Babası Tarafından Erkek, Annesi Tarafından Kız Olarak Yetiştirilen Çocuğun Büyüme Sancıları

Annesi tarafından transseksüel olarak yetiştirilmeye çalışan çocuğun babası, ideolojik baskılara karşı oğlunu koruma mücadelesini kaleme aldı.
Babası Tarafından Erkek, Annesi Tarafından Kız Olarak Yetiştirilen Çocuğun Büyüme Sancıları


Çoğu insan çocuğunu bir ideoloji yüzünden kaybetme korkusuyla yaşamanın nasıl bir şey olduğunu kavrayamaz. Gecenin bir yarısı göğsünüzde nefesinizi kesecekmiş gibi hissettiğiniz bir duyguyla uyanırsınız. Taş kadar ağır ve boyun eğmeyen bir dehşettir bu. Kabusların ve sessiz çığlıkların malzemesidir.

Benim hikayem son derece zehirli ve yaralı bir kadından boşanmamla başladı. Ortak yasal ve fiziksel velayetimiz vardı, ancak eski eşim beni zayıflatmak ve tek çocuğumuz üzerinde tam kontrol sahibi olmak için elinden gelen her şeyi yaptı. O zamanlar sadece 4 yaşında olan oğlumuz, küçük New England kasabamızda bir anaokuluna gidiyordu. Okul müdürünün genç bir "trans çocuğu" vardı ve sorumluluğu altındaki 3 ve 4 yaşındaki çocuklarla cinsiyet hakkında konuşmak için her fırsatı değerlendiriyordu. Çocuklara cinsiyetlerini "değiştirebilecekleri" ve doktorların bir bebek doğduğunda cinsiyetini sadece tahmin ettikleri öğretiliyordu. Tabii ki ben tüm bunları çok sonra öğrendim.

Eşimle travmatik ayrılığımızdan yaklaşık bir ay sonra, oğlumun okul müdürü bana gönderdiği bir mesajla oğlumun bir kız olduğunu duyurduğunu söyledi. Bu sözde duyuru görünüşte aniden ortaya çıkmıştı, ancak çocuğum ebeveynlerinin ayrılığından dolayı büyük bir kargaşanın ortasında olduğu için zamanlamanın böyle bir şey için uygun olduğuna inanıyorum. Daha sonra eski eşim ve bu okul müdürünün yakın temas halinde olduklarını, kendilerini oğlumun "cinsiyet keşfi"nin yöneticileri olarak konumlandırdıklarını öğrendim. Oğlumun kız olduğunu açıklamasını kabul etmediğimden de haberdarlardı. Çocuğumuz hiçbir şekilde cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) veya kafa karışıklığı belirtisi göstermemişti. Bu dönem, benim kâbuslar görmeye başladığım dönemdi. Oğlumun diğer ebeveyni olarak benim varlığım yasal, terapötik ve eğitim uzmanlarının tümü tarafından tekrar tekrar reddedildi. Oğlumu yoldan çıkarmak için beni yok saydılar. Eski eşim, "kızımızı" transseksüel olarak kabul etmezsem çocuğumu kaybedeceğim tehdidinde bulundu. Sürekli bir kabus içindeydim.

İşte kabuslarımdan bazıları:

Bağırıp çağırıyorum ama kimse bir canavarın beni ayağımdan yakalayıp yediğini fark etmiyor

Uzmanların hepsine ve eski eşime, oğlum benimleyken hiçbir kafa karışıklığı belirtisine tanık olmadığımı söyledim. Cinsiyet disforisi kriterlerinin hiçbirini kesinlikle göstermiyordu. Yaptığı tek şey, boşanma döneminde ilgi çekmeye çalışarak, bir kız ismi kullanmak istediğini belirtmesiydi. Tekrar ediyorum, bu benim şahsen duyduğum bir talep değildi. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir çocuktu. Çoğunlukla erkeklerle oynamayı severdi, sopalarla bir şeylere vurmayı severdi, erkek süper kahramanlara ve kılıçlara takıntılıydı ve kaba saba bir çocuktu. Bu gerçekleri anaokulu müdürüne belirttiğimde, bana akıl almaz bir şekilde "kızınız muhtemelen bir erkek Fatma" dedi. 

Cinsiyet disforisi
Annesi tarafından transseksüel olarak yetiştirilmek istenen çocuk, cinsiyet disforisinin kriterlerini göstermiyordu.

Bir şeye uzandığımda elimden eriyip gittiğini görüyorum

Eski eşim oğlumun bir kız ismi seçtiğini yine bir mesajla bana bildirdi. O andan itibaren oğlum sadece bu isimle anılmaya başlandı ve anaokulundan üçüncü sınıfa kadar ona sadece kız olarak hitap edildi. Bu açıklama eşimle ayrılığımızdan yaklaşık üç ay sonra gerçekleşti.

