Cinsiyet Disforisi Neden Diğer Disforilerden Ayrı Muamele Görüyor?

15 Şubat 2022 tarihinde Yeni Zelanda, cinsiyet disforisi (cinsiyetten duyulan hoşnutsuzluk) yaşayan hastalara uygulanan ve "dönüşüm terapisi" olarak adlandırılan konuşma terapisini yasaklayan bir yasa kabul etti. Yani cinsiyetinden hoşnutsuzluk duyanların psikoterapi ile tedavi edilmesi yasaklandı. Yasa, özellikle çocuklara yönelik terapileri hedef alıyor ve ihlalde bulunanlar için ağır hapis cezası öngörülüyor.
İsrail de yakın tarihte cinsiyet hoşnutsuzluğu tedavisine yönelik konuşma terapisini yasaklayan ve yasağa uymayan terapistleri tıbbi lisanslarını ellerinden almakla tehdit eden düzenlemeler getirdiğini duyurmuştu. Kanada da geçen ay bu tür danışmanlığı yasaklamış ve cinsiyet karmaşası yaşayan bireylere yardım etmeye çalışan konuşma terapistleri için hapis cezası öngörmekle kalmamış, din adamlarının cinsellikle ilgili öğretileri dile getirme özgürlüğünü de tehdit etmişti.
Konuşma terapisi, genel disforisi olan hastalar için standart bir uygulamadır. Öyleyse cinsiyetleri konusunda kafası karışık hastalara yardım etmek için kullanıldığında neden barbarca bir şeymiş gibi muamele görüyor?
Disfori ve “Cinsiyet Disforisi”
2013 yılında "cinsiyet disforisi" olarak bilinen bir teşhisin ortaya atılmasıyla işler rayından çıkmaya başladı. "Disfori" bağımsız bir klinik terim olarak uzun zamandır kullanılır ve derin bir huzursuzluk veya memnuniyetsizlik hissi anlamına gelir; coşkunun tam tersidir. Disfori kendi başına bir ruh sağlığı teşhisi değildir; cinsiyet disforisinden daha derin ve çok daha kapsamlı bir şeyin belirtisidir.
Genelleşmiş mutsuzluk, huzursuzluk, memnuniyetsizlik veya hayal kırıklığı hali anlamına gelen disfori, madde kullanım bozuklukları, stres, anksiyete ve depresif bozukluk gibi çeşitli zihinsel durumlarla ilişkili bir semptomdur. Terapistler ve psikiyatristler, disfori yaşayan hastaları tedavi etmek için altta yatan nedenleri derinlemesine araştırır ve bunları hafifletmek için uygun bir plan oluşturur. Etkili psikolojik tedavi bu şekilde gerçekleştirilir.
Ancak 2013 yılında, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA - The American Psychological Association) bu yaklaşımı değiştirdi ve disforinin cinsiyetle ilgili olması halinde, hastalara psikolojik değerlendirme yapılmaksızın doğrudan karşı cinse ait hormonların reçete edilmesini ve sağlıklı vücut parçalarının ameliyatla alınmasını salık verdi. APA'nın ilgili bilgi formunda şöyle yazıyor: "Doğduklarındaki cinsiyetleri ile kendilerini tanımladıkları cinsiyet arasında uyumsuzluk yaşayan bireylere cinsiyet disforisi tanısı konulacaktır."
Bu terimin kullanılmasındaki amaç, artık bir hastalık olarak kabul edilmeyen cinsiyet disforisi ile teşhis edilen hastaların akıl hastalığı ile damgalanmasını önlemek ve bunu yaparken sigorta şirketlerini de tatmin edecek bir tanı kodu sağlamaktı. Sonuç olarak, bugün tıbbi ortamlarda bir hasta cinsiyetinden bahsettiği anda, çoğu çocuk doktoru, psikiyatrist ve psikolog o kişiye hemen cinsiyet disforisi tanısı koyuyor ve onu doğrudan karşı cinsiyet hormonlarına ve sakatlayıcı transseksüel ameliyatlarına yönlendiren bir sürece dahil ediyor.
Kişinin hissettiği rahatsızlığın nedenlerini keşfetmek için danışmanlık verilen günler geride kaldı. Olumsuz çocukluk çağı yaşantıları için danışmanlık almak isteyen hastaların, yardım etmeye açık bir psikolog bulmaları artık neredeyse imkansız.

Cinsiyet Disforisi Neyden Kaynaklanıyor?
