Bir Genç Kızın Cinsiyet Değiştirme ve Kendini Bulma Serüveni

Geçen yaz, 14 yaşındaki kızımız Allena ansızın bize artık bir erkek olduğunu söyledi. Yıkılmıştık. Daha önce buna dair hiçbir belirti göstermemişti. Her zaman kız gibi bir kızdı. Alışveriş, sanat, makyaj ve müzikle ilgilenirdi. Küçük bir çocukken sadece pembe giymek istediğini ve hatta iç çamaşırlarının yeterince pembe olmamasına kızdığını hatırlıyorum.
Fotoğraflara bakıyorum ve olayların ne zaman değiştiğine dair bir zaman çizelgesi çıkarmaya çalışıyorum. En iyi arkadaşının uzağa taşınması onu çok üzmüştü. Yalnız kaldıktan sonra sınıfındaki erkeklerle daha çok takılmaya başlamıştı. Erkeklerin hepsi bilgisayar, video oyunları, cosplay (çeşitli aksesuar ve kostümlerle kurgusal bir karaktere bürünmek, o şekilde giyinmek) ve anime ile ilgilenen, sosyal becerileri gelişmemiş, dışlanmış çocuklardı. Allena kızların kaba olduğunu ve kendisinin onlar gibi olmadığını söylüyordu. Çoğu gerçekten öyleydi. Allena ergenliğe sınıfındaki diğer çocuklardan çok daha erken girmişti ve bu yüzden zorbalığa uğruyordu.
Uzun, kıvırcık sarı saçlarıyla bir deniz kızına benziyordu. İlkokuldayken bile dikkat çekiciydi. İnsanlar her zaman onun ne kadar güzel olduğunu söylerlerdi. Onun olduğundan çok daha büyük olduğunu düşünürlerdi.
Kendisinden 12 yaş büyük ikiz kardeşleri vardı, bu yüzden yetişkinlerin yanında her zaman çok rahattı. Kendi yaşındaki kızlara karşı çok güvensiz olmasına rağmen yetişkinlerle anlaşmak, okul oyununda başrol oynamak veya yüzlerce insanın önünde şarkı söylemekle ilgili hiçbir sorun yaşamamasını garip bulurduk.
Bir gün, okuldan bir gün önce o güzelim saçlarının çoğunu kestiğinde bir şeylerin ters gittiğine dair içimizde bir his oluştu. Bu olay, Allena’nın gençlere yönelik bir müzik kampının en genç sanatçısı olmasından birkaç hafta sonra gerçekleşmişti. Anladığımız kadarıyla LGBT topluluğuyla da ilk kez orada karşılaşmıştı. Bunu o kamptayken fark etmiştik.
İkinci ipucumuz, herhangi bir "marka" ya da güzel kıyafet giymeyi reddetmesiydi. Sanki ona güzel şeyler alacak parası olan ebeveynleri olduğu için utanıyor gibiydi. Sahilde yaşıyoruz, ama onu dışarı çıkarmak çok zordu. Ayrıca güneş kremine karşı tuhaf bir takıntı geliştirdi. Onsuz hiçbir yere gitmez oldu. Sadece odasında kalmak ya da kafelerde birkaç arkadaşıyla takılmak istemeye başladı. "Beyaz ayrıcalığından" ve arkadaşlarının hayatlarının ne kadar zor olduğundan şikayet ediyordu.
Anksiyete ve depresyonla mücadele ettiğini öğrendik ve onu bir danışmana götürdük. Daha sonra kendine zarar vermeyi denediğini öğrendik. Bir süre sonra her şey daha iyiye gitmiş gibiydi, ancak daha sonra yaşıtı bir kuzeni beklenmedik bir şekilde öldü ve kızım yıkıldı. Bu olay onu sürekli bir çöküşe sürükledi.

Kızım bize "trans" olduğunu söyledikten sonra, hemen yerel çocuk doktorundan bir randevu aldık. Doktor, hamilelik sırasında bir travma yaşanmışsa bazen bu durumun meydana gelebileceğini ve kızımın cinsiyetini erkek olarak değiştirmesini, çünkü erkek olarak daha mutlu olacağını düşündüğünü söyledi. Kızım ve rahatsızlıkları hakkında hiçbir şey bilmeden böyle bir yorumda bulunma hakkını ona kim vermişti?
Doktor antidepresan reçete etti. Tıbbi sorunları taramak için bazı kan testleri istedi ve bizi altı saat uzaklıktaki bir cinsiyet kliniğine yönlendirdi. Cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) artık çok "popüler" bir şey olduğu için en erken randevu altı ay sonraydı. Reçeteyi isteksizce doldurdum ve eczacı kız kardeşimin bunun kızıma yardımcı olabileceğini söyleyip bana ısrar etmesi üzerine reçeteyi kızıma verdim.
Cinsiyet kliniğinin bu konuda bize yardımcı olacağını umuyorduk, çünkü bu rahatsızlık artık çok modaydı. Üstelik herkesin deneyimlediği şeylerin çok dışında yeni bir fenomendi, değil mi? Birileri bunun nedenini anlamaya çalışıyor olmalıydı, değil mi? Hiç de değil.
