Ya İntihar ya Cinsiyet Değişimi: Cinsiyet Disforik Çocuklar için Tek Seçenek Bunlar mı?

Cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) yaşayan ergenlerin ve ruh sağlığı uzmanlarının intiharı önlemek için cinsiyet değiştirmenin gerekli olduğu yönündeki iddiaları giderek yaygınlaşmaktadır. Leelah Alcorn'un trajik vakası sık sık bir savaş narası gibi alıntılanmaktadır: "Ya cinsiyet değişikliği ya da intihar!" Leelah (aslen Joshua), 17 yaşında intihar eden, cinsiyet değiştirmesini desteklemedikleri ve kendisini anlamadıkları için ailesini suçlayan, cinsiyet disforik bir erkekti.
Bir çocuğun intiharı her ebeveynin kabusudur. Çocuğumuzun intiharını kesinkes önleyebilecek bir şeyi seçme şansımız olsa, muhakkak onu seçerdik. Ancak en iyi bilimsel kanıtlar, intiharı önlemek için cinsiyet değişikliğinin gerekli ve etkili olmadığını göstermektedir.
Aşağıda daha ayrıntılı bir makale sunuyoruz, ancak özet olarak şunları söyleyebiliriz:
1. İntihar tehdidinde bulunan çocuklar (en yaygın olarak ergenler) nadiren intihar ederler.
2. İntihar da dahil olmak üzere ruh sağlığı sorunları, cinsiyet disforisinin bazı biçimleriyle ilişkilidir. Ancak cinsiyet disforik kişiler arasında bile intihar nadirdir.
3. Cinsiyet değiştirmenin, cinsiyet disforik çocukların kendilerini öldürme olasılığını azalttığına dair ikna edici bir kanıt yoktur.
4. Ruh sağlığı ve kişilik sorunlarının cinsiyet disforisi yaşamaya yatkınlığa neden olduğu değil, aksine intihar da dahil olmak üzere ruh sağlığı sorunlarının cinsiyet disforisinden kaynaklandığı fikri şu anda popülerdir ve politik olarak doğru kabul edilmektedir. Bununla birlikte kanıtlanmamıştır ve diğer türlüsünün doğru olduğuna dair bulgular vardır.

İntihar, İntihar Meyli, İntihar Amaçlı Olmayan Kendine Zarar Verme
İntihar nadir görülen bir olaydır. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2014 yılında her 100.000 kişiden yaklaşık 13'ü intihar etmiştir. İntihar en çok orta yaşlı beyaz erkekler arasında yaygındır ve bilinen her 10 intihardan yaklaşık 7'sini bu grup oluşturmaktadır.
Dört kavramı birbirinden ayırmak faydalı olacaktır: Tamamlanmış intihar, intihar sonucu ölüm anlamına gelir. İntihar meyli, intihar etmeyi düşünmek ya da intihara teşebbüs etmek anlamına gelir. İntihar amaçlı olmayan kendine zarar verme, ölme niyeti olmaksızın kendine zarar verme (çoğunlukla kendini kesme) anlamına gelir. Son olarak, ruhsal hastalıklar, depresyondan davranış bozukluğuna, kişilik bozukluklarından (sınırda kişilik bozukluğu gibi) şizofreniye kadar çeşitli durumları içerir. Bunlardan bazıları tamamlanmış intihar ve intihar meyli ile özellikle güçlü bir şekilde ilişkiliyken, bazıları da intihar amaçlı olmayan kendini yaralama ile daha güçlü bir şekilde ilişkilidir.
