Geri Dönüşü Olmayan Hasar: Transseksüellik ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Transseksüelizm (kişinin biyolojik cinsiyetine belli yollarla müdahalede bulunup bir diğer biyolojik cinsiyete bürünme hali), çağımızın tıbbi skandalı haline gelmiş durumda. Çağdaş kültürün cinsel olan her şeye karşı röntgencilik yapması ve transseksüel aktivizminin yol açtığı parçalanmış, hasar görmüş bedenlere ve psikolojik yıkıma göz yumma konusundaki kayıtsızlığı ile kolaylaştırılan bu toplumsal ve siyasi hareket, çocuklar ve aileler için feci sonuçlarla ulusumuzun okullarını kasıp kavuruyor.
Abigail Shrier'in son kitabı “Geri Dönüşü Olmayan Hasar: Kızlarımızı Baştan Çıkaran Transgender Çılgınlığı”, son on yılda cinsiyet kliniklerine sevk edilen çocuk sayısının 4000 kat artması ve bunların çoğunlukla kız çocukları olmasından anlaşıldığı üzere, büyük ölçüde ergen ve genç kızları hedef alan bir ideolojinin tarihini, koşullarını ve yankılarını ifşa etme ve açıklama gibi oldukça zor bir görevi yerine getiriyor.
Wall Street Journal için yazan ve Oxford, Columbia ve Yale eğitimli bir avukat ve gazeteci olan Shrier, doktorlar, araştırmacılar, öğretmenler, terapistler, transseksüel yetişkinler, transseksüel çocuklar ve onların ebeveynleriyle röportajlar yaparak bu fenomeni derinlemesine ve geniş bir şekilde araştırıyor. Görüşülen çocuklar ve ebeveynler şu iki soruya yanıt arıyor: “Neden?” ve "Şimdi ne olacak?"
Shrier, her kadının yaşadığı ortak sıkıntılarla mücadele eden genç kızları avlayan bir sosyal bulaşmanın okul yöneticileri, tıp ve ruh sağlığı pratisyenleri, çok takipçili ‘influencerlar’ ve transseksüel aktivizmi tarafından nasıl yaratıldığını ve yayıldığını şaşırtıcı bir netlikle analiz ediyor. Kız çocuklarının bedenleri ve zihinleri çocukluktan çıkıp yetişkin kadın bedenine ve zihnine dönüşmeye başladığında, toplumsal atmosferimizin her köşesine yayılmaya devam eden transseksüel ideoloji bu kızların kimlik ve anlam arayışlarını cinsiyet değiştirme fikriyle istismar ediyor. Bu ideolojinin en büyük silahı ise korku: “Seni olduğun gibi kabul etmezler” korkusu.
Verilen Hasar
Shrier’ın kitabı, genç hayatları mahvetmek için birleşen sosyal, psikolojik ve politik güçlerin korkunçluğunu gözler önüne seriyor. Shrier, "gençler, okulda ve internette kendilerini bir cinsiyet yelpazesinde ve cinsellik sınıflandırmasında konumlandırmaları için her yerden baskı görüyorlar ve cinsel gelişimlerini tamamlamadan çok daha önce bunu yapmaya zorlanıyorlar" diyor.
Shrier'in transseksüel ideolojinin kökenleri ve bunun toplumumuz ve çocuklarımız üzerinde nasıl bu kadar boğucu bir etkiye sahip olduğuna dair isabetli ve vurucu yorumunu okuduğumda, kendimi tüm paragrafların altını çizerken ve sayfanın kenarlarına teselli notları karalarken buldum. Zorbalıkla ilgili bir bölümün sonunda, okulların kızlara verilen zararlarda suç ortaklığı yaptığıyla ilgili kısımda bir aydınlanma yaşadım: "Okullar ve aktivistler silahlarını ailelere çevirdiler. Onlara göre zorbalar artık toplum ya da diğer öğrenciler değil. Transseksüelizmin sapkın ve sadist mantığına göre artık ebeveynler kendi çocuklarının en büyük zorbaları. Bu bir iftiradır!”
