Çocuklar Transseksüel Olmaları için Zorbalığa mı Maruz Kalıyor?

Okulda zorbalığa maruz kalan pek çok kişi kilolu, kızıl, uzun boylu ya da çocukların takılabileceği diğer özelliklerinden herhangi biri nedeniyle alay edildikten sonra öğretmeninin teselli ve bilgelik dolu sözler söylediğini hatırlayacaktır. "Onları dinlemeyin," derdi öğretmen, "Bunu sadece farklı olduğunuz için yapıyorlar. Sen olduğun gibi mükemmelsin."
Fakat zaman değişti. Günümüzün öğretmenleri sadece baş tesellici rollerini terk etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu zorbalığın suç ortağı oluyor.
Böylesine olağanüstü bir iddia, elbette ikna edici kanıtlar gerektirir. Ne yazık ki elimizde çokça kanıt var. Çocuklarını transseksüel anlatısından korumak isteyen ebeveynlere destek olmak amacıyla 2018'de Our Duty (Görevimiz) adlı kar gütmeyen kuruluşu kurduğumuzdan bu yana, sakatlama, kısırlaştırma, cinsel işlev kaybı ve yaşam boyu pişmanlıkla sonuçlanan bir yola girmeye kararlı çocuklarının güvenliği için mücadele eden ebeveynlerden tanıklık topladık. Bu tanıklıklar, çocukların diğer öğrenciler tarafından transseksüelliği benimsemeye nasıl teşvik edildiklerini, öğretmenlerin buna nasıl ve çoğu zaman da kasıtlı olarak göz yumduklarını ve tüm bunları ebeveynlerinin bilgisi olmadan yaptıklarını ortaya koyuyorlar.
Okul çağındaki çocukların ebeveynleri, İlişkiler ve Cinsel Eğitim (RSE) dersinin yozlaşmış olduğundan zaten şüpheleniyor olmalılar; zira çocukları eve gelip ikili cinsiyetin inkarı ve sonsuz cinsiyet adlarının varlığı gibi bilimsel olmayan dogmaları papağan gibi tekrarladığında irkiliyorlar. Ancak birçoğu, okullarının trans lobi grupları tarafından nasıl da tamamen ele geçirildiğini, öğretmenlerin bu ideolojiye ne kadar yatırım yaptıklarını ve bunun çocukları için ne anlama geldiğini bilmeyecektir. İşte bu yüzden tanıklıkları dinlememiz çok önemli.
İlk olarak, otizm, DEHB, epilepsi, ruh sağlığı sorunları (intihar düşüncesi dahil) ve öğrenme güçlükleri olan ve okulundaki kızlar tarafından etek giymeye teşvik edilen bir oğlan çocuğunun annesine kulak verelim:
[Kızlar] giymesi için etek getirdiler ve onu tuvalete girip üstünü değiştirmesi için teşvik ettiler. Dışarı çıktığında onu alkışladılar... Ayrıca giymesi için tayt verdiler. Oğlum daha sonra matematik dersine girdi ve burada da öğretmen onu alkışladı. Okul bizimle temasa geçti ve oğlumuzun okulda etek giymesini neden istemediğimizi açıklayacağımız bir mektup yazmamızı istedi. Kızların oğlumuzu cesaretlendirmesiyle ilgili endişelerimizi dile getirdiğimizde, okul sadece destekleyici olduklarını söyledi. Kızlar daha sonra oğlumu baloda elbise giymesi için teşvik ettiler ve onu baloya hazırlanmak için evlerine davet ettiler. Okul benimle iletişime geçerek kızların oğlum için bir elbise finanse etmeyi teklif ettiklerini söyledi. O anda onlara ne diyeceğimi gerçekten bilemedim; şaşkına dönmüştüm.

Bu, bir çocuğun yeni cinsiyetini ve adını kabul etmeye odaklanan "sosyal onaylamanın" klasik bir örneğidir ve inanılmaz derecede güçlü bir psikolojik müdahaledir. Amaç, bu kişinin "yanlış bedende doğduğu" ve mutlu olmak için tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyduğu hissiyatını pekiştirmektir. Bu, daha fazla araştırmayı neredeyse imkansız kılan (ve ergenlik engelleyiciler, karşı cinsiyet hormonları ve transseksüel ameliyatlarına giden yolu kesinleştiren) bir müdahaledir.
