Beyin Gelişimini Tamamlamamış Gençlerin Geri Dönüşü Olmayan Kararlar Almalarına Neden İzin Veriyoruz?

Beynimiz gelişmeye devam ettikçe bizim de değiştiğimizi kimsenin fark edememesi çok komik. Yirmili yaşlarımın başında çocuk sahibi olmamamın sorun olmayacağını düşünmüştüm, ancak yirmili yaşlarımın sonuna geldiğimde önceliklerim değişti. Geleneksel şekilde hamile kalamamış olmama rağmen, bir erkek bebekle kutsandığım için çok şanslıydım. Hayatımın hiçbir döneminde böylesine ani bir sevgi hissetmemiştim. Çocuğumu dünyadan korumak ve mutlu bir hayat yaşamasına yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapacağımı biliyordum. Oğlum hayatımı mümkün olduğunu hiç düşünmediğim şekilde değiştirdi.
Oğlum hiçbir zaman tipik bir atletik çocuk olmadı. Eşyaların nasıl çalıştığı, bitkilerin nasıl büyüdüğü gibi bilime dair her şeyle ilgilenirdi. İnsanlar çöp atmaya devam ettikçe dünyanın sonunun ne olacağı hakkında endişelenirdi. Sakar ve beceriksizdi (bunun bende teşhis edilen ve ona geçen genetik bir durumla ilgili olduğunu çok sonraları öğrendik).
Oğlum icat edeceği makineler için planlar yapmayı çok severdi. Dil öğrenmeyi severdi ve seyahat ettiğimizde bunu İngilizce bilmeyen insanlarla konuşarak yapardı. Hem arkadaşlarından hem de yabancılardan övgü alan harika davranışları vardı. İnanılmaz bir hayal gücü vardı ve ben de bunu beslemek için elimden geleni yaptım. Beraber kaleler inşa eder ve rol yapardık. Ev eşyalarından bir şeyler yapardık. Kukla gösterileri yapar, aile üyeleri için küçük gösteriler düzenlerdik.
Tatlı, sevecen, hassas, komik, zeki ve karizmatik küçük oğlum 3 yaşında anaokuluna başladı. Okula başladıktan kısa bir süre sonra oğlumun diğer çocuklara çok fazla sarıldığını söyleyen bir telefon aldım. Okulun azarlamasına rağmen oğlum yabancılara, yetişkinlere, gençlere ve kendi yaşındaki çocuklara karşı nazik ve sevecen olmaya devam etti. Herkes onun ne kadar özel olduğunu söylüyor ve onu gerçekten dinliyordu.

Sarılma olayından sonra eşim onu okuldan almak ve evde eğitmek istedi. Keşke zamanda geriye gidebilseydim ve tam olarak bunu yapabilseydim; çünkü şefkatli, sevgi dolu ve hassas oğlum okulda acımasızca zorbalığa uğradı ve okul bunu durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Diğer öğrenciler tarafından zorbalığa uğrayan oğlumu birçok kez savunmama rağmen, okul hiçbir zaman gerçekten devreye girmedi. Oğlum o kadar çok zorbalığa maruz kaldı ki anksiyete ve depresif bozukluk geliştirdi. Ona yardımcı olmak için danışmanlık aradık. Okul personeli ile bir araya geldik ve ona yardım etmenin yolları üzerinde çalıştık ancak sonuçta bu çabaların hiçbiri başarılı olmadı.
Eminim ki birileri şu ana kadar söylediklerime dayanarak oğlumun transseksüel olacağına dair işaretler olduğunu söylemeye çalışacaktır. Bu insanlar yanılacaklar. Oğlumla olan kısa etkileşimlerinizden veya uzaktan gözlemlerinizden oğlumu tanıyamazsınız. Cinsiyet ideolojisi onu ele geçirene kadar oğlumla ilgili çok güzel anılarım var. Ama bir kez kapıldıktan sonra o bir yabancıya dönüştü.
Toplumsal cinsiyet ideolojisi zamanımızın en büyük zorbasıdır. Hayatımda pek çok zor şeyle baş etmek zorunda kaldım ama bu mücadeleyi vereceğimi hiç düşünmemiştim.
Eminim bu duyguyu yaşayan başka ebeveynler de vardır. Oğlum bir buçuk yıl önce bana transseksüel olduğunu söyledi. Bu haber birdenbire ortaya çıktı. Şu anda kısırlaşma, sakat kalma ve asla cinsel bir deneyim yaşayamama yolunda hızla ilerliyor. Hormon tedavisi adı altında verilen karşı cinsiyet hormonu kullanımının riskleri dehşet verici, ancak hükümetimiz bu ilaçların masraflarını sorgusuz sualsiz karşılayacak. Oğlumun gittiği cinsiyet kliniğine ulaşmaya çalıştığımda, onlarla tekrar iletişime geçersem polise başvuracaklarını söylediler. Bana gönderilen ilk mail gereksiz klasörüme gitmiş. İkinci kez ulaşıp ailemizin tıbbi geçmişinin kendileriyle paylaşılmamış olmasından duyduğum endişeyi dile getirdiğimde de aynı yanıtla karşılaştım. Bu nasıl tıbbi bakım? Oğlum, sınırlı bilgisiyle ailemizin tıbbi geçmişini eksik bir şekilde paylaştığında farkında olmadığı ciddi bir kalp rahatsızlığı nedeniyle ölebilirdi.
Bence kimse bu ideolojinin ailelere, özellikle de annelere ne yaptığından bahsetmiyor. Size kendi hayatıma son vermeyi düşündüğümü ve bunun için çeşitli seçenekleri gözden geçirdiğimi söyleyebilirim (örneğin bileklerimi kesmezdim çünkü çok acırdı, ama hap almak mantıklı bir yol gibi görünüyordu ve beni bulanlar için en az karışıklık yaratacak yöntem de bu olabilirdi).

