Alfred Kinsey: 20. Yüzyılın Cinsel Ahlakını Değiştiren Adam

Cinsel devrimin babası olarak tanınan Alfred Kinsey'in çocuk istismarından bilimsel etik ihlallerine uzanan geçmişi.
Alfred Kinsey: 20. Yüzyılın Cinsel Ahlakını Değiştiren Adam


Alfred Kinsey, ortaya attığı çarpıcı raporlar nedeniyle adından “20. yüzyılın cinsel ahlakını değiştiren adam” olarak söz ettiren ve cinsellik araştırmalarının öncüsü olarak bilinen bir isim olarak görünse de, hayatı ve çalışmaları birçok tartışma ve çelişkiyi de beraberinde getirmiştir. Zoolog olarak eğitim almış olan Kinsey, insan cinselliğini anlama iddiasına girişmiştir. Eşcinselliğin, pedofilinin ve zoofilinin meşru olduğunu savunmuştur. Ancak bu iddialı girişimi, sadece bilimsel eleştirileri değil, aynı zamanda etik kaygıları da beraberinde getirmiştir. Kinsey’in cinsellikle ilgili iddiaları genellikle öznel bir perspektife dayanmakta ve metodolojik zaaflar içermektedir. Çalışma yöntemleri ve veri toplama süreçleri, bilimsel standartlara uygun olmaması nedeniyle sıkça eleştirilmiştir. Ayrıca çocuk istismarı iddiaları, onun adını daha da tartışmalı hale getirmiştir. Bu yazıda, Kinsey'in hayatına, çalışmalarına, karşı çıkanlara ve bilimsel arenadaki lekesine dair detaylı bir bakış açısı sunulacaktır.

1) Alfred Kinsey Kimdir?

Alfred Kinsey (23 Haziran 1894 - 25 Ağustos 1956), Amerikalı bir zoolog (hayvan bilimci) ve entomolog (böcek bilimci) olarak tanınan sözde bir bilim adamıdır. Asıl uzmanlığı ize mazı arılarıdır.

Kinsey’in çocukluğu

Alfred Kinsey, 23 Haziran 1894 tarihinde Hoboken, New Jersey'de doğdu. Çocukluğu oldukça muhafazakar ve disiplinli bir ailede geçti. Ailesi sıkı bir Metodist inancına sahipti ve bu inanç, Kinsey’in hayatının belirleyici bir parçasıydı. Pazar günleri dua etmek dışında eğlence veya keyiflere izin verilmezdi. Aile, dini ritüellere büyük bir bağlılık gösterirdi. Kinsey, çocukluk yıllarında sağlık sorunlarıyla mücadele etti; romatizmal ateş ve tifo hastalıkları genç yaşlarında sağlığını etkiledi. Kinsey'in ailesi çocukluğunun büyük bölümünde fakirdi. Yalnız bir çocuk olarak büyüyen Kinsey’in babası otoriter bir kişilikken, annesi baskıcı bir tutuma sahipti.

Kinsey’in eğitim ve akademik kariyeri

1916 yılında, Bowdoin College'dan zooloji alanında lisans derecesi ile mezun oldu. 1920'de, Harvard Üniversitesi'nde “yaban arıları” üzerine yaptığı doktora çalışmasını tamamladı. Bu dönemde agnostik veya ateist bir dünya görüşü benimsedi.

Indiana Üniversitesi'nde kariyerine başlamadan önce, Harvard'da zooloji ve botanik dersleri verdi. 1929 yılında profesör unvanını kazandı.

1938'de, ilginç bir değişiklikle, evlilik ve aile konularında dersler vermeye başladı. Bu, kariyerinin bir dönüm noktasıydı. Psikoloji, sosyoloji ve antropoloji alanlarında resmi bir eğitimi/yetkinliği/ diploması olmamasına rağmen, seksoloji konusuna odaklandı.

1942'de, Indiana Üniversitesi Cinsiyet Araştırmaları Enstitüsü'nü kurarak direktörü oldu. Bu enstitü, daha sonra Kinsey Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Araştırmaları Enstitüsü olarak adlandırıldı ve üniversite ile birlikte Rockefeller Vakfı ve Ulusal Araştırma Konseyi tarafından desteklendi.

Alfred Kinsey
Alfred Kinsey'in gençliği.

2) Kinsey’in tartışmalı çalışmaları nasıl yapıldı?

