Yetişkinler İçin LGBT 101

LGBTQ+ nedir? Bu hareket neleri temsil ediyor? İnsanlığı hangi tehlikeler bekliyor?
Yetişkinler İçin LGBT 101

 

LGBTQ+ Nedir?

LGBTQ+, binlerce çeşit cinsel yönelim olduğunu savunan bir cinsiyet ideolojisinin iddia ettiği cinsel yönelimlerin kısaltmasıdır. Aynı zamanda kavramlaşmış ve ideolojinin kendisi haline gelmiştir. Sadece lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüelleri tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda bu toplulukların ideolojisinin aktivizmini ve haklarını savunma boyutunu da içerir.

Terimdeki harflerin anlamları aşağıda verilmiştir.

  • L- Lezbiyen: Bir kadının sadece kadınlarla romantik ve cinsel ilişkileri olması durumunda lezbiyen olarak adlandırılır.
  • G- Gey: Bir erkeğin erkeklerle romantik ve cinsel ilişkileri olması durumunda gey olarak adlandırılır.
  • B- Biseksüel: Biseksüeller, hem kadınlarla hem de erkeklerle romantik ve cinsel ilişkiler yaşayabilenleri tanımlar.
  • T- Transseksüel/Trans: Transseksüeller  kendilerini karşı cinsiyetten tanımlarlar ve bazen cerrahi veya hormonal müdahalelerle cinsiyetlerini değiştirirler. Türkiye’de ameliyatla cinsiyetini değiştirenlere transseksüel, sadece görünümünü değiştirenlere travesti denmektedir.
  • Q- Queer: “Kuir” şeklinde okunur. Başlangıçta eşcinsellere yönelik kullanılan "garip", "tuhaf" ve argoda "ibne" anlamında bir terimken, zamanla, özellikle LGBTQ hareketi bağlamında, marjinal cinselliklere sahip olanlar tarafından benimsenen ve olumsuz anlamlarına rağmen kendilerini ifade etmek için kullanılan bir terim haline gelmiştir.

Queer terimi geniş bir çatı kavram olup, lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve cinsellik konusunda diğer farklı meyillere sahip olanları içerir. Bunun yanı sıra, LGBT ideolojisinin direniş ve aktivizm boyutunu temsil etme, iki cinsiyet (erkek ve kadın) sınıflandırmasına karşı meydan okuma ve “cinsiyet çeşitliliğini” savunma amacıyla da kullanılır. Bu kavram ayrıca cinsiyet nötrlüğünü de savunur.

Queer kavramı altında olan diğer bazı kavramları açıklayalım:

İnterseks: Toplumda “hünsa” olarak bilinen anatomik olarak hem erkek hem de dişi özellikleri gösteren veya hem erkek hem de dişi üreme organlarına sahip olan kişileri tanımlayan bir terimdir. Sakat doğum olarak kendini gösteren bu durumun ideoloji ile hiçbir alakası olmayıp doğrudan biyolojik bir rahatsızlık olarak kendini gösterir. Birtakım hormonal ve tıbbi emareler ışığında tedavi edilir. İnterseks doğma durumu %0.018 oranla çok nadir görülür.

Panseksüel: Cinsiyeti fark etmeksizin herkese çekim duyan kişiyi ifade eder.

Aseksüel: Cinsel çekim veya cinsel aktiviteye ilgi duymayan veya bu konularda daha az ilgi gösteren kişileri tanımlar. Cinsiyetsiz olduklarını iddia edenler için de kullanılır. 

Non-binary: İki cinsiyeti (kadın/erkek) reddeden, bu iki cinsiyetten birinde hissetmediğini iddia eden kişiyi temsil eder.

 

LGBTQ Hareketinin Sembolleri ve Temaları Nelerdir?

1. Gökkuşağı Bayrağı

  • LGBTQ+ hareketinin en tanınmış sembollerinden biridir. Bu bayrak, topluluğun sözde farklı cinsel meyil biçimlerinin “çeşitliliğini” temsil eder.
  • Ayrıca her bir lezbiyen, gey, biseksüel vs. lerin ayrı ayrı bayrakları da mevcuttur.

2. Tek Boynuzlu At

Tek boynuzlu at LGBTQ+ hareketinin resmi bir sembolu değildir. Ancak nadir veya özel özelliklere sahip LGBTQ+ üyelerini ifade etmek için sıklıkla kullanıldığı görülür.

3. Çapraz Giyinme (Cross-Dressing)

Karşı cinsin giyim tarzını benimsemek olarak tanımlanabilir. Çapraz giyinme, erkeklerin kadınlar gibi giyinmesini, kadınların da erkekler gibi giyinmesini ifade eder. Bu bazıları için sadece eğlence amaçlı giyilen bir kostüm anlamına gelirken, LGBTQ üyelerinin bazıları için cinsiyet değiştirme sürecinin bir parçasını ifade eder.

 

LGBTQ Hareketinin Amacı Nedir? 

Tarih boyunca birçok semavi din tarafından reddedilen ve bir sapkınlık olarak kabul edilen eşcinsellik, birçok ülkede suç kabul ediliyordu ve bu suçu işleyenler çeşitli cezalara çarptırılıyordu. Bu cezalar bazı durumlarda hadım cezası ve ölüm cezasını da içeriyordu. Örneğin, Amerika'da uzun bir dönem geçerli olan Sodomi yasaları (eşcinsel ilişkiyi tamamen yasaklayan kanunlar), eşcinselliği suç olarak kabul ediyor ve hapis ve para cezaları ile cezalandırıyordu.

