Cinsiyet Karmaşası Yaşayan Bir Genç Kızın Kendini Keşfetme Hikayesi

Kendimi bildim bileli kendimden nefret ettim. Hiç uyum sağlayamadım.
Çocukluğum boyunca dışlanmış biri olarak yıllarca mücadele ettim. Ben farklıydım. Nedense diğer kızlarla asla anlaşamıyordum. Onlarla anlaşmayı istiyordum, hatta tek istediğim buydu, ama ne denersem deneyeyim, kendimi normal bir kız gibi göstermeye ne kadar uğraşırsam uğraşayım, sonunda gerçek yüzüm ortaya çıkacak sanıyordum. Arkadaşlarım "tuhaf" olduğumu düşünür ve benden kaçarlardı. Daha sonra erkeklerle oynayabildiğimi gördüm. Terraria (macera ve keşif odaklı bir oyun) çok popülerdi ve sonunda oyundan hoşlandığım için tuhaf olduğumu düşünmeyen arkadaşlar bulmuştum. Eve gider ve en iyi arkadaşlarımdan biriyle oyun oynardım. Bunlar hatırlayabildiğim son mutlu zamanlardı.
Ancak, görmezden gelinen aşikar gerçek her zaman oradaydı: Ben bir kızdım. Bu da, erkeklerden oluşan arkadaş grubumun yaptığı her şeye dahil edilmediğim anlamına geliyordu. Başlarda herkes yanımda rahat etmiyordu. Bunun için onları suçlayamam, çünkü ben onlara yabancıydım. Oyun oynamaktan hoşlanan tek kız bendim, ama o zamanlar benim için önemli olan tek şey sevdiğim ve yapmaktan mutlu olduğum bir şey bulmuş olmamdı. Terraria'da yeni bir şey keşfettiğimde yatakta heyecanla zıplardım. Saatlerce Minecraft’ı (Terraria benzeri bir oyun) ve YouTube'u tüketir ve oyunun her yönünü keşfetmek için Minecraft hakkında kitaplar yutardım. Tek umursadığım şey buydu ve kız olmamın pek bir önemi yoktu, çünkü ilgi alanlarının cinsiyetleri olduğuna inanmayan bir çocuktum.
Ne yazık ki ergenlik, mutlu ve huzurlu hayatımı kesintiye uğrattı. Bedenim ben hazır olmadan bir kadın bedenine dönüşmeye başladı. Etrafımdaki herkesin büyümesini ve değişmesini izledim ve nasıl göründüğüm konusunda kafa yormaya başladım. Ben uzun boylu, zayıf, beceriksiz, gözlüklü, diş telli ve atkuyruklu inek bir kızdım. Klişeleşmiş bir dışlanmışlık timsaliydim. Bunun da ötesinde, herkes birilerine aşık olmaya ve birileriyle çıkmaya başladı. İnsanlar beni bazı erkek arkadaşlarıma yakıştırmaya başladı. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu beni çok rahatsız etti. Kadın rolünde erkekle eşleşmek benim için sadece yeni bir şeydi ve alışmam gerekiyordu. Ama ben alışma sürecinden kaçtım.
Farklı ilgi alanları denemeye başladım ve anime üzerinde karar kıldım. Sahte bir aşk yaşamak için bir anime çocuk seçtim, böylece diğer tüm kızlar gibi bir "aşkım" olabilirdi. Benim "aşklarım" ile onların aşkları arasındaki tek fark, benimkilerin gerçek olmaması ve benzemek istediğim erkeklere aşık olmamdı, sadece bunu henüz bilmiyordum.

Aşırı feminen giyinmeye çalıştım ama bu ben değildim ve aklımın bir köşesinde hep anime erkeklere nasıl benzemek istediğimi düşünüyordum. Çok geçmeden bunu yapabileceğimi öğrendim. YouTube'da önerilenler bölümüm cinsiyet değiştirmekle ilgili içeriklerle dolup taşmaya başladı ve ben de erkek olsaydım hayatımın nasıl farklı olabileceğini hayal ederek hepsini kolayca benimsedim. Cinsiyet değiştirmek, bir kız olarak karşılaştığım sorunlara bir çözüm sunuyor gibiydi ve sonunda utanmadan erkeksi görünebilirdim, ya da ben öyle düşündüm. Trans erkekler internette cinsiyet değiştirme yolculukları hakkında konuşuyorlardı. Erkek olabileceğim fikri bana inanılmaz cazip geliyordu, yaşadığım her şeyin çözümüymüş gibi geliyordu. Trans yaşamının, trans influencer'ların beni inandırmaya çalıştığı gibi sonsuza dek mutlulukla biten allanıp pullanmış masallara benzemediğini bilmiyordum. Sihirli bir şekilde erkek olamazdım. Ancak kendisinden nefret eden 13 yaşında bir çocuk olarak duymak istediklerime inandım.