Daha sonra, cinsiyet kliniğinin aslında tamamen cinsiyet değişimini teşvikle ve hormonlarla ilgili olduğunu öğrendik. Değişimi gerçekleştiriyorlar ve sizi yolunuza gönderiyorlar. Geriye dönüp baktığımızda, randevunun altı ay sonra olmasına ve böylelikle kendi araştırmamızı yapmak ve kendi sonuçlarımıza varmak için zaman kazanmış olmamıza minnettarız. Bu süre bize, sağduyudan yoksun işlevsiz bir tıbbi sisteme güvenmek yerine, kızımıza yardım etmek ve onun üzerinde biraz ebeveyn kontrolü sağlamak için alan tanıdı.
İki saat uzaklıktaki bir toplulukta, uzmanlık alanlarından biri olarak "cinsiyet karmaşalarını" listeleyen bir psikolog buldum. Onunla telefonda konuştuğumda, çocuğumuzla konuşacağını ve ne durumda olduğumuzu öğreneceğini söyledi. Ancak daha ilk görüşmede, kızımızla sadece beş dakika özel olarak konuştuktan sonra, terapist bize transseksüel olmanın düşündüğümüz gibi önemli bir şey olmadığını, “oğlumun” eşcinsel olduğunu (kızım erkeklere ilgi duyduğu için, sözde “trans erkek” olması eşcinsel olduğu anlamına geliyormuş), onun için mutlu olduğunu ve onunla onur kutlamalarına gitmek istediğini söyledi. Bir terapistin danışanıyla onur kutlamasına gittiği nerede görülmüş?
Bu terapist, kızların erkek olmasının kolay olduğunu söyledi. "Sadece kargo pantolon giymeye başlayın ve şapkanızı ters takın." Ona okul başladığında okuldaki çocukların kızımıza nasıl davranacakları konusunda endişelendiğimizi söylediğimizde, çocukların bunu sorun etmeyeceğini söyledi. Öyle de oldu. Zaten çoğu çocuk onunla konuşmuyordu çünkü geçen yıl boyunca birçoğunu kendinden uzaklaştırmıştı.

Terapist bize sadece rahatlamamız gerektiğini söyledi, "Çocuğunuzun hâlâ hayatta olduğu her gün, iyi bir gündür" dedi. Sanki tüm dünya bu konuyu sorun etmiyormuş da tek sorunu olan bizmişiz gibi konuşuyordu. Gerçekten de başından beri terapistlerden ve çocuk doktorundan duyduğumuz şey buydu: Sorun bizdik. Oysa kimse kızımızın iyiliğini bizim düşündüğümüz kadar düşünemez. Onun iyiliğinden başka bir şey istemiyoruz.
Bu terapist, aile değerlerimize ve çocuk yetiştirme tarzımıza o kadar zıttı ki görüşmeden sonra bir saat boyunca ağladım. Dünyaya olan inancımı gerçekten sarsmıştı, ancak maalesef kızım onu sevdi. Bu yüzden isteksizce birkaç kez daha ona gittik. Ancak okul başladığında bir bahane buldum, evimizden çok uzakta olduğu için okuldan izin alamayacağımızı söyledim.
Dokuzuncu sınıfın başında hâlâ trans olduğunu söylüyordu. Ebeveynleri olarak, ne olursa olsun onu çok sevdiğimizi söyledik. Biz böyle bir tavır takınınca, hayatında kalıcı değişiklikler yapmak için çok genç olduğunu sonunda kabul etti, bu da bizi rahatlattı. Ama sonra okuldaki herkesin ona "Al" (bir erkek ismi) ile ismiyle hitap etmesini istedi. Ayrıca kuzeninden, gizli bir internet adı ve hesabı (Instagram) olduğunu ve burada kendisini bir erkek olarak tanıttığını öğrendik.
Okulda açıkça trans olduğunu ilan etmiş olduğu için translığıyla ilgili olarak okul yönetimi ve rehberlik servisi ile görüştük. Okul bize, ona "Al" demek isteyip istemediğimizi ve ona başka tuvaletler önerip önermediğimizi sordu. Biz reddettik. Okul danışmanıyla görüşmemizi önerdiler. Normal sınırlarının dışına çıkan kişi kızımızken, bizi de o sınırları aşmaya zorluyorlardı.
Önceki terapistle yaşadığım felaketten dersimi almıştım. Bu yüzden kızımızı görmesine izin vermeden önce okul danışmanıyla biz görüştük. Ona Allena'nın hayatını cinsiyet disforisi ile çerçeveleyip sadece buna odaklanmasını istemediğimizi, anksiyete ve depresyonuna bir çare bulmasını ve iyi bir insan olmaya odaklanmasını istediğimizi söyledik. O da dinledi. Ayrıca ebeveynleri olarak ona erkek ismiyle hitap etmeyeceğimizi belirttik.