Alfred Kinsey, Indiana Üniversitesi'ndeki ilk günlerinde popüler bir öğretmen değildi. Uç fikirleri, meslektaşlarıyla uyumsuzluğu ve sabırsızlığı onu öğrencilere sabır göstermekten alıkoydu. Kinsey, dini inancını bir kenara bırakarak, cinsellik ve evlilikle ilgili geleneksel görüşleri de reddetti. Genç erkek lisansüstü öğrencileriyle yaptığı saha gezilerinde çıplaklığı teşvik etti, hatta onlara pornografik materyaller gönderdi. Bu davranışları, sapkın cinselliklere doğru bir eğilim sergilediğini gösteriyordu. Bazıları onu "pis bir yaşlı adam" olarak tanımlıyor ve onun manipülatif ve agresif olabileceğini belirtiyordu. 

a) Cinsel danışmanlık seanslarından veri toplama

Daha sonra cinsellik ve aile konularında ders vermeye başlayarak kariyerini değiştiren Kinsey, öğrencileriyle “cinsel danışmanlık” hizmeti vermeye başladı ve cinsel içerikli anketler toplamaya başladı. Bu, daha sonra ciddi etkileri olacak bir cinsellik araştırmasının temelini oluşturacaktı.

b) Araştırmacıları ile cinsel ilişki

Kinsey, cinsel normlara meydan okuyarak sapkın cinsel tercihlere sahip kişilerle ilgilendi. Kendi deneyimlerini araştırmalarına dahil etti ve birçok etik dışı davranışta bulundu. Özellikle Kinsey'in biseksüel olduğu ve bir biyografi yazarının iddia ettiğine göre, üniversite yıllarında tanışıp evlendiği eşi Clara McMillen ile "açık ilişki" yaşadığı ve eşini başkalarıyla cinsel ilişkiye teşvik ettiği biliniyor. Ayrıca, Kinsey'in Clyde Martin gibi erkek asistanlarıyla cinsel ilişkileri olduğu iddiaları da gündeme gelmişti.

Alfred Kinsey
Alfred Kinsey (arka sıranın en sağında) ve çalışma arkadaşları.

c) Cinsel sapıklarla röportajlar

Kinsey, "araştırma" iddiası altında ahlaki olmayan bir şekilde eşcinseller, pedofiller, fahişeler ve cinsel suçlardan hüküm giymiş mahkumlar gibi şüpheli bir grup insanla röportajlar yaptı. Ancak en rahatsız edici örnek, hem erkeklerle, hem kadınlarla, hem de çocuklarla ve hatta hayvanlarla cinsel ilişkiye giren bir kişiyle gerçekleştirdiği 1944 tarihli röportajıydı. Bu röportaj, Kinsey'in sözde araştırmasını etik sınırları aşan bir şekilde gerçekleştirdiğini ve cinsel suçları meşrulaştırmaya çalıştığının bir örneğidir.

d) Pornografik ve erotik içeriklerin toplanması

Indiana Üniversitesi bünyesinde Cinsiyet Araştırmaları Enstitüsü kurulduğunda ve Rockefeller Vakfı'nın desteği sağlandığında, Kinsey maddi sıkıntılarla uğraşma gerekliliğinden kurtuldu. Bu dönemde erotik ve pornografik içerikli materyalleri toplamaya ve enstitü kütüphanesine eklemeye başladı. Kitapçılar, özel erotik kitapları Kinsey için ayırarak saklamaya başladılar ve bazı kişiler, erotik materyalleri posta yoluyla göndermeye başladılar. Ancak bu durum, Kinsey'in ABD Gümrüğü ve postanesi ile bazı sorunlar yaşamasına neden oldu.

Şunu belirtmek gerekiyor ki, Kinsey'in bu sadomazoşist eğilimleri, çeşitli belgeler ve biyografik verilerle desteklenmektedir. Biyografi yazarı James H. Jones'un ifadesine göre, Kinsey'in ergenlik dönemindeki davranışları "açıkça patolojikti" ve cinsel sapkınlığın belirtilerini taşıyordu. Onun mazoşizme olan bu düşkünlüğü, cinsel arzularını tatmin etmek için fiziksel ve duygusal acı çekmeyi zorunlu kılıyordu. Kinsey'in 1954’te Rockefeller Vakfı fonunu kaybettikten sonra gerçekleştirdiği şoke edici eylemler, kendi sadomazoşist eğilimlerini gösteren örnekler arasında yer alıyor. Bir tavan borusuna bağladığı ipi testis torbasına bağlayıp sandalyeden atlamak gibi aşırı eylemleri, Kinsey'in bu tür cinsel sapkınlıklara olan ilgisini yansıtıyor.

Kinsey'in kişisel hayatındaki çeşitli cinsel fetişler ve alışkanlıkları, onun ve Kinsey Enstitüsü'nün araştırma felsefelerini ve yaklaşımlarını etkilemiştir. Sadomazoşizm, mastürbasyon, zina ve homoseksüellik gibi pratikler, Kinsey'in cinsel sapkınlığı ve araştırma yöntemleri arasındaki sınırı belirsiz kılmaktadır. Bu örnekler, Kinsey'in kişisel hayatındaki çeşitli cinsel eğilimleri ve fetişleri göz önüne sererek, cinsel araştırmalarının eleştirel bir değerlendirmesini beraberinde getirmektedir.