Erkek olabileceğimi öğrendikten kısa bir süre sonra kafamda "non-binary" (iki cinsiyeti reddetme, iki cinsiyetten birinde olmadığını iddia etme) etiketini denedim. Hoşuma gitti ve hatta birkaç arkadaşıma bunu keşfettiğimi söyledim. Benim için non-binary sadece bir geçiş aşamasıydı, çünkü henüz erkek olmak isteyip istemediğimden emin değildim. O yılın ilerleyen zamanlarında, girdiğim yolun sonuna kadar gitmeye ve erkek olmaya karar verdim. Önce birkaç arkadaşıma, sonra aileme, en sonunda da herkese erkek olduğumu ilan ettim.
Ailem girdiğim bu yolu desteklemiyordu, ama ben onların "transfobik" olduğuna karar vermiştim, çünkü internet ve doktorlar bana istediğim kişi olabileceğimi söylüyordu. Bir cinsiyet kliniğine gittim. Bana hiçbir soru sormadılar. Sadece cinsiyet disforisi (kişinin sahip olduğu cinsiyetten ve cinsiyetin özelliklerinden duyduğu hoşnutsuzluk hali) yaşadığımı ve göğüs disforim (göğüslerinden rahatsızlık duyma hali) konusunda bana yardımcı olması için göğsümün düz görünmesini sağlayacak bir göğüs bağlayıcı kullanabileceğimi söylediler. Bana geçmişim hakkında hiçbir şey sormadılar, ergenlik çağındayken cinsiyet disforisi geliştirmeme neyin sebep olmuş olabileceğini araştırmaya çalışmadılar. Bana sadece bu hastalığa sahip olduğumu ve cinsiyet değiştirebileceğimi söylediler.
15 yaşındayken ilk kez bu yoldan vazgeçtim. Sanırım bunun bir kısmı antidepresan kullanıyor olmamla ilgiliydi. O zamanlar rahattım, bu yüzden sanırım artık disfori yaşamadığımı varsaydım. Yaklaşık bir yıl boyunca kız olarak yaşadım. Başlangıçta görünüşümle ilgili hiçbir şeyi değiştirmemeyi planlıyordum.
Neden bilmiyorum ama kendimi ne zaman bir kız olarak düşünsem, "kız" ve "kadın" kelimelerini hep aşırı kadınsılıkla ilişkilendirdim. Ve bence günümüzün cinsiyet ideolojisiyle ilgili en büyük sorunlarından biri genç kızlara isterlerse ve "erkek gibi hissederlerse" erkek olabilecekleri söyleniyor olması. Ve benim için "erkek gibi hissetmek" hoşlanmadığım aşırı kadınsılıktan kaçmak anlamına geliyordu. Bu yüzden, translıktan vazgeçtiğimde, yine aşırı kadınsı davranma dürtüsü hissettim.

Karantina sona erdiğinde, aşırı kadınsı bir kadın figürü olarak topluma çıktım ve tabii ki disforim okulun ilk gününde geri geldi. Kendimi bir erkek bedenine sahip ve erkek kıyafetleri giyiyor olarak hayal ettim. Bu yüzden translığa geri döndüm. Herkese TEKRAR erkek olduğumu söyledim. Artık bir devlet okuluna gittiğim için okul beni bir erkek olarak bağrına bastı ve bu konuda beni teşvik etti. Bu sefer ciddiye alındım, okuldaki çoğu insan benden bir erkek olarak bahsetmeye başladı ve gerçekten bir erkek olarak yaşadığımı hissettim. 18 yaşıma girer girmez testosteron (erkeklik hormonu) kullanmaya başlamayı planlıyordum ve bir erkek gibi görünüp erkek sesine sahip olduğumda hayatımın düzene gireceğini hissediyordum.