Transseksüel endüstrisi tarafından istismar edilen, kafa karışıklığı yaşayan ve şifa arayışında olan binlerce insan yardım için bana yazıyor. Her zaman ilk olarak şu soruları soruyorum: "Siz (ya da çocuğunuz) ilk ne zaman cinsiyet hoşnutsuzluğu hissettiniz (ya da ifade ettiniz)?", "O zamana kadar hayatınızda neler olup bitti?" ve "Neden olduğunuz kişiyi yok etmek istiyorsunuz?"
Yardım için benimle iletişime geçen birçok kişi ya hiçbir şey hatırlamıyor ya da geçmişte yaşadıkları deneyimleri küçümsüyor. Nazikçe bazı sorular sorduğum birkaç e-posta alışverişi yapıyoruz ve inanılmaz sonuçlarla karşılaşıyoruz. Bu soru-cevap seansından sonra, bana ulaşanların tamamı, alternatif bir cinsiyete bürünme dürtülerini tetikleyen şeyin ne olduğunu tam olarak belirleyebiliyor. Bu tetikleyiciler çocukluklarında yaşadıkları istismar, terk edilme ve ihmalden oluşuyor.
Unutmayın, cinsiyet disforisinin muhakkak altta yatan bir nedeni vardır.
Olumsuz Çocukluk Travmalarının Cinsiyet Disforisi Üzerindeki Etkisi
Araştırmacılar tarafından yeni bir terim geliştirildi: "Olumsuz Çocukluk Çağı Yaşantıları (ACE)". Psychology Today Dergisi'ne göre, Olumsuz Çocukluk Çağı Yaşantıları (ACE), bir çocuğun büyürken karşılaşabileceği veya tanık olabileceği çeşitli olumsuz durumları ifade eder [1]. Bu deneyimler arasında duygusal, fiziksel veya cinsel istismar; duygusal veya fiziksel ihmal; ebeveynlerin ayrılması veya boşanması; aile içi şiddetin yaşandığı bir evde yaşamak; veya alkolik, madde bağımlısı veya akıl hastası biriyle aynı evde yaşamak yer alır.
Olumsuz çocukluk çağı yaşantıları oldukça yaygın olarak görülmektedir. 1990'larda gizli bir ankete katılan 17.000 kişinin neredeyse üçte ikisi, çocukluk çağında bir veya daha fazla olumsuz deneyim yaşadığını belirtmiştir. Bu şaşırtıcı istatistik, bilim adamlarını bu olumsuz çocukluk yaşantılarının fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini incelemeye sevk etmiştir.
Olumsuz çocukluk yaşantıları ciddi şekilde ele alınmayı gerektiren bir konudur, zira bu tür deneyimler bir çocuğun beyin gelişimine olumsuz yönde müdahale edebilir; temel ihtiyaçların yönetildiği ve kimlik oluşumunun gerçekleştiği beyinde önemli değişikliklere yol açabilir [2]. Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) tarafından ifade edildiği üzere, olumsuz çocukluk deneyimlerinden kaynaklanan toksik stres, beyin gelişimini etkileyebilir ve vücudun stresle başa çıkma tepkilerini değiştirebilir [3]. Olumsuz çocukluk çağı yaşantıları, yetişkinlik döneminde kronik sağlık sorunları, ruhsal hastalıklar ve madde kullanımıyla ilişkilendirilir.
Bir erkek çocuğun "dişi bir beyne sahip olduğunu" iddia ederek kız olduğunu söylemesinin nedeni, onun gerçekte dişi bir beyne sahip olması değil, beyin gelişiminin olumsuz çocukluk deneyimlerinin etkisi altında kalmış olmasıdır. Bu tür bir durum, cinsiyet disforisi yaşayan bireyler arasında oldukça yaygın bir şekilde gözlemlenir.
Olumsuz çocukluk çağı yaşantıları arasında yer alan çocuk cinsel istismarı, özellikle iğrenç ve travmatik bir deneyim olarak öne çıkmaktadır. Benimle iletişime geçen insanların büyük bir kısmı, benimle benzer şekilde, cinsel istismara uğradıkları deneyimler yaşamışlardır. Belirtmek gerekir ki, çocuk cinsel istismarı fiziksel dokunuşun ötesine geçen bir fenomeni ifade eder. Çocuklar, pornografik içeriklere maruz bırakılma, eğitim kurumlarında cinselliği içeren materyallerin sınıf kütüphanelerine eklenmesi gibi fiziksel temasın olmadığı saldırılarla da karşılaşabilmektedir [4]. Bu tür vakalar da çocuk cinsel istismarı kapsamına girmekte olup masum çocuklar üzerinde geniş çaplı etkiler bırakmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü çocuk cinsel istismarını şu şekilde tanımlamaktadır: "Bir çocuğun tam olarak anlamadığı, bilgilendirilmiş rıza gösteremediği veya gelişimsel olarak hazır olmadığı ve rıza gösteremeyeceği ya da toplumun yasalarını veya sosyal tabularını ihlal eden cinsel faaliyetlere dahil edilmesi."