Ancak bu hikayenin daha kötü bir tarafı da var. Öncü trans araştırmacısı Dr. Lisa Littman, araştırmacı muhabir Abigail Shrier ve diğer pek çok kişinin de belirttiği gibi, otizmli çocuklar transseksüel ideolojiye karşı özellikle savunmasızdır. Araştırmalar, transseksüel ve cinsiyetine uyum sağlayamayan kişilerin otizmli olma ihtimalinin toplumdaki genel görülme oranından altı kat daha fazla olduğunu göstermiştir. (Teşhis konmayan otizmlilerin sayısının çok daha fazla olduğu düşünülürse, bu rakamın hakikatten önemli ölçüde düşük olması da muhtemeldir).
Oğlan çocuğunun annesi devam ediyor:
Geçenlerde aynı okula giden en küçük oğlumdan, tüm tuvaletlerde ve koridorlarda "Erkekseniz kız olmanızda sorun yoktur" ve "Kızsanız erkek olmanızda sorun yoktur" yazan posterler olduğunu öğrendik. Dışarıdan bir kuruluşun gelip yüzlerce farklı cinsiyet olduğu ve her birinin farklı bir bayrağı olduğu hakkında bir konuşma yaptığını söyledi. Bence bu, özellikle otizmli veya başka zorlukları olan savunmasız çocukları hedef alıyor.
Transseksüel aktivistler bunun ahlaki bir panik olduğunu, kimsenin trans olmaya ikna edilemeyeceğini ve bu kaygıların 1980'lerden kalma eski klişelerin tekrarlanmasından ibaret olduğunu iddia ediyorlar. Fakat uzmanlar aynı fikirde değil. Jung analisti ve sosyal hizmet uzmanı Lisa Marchiano'nun ifade ettiği gibi (Abigail Shrier'in muhteşem kitabı Geri Dönüşü Olmayan Hasar'dan alıntılanmıştır): "Bence insan ruhu bu tür psişik salgınlara karşı çok hassastır. Lobotomilerde (beyin parçasının alındığı ilkel ve acılı tedavi yöntemi) aynısı oldu. Çoklu kişilik bozukluğunda aynısı oldu. Almanya'da 1930'larda ve 1940'larda da oldu. İnsanlar psişik bulaşmaya karşı hassastır. Öyleyiz işte. Her birimiz."
Hızlı başlangıçlı cinsiyet disforisinin bulaşıcı olduğu ve kümeler halinde ortaya çıktığı görüşü Atlantik'in her iki yakasından da hem kişi öyküleri hem de araştırma kanıtları ile desteklenmektedir. Hatta bazen gazetelere bile konu olmaktadır. Cinsiyet disforisinin bulaşıcılığı göz önüne alındığında, belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, yukarıda bahsedilen okulda çocuğu olan başka bir ebeveynin ifadesine de sahibiz.
Bu kıza aynı zamanda otizm teşhisi konmuş. Günümüzde ergenliğin başlangıcıyla mücadele eden pek çok çocuk gibi o da kendine zarar veriyor ve göğüslerini düzleştirmek için bir göğüs bağlayıcı takmaya başlamış. Transseksüel olduğuna dair inancı diğer kızlar tarafından teşvik ediliyordu ve bu kızlar onun erkek olduğu sanrısını teşvik etmekle kalmayıp ailesini bile hedef almaya başlamışlardı.

Kızımın okul arkadaşlarının birinden bir mesaj aldığımda çok şaşırdım. Kızımın transseksüel bir erkek olduğunu ve benim de ona bir erkekmiş gibi hitap etmem gerektiğini düşündüğünü yazmıştı. Dehşete düştüm, üzüldüm ve kızdım. Bir başkası kızımızı bizim tanıdığımız kadar tanıyabilir miydi? Bize açılması için kızımızı zorluyorlardı. Kızımın mesajlarına baktım. Tüm arkadaşları, öğretmenlerine yeni erkek adını kullanmalarını söylemesi için kızımıza baskı yapıyordu. Ayrıca "bunu sorun etmeyecek" ebeveynlerine ve arkadaşlarına da onun trans olduğunu söylemek istediklerini yazmışlardı.