Açıkçası en çok endişelendiğimiz şey tamamlanmış intihardır. Ancak çok nadir görüldüğü ve ölen kişinin intihar motivasyonlarını bilmek genellikle zor olduğu için, üzerinde çalışmak özellikle zor olmuştur. Cinsiyet disforisi ve tamamlanmış intihara odaklanan çalışmalar, cinsiyet disforisi ve intihar meyli ya da intihar amaçlı olmayan kendini yaralamaya odaklanan çalışmalardan daha azdır. İntihar meyli çalışmaları öz bildirime dayanmak zorundadır (örneğin, bir kişi intihar etmeyi geçmişte veya halihazırda düşündüğünü bildirmelidir) ve bu da sonuçların yorumlanmasını zorlaştırmaktadır. (Bazı insanlar intiharı düşünmemiş olsalar bile bazı zamanlarda intihara meyilli olduklarını söylemeye yatkın olabilirler). Ayrıca birden fazla cinsiyet disforisi türü vardır -biz üç tane olduğunu düşünüyoruz- ve risklerin tüm türler için aynı olmasını beklememeliyiz.
Bilimsel Literatür
Buradaki amacımız mevcut her çalışmayı gözden geçirmek değil, en iyi kanıtlara odaklanmaktır. Daha büyük, daha temsili çalışmalar -ve en önemlisi, tamamlanmış intihar çalışmaları- en bilgilendirici olanlardır.

Tamamlanmış İntiharlar Üzerine Çalışmalar
Tamamlanmış intihar ve cinsiyet disforisi üzerine biri Hollanda'dan, diğeri İsveç'ten olmak üzere iki büyük sistematik çalışma yayınlanmıştır. Her iki ülkenin de sosyal açıdan liberal olması ve her iki çalışmanın da yakın zamanda (1997 ve 2011) yapılmış olması dikkat çekicidir. Her iki çalışma da ulusal cinsiyet kliniklerinde tıbbi tedavi gören hastalara odaklanmıştır. Bu hastaların hepsi ya tıbbi cinsiyet değişiklik sürecine başlamış ya da bu süreci tamamlamıştır. Biz onları "transseksüeller" olarak adlandırıyoruz. (Var olduğuna inandığımız üç cinsiyet disforisi türünün her birinden kaç hasta olduğunu bilmiyoruz).
Hollanda çalışmasının intihar verileri, karşı cinsiyet hormonlarıyla (ve birçoğu da transseksüel ameliyatıyla) “tedavi edilen” erkekten kadına dönüşmüş transseksüellere aittir. Erkekten kadına cinsiyet değiştiren 816 transseksüelden 13'ü (%1,6) intihar etmiştir. Bu oran beklenenden 9 kat daha yüksektir. İsveç çalışmasında intihar oranında daha da büyük bir artış bulunmuştur; transseksüeller arasında intihar, transseksüel olmayan kontrol grubuna kıyasla 19 kat daha yüksektir.[1] Her iki çalışmanın da cinsiyet değiştiren disforik kişiler üzerinde yapıldığını unutmayın. Bu nedenle, çalışma sonuçları cinsiyet değiştirmenin iyileştirici etkilerini desteklememektedir. Öyle ki cinsiyet değiştirmek tedavi ediciyse cinsiyet değiştirenlerin intihar oranı toplumun genelinden neden yüksek olsun?
Hollanda ve İsveç'te yapılan çalışmalar, cinsiyet disforisi çocuklukta başlamış ve başlamamış olan yetişkinlerle yapılmıştır. Yayınlanmış hiçbir çalışma sadece çocuklukta başlayan vakalara odaklanmamıştır. Ancak psikolog Kenneth Zucker, Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi'nde tedavi edilen 150'den fazla çocukluk çağı başlangıçlı vakanın ergenlik ve genç yetişkinlik dönemindeki sonuçlarını takip etmiştir. İntiharla ilgili sonuç verilerini (kişisel bir iletişimde) bizimle cömertçe paylaşmıştır. Takip edilen 150'den fazla vakadan sadece bir tanesi intihar etmiştir.

İntihar Meyli ve İntihar Amaçlı Olmayan Kendine Zarar Verme Çalışmaları
İntihar eden insanlar, intihar etmeden önce intihara meyillidirler. Ancak intihara meyilli olan çoğu insan intihar etmez. "İntihara meyilli" kelimesi ister istemez muğlak bir kelimedir ve hem "intihara niyetlenme" hem de "intiharı düşünme" gibi geniş bir yoğunluk aralığını kapsar. Ayrıca, çoğu çalışma geçmişte ya da şu anda intihar etme niyetinde olduğuna yönelik yanlış bildiride bulunan kişileri de "intihara meyilli" olarak kabul etmektedir.