Kadınlığımın beni bir erkek olarak yaşamaktan alıkoyduğunu düşünmüştüm ama aslında ilgi alanlarımı keşfetmemi engelleyen tek şey kendimdim ve bir erkek olarak yaşamak gibi ulaşılması imkânsız bir hedefi kendime dayatıyordum. Bu hayat hikâyesi için özür dilerim, ama işte bu yüzden cinsiyet ideolojisinin gençler için, özellikle de bir şeyleri sorgulayan erkeksi genç kızlar için inanılmaz derecede zararlı olduğuna inanıyorum. Cinsiyet ideolojisi bize yalanlar söyler. Bize erkek olabileceğimizi söyler. Oysa cinsiyet değiştirmek, bir erkeğe benzemekten daha öteye gidemez. Erkek gibi görünmek için kendimi sakatlamaktansa; bir kadın olarak hayatıma devam etmeyi tercih ederim. Bunun da ötesinde, hormon uygulamaları internetteki trans yanlısı içeriklerin benim gibileri inandırdığı gibi zararsız ve öngörülebilir değil. Testosterondan sonra herkes istediği görünüme kavuşmuyor ve göğüsler aldırıldığında çoğu zaman bir erkeğin göğsü gibi bir görünüm elde edilmiyor.
Cinsiyet değiştirmek zar atmak gibidir. Kişinin kendi cinsiyetini kabul etmeyi öğrenmesi en iyi seçenektir. Dünya genelinde cinsiyet kliniğine başvurulardaki büyük artışa şüpheyle yaklaşmalıyız. Cinsiyet değiştirme istatistikleri anketlerde büyük ölçüde eksik temsil edililiyor. Örneğin, Birleşik Krallık'taki bir cinsiyet kliniği cinsiyet değişimi pişmanlığını yalnızca %0,47 olarak gösteriyor. ABD'de yapılan ve pişmanlık oranını %8 olarak gösteren bir anket ise bunların %62'sinin toplumsal, mali veya ailevi baskılar nedeniyle yalnızca geçici olarak esas cinsiyetlerine döndüklerini iddia ediyor. Bu anketler, LGBT yanlısı web sitelerinin her yerinde yer alıyor ve translığı bırakmanın oldukça nadir bir olaymış gibi görünmesine neden oluyor. Bununla birlikte, gözden kaçırılan bir nokta var: Birçok detrans (translıktan vazgeçip kendi cinsiyetine dönen kişi), translıktan vazgeçtiği anda tüm randevularını iptal eder ve asla arkasına bakmaz. Çünkü yumurtalıkları sağlam olan ve translık sürecini yarıda bırakan kadınlar genellikle vücutlarının tıbbi yardım olmadan östrojen üretmeye geri döndüğünü göreceklerdir. Bu nedenle cinsiyet kliniklerine herhangi bir bildirimde bulunmazlar. Bu da anketlere dahil edilmemelerine neden olur. Pişmanlık yüzdelerinin bu kadar düşük görünmesinin nedenlerinden biri budur.
Cinsiyet ideolojisi zararlıdır ve henüz beyinleri bile tam olarak gelişmemiş çocukları deneysel karşı cinsiyet hormon uygulamalarına ve ameliyatlara zorlar. Ailem buna izin vermediği için hiç hormon kullanmadım, iyi ki de kullanmamışım. Ne yazık ki, bu kadar şanslı olmayan ve hormon uygulamasının bir sonucu olarak vücutlarında ve seslerinde kalıcı değişiklikler olan pek çok kişiyle tanıştım. Zavallılar, keşke onlara bunu yaparken bir dur diyen olsaydı.
Disforinin kökenleri her zaman araştırılmalıdır ve cinsiyet kliniklerinin büyük soruları sormaması çok saçmadır. Örneğin, benim geçmişimde disforimin erkek ilgi alanlarına ilgi duymam nedeniyle dışlanmam sonucunda geliştiği açık olmalıydı. Bu, cinsiyet disforisinin "yanlış bedende doğma" meselesi olmadığı anlamına geliyor. Terapistlerin kendilerine gelmesi ve kendi teşhis ettikleri cinsiyet disforisinin nedenlerini daha derinlemesine araştırmaları gerekiyor. Belki de bu çocuklar durumlarının doğasını ve kökenini keşfettiklerinde, sağlıklı bedenlerini yok etmeden iyileşmenin yollarını bulabilirler.
Kaynak: https://pitt.substack.com
26 Aralık 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?