Asperger Sendromu Transseksüelliğe Yol Açar mı?

Asperger sendromu olan genç kız, yaşadığı uyumsuzluk sorunu ve lisede maruz kaldığı akran etkisiyle transseksüel olduğuna inanarak cinsiyet değiştirme sürecine başladı.
Asperger Sendromu Transseksüelliğe Yol Açar mı?


İki kız çocuğu annesi olan yazar, başkalarına yardımcı olabileceği umuduyla hikayesini yayınlamamıza nezaketle izin verdi. İsimler ve tanımlayıcı detaylar değiştirilmiştir.

Büyük kızım Sophie birkaç hafta içinde 21 yaşına girecek. Ama onun doğduğu gün hayal ettiğim ve umduğum gibi bir aile değiliz. Kısa bir süre önce kızımın Facebook paylaşımlarını okuyan bir aile üyesi aracılığıyla Sophie'nin transseksüel bir erkek olmak üzere cerrahi cinsiyet değişikliğini görüşeceği bir randevuya gideceğini öğrendim.

Sophie iki kızımızdan büyüğü. Aralarında 16 ay var ve birbirlerinden çok farklı olmalarına rağmen her zaman oldukça iyi anlaştılar. Kocam denizaşırı bir ülkeden. 19 yaşlarında İngiltere'ye taşındığında tanıştık. Kızlarımız 4-11 yaşları arasındayken onun memleketine taşındık ve doğayla iç içe bir çiftlikte yaşamaya başladık. Tüm bu süre boyunca kızlar evde eğitim gördüler ancak ata binme, yüzme, jimnastik, izcilik gibi birçok aktiviteye katıldılar ve geniş bir arkadaş grubu edindiler.

İngiltere'ye döndüğünde Sophie (11 yaşındaydı) Rudolph Steiner okuluna gitti ve burada birkaç iyi arkadaşı oldu, ancak başka bir grup tarafından zorbalığa maruz kaldı. Bu sorunu çözemedik, bu nedenle Sophie evde eğitime geri döndü. Sonraki 5 yıl boyunca Sophie hep mutlu ve özgüvenliydi. Ergenliğe girdiğinde ve adet görmeye başladığında bile iki kızım arasında her zaman rahat olan oydu.

Sophie'nin vücudu kısa bir süre içinde ergenlik öncesi bir kız vücudundan, 1.70 boyunda biçimli bir genç kadın vücuduna dönüştü. Bir kadın olarak görünmekle ilgili sorunu vardı, ergenliğin verdiği kadınsı görünüşe alışmakta sorun yaşadı. Erkekler sokakta müstehcen yorumlar yaptıklarında ya da korna çaldıklarında çok üzülüyor ve sinirleniyordu. İstenmeyen erkek ilgisinden anlaşılabilir bir şekilde rahatsızdı.

Sophie üniversitede (16-18 yaşları arasında) başarılı olduğu bir dalda sanat okuluna başladı. İkinci yılında yeni bir arkadaş grubu edindi. Bu gruptakilerden biri özellikle göze çarpıyordu. Karşı cinsin kıyafetlerini giymeyi seven eşcinsel bir genç erkekti. Kendisine gösterilen olumlu ilgiden hoşlanıyor gibiydi.

Sophie'nin arkadaş grubunda karşı cinsin kıyafetlerini giymeyi seven eşcinsel bir erkek de vardı.

Sophie yılın sonuna doğru üniversiteye gitmek istediğini söyledi ve okulları araştırmaya başladı. Evden beş saat uzaklıkta, doğa fotoğrafçılığı üzerine uzmanlaşmış bir okul buldu. Hepimiz evden uzaklığı konusunda biraz endişeliydik, ancak ebeveynleri olarak, hayatı boyunca yaptığımız gibi yine onun seçimini destekledik. Ayrıca bu dönemde Sophie ve kız kardeşi internette daha fazla vakit geçiriyor ve daha önce yakın oldukları aileleriyle vakit geçirmeye daha az ilgi gösteriyorlardı. Hem Sophie hem de kız kardeşi Sherlock Holmes ve Marvel filmlerinin büyük hayranlarıydı. Holmes ve Watson gibi erkek karakterlerin ilişkileri hakkında konuşuyorlardı. Olmadığı halde her konuyu eşcinsel ilişkiye getiriyorlardı. Onlarla eşcinsel ilişkiler hakkında olmayan konuşmalar yapmak zordu. Çatışmacı ve karamsar oldular. Bunu ergenlik sıkıntısı diyerek geçiştirdik, ancak geriye dönüp baktığımızda, bunun aslında Sophie'nin transseksüellik hakkındaki kafa karışıklıklarının başlangıcı olduğunu görüyoruz.

