Transseksüellik Pişmanlığı: Gerçek ve Büyüyen Bir Fenomen

Yeni bir çalışma, cinsiyet değiştirdikten sonra pişman olarak esas cinsiyetine dönen detransların ihtiyacı olan bakım ve desteği inceliyor.
Transseksüellik Pişmanlığı: Gerçek ve Büyüyen Bir Fenomen


Son birkaç yıl içinde, internet üzerinde git gide büyüyen bir detrans (transseksüellikten vazgeçip esas cinsiyetine dönenler) topluluğu oluşmuştur. Yakın tarihte 60 Minutes isimli bir radyo programı translıktan vazgeçenleri ve hikayelerini anlatmış ve son zamanlarda ana akım medyada konuya gösterilen ilgi artmıştır. Ancak “detransition” (esas cinsiyete dönüş) hala yeterince anlaşılmamış bir fenomendir. Yakın zamanda keşif amaçlı yapılan kesitsel bir çalışma, konuyla ilgili daha fazla akademik araştırma için bir sıçrama tahtası görevi görmeyi amaçlamaktadır [1]. Bu çalışma, translıktan vazgeçip esas cinsiyetine dönenlerin ihtiyacı olan bakım ve desteği ve bunların eksikliğini ortaya çıkarmaya odaklanmaktadır.

Bahsi geçen çalışmada, toplam 237 anket katılımcısının %92'si kadınlardan oluşmaktadır. Yaklaşık 2/3'ü hem sosyal hem de tıbbi cinsiyet değişikliği yapmışken, 1/3'ünden biraz azı sadece sosyal cinsiyet değişikliği yapmıştır (herhangi bir tıbbi müdahale olmadan sosyal hayatta karşı cinsiyettenmiş gibi yaşamıştır). Tıbbi cinsiyet değişikliği yapanların %46'sı, cinsiyet değişimini teşvik eden tedavi yaklaşımı sonucunda sadece hormon tedavisi almakla kalmamış, cinsiyet değiştirme ameliyatları da geçirmiştir.

Ortalama cinsiyet değiştirme yaşı sosyal cinsiyet değişikliği için kadınlarda 17, erkeklerde 24 yaşken; tıbbi cinsiyet değişikliği için kadınlarda 20, erkeklerde 26 yaştır. Katılımcıların dörtte biri ise tıbbi cinsiyet değişikliğine 18 yaşından önce başlamıştır. Ortalama olarak, cinsiyet değişiminin başlamasından yaklaşık 5 yıl sonra esas cinsiyete dönülmüştür (erkeklerde bu süreç biraz daha uzun sürmektedir).

Katılımcıların kendi cinsiyetlerine dönme kararı en çok cinsiyet disforilerinin (cinsiyet hoşnutsuzluğunun) başka sorunlarla ilişkili olduğunun farkına varmaları (%70), pek çok kimyasal madde ile yaşamak durumunda oldukları için ileriye dönük sağlık endişeleri duymaları (%62) ve cinsiyet değiştirmenin disforilerini ortadan kaldırmadığını görmeleri (%50) sonucunda ortaya çıkmıştır. İlginç bir şekilde, her 10 katılımcının 4'ünden fazlası (%43) siyasi görüşlerindeki değişikliği esas cinsiyete dönüş nedeni olarak göstermiştir.

Katılımcıların çoğu, esas cinsiyete dönüş sürecinde tıbbi kurumlar, ruh sağlığı kuruluşları ve LGBT topluluklarından ihtiyaç duydukları yardımı bulmakta önemli zorluklar yaşadıklarını bildirmiştir. Katılımcıların bir kısmı LGBT ve tıbbi topluluklardan olumsuz tepkiler aldıklarını bildirmiş ve %51'i esas cinsiyete dönüş sürecinde desteklenmediğini ifade etmiştir.

Transseksüel
Transseksüellikten vazgeçenlerin birçoğu, ihtiyaç duydukları yardımı bulmakta güçlük yaşıyor.

