Araştırma: Cinsiyet Disforisi Yaşayanlar için Cinsiyet Değişimi Hayat Kurtarıcı mı?

Kanıta Dayalı Cinsiyet Tıbbı Derneği uzmanları, translara yönelik toplumsal 'onay'ın ve cinsiyet değiştirme prosedürlerinin bu kişilerin ruh sağlığı ve intihar oranları üzerindeki etkilerini araştırdı.
Araştırma: Cinsiyet Disforisi Yaşayanlar için Cinsiyet Değişimi Hayat Kurtarıcı mı?


Cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) olan veya karşı cinsiyeti taklit eden her genç veya yetişkinin isteklerini tam olarak onaylamaz ve desteklemezsek, onların olası ölümlerinden sorumlu olma riskiyle karşı karşıya kalacağımız iddiası, uzun süredir tartışılmaz bir gerçek olarak tekrarlanıyor. "Ölü bir kız mı istersiniz canlı bir oğul mu?" tehdidi, yetkililerin cinsiyet değişiminin hayat kurtarıcı olduğu yönündeki sürekli iddialarıyla pekiştiriliyor.

Bu ciddi bir suçlama çünkü hayatların tehlikede olduğu söyleniyor. Ancak iddianın yanlış olduğu kadar manipülatif olduğunu da takdir etmeliyiz. Kanıta Dayalı Cinsiyet Tıbbı Derneği'nin (SEGM) son derece dikkatli ve adil araştırma uzmanları tarafından gerçekleştirilen bir tıbbi araştırma bunu açıkça ortaya koyuyor.

SEGM’nin bu konuda yayınladığı yeni ve önemli bir araştırma özeti, Danimarka'da translık ve intihar eğilimi üzerine yeni bir Journal of the American Medical Association (JAMA) araştırma makalesine odaklanıyor, ancak bu konudaki daha geniş ve uluslararası araştırmaları da ele alıyor. Yorumları son derece aydınlatıcı.

SEGM ilk olarak, bir kişinin cinsiyet hoşnutsuzluğunu “onaylama” adı altında teşvik etmenin veya ilaçlar yoluyla tıbbi müdahale sağlamanın ya da sağlıklı vücut parçalarını yok etmenin intihar oranlarını azaltmada önemli bir etkisi olmadığını açıklıyor.

Cinsiyet disforisi
Cinsiyet disforisini “onaylama” adı altında teşvik etmenin intihar oranlarını azaltmadığı tespit edilmiştir.

SEGM araştırmacıları şöyle açıklıyor: 

"Bir bulgu, çok sayıda çalışma arasında dikkat çekici ölçüde tutarlıdır. Cinsiyet değişimini teşvik etmenin özellikle son yıllardaki yaygınlığına rağmen, transseksüel olarak adlandırılan kişiler ciddi psikiyatrik semptom yüküyle mücadele etmeye ve intihar sonucu ölümler de dahil olmak üzere, önemli ölçüde yüksek hastalık ve ölüm riski altında kalmaya devam ediyor.

Diğer çalışmalar, bireyin cinsiyet değiştirme aşamasına bakılmaksızın (ameliyat öncesi değerlendirmeden ameliyat sonrası döneme kadar) sürekli olarak yüksek intihar oranları bildirmiştir. Cinsiyet hoşnutsuzluğu olan gençlerde intihar eğilimi üzerine yapılan araştırmalar, intihar eğiliminin yüksek olmasına rağmen, psikiyatrik semptomlardan muzdarip ancak cinsiyet hoşnutsuzluğu olmayan gençlerle  karşılaştırılabilir olduğunu ve intihar nedeniyle mutlak ölüm riskinin düşük kaldığını göstermektedir.”

Dünyanın en ilerici ülke ve topluluklarında bile transseksüellere yönelik yaygın toplumsal “onay”, ruh sağlığı ve intihar oranları üzerinde önemsiz bir etkiye sahip olmuştur. Ameliyatların ve ilaç tedavilerinin de yardımcı olduğu gösterilememiştir. Yani, cinsiyet değişimi ve onay, ne hayat kurtarıcıdır ne de ruh sağlığını iyileştirici.

Ruh sağlığı ile ilgili olarak, bu yeni JAMA çalışması "Danimarka'daki transların trans olmayan kişilere kıyasla belirgin bir şekilde yüksek psikiyatrik hastalık oranına sahip olduğunu (%43'e karşı %7)" göstermektedir. Sözde alternatif cinsiyetlerin ve cinsel ilişkilerin İskandinavya'da olduğundan daha çok onaylanması neredeyse imkansızdır. Zihinsel güçlüklerin bu yüksek yaygınlığı, geçen yıl yayınlanan bir Atlantic makalesindeki bu grafikle de desteklenmektedir.