Şimdiye dek benimle iletişime geçen binlerce insanın tamamı, kendi özgün kimlikleri yerine alternatif bir kimliğe kaçmak istedikleri ilk anı tam olarak tespit edebildi. Bu tespit, genellikle olumsuz çocukluk deneyimleriyle örtüşen bir zaman aralığına denk geliyor. Örneğin, cinsel istismara uğrayan erkek çocuklar, bu olumsuz deneyimlerinden sonra cinsel organlarından kurtulma dürtüsü geliştirebiliyor.
"Cinsiyet disforisi" tanısının insanları etkili bir bakım sürecinden uzaklaştırarak onlara zarar verdiği nokta burada ortaya çıkıyor. Olumsuz çocukluk deneyimlerinden başlayıp cinsiyet hoşnutsuzluğuna giden noktaları birleştirmek ve ilişkilendirmek, ikisi arasındaki bağlantıyı görmek isteyenler için oldukça basittir. Bu bağlantı, cinsiyet uzmanları dışındaki çoğu kişi tarafından açıkça anlaşılmaktadır.
Acı çeken insanlardan oluşan bütün bir nüfus katliama sürükleniyor. Anlamlandıramadıkları duygularla mücadele etmeye çabalarken, çocukluk dönemlerinden gelen olumsuz deneyimlerin etkisini taşıyorlar. Destek almak içinse, tek hedefleri cinsiyet disforisi tanısı koymak ve bunu takiben bireyleri karşı cinsiyet hormonlarına ve transseksüel ameliyatlarına yönlendirmek olan sözde eğitimli "cinsiyet uzmanlarına" başvurmak durumunda bırakılıyorlar.
Bu arada, cinsiyet konusunun dışında, olumsuz çocukluk yaşantılarına odaklanan psikologlar dayanıklılık ve travma üzerine çalışmalar yürüterek, geçmişten gelen zorlu anıları ve duyguları yeniden değerlendiren iyileşme stratejileri sunuyor. Bu süreçte, profesyonel ruh sağlığı hizmetlerinin bir parçası olarak önerilen konuşma terapisine başvurulmasını tavsiye ediyorlar. Ameliyat ve hormon tedavilerine ise tavsiyelerinde yer vermiyorlar, zira bu tür yöntemler travma sonrası stres bozukluğunu artırarak bireylere zarar veriyor.

Pervasızca Konan Teşhisler Yüzünden İnsanlar Acı Çekiyor
Benimle iletişime geçen kişilerden biri, yakın tarihli bir makalede adı Adrian olarak geçen, yirmili yaşlarının ortasında bir erkek olan Richard Anumene’ydi. Richard, cinsiyet değiştirme ameliyatından sadece beş ay sonra intihar etmeyi düşünecek kadar perişan bir halde bana ulaştı. Adrian'ın hikayesini buradan okuyabilirsiniz.
Şizofreni, bipolar bozukluk ve amansız TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) nedeniyle psikiyatrist ve psikolog takibi altındayken, Richard'a cinsiyet disforisi teşhisi konmuş ve derhal karşı cinsiyet hormonları reçete edilerek cinsiyet değiştirme ameliyatı tavsiye edilmiş.
Richard deneyimini şu şekilde ifade ediyor: "Bunu bana neden yaptılar? Bende cinsiyet disforisi yoktu." Richard'ın zihinsel rahatsızlıkları hâlâ devam ediyor ve sakatlanmış bir bedenin getirdiği dehşet de buna eklenmiş durumda. Disforisinin cinsiyetten çok daha geniş kapsamlı olduğunu artık net bir şekilde görüyor. Disforisi, bir dizi zihinsel hastalığın bir belirtisiydi. "Cinsiyet değiştirme" ameliyatları tamamen gereksizdi.