Çok küçük oğlumun kız olduğuna dair ani beyanının ve tutarsız iddialarının dikkatle değerlendirileceğini umarak onu bir cinsiyet kliniğine götürmeyi kabul ettim. Boşanmadan kaynaklanan eş zamanlı travmanın ve eski eşimin oğlumuzun trans olduğu yönündeki şiddetli teşvikinin değerlendirileceğini düşünerek yanlış bir varsayımda bulundum. Ne kadar saf olduğumu kısa sürede anladım. Oğluma sahte bir cinsiyet disforisi teşhisi konuldu ve oğlumun trans trenindeki yolculuğu başladı. Onu bu trene cinsiyet kliniği bindirdi.

Herkes başka bir dil konuşuyor ve kimse beni anlamıyor

İlk başlarda birçok terapiste danıştık. Çoğu, okul öncesi çocuğumun transseksüel olduğunu kabul etme konusundaki belirgin isteksizliğim nedeniyle benim ruh sağlığımın durumuyla daha çok ilgilendiklerini belirtti. Beni delilikle suçladılar. Çok küçük bir çocuğa etiket yapıştırmaya bu kadar hevesli olmayan daha incelikli bir terapist bulduğumuzda, eski eşim onlarla çalışmayı reddetti. Kendini çocuğumuzu trans yapmaya adamıştı. Bana defalarca trans çocuğumun yeni cinsiyetini kutlamam ve bu gerçeği kabul etmek için daha çok çalışmam gerektiği söylendi. En azından trenin hızını yavaşlatma yönündeki çabalarım bana "narsist" ve "transfobik" unvanlarını kazandırdı.

İki ayrı seferde, gittiğimiz cinsiyet klinikleri bana çocuğum için ergenlik engelleyici kullanımını düşünmeye başlamam gerektiğini söyledi (oğlum o zaman 7 yaşındaydı). Bu sözde profesyonel tavsiye, hiçbir zaman vücut dismorfisi veya cinsiyet disforisi sergilememiş bir çocuk için önerildi. (Vücut dismorfisi, kişinin vücudunda veya görünüşünde algılanan bir kusurla meşgul olduğu veya sabitlendiği bir ruh sağlığı bozukluğudur. Kişi, aslında öyle olmadığı halde vücudunun bir kısmının "çirkin" veya "deforme" olduğuna inanır.)

 

Cinsiyet değişimi
Cinsiyet klinikleri, çocuk ve gençlerin altta yatan ruh sağlığı sorunlarını araştırmadan onları cinsiyet değişimine yönlendiriyor.

Uyanmak istiyorum ama uyanamıyorum

Genç yaşında edindiği bu cinsiyet takıntısını sorgulamasını amaçlayarak, oğlum için her şeyin açık kalması için çok uğraştım. Özgürce oynamasına, istediğini giymesine ve doğumunda onun için seçtiğimiz muhteşem ismi kullanmaya devam etmesine izin verdim (eski eşim bu ismin artık onun "ölü ismi" olduğu ve kullanılmaması gerektiği konusunda ısrar etti). Hiç kimse oğlumun kafasının karışık olduğunu ve her birimizin yanında farklı şekilde davrandığını kabul etmiyordu. Düşmanların dur durak bilmeksizin gelmeye devam ettiği bir savaştı bu.

Oğlumun terk edilme ve kayıp gibi gerçek sorunları bir kez bile ele alınmadı. Boşanma sürecimizi ele alan bir tane bile uzman bulamadım.

Asla pes etmedim. Cesur biri değilim ama mümkünse oğlumu korumanın bir yolunu bulabilecek tek kişi olduğumu biliyordum. Bana yardım etmek için meleklerin gönderildiğine inanıyorum. Bunlardan biri, hayatıma giren ve beni cinsyet ideolojisinin tehlikeli dünyasında şu anda çocuklarla ilgili olarak neler olup bittiği konusunda eğiten bir kadındı. Savunuculuk yeteneğimi kaybettiğimi hissettiğimde yanımda durdu ve beni ayakta tuttu. Gerçeğin ve sevginin, yalanlardan ve korkudan daha güçlü olduğuna dair sarsılmaz bir inancı vardı. Bana defalarca hayatımızın mücadelesine hazır olup olmadığımı sordu. Çocuklarının ani ve şaşırtıcı cinsiyet ifadesi değişimini sorgulayan benim gibi ebeveynler hakkında hikaye üstüne hikaye buldu ve aslında bir zamanlar inandığım kadar yalnız olmadığımı gösterdi. Birçok yanlış başlangıçtan sonra, hikayemi dinlemek için gerçekten zaman ayıran ve oğlum için savaşmaya istekli bir avukat da buldum. Dava masraflarının neredeyse tamamını karşılayacak bir emeklilik fonum vardı.