Üniversiteye başlamadan önceki yaz tatilinde Sophie, biseksüel olduğunu hissettiğini söyledi. Bu sırada ben de Asperger sendromu hakkında bilgi edinmeye başladım ve bunun ailemizde geçerli bir faktör olabileceğini düşündüm. Sophie'nin her zaman takıntılı olduğu ve bir şeylere odaklandığı dönemler olmuştur: Richard Scarry'nin alfabe sözlüğü, dinozorlar, Harry Potter, belirli yiyecekler, Schleich model midillileri toplamak, at ırklarını araştırmak, yarı değerli taşlar toplamak, fantastik bir roman yazmak için İzlanda hakkında bilgi edinmek… Tüm bunlar hakikaten de Asperger’e uyan çerçevedeydi. Bu çerçevedeki çocukların belli konulara ilgileri yoğunlaşırken; yaşadıkları kafa karışıklıkları da beklenenden fazla şekilde hayatlarını etkileyebiliyordu.

Ben ve eşim çocuklarımıza her zaman destek olduk. Eşimin aile geçmişi benimkinden çok farklı. Ailesi yakın ya da destekleyici değil. Mümkün olur olmaz evden ayrılmış. Bu yüzden kızlar küçükken katı bir babaları olmasına rağmen, 15 yaşına geldiklerinde, giderek onlara kendi kararlarını vermeleri ve kendi hatalarını yapmaları gerektiğini söyleyen bir babaları oldu. Eşimin kendi yaşadıklarını kızlarına yaşatmak istemediğini düşündüm ben de.

Sophie üniversiteye gittiğinde, yardımımıza ihtiyacı olmadığını ve iyi olduğunu açıkça belirtti. Birkaç günde bir benimle konuşuyordu ama konuşmaları giderek daha çatışmacı bir hal alıyordu. Hiçbir zaman içki içmeyen Sophie, evinde gey bir erkekle birlikte içki içmeye ve gey kulüplerine gitmeye başladı. Dairesindeki diğer arkadaşları fazlasıyla kız gibi kızlardı, Sophie onlara uyum sağlayamadı. Kız kıza arkadaşlıkların dinamikleriyle sorun yaşıyordu ve genellikle yalnızlıktan korktuğu için erkek arkadaş ortamlarına girmeye kendini zorluyordu. 

Asperger sendromu olan Sophie, diğer kızlara uyum sağlayamıyordu.

Üniversiteye başladıktan sonraki iki ay içinde Sophie bir doktora göründü ve Asperger Sendromu tanısı aldı, tıpkı şüphelendiğim gibi. Sonradan öğrendiğime göre Asperger Sendromunda bu tür arkadaşlık sorunları yaşanabiliyormuş. Ama Sophie bunları bilmiyordu. Aldığı teşhisten sonra kızım antidepresan almaya başladı ve işler o andan itibaren yokuş aşağı gitti.

Sophie çocukluğundan beri tanıdığı bir çocukla internet üzerinden bir ilişkiye başladı. Çocuk kendisinden iki yaş küçüktü ve bu onun ilk ciddi ilişkisiydi. Sanırım üniversiteyle başa çıkmak için onu duygusal bir destek olarak kullanıyordu. Sophie Noel'de eve döndüğünde ilişkisi dağılmıştı. Üniversitenin bir sonraki döneminde Sophie'den neredeyse hiç haber alamadık. İçine kapanık, agresif ve meydan okuyan biri haline geldikçe Sophie'nin ruhsal durumu hakkında giderek daha fazla endişelenmeye başladım. Davranışları giderek dengesizleşti ve Facebook'ta kışkırtıcı ifadeler paylaşmaya başladı. Eşim bunu tipik ergen ruh hali değişimleri olarak gördü. Aşırı tepki verdiğimi düşünüyordu.