Anne, bu arkadaşların transseksüellik yolculuğunu sürdürmesi için kızına yaptıkları büyük baskıyı anlatmaya devam ediyor. Ailesine ve öğretmenlerine trans olduğunu söylemesi için onu teşvik etmişler, testosteron almaya başladığında kendini daha iyi hissedeceğini ve "hangi ameliyatları olursa olsun birilerinin onu seveceğini" söylemişlerdi. Ailesinin ona verdiği isimden "ölü ismi" olarak bahsetmişler ve hatta ona bir göğüs bağlayıcı satın almayı teklif etmişler. Bu zorbalık olurken okul neredeydi? Öğretmenler neredeydi?
Bu çocukların evlerine gidip aileleriyle konuşmayı çok istedim ama okulun müdahale etmesi gerektiği söylendi. Okula neler olduğunu anlattım ve onlara bu zorbalığın ekran görüntülerini gösterdim. Okul müdürü bunun zorbalık olduğunu reddetti. Kızlarla ve aileleriyle "güzel bir sohbet" yaptığını söyledi. Başka bir şey yapılmadı. Kızım şu anda bir klinik psikoloğa gidiyor. Bir aile seansı sırasında transseksüel meselelerini ilk nerede duyduğunu sorduk; "okulda" dedi. Şimdi merak ediyorum, o okulda cinsiyet ideolojisi ile ilgili ne öğretiliyor?
Okullarda öğretmenlere transseksüel ideoloji konusunda meydan okuyan ebeveynler, görmezden gelinmeye ya da daha kötüsü çocuklarının “yeni cinsiyetlerini” inkar ederek onları zavallı hale getirmeye niyetli “nefret dolu transfobikler” olarak damgalanmaya ne yazık ki alışkındır. Bu arada, okullar LGBTQ+’lara verdiği güven teminatlarını ve cinsiyet ideolojisini eleştirenleri yobazlar ve "cinsel ırkçılar" olarak karalamakta hızlı davranan Stonewall ve Gendered Intelligence gibi lobici kuruluşlarla olan ilişkilerini açıklıyor.

Okulların cinsiyet ideolojisini ve bunu destekleyen zorbaları desteklemesinin en sinir bozucu yanı ilişkiler, cinsiyet ve sağlık derslerinin planlanmasına ilişkin hükümet rehberliğini görmezden gelmeleridir. Öğretmenlere, çocukların kişiliklerine, ilgi alanlarına veya kıyafetlerine göre farklı bir cinsiyete sahip olduklarını öne sürerek zararlı stereotipleri güçlendirmemelerini ve cinsiyet kalıplarına uymayan çocuklara kişiliklerinin veya bedenlerinin yanlış olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini önermemelerini tavsiye eden bu kılavuz daha açık yazılamazdı.
Zorbalığı sona erdirmenin tek yolu ona karşı durmaktır ancak okul politikalarına meydan okumak için çok az yol görünmektedir. Birleşik Krallık'ta ebeveynlerin ders içeriklerine itiraz etmek için sahip oldukları tek resmi güç, Din Eğitimi Danışma Konseyi-SACRE aracılığıyla dini itirazda bulunmaktır. Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu gibi okullardan hesap sormalarını sağlayan başka bir resmi kanal yoktur.
Ancak bu, ebeveynlerin güçsüz olduğu anlamına gelmez. Okulunuza dilekçe yazarak hükümetin kılavuzundan haberdar olup olmadıklarını ve buna uyup uymadıklarını sorun; aktif olarak cinsiyet ideolojisini savunan öğretmenler olduğunu biliyorsanız onlara meydan okuyun. Yönetim Kurulu Başkanlarına, milletvekilinize, Akademi Vakfı CEO'larına ve LEA Çocuk Hizmetleri Direktörlerine yazın. İnternette bu lobi faaliyetlerine karşı bilgilendirme yapan kaynakları ve etkilenen kişilerin tanıklıklarını okuyun.
Ebeveynler bir araya geldiklerinde cinsiyet ideolojisini mağlup edebilirler. Bunu neden yapmanız gerektiği konusunda şüpheleriniz varsa, kızınızı kirli sakallı, çift mastektomi (memelerin alındığı transseksüel ameliyatı) izleri olan kısır biri olarak hayal edin; oğlunuzu yapay göğüsleriyle ve bacaklarının arasında cerrahi bir yara ile hayal edin. Maalesef çoğumuz hayal etmek zorunda değiliz.
Aktivist öğretmenlerin bu şekilde amigoluk yapmalarına müsaade edemeyiz. Bu barbarlığa karşı artık sesimizi yükseltmeliyiz.
Kaynak: thecritic.co.uk
20 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?