Yirmili yaşlarımın başında bir yüksek lisans öğrencisiyken, bir intihar yardım hattında gönüllü olarak çalıştım. Aldığım çağrılar arasında intihara meyilli kişilerin sayısı kesinlikle çoktu, ancak bu çağrılar aynı zamanda endişeli aile üyeleri, arkadaşlar ve iş arkadaşlarından da geliyordu. Amaç elbette hayat kurtarmaktı. Ancak sevdiklerine yardım etmek isteyen bu kişilere, sevdikleri kişinin intihar tehdidini gerçekleştirmeyi seçmesi halinde o kişinin kararından sorumlu olmayacaklarını iletiyorduk.
İntihar çok ciddi bir konu olsa da, yardımcı olmaya çalışan kişinin bu tehdit tarafından kontrol edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Örneğin, aile içi şiddet mağdurlarına yıllarca danışmanlık yaptığım süreç içinde, istismarcı eşi "beni terk edersen intihar ederim" dediği için hem eşiyle evli kalıp hem de eziyet görmeye devam eden sayısız kadın hikayesine şahit oldum. Bu sebeple, intihar düşünceleri ve hareketleri değerlendirilmeli ve altta yatan nedenler uygun şekilde ele alınmalıdır.
Ne yazık ki, çocukları cinsiyet değiştirme prosedürleriyle ilişkili zararlı ve çoğu zaman bilinmeyen risklerden korumaya çalışan sorumlu liderlere karşı kullanılan şey de aynı bu bahsedilen intihar "tehdididir". Arkansas'taki bir federal yargıcın, eyaletin Çocukları Deneyden Koruma Yasası'nın (çocukları, kişinin cinsiyeti konusundaki kafa karışıklığı ile karakterize edilen psikolojik bir durumu tedavi etmeyi amaçlayan gereksiz ve vücudun bütünlüğünü bozan tıbbi müdahalelerden koruyan yasa) yürürlüğe girmesini engellediği haberinin ardından, intihar riski iddialarında yeniden bir canlanma gördük. Özellikle "risk" denmesi önemlidir çünkü bu kavram yukarıda bahsedilen “intiharla tehdit” hususuna girmektedir. Altta yatan ve psikolojik rahatsızlıklardan ise kimse söz etmemektedir.
Sivil Özgürlükler Birliği’nden (ACLU) Chase Strangio, birkaç gün önce Arkansas'ın söz konusu yasası hakkında hakime itirazda bulunurken şunları söyledi: "Eyalet genelindeki yüzlerce aile gibi bu aileler de dehşete düşmüş durumda. Bu yasa kabul edildiğinden beri intihar girişimlerinde bir artış oldu bile." Mahkeme dosyalarında şu ifadeler yer alıyor: "Bazı transseksüel gençler için bu kritik tıbbi bakımı kaybetme ihtimali bile dayanılmazdır. Yasa tasarısının kabul edilmesinden sonraki haftalarda Arkansas'ta en az altı transseksüel genç intihara teşebbüs etmiştir."
Sivil Özgürlükler Birliği’nin (ACLU) iddialarında, bu ergenlerin intihara teşebbüs etme kararlarını etkileyebilecek diğer faktörlere atıfta bulunulmamaktadır. Basitçe, yasama kararlarının tek başına bu gençlerde intihar düşüncelerine yol açtığına inanmaya yönlendiriliyoruz. Bizi manipüle etmeye çalışıyorlar.
Bu mevzuatın sadece intihar riskini artıracağını ima eden benzer iddialar, konuyla ilgili diğer raporlara serpiştirilmiştir. Davaya müdahil olan bazı kişiler, bu tıbbi uygulamaların "hayat kurtardığını" ve depresyon ve intihara eğilimli transseksüel nüfus için gerekli olduğunu savunmaya devam etmiştir. Transseksüel nüfustaki yüksek intihar oranı, gelişmekte olan çocuklarda ergenlik engelleyici uygulamalarını desteklemek, çocuklara ömür boyu karşı cinsin hormonlarını vermek ve sağlıklı cinsel organları söküp alan transseksüel ameliyatlarına izin vermek için defalarca gerekçe olarak gösterilmiştir.
Bununla birlikte, intihar gerçek bir tehdittir ve dikkatle ele alınmalıdır. Bu tehdide yol açan altta yatan nedenler araştırılmalı ve bu popülasyon uygun şekilde tedavi edilmelidir. Ancak, şu anda, cinsiyet değiştirici tıbbi prosedürler uygulandıktan sonra intihar eğiliminin azaldığına dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. Aksine, mevcut kanıtlar tıbbi müdahalelerin ardından tamamlanmış intiharlarda bir artış olduğunu göstermektedir. Peki neden? Açıkça görülüyor ki, intihar eğiliminin ardındaki gerçek psikolojik acı, tıbbi müdahaleler tarafından ele alınmamaktadır. Psikolojik sorunlar ele alınmadığı gibi, bu kişilerin esas cinsiyetlerini koruyup sağlıklarını muhafaza etmeleri de engellenmektedir.
İntihar asla bir araç olarak kullanılmamalıdır. Özellikle de fizyolojik, psikolojik ve nörolojik olarak tam olarak gelişmemiş çocukların potansiyel olarak geri dönüşü olmayan ve kısırlaştırıcı tedavilere tabi tutulması söz konusuysa... Kamu politikalarını belirleyenler, başta savunmasız çocuklar olmak üzere vatandaşları korumaya odaklanmalıdır. Ayrıca, kamu sağlığı ve güvenliğine ilişkin politikalar, aşağıdaki gibi sağlam deneysel araştırmalara dayanmalıdır:
Güvenilir ve mevcut kanıtlar şunu göstermektedir:
Cinsiyet değiştirici tıp tarafından ele alınmayan, bilinen birkaç altta yatan durum:
*Dhejne C, Lichtenstein P, Boman M, Johansson AL, Långström N, Landén M. Long-term follow-up of transsexual persons undergoing sex reassignment surgery: cohort study in Sweden. PLoS One. 2011 Feb 22;6(2):e16885. doi: 10.1371/journal.pone.0016885. PMID: 21364939; PMCID: PMC3043071.
Kaynak frc.org
Yorumlar