Okul danışmanı, erkek ismini kullanmamızı ve ailece zaman geçirip sohbet etmeyi öncelikli hale getirmemizi tavsiye etti. Konuşmak ve ailece vakit geçirmek her zaman önceliğimiz oldu. Bu noktaya kadar kızımızla her zaman iyi bir ilişkimiz oldu; kızımız da bunu doğruladı. Bize "transseksüel çocuğu kucaklamak" hakkında kitaplar verdi. Ayrıca bize bizimki gibi çocuklar arasında intihar oranının yüksek olduğunu söyledi. Yine kızımın aklında olmayan intihar olasılığıyla korkutulduk. Danışmana göre, ebeveynler olarak "uzmanların" söylediği herhangi bir şey hakkında şüphe duymamız asla kabul edilemezdi ve çocuğumuzun bize söylediklerini sorgulamak da bizim görevimiz değildi. (Yani, eğer çocuk kendini zürafa sanıyorsa, ona zürafa gibi mi davranmamız gerekiyordu? Ya uçabildiğine inanıyorsa? Protez kanat mı taktıracaktık?)
Bu süre zarfında, uykusuz geceler ve gözyaşları arasında bu konu hakkında bulabildiğimiz her kitabı ve makaleyi yalayıp yuttuk. Kızımız erkek değildi ve eşcinsel olmadığını kararlılıkla teyit etti. Biz eğitimsiz değiliz, sadece kızımızı tanıyoruz. Bana umut veren tek kitap Ryan T. Anderson'ın yazdığı When Harry became Sally (Harry, Sally olduğunda), adlı kitaptı.

Kızımın antidepresan ilaçlarla arası iyi değildi. İlaçlar onu bitkin düşürüyor, zombi gibi yapıyordu. Çocuk doktoruyla irtibata geçtim. O da bizi bir süre daha ilaçları denemeye teşvik etti. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kızımın birden fazla telefonu olduğuna dair şüphelerimiz oluştu. Sonunda gizli bir telefon sakladığını itiraf etti ve her şeyin çok abartıldığını söyledi. Odasına girdik ve yatağının altına saklanmış eski bir telefonun yanı sıra trans olmakla ilgili internetteki tüm moda sözleri kopyaladığı bir not defteri bulduk. "Olmadığım kişi olarak nefret edilmektense, olduğum kişi olarak nefret edilmek daha iyidir" gibi…
Ertesi gün onu tekrar çocuk doktoruna götürdüm. Ona ilaçlarını kesmesini istediğimi söylediğimde, kızımızın daha da fazla ilaç kullanması gerektiğini söyledi! Kızımın daha fazla ilaç kullanmasına izin vermeyi reddettim, doktor da bana benim ilaç kullanmam gerektiğini söyledi. Vay canına!
Şimdi, 10 ay sonra, Allena çok daha iyi durumda. Yeme bozukluğuna gerçekten odaklanan yeni bir çocuk doktoru var. Daha iyi besleniyor ve kendini daha iyi hissediyor. Ebeveynler olarak onu sevdiği şeylerle meşgul ediyoruz. Daha fazla sanat dersi, okul oyunları, uluslararası geziler, daha fazla egzersiz ve boş boş takılmak için daha az zaman… Ve en önemlisi, telefon veya internet yok!
Şimdilerde, ona çok iyi davranan bir erkek arkadaşı var. Kızım artık bir erkek olmadığını söylüyor. Biz de bunun tadını çıkarıyoruz.
Biraz rahatladık, ama yine de yaşadığımız her şeyin çok farkındayız. Hayatımda hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Kızımıza yardım edecek birilerini bulmak için hiç bu kadar yorulmamıştım. Tıp ve terapi topluluklarının güzel kızımızı bir erkeğe dönüştürme fikrini benimsediklerini, sağduyu ile hareket etmediklerini ve kızımızın depresyon ve anksiyetesini çözmeye odaklanmadıklarını biliyoruz. Görünüşe göre kimse bunun genç kızlar arasında neden bir salgın haline geldiğini sorgulamıyor ya da bunu durdurmaya çalışmıyor. Sadece şöyle demekle yetiniyorlar: "Al sana biraz ilaç. Birkaç tane de kargo pantolon al. Tamamdır. Sıradaki!"
Yaşadıklarımızın çoğu, kızımızın ergenlik dönemi sorunlarına internette yanıt ararken edindiği koşullanmanın bir sonucudur. Aynı aramaları yaptığımızda, çok benzer bir yola sürükleniyoruz. Dışarıda çocuklarımıza olmadıkları bir şey olduklarına dair güvence veren kocaman bir sanal dünya var. Çocuklarımız, kendilerini seven gerçek insanların yardımıyla yaşadıkları zorluklar karşısında sebat etmeye, deneyimlemeye, büyümeye ve bunları kendi başlarına çözmeye teşvik edilmiyor.
*Tüm isimler ve kimlik bilgileri değiştirilmiştir.
Kaynak: parentsofrogdkids.com
18 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?