Bir insan neden intihara meyilli olduğuna dair yanlış bilgi verir? Bunun bir nedeni başkalarının davranışlarını etkilemektir. Kişinin intihara meyilli olduğunu söylemesi genellikle dikkat çeker. Bu, kişinin duygularının veya ihtiyaçlarının ciddiyeti konusunda başkalarını etkilemesinin bir yolu olabilir. Bu olasılık doğrudan araştırılmamış olsa da, intihara meyilli olduğunu bildirmek bazen sosyal bir davayı ilerletmek için bir strateji olabilir.
Hastalık Kontrol Merkezleri (CDC) verilerine göre, kasıtlı ancak ölümcül olmayan kendini yaralama oranları ergenlik döneminde 100.000 kızda yaklaşık 450 ve 100.000 erkekte 250'den biraz daha az olarak zirve yapmaktadır. Bu oranlar, Amerika'da yılda 100.000'de 13 olan tamamlanmış intihar oranından çok daha yüksektir (ayrıca intiharın yetişkinler arasında ergenlerden daha yaygın olduğu unutulmamalıdır). Dolayısıyla, ergenlik çağındaki kendine zarar verme vakalarının çoğunun kişinin hayatına son verme amacı taşımadığını varsaymak mantıklıdır. Ebeveynlere çocuklarının kendini yaralamasını görmezden gelmelerini önermiyoruz. Sadece, kendini yaralama davranışının genellikle gerçekten intihar niyeti dışında nedenleri olduğunu söylemek istiyoruz.

Cinsiyet disforik yetişkinler arasında artan intihar oranları göz önüne alındığında, intihar meyli (yani, bildirilen intihar düşünceleri ve geçmiş "intihar girişimleri") de transseksüeller arasında daha yüksektir. Williams Enstitüsü tarafından istatistiksel olarak analiz edilen yakın tarihli bir anket, transseksüel yetişkinlerin %41'inin intihar girişiminde bulunduğunu, kontrol grubunda ise bu oranın %4,6 olduğunu bildirmiştir. Ayrıca, anketin yazarları aşağıdaki (takdire şayan) feragatnameyi eklemiştir:
Bununla birlikte, ABD nüfusunun genelinden elde edilen veriler, intihar girişiminde bulunanlar ile intihar sonucu ölenler arasında belirgin demografik farklılıklar olduğunu göstermektedir. Tüm intihar ölümlerinin neredeyse yüzde 80'i erkekler arasında gerçekleşirken, intihar girişimlerinin yaklaşık yüzde 75'i kadınlar tarafından yapılmaktadır. Genel olarak 100.000 kişide yaklaşık 7 gibi nispeten düşük bir intihar oranına sahip olan ergenler, intihar girişimlerinin önemli bir kısmını oluşturmakta, her intihar ölümüne karşılık belki 100 veya daha fazla girişimde bulunmaktadır. Buna karşılık, yaşlılar 100.000'de 15 gibi çok daha yüksek bir intihar oranına sahiptir, ancak tamamlanan her intihar için sadece dört girişimde bulunurlar. İntihar girişiminde bulunmak genellikle sonraki intihar davranışı riskini artırsa da, intihar girişiminde bulunanları beş ila 37 yıllık süreler boyunca takip eden altı ayrı çalışmada, örneklemlerin yüzde 7 ila 13'ünde intihar sonucu ölüm meydana geldiği tespit edilmiştir (Tidemalm ve ark., 2008). Bu genel popülasyon örüntülerinin translar için de geçerli olup olmadığını bilmiyoruz ancak destekleyici verilerin yokluğunda, translar arasında intihar girişimlerine ilişkin bulguları bu popülasyonda tamamlanmış intihara ilişkin sonuçlar çıkaracak şekilde tahmin etmemek konusunda özellikle dikkatli olmalıyız.