Alfred Kinsey
Alfred Kinsey (ortada) ve çalışma arkadaşları.

3) Kinsey’in iddiaları nelerdi?

Kinsey, 1948'de çıkardığı "Erkekte Cinsel Davranış" adlı raporunu takiben, 1953'te "Kadında Cinsel Davranış" adlı bir diğer raporunu yayımladı. Kinsey raporları olarak ünlenen bu raporların bulguları ve kullanılan metotlar, dünya çapında hala büyük bir gürültüyle ve alevli tartışmalarla karşılanıyor. Raporların çarpıcı iddialarının ne olduğunu aşağıda sıralayalım.

a) Geleneksel normların “gerçeklikten” uzak olduğu iddiası

Kinsey, toplumun yüzyıllar boyunca kabul ettiği cinsel normlar ve Amerikan hukuk sisteminin belirlediği sınırlar ile “onun bulguları” arasında büyük uçurum olduğunu iddia ediyordu. Kinsey'e göre, Amerikalı erkeklerin:

  • Yüzde 90'ı mastürbasyon yapıyordu.
  • Yüzde 85'i evlilik öncesi cinsel ilişkiye giriyordu.
  • Yüzde 35 ila 45'i evlilik dışı ilişkilere bulaşıyordu.
  • Yüzde 59'u oral teması deneyimliyordu.
  • Yaklaşık yüzde 70'i fahişelerle temas kuruyordu.
  • Yüzde 37'si homoseksüel ilişkilere girişiyordu.
  • Kırsal bölgelerde yaşayan erkeklerin en az yüzde 17'si hayvanlarla cinsel temas kuruyordu.
Alfred Kinsey
Alfred Kinsey

Kinsey'in bulgularına göre, kadınların da cinsel davranışları resmi verilerden farklıydı:

  • Kadınların yüzde 50'si zina yapıyordu.
  • Kadınların yüzde 26'sı kocalarını aldatıyordu.
  • Kadınların yüzde 25'i kürtaj yaptırıyordu.
  • Bekar hamile kadınların yüzde 85'i kürtaj yaptırıyordu.

Kinsey, ortaya attığı sözde “gerçekler” ile toplum normları arasındaki farkı kapatmak amacıyla bu davranışları yasaklayan yasaları değiştirmek için mücadele verdi. Kinsey, oldukça çarpıcı bir iddiada bulunarak sadece üç tür cinsel anormalliğin olduğunu öne sürdü. Bu üç tür, "yoksunluk, bekarlık ve gecikmiş evlilik"ti. Şaşırtıcı bir şekilde, bu üç durum da, aslında sağlıklı cinsel yaşamı teşvik eden uygulamalardı.

b) Bebeklerin doğuştan “orgazma yatkın” olduğu iddiası

Kinsey, bebeklerin yoğun cinsel hazla doğduğunu iddia ediyor ve onların "orgazm" adını verdiği bir deneyimi yaşayabildiklerini savunuyordu. Ayrıca, Kinsey'e göre yetişkinlerle cinsel temas çocuklara zarar vermiyordu. İronik bir şekilde, çocuklar cinsel istismardan kaçmak için "bayılan," "kasılmalar" geçiren," "histerik" bir şekilde ağlayan" ve "savaşan" davranışlar sergilediklerinde, Kinsey bu tepkileri "orgazm" olarak tanımlıyordu. Ona göre, bu davranışlar çocukların cinsel deneyimlerden "kesin bir zevk" aldıklarını gösteriyordu. Dahası, Kinsey, bu davranışları sergileyen çocukları, erişkin erkeklerin "partnerleri" olarak adlandırıyordu. Kinsey'in iddiaları oldukça şaşırtıcı, sapkınca ve rahatsız ediciydi ve çocukların cinsel istismarına dair detayları içeren tablolarla destekleniyordu. Kinsey’in kitabında yer alan ve oldukça ciddi tartışmalara neden olan “Tablo 34” aşağıda sunulmuştur. 

Kinsey'in en tartışmalı deneylerinden birine ait Tablo 34. (Tercümesi aşağıdaki tabloda verilmiştir)

Tüm bu sözde "veriler" pedofiliyle ilişkilendirilmişti ve bu korkunç eylemler filme alınmıştı. Kinsey, çocukların seri cinsel istismarını kaydetmiş ve onları bu karanlık "araştırmasına" katkı sağlayan "ekibi" olarak tanımlamıştı. Kinsey’in çocukların bu istismara verdikleri acı dolu tepkilere dair açıklamaları ise onun sadomazoşist (acı çekmekten haz alan) bir pedofil olduğunu kanıtlar nitelikte. Tüm bu çarpıcı gerçekler, Kinsey'in etik dışı ve ahlaki olmayan araştırma yöntemleriyle dolu dünyasını daha gözler önüne seriyor.

