LGBT'nin Yasallaşma Süreci: Türkiye'de Değişen Dinamikler ve Dernekleşme

Türkiye'de LGBT hareketinin tarihi ve günümüzdeki durumu. Derneklerin kurulması, yurtdışı fonlar ve İstanbul Sözleşmesi'nin etkileri.
LGBT'nin Yasallaşma Süreci: Türkiye'de Değişen Dinamikler ve Dernekleşme


Türkiye'de LGBT hareketinin yasallaşması ve kurumsal bir yapı halini alması, hukuk sisteminin çeşitli evrelerden geçerek şekillendiği bir süreci yansıtmaktadır. Bu süreç, “insan hakları” ve “kapsayıcılık” çerçevesinde hareket ettiği düşünülen ulusal ve uluslararası mevzuatların etkisi altında gerçekleşmiştir. Yazımızda, bu sürecin detaylarına inerek LGBT hareketinin dernekleşmesi ve kurumsallaşmasına katkıda bulunan uygulamaları inceleyeceğiz.

1993-2003: Dernekleşme Öncesi Dönemde Türkiye’de LGBT

Türkiye’de ilk “Onur Haftası” 1993 yılında “Cinsel Özgürlük Etkinlikleri” adıyla İstanbul’da kutlanmak istendi. Valiliğin müdahalesiyle bu girişim engellendi.

İlk Onur Yürüyüşü ise 2003 yılında İstanbul’da düzenlendi. Lambdaistanbul tarafından düzenlenen yürüyüşe yaklaşık otuz kişi katıldı. Aktivistler bu zamandan itibaren farklı şehirlerde örgütlenerek yürüyüşleri organize etmeye devam ettiler. 

Türkiye’de ilk LGBT topluluğu, Lambdaistanbul adıyla 1993'te İstanbul'da kuruldu. Oluşum aynı yıl ILGA (Uluslararası Lezbiyen ve Gey Derneği) üyesi oldu. Dernek statüsü kazanmadan önce birçok farklı alanda etkinlik düzenleyen topluluk, eşcinsellere yönelik radyo programları sunmak, LGBT içerikli bülten çıkarmak, eşcinsel Onur Haftası etkinlikleri düzenlemek, kütüphane kurmak, kültür merkezi açmak ve üniversitelerde sempozyum düzenlemek gibi çeşitli faaliyetlerde bulundu [1]. 

Türkiye’de ilk LGBT öğrenci derneği ne zaman kuruldu sorusunun cevabı ise 1996 yılına dayanıyor. Üniversiteli eşcinseller arasındaki ilk dayanışma ağı, LEGATO adıyla ODTÜ’de kuruldu. Türkiye'deki ilk LGBT öğrenci topluluğu olma özelliği gösteren LEGATO, daha sonra ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ismini aldı. 

2004: Dernekler Kanunu ve Yurt Dışı Fonlarının Etkisi 

LGBT’nin aktivist bir hareketten kurumsal bir yapıya dönüşmesinde en önemli adım Türkiye’de dernekleşme sürecine gidilmesi oldu. Türkiye’de yasal olarak 2004 yılına kadar LGBT topluluğunun dernek kurması mümkün değildi. O dönemde yürürlükte olan Dernekler Kanunu, belirli grupların örgütlenmesine izin veren bir yapıya sahipti. LGBT savunucusu bir derneğin resmi olarak tanınması için yasal bir çerçeve yoktu. Ayrıca, derneklerin tüzüklerinde belirtilen amaçlarının yasalarla çelişmemesi gerekiyordu ve LGBT ile ilgili faaliyetler yürütmek bu dönemde yasal olarak gri bir alan olarak kabul ediliyordu. LGBT aktivistlerinden gelen başvurular, dönemin resmi makamları tarafından ahlaka aykırılık, genel ahlakın korunması ve toplumsal düzenin bozulması gibi yasal gerekçelerle reddediliyordu. 

2004 yılına gelindiğinde ise Türkiye, Avrupa Birliği’ne uyum süreci çerçevesinde çeşitli yasal düzenlemeler yaptı. Bu düzenlemeler arasında, Dernekler Kanunu’nda yapılan değişiklikler de yer aldı. Bu değişiklikler, dernek kurma özgürlüğünü genişletti ve LGBT savunuculuğu yapan derneklerin de resmi olarak tanınmasının önünü açtı. 