Benim 1983'teki deneyimim de benzer hataları içeriyor. Yıllarca psikolojik sıkıntı çektim ve cinsiyet değişimi konusunda en saygın "cinsiyet uzmanları" (!) olarak kabul edilen bir cerrah ve bir cinsiyet terapistinden tavsiye istedim. Bana, erkek bedenimi kadın hislerimle örtüşecek şekilde dönüştürmenin ruhsal yaralarımı iyileştireceğine dair güvence verdiler. Ama iyileştirmedi. Cinsiyet değişimi ameliyatı ile dönüştürülmüş bedenimde dahi aşırı düzeyde sıkıntı yaşamaya devam ettim ve intiharı düşüncesine kadar sürüklendim. Şu an iyileşmiş bir şekilde erkek bedenime geri dönmüş durumdayım ve Richard gibi, cinsiyet değiştirme kararı nedeniyle pişmanlık yaşayan diğer bireylere geri dönüş yolunu bulma konusunda umut aşılamaya çalışıyorum.
İyileşmeye Giden Yol
Cinsiyet terapistleri insanları başlangıçta olumsuz çocukluk deneyimleri için tedavi etselerdi, ne kadar çok trajedinin önlenebileceğini hayal edin.
Olumsuz çocukluk çağı yaşantılarından iyileşmeye giden yol, bu travmatik denetimleri tanımlama ve kabul etme gibi kritik bir adımla başlar. Benim için gerçek iyileşme, çocukluk dönemimde yaşadığım duygusal, fiziksel ve cinsel istismarları tanımam ve kabullenmemle başladı. Ardından, lisanslı bir terapist eşliğinde güçlü duygularım üzerinde çalıştıkça, kadın olduğuma dair yanılgım dağıldı ve zamanla tamamen ortadan kalktı.
Ancak cinsiyet söz konusu olduğunda, trans savunucuları konuşma terapisini yanlış bir şekilde "barbarca" olarak etiketleyip "dönüşüm terapisi" olarak adlandırıyor ve uydurma cinsiyet kimliklerini onaylamayan her türlü terapiyi yasaklamak için eyalet meclislerinde ve uluslararası platformlarda lobi çalışmaları yapıyorlar. Sert ve agresif bir üslupla, terapötik müdahaleyi destekleyen herkesi "transfobik" olarak karalıyor ve tıbbi lisanslarını iptal etmekle tehdit ediyorlar. Oysaki gerçekte "dönüşüm terapisi" olarak nitelendirilebilecek tek şey, cinsiyet uzmanlarının insanları alternatif bir cinsiyete "dönüştürmek" için hormonal ve cerrahi önlemler uyguladığı barbarca rejimdir.
Kanıtlar açıktır: Olumsuz çocukluk çağı yaşantıları "bir çocuğun gelişimini bozabilir ve fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel refahını yetişkinliğe kadar etkileyebilir."[5] Terapistler ve danışanlar, altta yatan sorunlar için cinsiyet sıkıntısının ötesine bakma özgürlüğüne sahip olmalıdır.
Ebeveynler çocuklarını cinsiyet kliniklerinden uzak tutmalı, lisanslı travma terapistlerinden hizmet almalı ve çocuklarına olumsuz çocukluk çağı yaşantılarına yönelik tedavi protokollerinin uygulanması konusunda ısrarcı olmalıdır. Travma terapistleri, cinsiyet disforisine özel bir yaklaşımı terk ederek, travma terapilerini tüm disforik durumlarla başa çıkmak isteyen bireylere uygulama konusunda ruh sağlığı alanına müdahale etmelidir.
Richard’a, bana ve benimle iletişime geçen binlerce kişiye cinsiyet disforisi teşhisi konmamalıydı. Hatalı teşhis, iyileşme sürecimizi neredeyse kalıcı olarak baltalıyordu. Richard, kliniğe karşı yasal işlem başlatıyor. Cinsiyet terapistleri geçmiş deneyimlerimizi göz ardı ederek bedenlerimize geri dönülmez şekilde zarar verdiler. Bunun hesabını vermeliler.
[1] https://www.psychologytoday.com/us/basics/adverse-childhood-experiences
[2] https://thebestbrainpossible.com/mental-health-trauma-aces
[3] https://www.cdc.gov/vitalsigns/aces/index.html
[4] https://www.dailysignal.com/2019/11/02/sexually-explicit-books-were-put-in-these-virginia-classrooms-parents-want-answers
[5] https://psychcentral.com/ptsd/adverse-childhood-experiences-post-traumatic-stress-disorder#takeaway
Kaynak: The Federalist
1 Temmuz 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bize Katılın!
Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?