Bunun yanı sıra, tıp camiası da eşcinselliğin zihinsel ve fiziksel anormalliklerden kaynaklandığını savunuyordu. Bu nedenle eşcinsellik genellikle sapkınlık olarak kabul ediliyor ve doğaya aykırı olarak görülerek hastalık olarak tanımlanıyordu. 

Ancak zamanla eşcinseller bir topluluk oluşturdu ve LGBTQ hareketi adı altında "hak” iddiasında bulunmaya başladılar. Batıda özgürlük ve insan hakları söylemleri ile eşcinselliğin suç olmaktan çıkması ve hastalık kategorisinden çıkarılması için uğraştılar.

İlk olarak, eşcinselliğin utanılacak bir davranış olmadığını savundular. Daha sonra, eşcinselliğin doğuştan geldiği ve tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olmadığı düşüncesini yaydılar. Küresel sermayelerden fon alarak bilim adamlarını ve doktorları yanıltıcı araştırmalar yayınlamalarını sağladılar.

Bu yoğun çaba doğrultusunda, eşcinsellik hastalık kategorisinden çıkarıldı ve artık suç sayılmaktan çıktı. Birçok Batı ülkesinde eşcinsel evlilikler yasallaştı ve eşcinsel çiftlerin evlatlık edinmelerine bile izin verildi. 

Eşcinsellik propagandası okullarda hatta anaokullarında yapılır hale geldi. Günümüzde, Batı'da birçok çocuk, ailelerinden habersiz olarak uzmanların tavsiyesiyle cinsiyet değiştirmeye itiliyor. Cinsiyetleri hakkında kafası karışık bir nesil yetişiyor.

Artık küçük bir kız çocuğu, “sanırım ben kız olmak istemiyorum” dediğinde, doktorlar ona ergenlik engelleyici ilaçlar veriyor. İlaçların ergenliği durduracağı, ancak istenilen zamanda ilaçların bırakılması halinde ergenlik sürecinin normal bir şekilde devam edeceği vaat ediliyor. Böylelikle çocuklar, geri dönüşü olduğu iddia edilen ancak vücuda verdiği büyük hasarlar dikkate alındığında kesinlikle geri dönüşü olmadığı anlaşılan bir yola sürükleniyor.

Ne var ki, bu ilaçları kullanan kız çocukları, rahim ve yumurtalıklarının gelişmesi engellendiği için ömür boyu kısır kalıyor. Aynı şekilde, erkek çocukları da ergenlik engelleyici ilaç aldıkları takdirde penis ve yumurtalıkları gelişmediği için kısır kalıyor.

Cinsiyetini değiştirmek isteyenler ameliyat olsalar dahi ömür boyu karşı cinsiyet hormonları kullanmaya mecbur kalıyor. Sağlıklı insanları bir ömür boyu ilaçlara mahkum eden bu süreç, ilaç şirketlerinin devasa gelirler elde etmesine hizmet ediyor. 

Yeni nesil çocukların ellerinden telefonları ve tabletleri düşürmemesini fırsat bilen LGBTQ hareketi, doğrudan çocukları hedef alıyor. Propaganda çalışmaları televizyon dizileri, sinema filmleri, çizgi filmler, bilgisayar oyunları ve sosyal medya gibi araçlarla son derece etkili bir şekilde yürütülüyor. Bu nedenle, ailelerin çocuklarının neler izlediğini ve okuduğunu takip etmede son derece dikkatli davranması gerekiyor.

Bir çocuk "cinsiyetimi değiştirmek istiyorum" dediğinde, bu durumda yardım alınacak psikolog ve psikiyatristin seçimi çok hassas bir şekilde yapılmalıdır. Çünkü birçok uzman, bilim dünyasından dışlanma veya zarar görme endişesiyle bu ideolojiye karşı sesini çıkarmaktan çekiniyor. Cinsiyet karmaşası yaşayanlara, cinsiyet değiştirmenin tek çözüm olduğu düşüncesi dayatılıyor. LGBTQ hareketi, "Bir yalanı ne kadar çok tekrarlarsanız, insanların bu yalana inanma olasılıkları o kadar artar" stratejisini kullanıyor. Ne yazık ki, bu konu açıkça ve şeffaf bir şekilde tartışılmıyor.

Bu ideoloji, kadınsılaşmış erkekleri ve erkeksileşmiş kadınları savunarak insan neslini ve fıtratı hedef alıyor. LGBTQ hareketi, "özgürlük ve insan hakları" mücadelesinden öte zorlama ve dayatma biçimine dönüşmüş durumda. Tüm bunlara ek olarak, eşcinseller arasında yaygın olan ve dünyada 40 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmış AIDS gibi cinsel ölümcül hastalıklar bile normalleştirilmeye çalışılıyor. 

Bu ideolojinin arkasındaki “cinsel sınırsızlık” fikri çocuklara da cinsel anlamda çekim duyulabileceğini savunuyor. Pedofili terimi yerine “çocuklara ilgi duyan kimse” ifadesinin kullanılmasını talep eden LGBTQ örgütleri, pedofili örgütleri ile karanlık geçmişini gizlemeye çalışıyor. Çocuk hakları adı altında çocuğu nitelikli olarak istismar eden bu örgütler, sözde onur yürüyüşlerinde çocukları en ön safta istismar etmekten ve pornografik görüntülere maruz bırakmaktan çekinmiyor. Çocukların cinsiyetinin değiştirilebileceğini savunan bu ideoloji, çocuğun cinsellikle yakından alakadar olduğunu ve sözde cinselliğini deneyimleme hakkının olduğunu vurgulayarak alenen suç işliyor.