Söz konusu kanun değişikliği, genel olarak Türkiye'de kurulan derneklerin yurtdışında ve yurtdışında kurulan derneklerin de Türkiye'deki faaliyetlerini kolaylaştırıcı hükümler getirdi. 

Bu bağlamda 04.11.2004 tarihli ve 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu, genel olarak derneklerin yurt dışıyla işbirliği ve bağlantısının önünü açtı. Bu durum LGBT derneklerine yaradı ve bu tür derneklerin yurt dışından fonlanmasına imkan tanınmış oldu. LGBT hareketinin kurumsal bir yapıya bürünerek toplumsal alanda yaygın bir şekilde faaliyet yürütebilmesi için maddi güce ihtiyacı vardı. Bu açıdan yurtdışı fonları, Türkiye’deki LGBT derneklerinin finansal olarak güçlenmesine ve faaliyet alanını genişletebilmesine büyük katkı sağladı [2]. 

Dernekler Kanunu uyarınca yurt dışından yardım alan derneklerin bu paraları harcamadan önce beyan etmesi gerekiyordu. LGBT derneklerinin beyanlarına göre bu derneklere 2018-2022 yılları arasında 362 milyon TL (20 milyon 66 bin dolar) para aktarıldı. Bu paralar, derneklerin beyan ettikleri gelirlerin yüzde 95.08’ini oluşturuyordu [3]. 

Türkiye’de ilk LGBT derneği, 2005 yılında KAOS GL adıyla resmi olarak kuruldu. Dönemin Ankara Valiliği “Hukuka ve ahlâka aykırı dernek kurulamaz” hükmü gereğince derneğin kapatılması için Ankara Cumhuriyet Savcılığına başvurdu. Ancak savcılık, Avrupa Birliği tarafından aday üyeler için hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi ve bu belgede yer alan siyasi kriterler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni gerekçe göstererek derneğin kapatılma talebini reddetti [4].

AB uyum yasaları kapsamında atılan adımlar neticesinde, LGBT hareketi mensuplarına dernek kurma hakkı verildi. Toplantı ve gösteri yapma özgürlükleri genişletildi. Yurtdışı kaynaklardan fonlanmalarının önü açıldı.

Dernekler Kanunu'ndaki düzenlemelere ek olarak, LGBT hareketinin toplumsal alandaki etkilerini genişletme yolunda bir diğer adım ise İstanbul Sözleşmesi oldu. Bu bağlamda, İstanbul Sözleşmesi'nin etkilerini incelemek, sürecin nasıl şekillendiğini anlamak açısından önem taşır.

2011 ve Sonrası: İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye'deki Etkileri

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi amacıyla 24 Kasım 2011 tarihinde 6251 sayılı kanunla kabul edilen ve 2014 yılında yürürlüğe giren bir Avrupa Konseyi sözleşmesidir. Sözleşme metninde geçen “toplumsal cinsiyet kimliği” ve “cinsel yönelim” ifadelerinin LGBT hareketi ile doğrudan ilişkili kavramlar olması kamuoyunda tartışmalara neden olmuştur.

LGBT hareketinin dayandığı ideolojik temeller, feminist teorisyenlerin de katkılarıyla şekillenmiştir. Bu bağlamda, feminizm, kadın hakları ve LGBT hakları günümüzde ayrılmaz bir bütün halini almıştır.

İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda etkili olacağı iddiasındaydı. Ancak sözleşmede yer alan “toplumsal cinsiyet”, "cinsel yönelim", “sözde namus” gibi ilginç kavramlar ile “eş veya birlikte yaşayan bireyler” gibi cinsiyet belirtmeyen kavramlar marifetiyle LGBT hareketine doğrudan destek sunulmaktaydı. 

İstanbul Sözleşmesi’ne Bağlı Olarak Ortaya Çıkan Uygulamalar 

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi'nden resmi olarak çekilmiştir. Ancak bu sözleşme, Türkiye’de LGBT hareketinin yasal tanınırlığını artırabilecek yapılanmalar için bir temel oluşturmuştur. Bu kapsamda, barolarda LGBTQ hakları komisyonları kurulmuştur [5]. Bu komisyonlar insan hakları, ayrımcılık ve nefret söylemi bağlamında LGBT hareketiyle ilgili yasal düzenlemelerin geliştirilmesine ilişkin çalışmalar yürütmektedir. 