Yani, daha da önemlisi, yazarlar intihar meyli ile tamamlanmış intiharın çok farklı şeyler olduğunun farkındadır ve üzerinde çalıştıkları intihar meylidir. Onların grubunda tamamlanmış intiharlar çok çok daha düşük olacaktır.
Kenneth Zucker'ın araştırma grubu tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışmada cinsiyet disforik çocuklar için artan intihar meyli ebeveynler tarafından da bildirilmiştir.
Translarda intihar amaçlı olmayan kendine zarar verme davranışına ilişkin sistematik bir inceleme, özellikle trans erkeklerde (yani, aslen kadın olan ancak cinsiyet değiştiren kimselerde) daha yüksek bir oran bulmuştur. Bahsedilen en yaygın yöntem kendini kesme olmuştur. (Kendini kesme, borderline kişilik bozukluğunun yaygın bir semptomudur ve trans olmayan kadınlarda erkeklere kıyasla çok daha yaygındır).

Çözüm Cinsiyet Değiştirmek Mi?
Çok yeni bir çalışmada psikolog Kristina Olson, cinsiyet disforik çocuklarının sosyal cinsiyet değişimini destekleyen ebeveynlerin, onların cinsiyet disforik olmayan kardeşleri kadar zihinsel olarak sağlıklı olduğunu değerlendirdiklerini bildirmiştir. Ayrıca, ebeveynlerin raporları, sosyal cinsiyet değişikliği yapan cinsiyet disforik çocukların rastgele bir örneklemden beklenenden zihinsel olarak daha az sağlıklı olmadıklarını göstermiştir.
Bu araştırma, yukarıda incelediğimiz bulguları olumsuzlamaktan ya da açıklamaktan çok uzaktır. İlk olarak, sadece 73 cinsiyet disforik çocuğu dahil eden küçük bir çalışmadır. İkincisi, aileler kolayda örnekleme (seçilecek örnek kesimin araştırmacının yargılarınca belirlendiği tesadüfi olmayan örnekleme yöntemi) yoluyla çalışmaya dahil edilmiş ve bu da seçim yapılırken taraflı davranılmış olması olasılığını artırmıştır. Örneğin, özellikle zihinsel olarak sağlıklı ailelerin bu tür bir araştırma için gönüllü olmuş olması mümkündür. Üçüncüsü, değerlendirme kısa bir anlık durumu görüntülemiştir; sosyal olarak cinsiyet değiştirmiş disforik çocukların, cinsiyet disforileriyle mücadele eden çocuklara kıyasla bu anlık görüntüde daha iyi durumda olmaları genel tabloya dair fikir veremez (isteğine ulaşan kişiler isteklerinin kendilerine iyi gelmediğini fark edene dek özellikle ilk heyecanla mutlu olurlar). Cinsiyet disforik çocuklar, cinsiyet sorunlarının yanı sıra çok fazla psikolojik veya davranışsal sorun göstermezler. Kenneth Zucker'ın araştırma grubunun yukarıda bahsedilen çalışması, intihar meyli de dahil olmak üzere ruh sağlığı sorunlarının yaşla birlikte arttığını göstermiştir.

Cinsiyet Disforisi Neden İntihar Meyli de Dahil Olmak Üzere Ruhsal Sorunlarla İlişkilidir?
Bilmiyoruz.
Politik olarak doğru kabul edilen görüş, cinsiyet disforisinin cinsiyet değiştirme arzusunu yarattığı ve bunun engellenmesinin sorunlara yol açacağı yönündedir. Bu, cinsiyet değiştirme yanlısı klinisyenler ve aktivistler için uygun bir pozisyondur ancak kanıtlarla desteklenmemektedir. Dahası, hem akıl hastalıklarını bilimsel olarak inceleyen geçmiş deneyimlerimiz hem de cinsiyet disforisine ilişkin özel bulgular, geleneksel bilgeliğin doğru olma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu göstermektedir.