Sophie Paskalya'da eve geldi ve erkek olarak yaşamak istediğini, testosteron almak ve mümkün olan en kısa sürede transseksüel ameliyatı olmak amacıyla bir cinsiyet kliniğinden danışmanlık aldığını açıkladı. Ne ben ne de eşim bunun olacağını tahmin edebilmiştik. Doğal olarak eşim tıbbi müdahale konusunda endişeleri olduğunu söyledi. İşin korkunç tarafı, Sophie'nin kız kardeşi de aynı şekilde hissediyordu. Bu durumu kabul etmedim. Hâlâ olduğu gibi o dönemde de Sophie'nin yanlış bedende yaşadığına inanmıyordum. Bedenine ilişkin güven sorunları vardı sadece.

Sophie ile bir yılı aşkın süredir görüşmüyoruz. Bu yaz okulunu bitirmesi gerekiyordu, ancak daha önce derslerinden kolaylıkla A alan bir öğrenci olmasına rağmen derslerinde zorluklar yaşadığını duydum. Tüm bunlar olurken küçük kızımız Kirsty de evi terk etti. Ailemizin başına gelenlerle başa çıkmakta zorlanıyor. Onunla da neredeyse hiç görüşemiyoruz.

Sophie, testosteron almak ve transseksüel ameliyatı olmak amacıyla bir cinsiyet kliniğinden danışmanlık alıyordu.

İnsanlar bizim ailemizin başına böyle bir şeyin gelebileceğini asla düşünemeyeceklerini söylüyorlar. Çocuklarımızı kişisel ve sosyal sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirdik. Sophie her zaman sağlıklıydı. Ailece her zaman sağlıklı ve aktif bir yaşam tarzı sürdürdük, buna hep dikkat ettik. Doktordan ve gereksiz tıbbi müdahalelerden mümkün olduğunca uzak duruyorduk. Şimdi ise Sophie'nin yaşam tarzı bunun tam tersi: ömür boyu bir hasta olmak... Kendisini toplumun mazlumu, kurbanı olarak göstermekten zevk alıyor gibi görünüyor. Bir amaç uğruna savaşmaktan, seçimlerinin onaylanmasından ve 'gerçek benliğini' benimsediği için toplum tarafından 'cesur' olduğunun söylenmesinden hoşlanıyor.

Çok kırgınım. Kocamla olan ilişkim büyük bir gerilim altında. Ama esas olarak Sophie'nin kendine yaptıklarından ve eylemlerinin yaşam boyu sürecek sonuçlarından dolayı gerçekten üzgün hissediyorum. Terapistim kızımla yeniden temas kurabilmem için onun seçimlerini onaylıyormuş gibi davranmamı önerdi, ancak bu kadar ileri gitmesine diğer insanların onu erkek olarak onaylamasının neden olduğuna inanıyorum. Çevresi onu bu kadar teşvik etmeseydi belki de bu kadar ileri gitmezdi. 

Sophie'nin yaşındayken, dört yıllık bir depresyon ve anoreksiya (duygusal yeme bozukluğu) döneminden yeni çıkıyordum. Toplum ve tıp doktorları, 1.70 boyunda ve 38 kiloda olduğum o dönemde bana "Evet, aynaya baktığında kendini nasıl gördüğünü düşünüyorsan öylesin. Kendini obez hissediyorsan obezsindir. Şimdi hangi uzuvlarının kesilmesini istersin? Hayatının geri kalanı için sana hangi ilaçları verelim?" dememişti.

Sanırım Sophie ile tüm bunlar hakkında yapabildiğim en anlamlı konuşmalardan biri, ona bizim oğlumuz olarak doğmuş olsaydı hayatının nasıl farklı olacağını düşündüğünü sorduğumda yaptığımız konuşmaydı. Bir süre düşündü ve bizim ona farklı davranacağımızı düşünmediğini söyledi. Kızımın sadece kafası karışmıştı ve baş etmesi gereken bir sendromu da vardı. 

Medya, genç kadınların cinselleştirilmesindeki artışla beraber aynı genç kadınların cinsiyet disforisi (cinsiyetten duyulan hoşnutsuzluk), duygusal yeme bozukluğu ve ruh sağlığı sorunlarında da büyük bir artış olduğunu neden görmüyor? Bu yüzden çocuklarımızı kaybediyoruz.

Kaynak: parentsofrogdkids.com

2 Kasım 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Yorumlarınız Anonim Olarak Yayınlanmaktadır.