Eğitim Politikalarındaki Değişiklikler

Eğitim politikalarında da önemli değişiklikler yaşanmıştır. Sözleşme, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi hedeflediği kadar toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir eğitim sistemi kurulmasını da amaçlamaktadır. Bu hedef doğrultusunda 2014 yılında, Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (ETCEP) başlatılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ETCEP Projesi, toplumsal cinsiyet eşitliğini eğitim sistemine entegre etme amacı taşımaktadır.

Proje kapsamında, öğretim programları ve ders kitapları toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında incelenmiş, eğitimcilere ve idari personele yönelik eğitimler düzenlenmiş, öğrenciler için toplumsal cinsiyet temalı etkinlikler ve yarışmalar organize edilmiştir. Ayrıca, velilere yönelik seminerler yapılmış ve eğitim kurumlarının toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun politikalar geliştirmesi için kılavuzlar hazırlanmıştır [6]. 

Ancak projenin cinsiyet rollerini sorgulayan ve cinsiyetler arası farklılıkları göz ardı eden yapısı bir takım endişeleri de beraberinde getirmiştir. Cinsiyeti biyolojik temelden ayrıştırarak yeniden değerlendiren bu yaklaşım, çocukların cinsiyet algılarını bozabileceği ve cinsiyet kimlikleri konusunda kafa karışıklığına neden olabileceği yönünde eleştiriler almıştır. 

Yükseköğretimde Toplumsal Cinsiyet Eğitimi

Eğitimdeki dönüşüm, yükseköğretim kurumlarında da etkisini göstermiştir. 2015 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi” ile üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği konularında eğitim ve “farkındalık” çalışmaları başlatılmıştır. Bu belge doğrultusunda YÖK, üniversitelerde toplumsal cinsiyet eşitliği konularının zorunlu veya seçmeli ders olarak okutulmasını kararlaştırmıştır [7]. Fakat 2015 öncesinde de kimi fakültelerde pilot uygulamalar marifetiyle toplumsal cinsiyet dersleri başlamıştır.

Ayrıca, muhtelif üniversitelerde toplumsal cinsiyet araştırmaları merkezleri kurulmuş [8] ve bu merkezler LGBT görünürlüğünü artırmaya yönelik çalışmalara öncülük etmiştir. LGBT öğrenci topluluklarının sayısı artmış ve üniversitelerde cinsiyetsiz tuvalet uygulamaları başlatılmıştır [9].

Yerel Yönetimlerde İstanbul Sözleşmesi'nin Etkileri

Eğitim ve yükseköğretim alanındaki değişimlerin yanı sıra, yerel yönetimlerde de İstanbul Sözleşmesi'nin etkileri görülmüştür. Halka en yakın birim olan belediyelerde Eşitlik Birimleri kurulmuştur. Bu birimlerde, kadın, yaşlı ve engellilerin yanı sıra LGBT topluluğu da dezavantajlı grup olarak nitelendirilmiş ve bu bağlamda destek çalışmaları yürütülmüştür.

Söz konusu çalışmaların etkinliğini incelemek üzere “Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği” (CEİD) kurulmuştur. Avrupa Birliği tarafından fonlanan CEİD’in raporlarına göre, Türkiye'de 35 belediyede Eşitlik Birimi bulunmaktadır [10]. Cinsiyet eşitliği adı altında çalışan bu birimler, LGBT hareketine doğrudan destek sunmaktadır. 

Tüm bu gelişmeler, İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBT hakları konusunda nasıl bir zemin hazırladığını göstermektedir. Her ne kadar Türkiye sözleşmeden çekilmiş olsa da, bu süreçte atılan adımlar LGBT hareketinin etki alanını genişletmesine katkı sağlamıştır. Çoğundan da geri adım atılmamıştır.

Sonuç olarak, Türkiye'de LGBT hareketinin yasallaşma ve kurumsallaşma süreci, Avrupa Birliği uyum sürecine dayalı olarak şekillenmiştir. Gelinen noktada, uyum sürecinde gerçekleştirilen düzenlemeler ve 2011 sonrası İstanbul Sözleşmesi'nin getirdiği yükümlülükler, LGBT hareketinin yasal tanınırlığını ve kurumsal yapısını güçlendirmiştir. Gelinen noktada Türkiye’nin verdiği hayati tavizlere rağmen Avrupa Birliği’ne girememesi de ayrı bir ironi olarak karşımızda durmaktadır.  