Bir örnek olarak Leelah Alcorn'un intiharı (çoğu intihar gibi) trajikti, ancak Leelah'ın cinsiyet disforisinden kaynaklanmayan sorunları olduğu açıkça bilinmekteydi. Tumblr'da Joshua (erkek kimliği) olarak şöyle bir paylaşım yapmıştı:
"Gerçekten tam bir kaltağım. Hayatımda o kadar da kötü olmayan şeyler oluyor ama tek yaptığım etrafımdaki herkese şikayet etmek, intihar tehditleri savurmak ve onların benim için üzülmelerini sağlamak. Sonra benim insanca olmayan şekillerde davrandığımı düşünüyor ve beni çocuk gibi bakmaları gereken biri olarak görüyorlar. Sonra da her beklentimi karşılamadıklarında onlara saldırıyorum ve kendilerini bok gibi hissetmelerini ve benimle ilgilenecek kadar iyi olmadıklarını düşünmelerini sağlıyorum. Aslında sadece kendimde kusur bulabildiğim için etrafımdaki herkeste kusur bulmak için elimden geleni yapıyorum ve kendimi bir üst seviyeye çıkarmak ve kendimi daha iyi göstermek için başkalarını kötü hissettiriyorum."
Akıl hastalığı ve yaşam deneyimlerinin nedensel analizi, her zaman olayların önceden varsayılandan daha karmaşık olduğunu göstermiştir. Örneğin, depresyona olumsuz yaşam deneyimleri neden olsa da, depresyona yatkın kişiler kendi stresli yaşam deneyimlerini yaratma eğilimindedir. Yani depresyona yalnızca yaşam deneyimlerinin neden olması o kadar basit değildir. Ayrıca, depresyonun önemli genetik sebepleri vardır. Cinsiyet disforisi, çeşitli ruhsal sorunlar (intihar meyli dahil) ve tamamlanmış intiharlar arasındaki bağlantıyı anlamaya yönelik araştırmalar zaman alacaktır. Bununla birlikte, tüm sorunların cinsiyet disforik kişilerin cinsiyet değiştirmeyi geciktirmelerinden kaynaklandığı yönündeki geleneksel bilgelikten şüphe etmek için halihazırda pek çok neden bulunmaktadır. Cinsiyet disforisi olan cinsiyet değiştirmiş yetişkinlerin (yani "transseksüellerin") tamamlanmış intihar oranlarının arttığı gerçeğinden daha önce bahsetmiştik. Belli ki cinsiyet değiştirmeleri intiharı engellememiştir. İntihar (ve intihar tehdidi) sosyal olarak bulaşıcı olabilir. Dolayısıyla, sosyal bulaşma hem intihar meylinde hem de cinsiyet disforisinde önemli bir rol oynayabilir. Otizm de hem cinsiyet disforisi hem de intihar meyli için bir risk faktörüdür. Bildiğimiz kadarıyla hiç kimse cinsiyet disforisinin otizme neden olduğuna inanmamaktadır.
Sonuçlar
Cinsiyet disforik çocukları olan ebeveynler neredeyse her zaman onlar için en iyisini isterler, ancak bu ebeveynlerin çoğu cinsiyet değiştirmenin en iyi çözüm olduğu sonucuna varmazlar. Çocuklarının intihar etme olasılığını abartmak ya da intiharın veya intihar meylinin ebeveynlerin suçu olduğunu iddia etmek bu ebeveynlere haksızlıktır.
[1] Dhejne C, Lichtenstein P, Boman M, Johansson AL, Långström N, Landén M. Long-term follow-up of transsexual persons undergoing sex reassignment surgery: cohort study in Sweden. PLoS One. 2011 Feb 22;6(2):e16885. doi: 10.1371/journal.pone.0016885. PMID: 21364939; PMCID: PMC3043071.
Kaynak: 4thwavenow.com
1 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?