Cinsiyet Karmaşası Yaşayanlara Uygulanan Tedavilere İlişkin Öneriler
Transseksüelleri (biyolojik cinsiyetine farklı yollarla müdahale ederek bir diğer biyolojik cinsiyete bürünen kişiler) radikal kararlar almaya teşvik eden devlet programı Obamacare’in transseksüel yetkilerini sonlandırın. Doktorları, hastanın yararına olmadığını düşünseler bile cinsiyet değiştirme prosedürlerini uygulamaya zorlayan Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı teşviklerini iptal edin. Daha iyi tıbbi yönergeler yayınlayın. Cinsiyet değiştirmenin tek tedavi yöntemi olmadığına inanan saygın ve güvenilir doktorlardan (dahiliye doktorları, psikiyatristler ve endokrinologlar) bir ekip oluşturun. Ekibe, cinsiyet karmaşası yaşayan bireylerin duygusal, psikiyatrik ve psikolojik ihtiyaçlarına odaklanan ve altta yatan psikolojik bozuklukların, intihar riskinin, depresyonun ve kaygının tedavisine yönelen efektif görevler verin.
İnsanları cinsiyet değiştirmeye zorlamayı bırakın. Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı’na cinsiyet değiştirme ameliyatlarını zorlamayı bırakması için talimat verin. Yönergelere uymuyorlarsa, tıbbi tesisler, devlet okulları ve Planlı Ebeveynlik (Planned Parenthood, nüfus planlaması, doğum kontrolü ve cinsiyet değişimi ile ilgilenen, LGBT aktivizmi güden kuruluş) gibi kuruluşlara verilen federal hibeleri durdurun. Federal mali kaynakları bütüncül ve sağlıklı bir yaklaşım benimseyen kuruluşlara yönlendirin.
İnsanları Pişman Olacakları Şeylere İtmeyin
Sağlıklı bir erkekken, 30 yılı aşkın bir süre önce cinsiyet değiştirdim ve sekiz yıl kadın gibi yaşadım. "Değişimden" sonraki ilk birkaç gün ve hatta birkaç ay, cinsiyet dönüşümümün bir rüya olduğundan yüzde yüz emindim. Benim gibi cinsiyet değiştiren çoğu insan ilk başta mutlu olur. Ancak yıllar geçtikçe idealize edilen trans hayatının aslında bir hayal olduğu ve vaatlerin asla gerçekleşmeyeceği anlaşılır ve hayatın magazinlere konu olan gösterişli imajı yok olur. Ardından depresyon gelir ve intihar iyi bir seçenekmiş gibi görünmeye başlar.
Aktivistler, "Pişmanlık nadirdir" derler. Transseksüel popülasyonda görülen memnuniyetsizlik, intihar ve pişmanlık hakkında konuşmak isteyen kişileri sürekli olarak transfobik olarak suçlarlar. Aktivistlere göre transseksüellik hakkında araştırma yapmak dahi transfobik olarak yaftalanmak için yeterlidir. CNN'den Carol Costello 2015'te benimle bir röportaj yaptı. Hikayemi saygıyla dinledi ama ardından haberine provokatif bir eklemede bulundu: “İsveç'te yapılan bir araştırma, insanların yalnızca yüzde 2'sinin cinsiyet değişiminden pişman olduğunu söylüyor”. Daha sonra bu istatistik tartışılmaz bir gerçekmiş gibi sunulmaya devam etti.
İsveç’te gerçekleştirilen bu araştırma, esas cinsiyetine geri dönmek için kliniğe başvuran ("pişmanlık başvurusu" olarak adlandırılır) transeksüellerin sayısını tespit ederek pişmanlık oranını belirledi. Ancak diğer araştırmacıların da belirttiği gibi, bu yüzde 2,2'lik sayı, intihar nedeniyle ölen veya intihar girişiminde bulunan hastaları içermiyor. Bu insanlar hayatlarından memnun olsalardı hayatlarını sonlandırmaya çalışmazlardı. İntihar vakalarıyla birlikte bu oran yüzde 7,9'a çıkıyor. Üstelik bu oran, cinsiyet değişikliğinden pişman olan ancak çalışma aralığında esas cinsiyetine dönmek için kliniğe başvuruda bulunmayanları kapsamıyor.
Diğer çalışmalar ise daha yüksek bir memnuniyetsizlik yüzdesi gösteriyor. Birleşik Krallık'ta 100'den fazla araştırmayı içeren 2004 tarihli bir inceleme şöyle diyordu: "ABD ve Hollanda'da yapılan araştırmalar, hastaların beşte birinin cinsiyet değiştirmekten pişman olduğunu gösteriyor." "Beşte biri" demek yüzde 20 demektir, 2 ya da 3 değil.
