Cinsiyet değiştirme müdahaleleri için bilgilendirilmiş rıza imkansızlığı: Riskler

Cinsiyet değiştirme müdahaleleri uygulanmadan önce hastaya bunların risklerinin açıklanmaması ve hastanın bunları tam olarak anladığının belirlenmemesi halinde hasta özerkliğine saygı gösterilmemiş ve zarardan kaçınma etik yükümlülüğü ihlal edilmiş olur.
Cinsiyet değiştirme müdahaleleri için bilgilendirilmiş rıza imkansızlığı: Riskler


Kaynak: thepublicdiscourse.com
Erişim Tarihi: 17.05.2023

Cinsiyet değiştirme müdahaleleri için alınan bilgilendirilmiş rıza/onam üzerine kaleme alınan bu makalede, Case Western Reserve Üniversitesi Tıp Fakültesi Evlilik ve Cinsel Sağlık Merkezi'nden Dr. Stephen Levine, tıbbi olarak "cinsiyet değiştirmenin" biyolojik, sosyal ve psikolojik risklerini vurguluyor ve bu riskleri açıklamadan ve hastanın bunları tam olarak anladığını belirlemeden, bir tıp doktorunun bilgilendirilmiş rıza almış sayılmayacağını savunuyor. Bu yazı, serinin ikinci makalesidir. İlk makaleyi okumak için tıklayınız.

Dr. Stephen Levine, "Transgender Hastalar için Bilgilendirilmiş Onam" ve "Cinsiyet Disforisi için Gelişen Tedavi Paradigmaları Hakkında Etik Endişeler" başlıklı iki makalesinde hastaların anlaması gereken riskleri ortaya koymaktadır.

Levine, cinsiyet değiştirme müdahaleleri uygulanmadan önce hastaya açıklanması gereken üç risk kategorisi tanımlamaktadır: biyolojik, sosyal ve psikolojik (ruh sağlığıyla ilgili) riskler. Bu riskleri açıklamadan ve hastanın bunları tam olarak anladığını belirlemeden müdahaleleri gerçekleştiren uygulayıcı, hasta özerkliğine saygı göstermemiş ve zarardan kaçınma etik yükümlülüğünü ihlal etmiş olur.

Biyolojik Riskler

Cinsiyet değiştirme müdahalelerinin fiziksel risklerinin açıklanmasıyla ilgili önemli bir sorun, birçoğunun henüz bilinmiyor olmasıdır. Bu durum, elbette, uzun vadeli tehlikeleri anlamadan cinsiyet değiştirme müdahaleleri uygulamaya istekli olan hekimlerin etik anlayışını sorgulatmaktadır. Ancak gerçek ve potansiyel sonuçlar hakkında çok şey bilinmektedir ve Levine her hastaya ne söylenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Bazı riskler kolayca açıklanabilir ancak hastalar, özellikle de çocuklar ve ergenler tarafından aynı kolaylıkla algılanması pek olası değildir. Bunlardan ikisi üreme kapasitesinin kaybı (infertilite, yani tedavi umudu olan kısırlık; ya da sterilite, yani tedavi şansı olmayan kısırlık) ve gelecekte fizyolojik cinsel kapasitede bozulma meydana gelmesidir. Genç hastalar, özellikle de yanlış bedende yaşadıklarına ve hemen cinsiyet değiştirmeleri gerektiğine ikna olanlar, bu kayıpların büyüklüğünü kavrayamazlar. On iki yaşındaki hangi çocuk, çocuksuzluğun getirebileceği boşluğu ya da sevgi dolu bir partnerle asla yakınlık kuramamanın hayal kırıklığını ciddi olarak anlayabilir? Levine bu nedenle, bu sonuçları anlatmanın bile muhtemelen gerçek bir anlayış sağlamayacağına ve dolayısıyla bilgilendirilmiş rıza olanağının olmadığına işaret etmektedir.

Ergenlik engelleyicilerin ve karşı cinsiyet hormonlarının kullanımının yarattığı diğer biyolojik riskler arasında, hastanın yaşam süresini kısaltabilecek veya başka bir şekilde sağlığına müdahale edebilecek çok sayıda patoloji bulunmaktadır: kanser, kardiyovasküler hastalık ve eklem ağrısı bunlardan sadece birkaçıdır. Levine, transseksüellerde transseksüel olmayanlara kıyasla HIV gibi enfeksiyonların görülme oranının on yedi kata kadar daha yüksek olmasını; madde kötüye kullanımı ve bağımlılığını ve artan intiharı da bu risklere dahil etmektedir. 

Hastalara açıklanması gereken bir diğer biyolojik risk, estetik ameliyatlara ve hormon seviyelerindeki değişikliklere rağmen cinsiyetin değiştirilememesinden kaynaklanmaktadır. Bu, artık karşı cinsin bir üyesi gibi yaşayan hastaların kendi cinsiyetlerine bağlı hastalıklara (jinekolojik hastalıklar, prostat kanseri vb.) karşı hala savunmasız oldukları anlamına gelmektedir. Ayrıca eril ya da dişil bedenlerinde kalmaya devam edeceklerdir (esasen kadın olan "trans erkekler" ortalama bir erkekten daha kısa ve daha az kaslı, esasen erkek olan "trans kadınlar" ise ortalama bir kadından daha uzun ve daha kaslı olacaktır). Levine, zaman içinde bu bedensel uyumsuzluğun psikolojik sıkıntıya neden olabileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır.

Bilgilendirilmiş onam
Cinsiyet değiştirme müdahalelerinin fiziksel risklerinin açıklanmasıyla ilgili önemli sorunlardan biri, birçoğunun henüz bilinmiyor olmasıdır.

Sosyal Riskler

Cinsiyet değiştirme müdahalesini uygulayacak klinisyenin tüm bu fiziksel sonuçları hastaya anlattığını varsaysak bile, Levine iyice açığa çıkarılması ve anlaşılması gereken (ancak sıklıkla anlaşılmayan) sosyal riskler olduğunu da anlatmaktadır. Bu risklerin açıklanması, cinsiyet değiştirme sürecinin tamamlanmasıyla tüm hayatı kalıcı olarak değişecek olan hastaya karşı insanlık görevidir. Levine, "aile üyelerinden duygusal uzaklaşma ve izolasyon" gibi ciddi bir sosyal risk tanımlamaktadır. Levine çok sayıda cinsiyet değiştirme müdahalesi uygulayıcısının yaptığı gibi, ailenin "cinsiyet değiştiren" bir üyeyi kolayca kabul edeceğini ve müdahaleler sonrası ailede mutluluğun çiçekler gibi açacağı varsayılmadan önce tüm ailenin dinamiklerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamaktadır.

Levine, hasta popülasyonunu ergenlik öncesi çocuklar, daha büyük ergenler ve yetişkinler olarak ayırırken ve uygulayıcının tam olarak bilgilendirilmiş onam almak için her grupla neleri tartışması gerektiğini açıklarken, birçok hususun her yaştan hasta için geçerli olduğunu belirtmektedir. Hepsi çeşitli aile durumlarından geçecek ve neredeyse kesinlikle bazı aile üyelerinin cinsiyet değiştirmesine belki de şiddetle direneceğini ve kendilerini hastadan uzaklaştıracağını görecektir. Tüm hastalara cinsiyet disforisinin psikolojik kaynağını ortaya çıkarabilecek terapi fırsatı verilmelidir, politik düşünen aktivistlerin bunun korkunç olduğu yönündeki itirazlarına rağmen. Dahası, ebeveynlere, karşı cinsiyetten olduğunu iddia eden çocukların çoğunun ergenlikten sonra cinsiyet değiştirmekten pişman olup geri dönmek istediklerinin söylenmesi önemlidir.

Cinsiyet değiştirme müdahalelerinin hastanın tüm sorunlarını çözeceği beklentisi hayaldir; sosyal alanda yeni sorunlar da ortaya çıkabilir. Levine, gençlerin ve ailelerinin, normal ergenlik dönemi stresinin, cinsiyet değiştirme süreciyle bağlantılı olarak arkadaşlardan ve aileden uzaklaşmakla daha da artacağı konusunda uyarılması gerektiğini belirtmektedir. Yetişkinler ise kendilerini eşleri, çocukları, kardeşleri ve diğer akrabaları tarafından "reddedilmeye" hazırlamalıdır.

Levine tarafından tanımlanan bir diğer sosyal risk de "mevcut arkadaşların transseksüel topluluktan edinilecek yeni arkadaşlarla değiştirilmesi"dir. Çocuk hastalar zaman içinde arkadaş edinmeyi daha zor bulacaktır. Ergenler kendilerini, üyelerini kişisel olarak bile tanımadıkları bir trans topluluğunun içine çekilmiş bulacaklardır: "İnternet aracılığıyla 'arkadaş' edinmemiş bir trans gence rastlamak son derece nadirdir; burada genellikle trans oldukları konusunda güvence alırlar ve cinsiyetlerini stabilize etmelerine yardımcı olacak çok sayıda web sitesine yönlendirilirler." Cinsiyet değiştirme sürecinde ilerledikçe okuldaki akran gruplarının değişmesi ya hastanın asıl cinsiyetine geri dönmesini tetikleyebilir ya da izolasyonun artmasına ve translığının pekişmesine neden olabilir. Yetişkinler için ise, "İnternet ve yerel trans destek toplulukları aracılığıyla kurulan arkadaşlıklar tipiktir. . . Bu kişiler, köken ailelerinin yerini alacak ya da onları güçlendirecek arkadaşlarıyla yeni bir aile kurma arayışı içindedir." Ancak, "cinsiyet değiştirmeye başlamadan önce sosyal fobik, otizmli, şizoid veya kronik depresyonda olan birçok birey için durum böyle değildir" ve bu kişiler kendilerini giderek daha fazla izole edilmiş bulmaktadır.

Bir başka sosyal risk de (esasen çocuk ve ergen hastaların kavrayışının ötesinde) "yakın bir fiziksel ve sevgi dolu ilişkiyi sürdürmeye istekli bireylerin ciddi ölçüde azalması"dır. Açıkçası, çocuklar bu konuyu algılayamaz. Ergenlere gelince, Levine ergenlerin trans bir partnerle cinsel deneyim yaşamayı merak edebilecekleri konusunda uyarmaktadır. Bu nedenle Levine, ergen hastaların "toplumdaki çoğu insanın onları sevgi nesnesi olarak görmekten kaçınmasına” hazırlıklı olmaları gerektiği hususunda uyarılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Sosyal riskler listesinin son sırasında sosyal ayrımcılık yer almaktadır. Bu, dünyayı hastalar ve savunucularının olmasını istediği gibi değil, olduğu gibi görmeye dayanır. Hastalar ve aktivistler, her yerde, her durumda ve her sosyo-ekonomik düzeydeki tüm insanların trans kişilere mutlak kabul ve nezaketle davranacağını umabilir; ancak Levine bunun gerçekçi olmayan bir beklenti olduğu konusunda uyarmaktadır. Hastalar, cinsiyet değiştirmenin topluma uyum sağlamalarına yardımcı olmayacağını ve aslında bu sorunları daha da kötüleştirebileceğini anlamalıdır.

Bilgilendirilmiş rıza
Cinsiyet değiştirme müdahalesini uygulayacak klinisyenler, fiziksel sonuçların yanı sıra sosyal riskler olduğunu da hastalara anlatmalıdır.

Psikolojik Riskler

Son olarak Levine, hastaların anlaması gereken psikolojik (ruh sağlığı ile ilgili) risklere değinmektedir. Bu tür hastalarla ilgili kapsamlı deneyimlerinden yola çıkarak, birçoğunun, özellikle de genç olanların, cinsiyet değiştirmekle meşgul olmaktan "sosyal kaygının üstesinden gelmek, başkalarına karşı cinsel dürtülerini kabul etmek, okul derslerinde iyi olmak, parayı sorumlu bir şekilde idare etmeyi öğrenmek ve iş görevlerinde ustalaşmak" gibi hayatta başarı için kritik olan diğer alanlarda gelişmeye fırsat bulamadığını anlatmaktadır. Levine'e göre, cinsiyet değiştirmeye odaklanmak, bir dizi sosyo-psikolojik sorunun yerine bir başkasını koyarak diğer kritik alanlardaki gelişimsel büyümeyi engelleyebilir.

Levine'in tanımladığı diğer psikolojik riskler, "yeni cinsiyette" yaşamanın beklentileri karşılamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğramaktan kaynaklanmaktadır. Hasta yeni statüsünde kendini gerçek değilmiş gibi ve rahatsız hissedebilir. Cinsiyet değiştirmenin öncesinde depresyon, anksiyete ve belki de intihar düşünceleri olan birçok hasta, cinsiyet değiştirdikten sonra hayal kırıklığı yaşadığından gerçeklik duygusunu inceleme ihtiyacı duymaktadır. Ve yeni cinsiyet değiştirmiş kişi, özellikle de politik savunuculuğa çok odaklanmış olan trans topluluğunda yeni bağlantılar kurmakta zorlanabilir. Levine, "Transseksüeller bile zaman içinde kendi topluluklarının söylemlerinden bıkabilir" diye yazmıştır. "Kişinin toplumdaki yabancı statüsü, aile reddinden kaynaklanan yabancı statüsüyle birlikte büyür." demiştir.

Çocuklar Üzerinde Deneyler

Cinsiyet disforisi ve tedavisi, gündem odaklı klinisyenler tarafından sıklıkla azımsanan veya göz ardı edilen bir dizi sorunu gündeme getirmektedir. Levine'in analizi, uygun tedavi görüşünün araştırmaya dayalı, uzun vadeli ve bütüncül olması gerektiğini göstermektedir. Ancak Levine'in de uyardığı gibi, hasta tedavi için acele ettiğinde ve hekimler başka güdülerle (siyasi ya da ekonomik) hareket ettiğinde böyle bir araştırma zahmetine girilmemektedir.

Levine'in eleştirileri, cinsiyet değiştirmeyi düşünen hastalardan gerçekten bilgilendirilmiş rıza almanın nihai abesliğini göstermektedir. Özellikle çocuklar ve ergenler için birçok sonuç, kavrayış alanının ötesindedir. Ömür boyu sürecek cinsel işlev bozukluğu bu hastalar için anlamsızdır. Çocuk sahibi olamamak ve sevgi dolu bir eş bulmanın zorluğu onların anlayış alanı içinde olabilir, ancak bu koşulların beraberinde getireceği acı ve boşluğu kavramaları mümkün değildir. Dolayısıyla bu sonuçları açıklamak, rıza formundaki "kutuyu işaretlemenin" ötesinde bir işe yaramayabilir.

Bilinen riskler yeterince ürkütücüdür, ancak rızanın asla "bilgilendirilmiş" olamamasının bir diğer nedeni de bu müdahalelerin çoğunun yeni ve deneysel olmasıdır. Uzun vadeli çalışmalar ya çok azdır ya da hiç yoktur. Bu nedenle uygulayıcı, çeşitli öngörülemeyen kötü şeylerin olabileceğine dair genel geçer uyarılara başvurmak zorundadır. Elbette tıpta hastalara yeni ve deneysel tedaviler uygulanır. Ancak etik açıdan bakıldığında, yalnızca tedavi uygulanmadığı takdirde yıkıcı veya ölümcül bir hastalık kesin olduğunda hastanın fiziksel veya zihinsel sağlığını bozabilecek ve hatta belki de hayatını kısaltabilecek müdahalelere rıza göstermesine izin verebileceği söylenebilir.

Son olarak, Levine, ebeveynlerin reşit olmayan çocukları adına cinsiyet değiştirici müdahalelere rıza göstermelerine izin vermenin uygun olup olmamasına değinmemektedir. Reşit olmayanların tıbbi tedavisine ebeveynlerin rıza göstermesi, tedavinin faydaları bilinen risklere ağır bastığında uygundur. Cinsiyet değiştirme müdahaleleri, tıbbi uygulamalar arasında benzeri olmayan bir şekilde, tedavinin bilinen ciddi ve potansiyel olarak yıkıcı bilinmeyen sonuçlarına karşı sunulan faydaların tamamen spekülatif olduğu bir uygulamadır, çocukların ve ergenlerin anlayamayacağı sonuçlar doğurmaktadır. Yine de cinsiyet klinikleri ve diğer suç ortağı uygulayıcılar ebeveynlerin, çocukları zarardan korumak için daha büyük olgunluk ve bilgeliklerini kullanmalarına güvenen masum çocuklar adına cinsiyet değiştirmeye yeşil ışık yakmalarına izin vermektedir.

Hukukun köklü ilkelerinden biri, bir kişi kendi adına sorumluluktan feragat edebilirken, ebeveynlerin genellikle çocukları adına dava nedenlerinden feragat edemeyeceğidir. Cinsiyet disforisi ve cinsiyet değiştirme müdahaleleri konusu çok yeni olduğu için, bu kavramın bu tür tıbbi müdahaleler için ebeveyn rızasının uygun olup olmadığı henüz hukuken çalışılmamıştır. Ancak, yasal gereklilikler ne olursa olsun, temel ahlak, ne genç hastaların ısrarının ne de (birçok vakada cinsiyet değiştirmezse intihar tehdidiyle duygusal şantaja maruz kalan) ebeveynlerinin rıza göstermesinin, ebeveynlerin çocuklarına zarar verilmesine onay vermesini haklı çıkaramayacağını belirtir.