Bunu yine de yapmayacağım çünkü etrafımdakileri çok fazla önemsiyorum. Ailemi incitmek istemiyorum. Kocamı ve oğlumu terk etmek istemiyorum. Şu anda yaşadığımız bu kabusta onlara kim yardım edecek? Bu durum benim için gerçekten çok acı verici. Tamamen paramparça olmuş durumdayım ve çoğu zaman yaşamanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Ama devam edeceğim ve elimden geldiğince mücadele edeceğim. Eğer pes edersem, oğlumu bundan kim kurtaracak? Çoğu günümü yenilmiş hissederek geçiriyorum. Kendimi işe yaramaz ve kendi çocuğuma ebeveynlik yapma becerim konusunda yargılanmış hissediyorum. Kalbimin derinliklerinde oğlumun transseksüel olmadığını biliyorum. Otizm spektrumunda olması çok büyük bir olasılık.
Arkadaş çevrem gittikçe daralıyor. Destekleyici görünen bazı insanlar var ama korkarım ki bu durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamıyorlar. Onların çocukları da okullarda öğretilen cinsiyet ideolojisinin tesirinden muaf değil. Beni görmezden gelmeyi ya da yargılamayı seçenler hayatımda olmasını istediğim insanlar değil.
Eminim ki dışarıda bunun tam bir çılgınlık olduğunu düşünen ve bu konuda konuşmak isteyen çok daha fazla insan vardır. Bu kişiler tepkilerden, işlerini kaybetmekten, hedef gösterilmekten, transfobik ya da bağnaz olarak etiketlenmekten korkuyorlar.
Oğlum inat edip kayalarla dolu sığ suya balıklama dalarken, çocuklar üzerinde yapılan bu deneyi durdurmak için mücadele etmeye devam ediyorum ve hiç olmadığı kadar yalnız hissetmeye devam ediyorum. Eskiden oğlum olan yabancıyla ilişkimi sürdürmeye çalışacağım. Kanser ve kan pıhtılaşması komplikasyonları nedeniyle menopoz sırasında almamam tavsiye edilen hormon replasman terapisini almasının sonucu olarak ömür boyu tıbbi sorunlar yaşamayacağı umuduna tutunacağım.
Onun 18 yaşında bir yetişkin olduğunu söyleyenlere iki soru soruyorum: Tıp tarihinde ne zaman bir insan kendi kendine teşhis koyabilmiştir? Neden çocukların ve gençlerin beyinleri tam olarak gelişmeden geri dönüşü olmayan hayati kararlar almalarına izin veriyoruz? Bir arkadaşım "O kadar açık fikirli olduk ki, beynimiz düştü" demişti. Umarım tıp dünyası çocuklarımız için çok geç olmadan onlara verdikleri zararı görür.
Kaynak: pitt.substack.com
13 Kasım 2023
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK İÇERİKLER
Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?