Pişmanlık Nadir Değil, Yaygındır
Son 10 yıldır cinsiyet değiştirme memnuniyetsizliği üzerinde çalıştığım için, hormonların ve transseksüel ameliyatlarının altta yatan psikolojik sorunları göz ardı ettiğine ikna oldum. Bu psikolojik sorunlar, cinsiyet değiştirmekle çözülemeyecek kadar derine iniyor. Uzmanlarca gerçekleştirilen zayıf değerlendirmeler, psikolojik veya duygusal zindeliği olmayan pek çok kişinin cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmesine neden oluyor. Transseksüellerin alkol, uyuşturucu ve yüksek riskli davranışlar gibi çokça sahip olduğu kötü alışkanlıklar, halihazırda sahip oldukları kötü psikolojik temeli daha da kötü şekilde etkiliyor. Case Western Reserve Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörü olan Dr. Richard B. Corradi'nin yakın zamanda yazdığı gibi: "Kronik olarak dengesiz bir benlik imajına, zayıf öz saygıya ve kötü tanımlanmış bir benlik duygusuna sahip kişiler, günlük hayatın stresiyle başa çıkacak yeterli donanıma sahip değildir. Bu grup, hormon tedavisi ve 'cinsiyet değiştirme' ameliyatından oluşan cinsiyet uygulamalarının tamamından geçen, kendini transseksüel olarak tanımlayanların büyük çoğunluğunu oluşturuyor.”
Trans ideolojisi savunucuları Corradi'nin sözlerini "nefret söylemi" olarak görüyor. Bu da demek oluyor ki, bir psikiyatri doktoru tarafından gerçekleştirilen doğru bir değerlendirme onlar için kabul edilebilir değil, hatta doğru değerlendirmede bulunduğu için bir doktordan nefret dahi edebiliyorlar. Charles Ihlenfeld, 1970'lerde 500 transseksüele altı yıl boyunca hormon tedavisi verdikten sonra aynı şeyi söyledi: “Ameliyat olan insanlarda çok fazla mutsuzluk örneği var. Bunların birçoğu intiharla sonuçlanıyor [1]."
“Bu sadece bir ameliyat meselesi ya da psikotik veya duygusal dengesizliği olan kişilerin incelenmesi meselesi değil. Burada cevaplanması gereken soru, hastanın hayatının geri kalanında ne yapacağı sorusudur. Terapi, hastaların kendilerine ve cinsiyetinlerine dair kafa karışıklıklarına açıklık getirmelerini sağlayabilir,” diyor Ihlenfeld. Tam bir cinsiyet değiştirme protokolünden geçmiş eski bir transseksüel olarak, Dr. Ihlenfeld'in 1979'da doğruları konuştuğunu söyleyebilirim. Ama onu kimse dinlemiyordu. Karşı cinsiyet hormonları kullanıp radikal bir ameliyat geçirdikten sonra ben de intihara teşebbüs etmiştim. Bugün aldığım mektuplarda bu protokollerin benzer üzücü sonuçlarını görüyorum. Her biri kendi acı dolu, ürpertici hikayelerini anlatıyor; artık gurur duymadıkları bir etiket olan transseksüellikten pişman oldukları hikayelerini... Corradi, transseksüel hastalarda kronik olarak dengesiz bir kendilik imajı, zayıf benlik saygısı ve kötü tanımlanmış bir benlik duygusu olduğunu tespit etti. Cinsiyetini ve görünümünü değiştirmek, bu şekilde acı çeken insanlar için nasıl yegane ve kalıcı bir çözüm olabilir? Bu insanların sorunları çok daha derine iniyor.
İsveç'te 2011 yılında yayımlanan geniş popülasyon temelli bir çalışmaya göre, cinsiyet değiştirme ameliyatı geçiren hastalarda eş zamanlı (komorbid) psikopatoloji, intihar sonucu ölüm ve intihar girişimi oranları çok daha yüksek düzeyde seyrediyor [2]. Yapılan son araştırmalar, kişinin cinsiyetini değiştirmesi gerektiği hissine kapılmasına olası bir açıklama getiriyor. Bu araştırmalar, transların üçte ikisinin başka psikolojik rahatsızlıklara sahip olduğunu gösteriyor. 2014 yılında yapılan bir araştırmada, cinsiyet disforisi (cinsiyetten duyulan hoşnutsuzluk) teşhisi konan hastaların yüzde 62,7'sinin eşzamanlı en az bir psikolojik bozukluğa sahip olduğu ve yüzde 33'ünün intihar düşüncesiyle bağlantılı ciddi depresif bozukluklara sahip olduğu bulundu [3]. Dört Avrupa ülkesindeki translar üzerinde 2014 yılında yapılan başka bir araştırmada ise, katılımcıların neredeyse yüzde 70'inde bir veya daha fazla duygudurum bozukluğu ve kaygı bozukluğu bulunduğu tespit edildi [4].