İlginizi Çekebilecek Diğer İçerikler

MESELE: Toplumsal Cinsiyet ve Kökenleri
Cinsel Yönelim Sembolleri: LGBT Bayrakları ve Anlamları
Özgürlük Taleplerinden Politik Güç Elde Etmeye Uzanan LGBT Amaçları Nelerdir?
LGBT grupları hakkında bilinmesi gerekenler
LGBT doğuştan mı gelir yoksa çevresel etkenlerden mi kaynaklanır?

Kaynakça

[1] Lambdaistanbul. Erişim adresi: https://lambdaistanbul.org/tarihce
[2] Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (2007b), Türkiye'de siyasi reform: Uyum paketleri ve güncel gelişmeler, Ankara: M&B Tanıtım Hizmetleri.
[3] Doğan, Burak. “Kaos'u Batı fonluyor: LGBT’lilere 362 milyon lira para geldi.” Yeni Şafak, 25 Eylül 2022, https://www.yenisafak.com/gundem/kaosu-bati-fonluyor-lgbtlilere-362-milyon-lira-para-geldi-3860382, Erişim tarihi: 09.07.2024.
“ABD ve Avrupa, Türkiye’de LGBT’yi fonlamaya devam ediyor: Tam 362 milyon lira gönderdiler.” İnternet Haber, 25 Eylül 2022, https://www.internethaber.com/abd-ve-avrupa-turkiyede-lgbtyi-fonlamaya-devam-ediyor-tam-362-milyon-lira-gonderdiler-2271784h.htm. Erişim tarihi: 09.07.2024.
“Bakanımız Sn. Süleyman Soylu'nun başkanlığında STK temsilcilerinin katılımıyla Sivil Toplum İstişare Kurulu toplantısı gerçekleştirildi.” İçişleri Bakanlığı, 31 Mart 2022,https://www.icisleri.gov.tr/bakanimiz-sn-suleyman-soylunun-baskanliginda-stk-temsilcilerinin-katilimiliyla-sivil-toplum-istisare-kurulu-toplantisi-gerceklestirildi. Erişim tarihi: 09.07.2024.
[4] “Gay ve lezbiyen derneği'nin kapatılması istemi.” Hürriyet, 12 Ekim 2005, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/gay-ve-lezbiyen-derneginin-kapatilmasi-istemi-3367106. Erişim tarihi: 09.07.2024.
[5] “İzmir Barosu'nda LGBTİ+ Hakları Komisyonu kuruldu.” T24, 12 Kasım 2018, https://t24.com.tr/haber/izmir-barosunda-lgbti-haklari-komisyonu-kuruldu,746228#google_vignette. Erişim tarihi: 09.07.2024
[6] British Council Türkiye. Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi: Proje Öyküsü. British Council, 2020, www.britishcouncil.org.tr/sites/default/files/proje_oykusu-son.pdf
[7] “‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ dersi okutulacak” TRT Haber, 29 Mayıs 2015, https://www.trthaber.com/haber/egitim/toplumsal-cinsiyet-esitligi-dersi-okutulacak-187271.html. Erişim tarihi: 09.07.2024
[8] Türkiye Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Derneği. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırma Merkezleri. https://tocikad.org/merkezler/
[9] “Boğaziçi’nde 'cinsiyetsiz tuvalet' talebi.” T24, 19 Kasım 2014, https://t24.com.tr/haber/bogazicinde-cinsiyetsiz-tuvalet-talebi,277608, Erişim tarihi: 09.07.2024
“ODTÜ'de cinsiyetsiz tuvalet dönemi başladı.” Sputnik Türkiye, 21 Haziran 2017, https://anlatilaninotesi.com.tr/20170621/odtude-cinsiyetsiz-tuvalet-donemi-1028980278.html. Erişim tarihi: 09.07.2024
[10] Toksöz, G., Şener, Ü., Demircan, S., Karababa, R., Memiş, E., Arslan, H., Yüksel Kaptanoğlu, İ., Kabadayı, A., Akyıldırım, O., İnanç, B. (2022) Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini İzleme Raporu 2021-2022. Erişim Adresi: https://dspace.ceid.org.tr/xmlui/handle/1/2121