Cinsiyet disforisi
Atlantic makalesinde yer alan grafik, zihinsel güçlüklerin farklı gruplar arasındaki yüksek yaygınlığını desteklemektedir.

İntihar eğilimi ile ilgili olarak SEGM akademisyenleri şunları açıklamaktadır:

“Özellikle, kendini transgender olarak gören insanlar arasında intihar girişimi oranı 7,7 kat (son on yılda 6,6 kat), intihardan ölüm oranı 3,5 kat (son on yılda 2,8 kat), intihara bağlı olmayan ölüm oranı 1,9 kat (son on yılda 1,7 kat) ve tüm nedenlere bağlı ölüm oranı iki kat (son on yılda 1,7 kat) daha yüksektir.”

Bu rakamlar "diğer ülkelerdeki nüfus çalışmalarından elde edilen bulgularla tutarlıdır." Araştırmacılar, "Transseksüel Hollandalı, İsveçli ve İngiliz kişiler arasında da benzer şekilde rahatsız edici uzun vadeli sağlık sonuçları bulunmuştur" diye eklemiştir.

Ve en çarpıcı olanı, "Hollanda'da yapılan uzun vadeli bir çalışma, 'cinsiyet değiştirme sürecinin her aşamasında intihardan ölümlerin eşit oranlarda gerçekleştiğini' ortaya koymuştur" ve bu da cinsiyet değişiminin gerçekten de hayat kurtarıcı olmadığını bir kez daha göstermektedir.

İkinci olarak, cinsiyet karmaşası yaşayanların intihar eğilimleri yüksek olsa da, gerçekte, genele kıyasla oldukça düşüktür. SEGM açıklıyor:

“Cinsiyet karmaşası yaşayan gençlerde intihar eğilimi üzerine yapılan araştırmalar, intihar eğilimlerinin yüksek olmasına rağmen, psikiyatrik semptomlardan muzdarip ancak cinsiyet disforisi olmayan gençlerle karşılaştırılabilir olduğunu ve intihar nedeniyle mutlak ölüm riskinin düşük kaldığını göstermektedir.”

Cinsiyet olumlayıcı tedavi
"Cinsiyet olumlayıcı tedavi"nin psikolojik yararlarına ilişkin kanıtlar çok düşük kesinlikteyken, zararları çok daha iyi belirlenmiştir.

Spesifik olarak, ortalama bir klinisyenin intihar sonucu ölen bir hastayla karşılaşmadan önce 1333 transseksüel hastayı tedavi etmesi gerekecektir.

Üçüncüsü, JAMA çalışması, son zamanlarda özellikle gençler arasında görülen transseksüellik iddialarında çarpıcı ve benzeri görülmemiş bir artış olduğunu gösteren diğer verileri desteklemektedir. Bu durum, insan gelişiminde doğal olan her şeyden çok sosyal bulaşmanın rolüne işaret etmektedir.

SEGM, "[JAMA] çalışması 42 yıllık bir süreci kapsamasına rağmen, çalışmadaki tüm transseksüellerin yaklaşık %70'i son on yıla, yani 2010-2021 yılları arasına aittir. Bu dikkat çekicidir" diyor.

Hiç kimse, cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan gençleri ve yetişkinleri cinsiyet değişimine teşvik etmeyen ebeveynlerin, öğretmenlerin ve geniş aile üyelerinin bu kişilerin ölümlerinden sorumlu olacağı yönündeki manipülatif iddialarla zorbalığa maruz bırakılmamalıdır. Bu manipülatif ve gerçek dışı bir söylemdir. Ayrıca bu söylem, artan olumlamanın intiharı ve akıl hastalığını kayda değer bir şekilde önlemediğini de göstermektedir. Hatta daha da kötüleştiriyor olabilir.

SEGM'in de belirttiği gibi:

“Bugüne kadar yapılan tüm sistematik kanıt incelemeleri, ‘cinsiyet olumlayıcı’ ergenlik engelleyicilerin, karşı cinsiyet hormonlarının ve gençlere yönelik transseksüel ameliyatlarının psikolojik yararına ilişkin kanıtların çok düşük kesinlikte olduğu sonucuna varmıştır. Buna karşılık, hormonal müdahalelerin kısırlık, sterilite ve kemik ve kardiyovasküler sağlık üzerindeki olumsuz etkileri de dahil olmak üzere zararları çok daha iyi belirlenmiştir.”

“Cinsiyet olumlama” sahte bir merhamettir. Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan insanların ihtiyacı olan şey, yanlış bedende doğamayacakları gerçeğini kabullenmelerini sağlayacak yardım almalarıdır. Fıtri bedenlerimiz bize bir armağandır. Sağlıklı bedenlerimizi sakatlamak ruhumuzu iyileştirmeyecektir.

Kaynak: dailycitizen.focusonthefamily.com

27 Aralık 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Bize Katılın!

Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.