Mutsuz İnsanların Hayatlarıyla Deney Yapmayı Bırakın
Cinsiyet değiştirenlerin yüzde 41'in intihara teşebbüs etmesi ve yüzde 20 veya daha fazlasının cinsiyet değiştirme ameliyatı sebebiyle memnuniyetsizlik bildirmesi, "pişmanlığın nadir olduğu" ve transların mutlu ve sağlıklı insanlar olduğu iddiası ile bağdaşmıyor. Cerrahi ve hormonal cinsiyet değişikliği ciddi riskler barındırır. Bunların sonucunda görülen mutsuzluk oranı ise nadir değil, aksine oldukça yaygın. Transların cinsiyet değişimlerinden memnun olduklarını düşünenlere soruyorum: Madem mutlular, o halde neden günlerini intihar etmeyi düşünerek geçiriyorlar?
Aldığım mektuplardan biliyorum ki çok fazla insan ameliyat sonrasında hayatını memnuniyetsizlik ile geçiriyor. Üstelik yardım için başvuracakları hiçbir yer yok. Bazıları için mutsuzluk, kopan aile ilişkileri, boşanma, uzun süreli ilişkilerin bitmesi veya bir kariyeri sürdürememe gibi sosyal zorluklardan kaynaklanıyor. Bazıları içinse fiziksel sonuçlar ön plana çıkıyor: ameliyat sonucunda kişilerin bedenlerinde gördükleriyle ilgili yaşadıkları hayal kırıklıkları veya benzedikleri diğer cinsiyetin getirdiği yeni sorunlar gibi.
Çok sayıda ABD'li tıp pratisyeni, duyguların altında yatan psikolojik sorunları keşfetmek yerine, cinsiyet disforisi yaşayan herkesi bedenin zihne uydurulması gerektiği fikrine yönlendiriyor. Cinsiyet değişikliğiyle ilgili memnuniyetsizliğin düzeyini hafife almak, yasa koyucuları, sağlık personelini ve hastaların kendilerini insanların yaşamları üzerinde deneyler yapmaya ve yalana dayalı bir kamu politikası oluşturmaya yönlendirir. Yanlış olan "Denemekten zarar gelmez" tavrını teşvik eder. Oysaki insanların bedeninde geri döndürülemeyen değişiklikler yapmak öylece denenebilecek bir şey değildir. İnsanlara güçlü hormonlar vermek ve psikolojik sorunları araştırılmadan onları doğrudan radikal ameliyatlara yönlendirmek, hem hastalara hem de ailelerine büyük zararlar verir.
Transseksüel popülasyondaki memnuniyetsizliğin ve intiharın nedenlerini araştırmak homofobik, transfobik veya bağnazlık değildir. Aksine, memnuniyetsizliği ve intiharları içtenlikle önlemenin bir yoludur. Tedavide iyileşme, somut gerçekleri ve istatistikleri kabul etmek ve kullanmakla başlar. Pişman olan ve intihar meyli olan birçok insanın bu duruma düşmüş olmalarının nedeni, doktorlar tarafından reçete edilen hormon tedavilerini ve genital cerrahiden oluşan genel kabul görmüş transseksüel ameliyatlarını harfiyen uygulamış olmalarıdır.
[1] Garrett Oppenheim, Ph.D., “Ihlenfeld Cautions On Hormones”, TRANSITION, No. 8 – January/February 1979 Copyright 1979 – TRANSITION/ SOURCE: J2CP Information Services, http://lvtgw.jadephoenix.org/Info_htm/Herbal_G/ginko_b2.htm
[2] Dhejne C, Lichtenstein P, Boman M, Johansson AL, Långström N, Landén M. Long-term follow-up of transsexual persons undergoing sex reassignment surgery: cohort study in Sweden. PLoS One. 2011 Feb 22;6(2):e16885. doi: 10.1371/journal.pone.0016885. PMID: 21364939; PMCID: PMC3043071.
[3] Mazaheri Meybodi A, Hajebi A, Ghanbari Jolfaei A. Psychiatric Axis I Comorbidities among Patients with Gender Dysphoria. Psychiatry J. 2014;2014:971814. doi: 10.1155/2014/971814. Epub 2014 Aug 11. PMID: 25180172; PMCID: PMC4142737.
[4] Heylens, G., Elaut, E., Kreukels, B., Paap, M., Cerwenka, S., Richter-Appelt, H., . . . De Cuypere, G. (2014). Psychiatric characteristics in transsexual individuals: Multicentre study in four European countries. The British Journal of Psychiatry, 204 (2), 151-156. doi:10.1192/bjp.bp.112.121954.
Kaynak: Walt Heyer, The Federalist
25 Temmuz 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?