Detransların çoğu, eşlik eden ruh sağlığı sorunlarını yönetme (%65), tıbbi cinsiyet değişikliğine alternatifler bulma (%65) ve pişmanlıkla başa çıkma (%60) ile ilgili devam eden ihtiyaçları olduğunu bildirmiştir. Örneklemin yarısı hormon uygulamalarının durdurulması veya değiştirilmesi konusunda tıbbi bilgiye ihtiyaç duyduğunu bildirmiştir. Bu uygulamalar ve yan etkileri konusunda yazılmış bilimsel yayınlar çok zayıftır. Katılımcıların büyük çoğunluğu, başkalarının translıktan vazgeçme deneyimleri hakkında bilgi alma (%87) ve diğer detranslarla iletişim kurma (%76) ihtiyacını da dile getirmiştir. Bu çalışma, detranslara yönelik tıbbi, psikolojik, hukuki ve sosyal desteğin sağlanmasının aciliyetini vurgulamaktadır.

Bu çalışma, detransların deneyimine ilişkin ilk geniş kapsamlı ve hakemli çalışmadır. Bu yılın başlarında yapılan başka bir çalışma da detransların deneyimlerini incelemeye çalışmış, ancak transseksüel, non-binary (iki cinsiyeti de reddeden, kendini iki cinsiyetten birinde hissetmediğini iddia eden kişi) veya "cross-dresser" (karşı cinsiyetin kıyafetlerini giyen kişi) olduğunu iddia eden bireylerden oluşan bir örneklem kullanmıştır [2]. Bu diğer çalışma, bu kişilerin esas cinsiyete dönüş için başlıca nedeninin dış baskı olduğunu öne sürmüştür. Buna karşılık, açıkça detrans olduğunu söyleyen bireyler üzerinde yapılan ve yazının temelini oluşturan en son çalışma, iddia edildiği gibi dış faktörlerin değil, iç faktörlerin güçlü etkisine işaret etmektedir. Her ikisi de kolay ulaşılabilir online çalışma grubu kullanan bu iki yeni çalışmanın bulguları arasındaki belirgin farktan anlaşılacağı üzere, çalışma grubu seçimi çalışmanın uygulanabilirliği etkilemektedir; zira esas cinsiyete dönüş kararı almamış transların ya da taraflı kişilerin beyanları detransition konusunda doğru sonuçlara ulaşılmasına engel olacaktır. Detransitiona neden olan etkenin dış baskı olduğunu iddia eden popülasyonda böyle bir şüphe söz konusudur.

Son 5 yılda cinsiyet değiştirenlerin sayısı hızla artması ve derinlemesine inceleme yapılmaksızın herkese derhal hormon tedavisi ve ergenlik engelleyici uygulamaları başlatılması nedeniyle detransların sayısının artması kaçınılmazdır. Cinsiyet disforik gençlerin gidişatını daha iyi anlamak için sağlık sistemlerinin cinsiyet değiştirme sürecini takip etmeye başlaması hayati önem taşımaktadır. Ayrıca, cinsiyet tıbbı uygulayıcılarının, karşılanmamış önemli ruhsal ve fiziksel sağlık ihtiyaçları olan bireylere yardımcı olmak için tedavi protokolleri geliştirmeleri de kritik önem taşımaktadır. 

[1] Vandenbussche E. Detransition-Related Needs and Support: A Cross-Sectional Online Survey. J Homosex. 2022 Jul 29;69(9):1602-1620. doi: 10.1080/00918369.2021.1919479. Epub 2021 Apr 30. PMID: 33929297.
[2] Turban JL, Loo SS, Almazan AN, Keuroghlian AS. Factors Leading to "Detransition" Among Transgender and Gender Diverse People in the United States: A Mixed-Methods Analysis. LGBT Health. 2021 May-Jun;8(4):273-280. doi: 10.1089/lgbt.2020.0437. Epub 2021 Mar 31. PMID: 33794108; PMCID: PMC8213007.

Kaynak: segm.org

4 Aralık 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Yorumlarınız Anonim Olarak Yayınlanmaktadır.