Tablo 34'ün çevirisi.

c) Cinsel yönelimin akışkan olduğu iddiası

Alfred Kinsey, cinsel yönelimin akışkan olduğunu iddiasıyla Kinsey Ölçeği veya Kinsey Skalası adı verilen bir ölçek geliştirmiştir. Bu ölçek, cinsel yönelimin sabit olmadığını, zamanla değişebileceğini ve insanın yaşamının farklı dönemlerinde farklılık gösterebileceğini öne sürer. Amacı, insan cinselliğini heteroseksüellik ile homoseksüellik arasında bir spektrum olarak ele alarak, insanların cinsel yönelimlerini daha "esnek" bir şekilde değerlendirmektir.

Kinsey Skalası, 0'dan 6'ya kadar uzanan bir spektrum olarak tasarlanmıştır:

0: Tamamen heteroseksüel (sadece karşı cinse ilgi duyan).
1: Ağırlıklı olarak heteroseksüel, ancak bazı homoseksüel eğilimlere sahip.
2: Heteroseksüel yönelim baskın, fakat önemli ölçüde homoseksüel eğilim de mevcut.
3: Heteroseksüellik ve homoseksüellik eşit derecede.
4: Ağırlıklı olarak homoseksüel, ancak bazı heteroseksüel eğilimlere sahip.
5: Ağırlıklı olarak homoseksüel, ancak az da olsa heteroseksüel eğilim mevcut.
6: Tamamen homoseksüel (sadece aynı cinse ilgi duyan).

Daha sonra bu ölçeğe, "X" terimi eklenmiştir. X, hiçbir cinsiyete ilgi duymayan, yani aseksüel olanları temsil etmektedir.

kinsey skalası
Kinsey Skalası veya Kinsey Ölçeği, cinsel yönelimin sürekli değiştiğini, akışkan olduğunu öne sürer.

4) Kinsey’e karşı çıkan isimler

a) Abraham Maslow: Kinsey'in cinsellik araştırmalarına ilgi duyan ünlü psikolog Abraham Maslow, örnekleme yöntemlerinin güvensizliği nedeniyle Kinsey ile işbirliği yapmayı reddetmiştir. 

b) James H. Jones: Amerikalı bir yazar olan Jones, özellikle cinsellik ve toplumla ilgili konularda yazdığı eserlerle tanınır. Jones'un kaleme aldığı "Kinsey: A Public/Private Life" adlı kitabı, Kinsey'in karanlık hayatını ve çalışmalarını inceleyen önemli bir biyografi olarak bilinir. Bu kitap, Kinsey'in cinsellik araştırmalarını eleştirel bir şekilde değerlendirir ve tartışmaya açar. 

c) John Wilder Tukey: John Tukey, istatistikteki öncü çalışmaları ve veri analizi alanındaki katkılarıyla, bilim dünyasında önemli bir iz bırakan bir bilim adamıdır. Tukey, sivil topluma yaptığı katkıların yanı sıra, Amerikan İstatistik Derneği'nin Kinsey Raporu'nun istatistiksel metodolojisini eleştiren bir rapor hazırlayan komitesinde görev yapmıştır. Turkey’in "Üç kişiden oluşan rastgele bir seçim, Kinsey tarafından seçilen 300 kişilik bir gruptan daha iyi olurdu" şeklindeki eleştirisi, Kinsey'in metodolojisine dair bir bakış açısını yansıtmaktadır.

d) Birçok entelektüel ve bilim adamı: Bunlar arasında antropologlar Margaret Mead ve Ruth Benedict; Stanford Üniversitesinden psikolog Lewis M. Terman; Karl Menninger (ünlü Menninger Enstitüsü'nün kurucusu): psikiyatristler Eric Fromm ve Lawrence Kubie; Columbia Üniversitesi'nden Lionel Trilling, teolog Reinhold Niebuhr ve edebiyat eleştirmenleri (özellikle Lionel Trilling) gibi pek çok isim, Kinsey’in karşısında duruş sergilemiştir.

e) Judith Reisman: "Kinsey, Seks ve Çocuklar: Çocuklar için Bir Tehdit" adlı kitapta, Kinsey raporlarına yönelik eleştirilerde bulunmuş ve çocukların cinsel istismarına dikkat çekmiştir. Reisman, kitabında "Kurbanlardan bazıları sadece iki aylıktı ve bazıları 24 saatten fazla aralıksız cinsel vahşete maruz kaldı" ifadelerine yer vermiştir. "Kinsey'e İkinci Dünya Savaşı'nda katkıda bulunanlardan biri bir Nazi subayıydı. Genç kurbanlar tecavüz ile gaz odası arasında seçim yapmak zorunda kalıyordu."

f) Edward O. