Uzman Görüşü: Terapi Dünyasındaki İdeolojik Sapmalar ve Tehlikeler

Psikoterapist, cinsiyet değişimine yönelik terapi pratiğinde karşılaşılan ideolojik eğilimlerin ortaya çıkardığı sorunlara ilişkin değerlendirme ve endişelerini paylaştı.
Uzman Görüşü: Terapi Dünyasındaki İdeolojik Sapmalar ve Tehlikeler


Şu anda terapi dünyasında bir şeyler çok yanlış gidiyor ve bunun sonucunda insanlar gerçekten zarar görüyor.

Cinsiyet değiştirdikten sonra esas cinsiyetine geri dönmek isteyenlerin hikayelerini sık sık dinliyorum. Dinlemek kolay değil, ancak bu alanda çalışan bir profesyonel olarak bunu yapmak bir zorunluluk ve görev gibi geliyor. Bir terapist olarak neler olduğunu merak etmekten kendimi alamıyorum. Bu nasıl oluyor? Düşüncelerim bu konu etrafında dönüp duruyor. Bu nedenle kişisel olarak meslek kuruluşlarından ve meslektaşlarımdan/arkadaşlarımdan uzaklaştım ve onlara yabancılaştım. Meslektaşlarımın özgeçmişlerinde kendilerini farklı cinsiyette gösterdiklerini, kendilerini bir ideolojiye kurban ettiklerini gördüğümde midem bulanıyor.

Yıllar geçtikçe ideolojinin psikoterapi alanına girdiğini gördüm. Ben eğitimimi alırken görüşlerimizi ya da politikalarımızı hastaya ASLA empoze etmememiz konusunda eğitilmiştik. Sadece kim olduklarını anlamalarına yardımcı olmak için oradaydık. Onları dönüştürmek, ışığı görmelerini sağlamak ya da onları kendi inançlarından uzaklaştırıp bizimkilere yönlendirmek için orada değildik. Onları anlamaya çalışmak ve kendilerini anlamlandırmalarına yardımcı olmak için oradaydık. Acıyı azaltmaya yardımcı olmak için oradaydık ve hastalarımızın kendilerine zarar verme riski olduğunu hissettiğimizde müdahale etmek için de oradaydık.

Günümüz psikoterapi dünyasında ise hastayı ömür boyu tıbbi bir hasta olmaya hazırlamak, hormonlara alıştırmak, doğurganlığını yok etmek ve sağlıklı karar verme işlevinin kontrol edildiği prefrontal korteksi tam olarak gelişmeden cinsiyet değiştirmek gibi hayatını değiştirecek kararlar almasını tavsiye etmek normal bir uygulama haline geldi.

Günümüzde terapistlerin hastalarını siyasi bir dünya görüşünün avatarları olarak görmeleri, onları ırklarına, cinsiyetlerine, ayrıcalıklarına göre ayırmaları ve daha onlarla tanışmadan onlar hakkında her türlü varsayımda bulunmaları normal sayılıyor. 

Günümüzde benimsenen sözde terapi türü “Cinsiyet Olumlayıcı Terapi", akademik ilerici feminizm-Queer Teorisi (cinsel sınırsızlık ve nötrlük vurgusu ile cinsiyet rollerini kabul etmeyen, cinsellik vurgusunun yanı sıra toplumsal düzene de müdahale etmeye çalışan ideolojinin feminist ideolojiyle birleşmesi) salonlarından çıkan absürt ve tamamen temelsiz bir ideolojiye dayanmaktadır. Bu ideolojiye göre "Fıtri cinsiyetinizle ilgili olmayan bir cinsiyetiniz vardır ve bu sizin hissettiğiniz cinsiyettir". Bu bir inanç sistemidir. Terapistler olarak, bir kişinin inanç sistemini ve buna nasıl sahip olduğunu merak etmemiz gerekir, terapötik (tedavi edici) yaklaşımımızı buna dayandırmamız değil. 

Cinsiyet ideolojisi
Cinsiyet ideolojisi "depresyondasın çünkü cinsiyet değiştirmedin," der. Terapi ise "Neden depresyonda olduğunu bulalım," der.

Bir yardım mesleğinde bunun bariz bir tehlikesi, size gelen savunmasız insanların ihtiyaçlarını ve gerçekliğini görmezden gelmenizdir. Bunu yapmanız halinde kolaylaştırıcı olmak yerine telkin edici olursunuz. Bu takdirde bir vaiz, bir örgüt lideri, bir kanaat önderi olabilirsiniz. Ama artık bir terapist değilsinizdir. Artık insanlığa karşı ciddi bir suç işliyor ve hastaların hayatlarını sonsuza dek mahvetmelerine izin veriyorsunuzdur.

İşte bu yüzden esas cinsiyetine geri dönen detransları dinlememiz gerekiyor. Onlar bize, terapi ideolojiye dönüştüğünde neler olabileceğini gösteriyorlar. "Cinsiyetimle ilgili kafa karışıklığım çok hızlı bir şekilde teşvik edildi ve uygun bir koruma olmadan tıbbi cinsiyet değişikliği yoluna sokuldum." Bunun nedeni, terapinin başlangıçta neden zorluk yaşadığınıza dair sabit bir fikre sahip olması ve size sahte bir çözüm sunmasıdır. İdeoloji "depresyondasın çünkü cinsiyetini değiştirmedin" der. Terapi ise "Neden depresyonda olduğunu bulalım" der (ya da demelidir).

Bu ideolojinin içinde gerçekten kötü aktörler olduğuna inanıyorum - Bunlar, ikincil zararı umursamayan psikopat insanlar. İnsanlar kişilik bozukluklarına sahip olduklarını çok geç öğreniyor. Bu insanlar ideolojik gündemlerini ya da kariyerlerini ilerletmeye yatırım yaparlar ve karşıt kanıtları sadece ulaşmaya çalıştıkları amaçların önündeki engeller olarak görürler. Gerçekliği kendilerine uyacak şekilde eğip bükmek isterler.  Kendilerine karşı çıkanlardansa nefret ederler.

Bazı terapistlerin gerçek inananlardan olduğu da doğrudur, tıpkı bir örgütte olduğu gibi, kendilerini terapist olarak değil, daha çok tebaalarını acıdan kurtarmaya çalışan misyonerler olarak görürler. Bu insanların birçoğunun içgörü kapasiteleri çok azdır ve ciddi kişilik bozuklukları vardır.

Bir de korkan terapistler vardır. Bir şeylerin yanlış gittiğini bilirler ama dışlanmaktan, reddedilmekten veya eleştirilmekten korkarlar. Bu korkunun ne kadar güçlü olduğunu ve bir terapistin gerçekliğin karmaşasından kaçınmak için hastasıyla bilinçsizce işbirliği yapmasına nasıl yol açabileceğini görmezden gelemeyiz.

Bir de beceriksiz terapistler vardır. O kadar da zeki olmayan ve belki de iyi niyetli olan ancak aslında hiçbir bilimsel makale okumamış, kişisel araştırma yapmamış veya ciddi anlamda yeterli eğitim almamış terapistler.

Cinsiyet değişimi
Cinsiyet ideolojisi, kişilerin cinsiyetle ilgili kafa karışıklıklarını teşvik ederek onları cinsiyet değişimine iter.

Yaralılar ve Yaralı Şifacılar

(Bu terim, Psikolog Carl Jung tarafından oluşturulmuştur. Bu fikir, bir analistin hastaları tedavi etmeye mecbur olduğunu, çünkü analistin kendisinin "yaralı" olduğunu belirtir.)

Terapi alanının grup düşüncesine, ideolojik ele geçirmeye ve "tedavi" adına zararlı uygulamalara karşı savunmasız olması şaşırtıcı değildir. Terapi alanı, terapistlerin genellikle zor hayatlardan gelmeleri ve bunun sonucunda başkalarına yardım edebilmek veya onları iyileştirebilmek için bir çağrı bulmaları açısından benzersizdir.  Yaralı bir şifacı, kendi terapisi aracılığıyla kendi yaralarını anlamanın ve bu yaralar üzerinde çalışmanın bir yolunu bulmuş ve böylece bir başkasına uygun bir şekilde rehberlik edebilmiş, kendilerinin farkında olan ve kendi ihtiyaçlarını bir başkasına empoze etmekten nasıl kaçınacaklarını bilen kişidir. Başka bir insanla çalışmanın içerdiği karmaşıklığı bilir.

Öte yandan, yaralı bir şifacı kendi kalıpları, dinamikleri ve yaralanmaları üzerinde yeterince çalışmamıştır ve bu nedenle kendi ihtiyaçlarını birlikte çalıştığı hastaya yansıtmaya açıktır. İdeoloji odaklı terapi durumunda, terapist terapi-hasta ilişkisine çocuksu ihtiyaçlar getirebilir. Bu ihtiyaçlar şunları içerebilir:

-Tanrıcılık oynama ihtiyacı -rahatsızlık kapasitesini keşfetmek ve genişletmek yerine, hastalarının acısına bir çözüm sunarken güçlü hissetmek.

-Hastayı üzmemek için onunla işbirliği yaparak çatışmadan kaçınma ihtiyacı.

-Eğitimlerden, süpervizörlerden ve diğer profesyonellerden onay alma ihtiyacı, terapinin zor kısmını üstlenmek yerine ideolojiye uyum sağlayıp kolaya kaçtıkları anlamına gelir.

-İşe yaramazlık veya değersizlik duygularına karşı güvende hissetme ihtiyacı

-Zor ve karmaşık duygulardan uzakta rahat hissetme ihtiyacı

-"Bilmeme" kaygısından kaçınmak için sorundan emin olma ihtiyacı, yani ‘evet, cinsiyetinizi değiştirdiğinizde sorunlarınız çözülecek’. (Aslında iyi bir terapist durumun böyle olmayabileceği konusunda dürüst olacaktır, bir tedaviden en başından itibaren asla %100 emin olamayız.)

Gördüğümüz gibi bu insanlar oldukça tehlikeli olabilir. Ne yaptıklarının farkında değiller ve böyle yaparak gerçekliği ve hastalarının gerçek ihtiyaçlarının anlaşılmasını engelliyorlar. Bu tehlikeli bir sorun ve korkarım ki bu daha buzdağının görünen kısmı.

Kaynak: lifedetransitions.com

18 Aralık 2023

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Bize Katılın!

Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.