isterler. Cinsiyet değiştirme arzusu, sonu gelmez bir saplantıya dönüşür ve doğuştan gelen geçmişlerini yok edip silmelerine ve "profesyonellerin" hormon tedavisi, estetik ameliyatlar, ses değiştirme tavsiyelerine gözü kapalı uymalarına neden olur. Hepsi de incinme, öfke ve acı üzerine inşa edilmiş yeni bir kimlik edinmelerini sağlamak için tasarlanmıştır.
Kendi hikayemi paylaşayım. 42 yaşındaydım, 16 yıllık evliydim ve olağanüstü iki çocuğun babasıydım. Ancak hayatımın büyük bir bölümünde kadın olma arzumdan dolayı gizli gizli acı duymuştum. Cinsiyet değiştirme fantezim, 15 yaşımdayken birinin bunu yaptığını ilk kez duymamla birlikte güçlü bir isteğe dönüştü. Emekli bir denizci olan Christine Jorgensen erkekten kadına dönüşmüştü.

Sonraki 25 yıl boyunca, transseksüel ameliyatının kafamda devam eden psikodramayı çözecek tek anahtar, tek seçenek olduğuna ikna oldum. Walt'u ortadan kaldırıp, Laura olacaktım ve hayat çok güzel olacaktı. Ancak gerçek şu ki, ameliyatlar transseksüelleri arafta bırakıyor. Transseksüel ameliyatı olan translar, erkek ve kadın arasında bir yerde yaşıyorlar ve iki cinsiyete de uyum sağlayamıyorlar. Görünüş değişse de ruh ve fıtrat değişmiyor.
Pişmanlıktan Gerçekliğe
Belki de hayatın bilgeliği, insanın geriye bakıp kendini yok etme çılgınlığının yol açtığı yıkımı net bir şekilde görmesiyle elde edilir. Pişmanlığımı kendime itiraf ettiğimde, gözlerim açıldı ve gerçek sandığım şeyin aslını gördüm. "Kadın olmalıydım" düşüncesi sadece bir yanılsamaydı. "Pişmanlık" kelimesi dudaklarımdan döküldüğü anda, gerçekler berraklaştı; bilgelik önümde açıldı. Ameliyatlarla değiştirilmiş hayatımı terk etme ve doğduğum cinsiyette yaşamaya devam etme olasılığını düşünmeye başladım.
Bu yeni bilgelikle, kendimden daha yüksek bir güce yaslanmaya ve dua etmeye başladım. Benmerkezci ve bencil kalmayı seçebilirdim ama bunu yaparsam gerçeklikten izole kalacaktım. Seçim bana kalmıştı. Ben inancı denemeyi seçtim.
İlerleme yavaş olsa da, sonunda manik, benmerkezci ve amansız kaygı artık beni yönlendirmiyordu. Cinsiyet ameliyatının beni bir kadına dönüştürmediğini kabul etmeye başladım. Ben bir erkek olarak doğmuştum ve hâlâ bir erkektim; cinsiyetim asla değişmemişti. Bu nedenle, vücudumdaki kadınsı değişikliklerin tamamını geri alamasam da, sonunda özüme dönmüştüm.
Detransların (Esas Cinsiyetine Dönenlerin) Gizli Dünyası
Aldığım e-postaların yüzde doksan dokuzu cesaret verici. Birçoğu, Nottingham'ın kendine zarar verme ve intihar düşüncesiyle ilgili son çalışmasının bulgularını doğrulayan detranslardan veya onları seven yakınlarından geliyor. Cinsiyet değiştirmekten pişmanlık duyan kişilere çocukluklarında yaşadıkları deneyimler hakkında sorular sorduğumda, yüzde 100’ü, tıpkı bende olduğu gibi, cinsiyet disforilerini tetikleyen bir istismar veya travmadan söz ediyor.
Detranslar, cinsiyet değişikliği sahtekarlığına kanmanın utancı ve hayal kırıklığı ile gizlilik içinde yaşıyor ve saklanıyorlar. Bana gönderdikleri e-postalarda, esas cinsiyetlerine dönmeyi ne kadar çok istediklerini, ancak halka ifşa olmak ya da hayatları paramparça olanlar arasında anılmak istemediklerini söylüyorlar. Bazıları kurtulmak ve iyileşmek için Tanrı’ya yönelecek. Diğerleri inancı reddedecek, ancak güçlü ve kararlı bir irade sayesinde bir zamanlar kaybettikleri cinsiyetlerini yeniden bulacak. Bazıları ise mücadeleyi kaybedip intihara meyledecek. (Resmi rakamlara göre translarda intihar oranları %41 gibi korkunç bir seviyeye ulaşmıştır.*)

Benim gördüğüm ve desteklediğim pişman transların dünyası, transseksüel olmanın tüm cinsiyetlerin en üstünü olduğuna tüm dünyayı ikna etmeyi amaçlayan cinsiyet değiştirme savunucularının dünyasından çok farklı.
Benimle iletişime geçen pişman translar, doktorların hiçbirinin altta yatan psikolojik sıkıntıları için tedavi önermediğini bildiriyor. Bunun yerine, psikologlar onlara cinsiyet disforisi teşhisi koyuyor, hormon tedavisi reçete ediyor ve ameliyat için onay vermekte acele ediyor.
Tüm Doktorlar Onaylamıyor
Tıp camiasının transseksüellerin cinsiyet değiştirdikten sonra bile mutsuz olduklarına ilişkin raporları "Kağıttan Cinsiyetler" adlı kitabımda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Örneğin, Dr. Harry Benjamin ile altı yıl çalışmış ve 500 kadar transa hormon tedavisi uygulamış bir endokrinolog olan Charles Ihlenfeld, cinsiyet değiştirme isteğini dile getiren kişilerin en az yüzde 80'inin bunu yapmaması gerektiği sonucuna varmıştır. Ihlenfeld, transseksüeller arasında çok fazla mutsuzluk ve intihar görüldüğünü, bu nedenle onlara hormon tedavisi uygulamayı bıraktığını söylemiştir.
Cinsiyet değiştirmenin transseksüellerin yaşam kalitesini artırdığına dair hiçbir kanıt bulunamamıştır.
Amerikalı bir psikiyatrist, araştırmacı ve eğitimci olan Dr. Paul McHugh, 1970'lerin sonlarında Johns Hopkins Hastanesi Psikiyatri Bölümü ve cinsiyet kliniğinin başkanlığını yapıyordu. Klinikte on yıl boyunca cinsiyet ameliyatları yapıldı. Sonuçları objektif olarak değerlendirmek için bir takip çalışması gerçekleştirildiğinde, cinsiyet değiştirmenin transseksüellerin yaşam kalitesini artırdığına dair hiçbir kanıt bulunamadı. Bu çalışma sonucunda Dr. McHugh şu sonuca vardı: "Cinsiyet değiştirmek delilikle işbirliği yapmaktır."

Birleşik Krallık, İtalya, Japonya, İsveç ve Hollanda'da yayınlanan çalışmalar, transseksüellerin çoğunda mevcut olan psikiyatrik ve psikolojik bozukluklardan bahsetmekte ve cinsiyet değiştiren popülasyonda yüksek intihar oranı olduğunu rapor etmektedir. Benim gibi başkaları da cinsiyet değiştirme ameliyatının tıbbi gereklilik olmadığı konusunda uyarıda bulunmuştur.
Nottingham Merkezi'nin transseksüellerde kendine zarar verme, intihar düşüncesi ve intihar davranışı oranlarının arttığına dair raporunu incelediğimizde de aynı hoşnutsuzluk hikayesiyle karşılaşıyoruz. Bu çalışma transseksüellerin kendilerini yok etmeye kararlı olduklarını göstermektedir.
Kendine Zarar Vermek Cazip Gösteriliyor
Öte yandan, medya transseksüelleri cazip hale getirmeye kararlı. Medya, cinsiyet değiştirme hikayelerinin haber değeri taşıdığını düşünüyor. Objektif araştırmalardan elde edilen kuvvetli bulgular gibi uyarıcılar ise görünüşe göre haber değeri taşımıyor ve yayınlanmıyor. İnsanların kendilerine zarar verme yolunda ilerleyişini sergileyen transseksüel TV programları daha iyi reyting getiriyor. Ancak transseksüel yaşam, parlaklığını yitirdiğinde ve bugünün medya gözdeleri ileride hoşnutsuzluk yaşayıp kararlarını sorguladıklarında, o zaman bunların haberi nerede yapılacak?
Benim deneyimim de farklı değildi. Ben trans hayatı yaşarken herkes bana karşı destekleyici ve ilgiliydi. Ancak esas cinsiyetime geri döndüğümden beri içerik üreticiler hikâyemle ilgilenmiyorlar. İyileşme, LGBT lobisi için o kadar da heyecan verici ve istenilen bir konu değil.
Benim hayatım, bir insanın hayatı ne kadar mahvolmuş görünürse görünsün, neşe ve bütünlüğe tekrar kavuşabileceğinin canlı bir kanıtıdır. İyileşme ve akıl sağlığının kapısı açıktır; herkes trans deliliğinden uzakta özgürce yaşayabilir.
Ben şanslıyım. Umut mesajımı dünya çapında paylaşıyorum, davet edildiğim her yere gidiyorum, kitaplar ve makaleler yazıyorum, radyo ve televizyon programlarına katılıyorum, bilgi dolu bir Web sitesi sunuyorum, hepsi de elimden geldiğince başkalarının gereksiz cinsiyet değiştirme ameliyatı olmasını, pişmanlık yaşamasını ve intihar etmesini önlemek için. Transseksüel zihnin nasıl çalıştığını daha derin bir şekilde anlamamız gerektiğine inanıyorum; zira derinliklerinde yatan psikolojik problemlerin bir sonucu olarak kendilerini yara bere içinde bırakmayı cinsel özgürlük olarak addediyorlar. Bir insanı bu yola sevk etmek en temel insan hakkı ihlalidir. Eğer bu bir insan hakları meselesi değilse bile, transları para ve ilgi için sömürmeye değil, en derin psikolojik sorunlarını ele alarak iyileşmelerine olanak sağlamaya çağıran bir insani merhamet meselesidir.
*Russell B. Toomey, Amy K. Syvertsen, Maura Shramko; Transgender Adolescent Suicide Behavior. Pediatrics October 2018; 142 (4): e20174218. 10.1542/peds.2017-4218
Walt Heyer, The Federalist
25 Temmuz 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bize Katılın!
Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?