İki yıl süren dava ve duruşmaların ardından tek yasal velayet hakkı bana verildi. Tanrıya şükürler olsun. Oğlum artık ergenlik engelleyici ilaçlar gibi erken tıbbi müdahalelerin tehlikesiyle karşı karşıya değil. Her şeyin çok kolay bir şekilde tersine dönebileceğini bilip bunu yapamayanları görmek çok üzücü. Eğer oğlum için bunları yapamasaydım, doğduğu bedende her zaman çok mutlu olan güzel çocuğum, şu anda ergenlik engelleyicilere başlamış olacaktı. Mahkeme beni buna uymaya zorlayabilirdi. Doktorlar ve terapistler bu emri desteklemeye hazır bir şekilde bekleyeceklerdi. Oğlum, ergenliğin doğal sürecini durduran ve savunmasız çocuklar üzerinde kanıtlanmamış olduğu halde uygulanan “tedaviler” yüzünden tamamen zarar görmüş olacaktı. Bunun olmasını engelleyemediğimi bilerek hayatımın her günü umutsuzluk içinde yaşamak zorunda kalacaktım. Şu anda pek çok kişinin bu yolda ilerlediğini ve tıbbileştirme trenini durduramadığını da biliyorum. Nasıl oluyor da bu kadar çok sayıda sevgi dolu ve ilgili ebeveyn, herkesten daha iyi tanıdıkları çocuklarını savunmaktan mahrum bırakılıyor? Reşit olmayan çocukların ebeveynlerini, küçük çocukları ve genç evlatları için hayatlarını değiştiren tıbbi kararlara dahil olmaktan alıkoymaya çalışan başka bir ideoloji var mı? Bunun cevabı hayır.

Transseksüel
Cinsiyet ideolojisine karşı mücadele eden baba, oğlunu transseksüellik yanılgısından kurtardı.

Oğlumla Bugünümüz

Oğlum şimdi 10 yaşında. Eski eşimin onu bir kız olmaya zorladığı dönemden beş yıl sonra, parçalanmış hayatı devam ediyor. Oğlum hayatının her yerinde erkek olarak çok rahat olmasına rağmen, eski eşim hala onun erkek ismini ve erkek zamirlerini kullanmayı reddediyor. 

Terapistlerden korkmaya başladım ve korkmakta çok haklıyım. Kendi kasabanızda veya şehrinizde, çok sayıda küçük çocuğa ve gence cinsiyetlerini değiştirebilecekleri ve bunun kutlanması gerektiği sinsice öğretiliyor ve inandırılıyor. Bilimsel olarak kanıtlanmış hiçbir faydası olmayan teşvik modelinin geniş kabul görmesinden kaynaklanan korku nedeniyle öğretmenlerin, danışmanların ve doktorların akılcı ve incelikli görüşleri gölgede bırakılıyor.

En büyük dileğim, oğlumun zihnen ve bedenen olgunlaştıkça güçlenmesi ve eski eşimin gözlerini kör eden ideolojinin sinsi dokunaçlarından kendisini kurtarabilmesidir. Dürüst olmak gerekirse, oğlumun akıbeti hakkında hiçbir fikrim yok, ancak onun bir kız olmadığından ve asla bir kız olmayı istemediğinden eminim. Okulların ve klinisyenlerin onu bir kız çocuğu olmaya zorladıkları uzun ve acı dolu yıllar, oğlumun özgüvenini desteklemek için hiçbir şey yapmadı. Aksine, tam tersi bir etki yarattı ve oğlumun duygusal zorluklarla kendi içine kapanarak başa çıkmaya çalışmasına yol açtı. Tahmin edilebileceği gibi, üç yıl boyunca birlikte çalıştığı terapist hiçbir zaman bu duvarı yıkamadı ve konuşacak kadar güvende hissetmesine yardımcı olamadı. Kabus, pek çok kişi için olduğu gibi bizim ailemiz için de devam ediyor. Benim gerçeğim yıllarca susturuldu ama oğlum için umut ettiğim gibi ben de sesimi yeniden bulacağım. Birileri beni dinlemeye istekli olduğunda her zaman minnettar ve alçak gönüllü bir şekilde hikayemi anlatacağım.

Kaynak: pitt.substack.com

29 Aralık 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Yorumlarınız Anonim Olarak Yayınlanmaktadır.