Gerçekten de, üçüncü dalga feminizmin kadının özgürleşmesinin bir gereği olarak ailenin ortadan kaldırılmasına ilişkin manifestosu (bildirisi), transseksüel denen değişime açık cinsiyet olgusunun arkasındaki itici güç olarak hizmet ediyor. Shrier’ın kitabı, transseksüel anlatıyı kadınların güvenliği ve hakları için kadın düşmanı bir kıyametten başka bir şey olarak görmeyen radikal feministler ve lezbiyenlerle yaptığı konuşmalarda bu kendi kendini çürüten önermeye de değiniyor.
Shrier, okul personelinin çocukların cinselliği ve cinsiyeti hakkında ebeveynlerden bilgi saklamasına izin vermekle kalmayıp bunu zorunlu kılan politikalarından hareketle okulların ebeveynlere gösterdiği saygısızlığa işaret ediyor. Ayrıca, bir beşinci sınıf öğretmeninin "ebeveyn haklarının çocukları devlet okuluna kaydolunca sona erdiği" şeklindeki alışılmadık bir pozisyonunu kaydediyor.
Kişisel anlatı, biyografi, teşhir, araştırmacı gazetecilik ve ebeveyn rehberliğini ustaca iç içe geçiren, kapsamlı bir şekilde araştırılmış ve titizlikle düzenlenmiş bir inceleme olan bu kitap, gelecek nesillerin savunmasız ve değerli bir bölümünü kan ve kötülükle yutarken kahramanlık kisvesine bürünen bir fenomenin perdesini aralıyor. Kızları olan veya çocukları önemseyen herkes, hem savunma hem de saldırı pozisyonunda savaşa hazır olmak için bu kitabı okumalıdır.
Umut ve Yön
Geri Dönüşü Olmayan Hasar kitabında Abigail Shrier, sağlıklı çocuklara, sağlıklı ailelere ve sağlıklı bir topluma değer veren herkesin düşmanlarının tam olarak kimler olduğunu ve hangi taktikleri kullandıklarını göstermek için gerekli olan çalışmayı bizim için yaptı. Çocuklarımızı korumaları için güvendiğimiz bekçiler sadece başarısız olmakla kalmadılar, dişlerini ve pençelerini çocuklarımıza ve bize çevirdiler. Artık çocuklarımızın başına gelenler konusunda cahil kalmayı göze alamayız.
Aslında kasıtlı cehalet, transseksüel anlatı ve sonuçlarına ilişkin yaygın sorgulama eksikliğini açıklıyor: Shrier, mesleğinin cinsiyet değişikliğini teşvik eden çizgisini benimsemeyen bir Jung analisti, araştırmacı, sosyal hizmet uzmanı ve terapist olan Lisa Marchiano'nun şu sözlerini aktarıyor: "[Teşvik terapisinin] bir hata olabileceğini hayal dahi etmeye cesaret edemezsiniz; çünkü o zaman gerçekten korkunç bir şeye dahil olduğunuzu kabul etmek zorunda kalırsınız."
Marchiano'nun akıldan çıkmayan sözleri kitap boyunca yankılanıyor ve kitabın temel önermesini oluşturuyor: Kızlarımız üzerinde yapılan transseksüel deney gerçekten korkunç bir şey ve buna bir son vermezsek, hepimiz buna dahil olduğumuz için suçlu olacağız. Ancak Shrier kitabın son bölümde bize umut ve yön veriyor: Geri Dönüş Yolu.
Shrier, kızlarımıza yapılan korkunç yanlışları düzeltmeye başlamak için transseksüel çocukların ebeveynleri, terapistler, eğitimciler ve toplum için gerekli olan tek şeyi üç kelimeyle özetliyor: "Sadece gerçeği bilmek."
Kaynak: thefederalist.com
1 Temmuz 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?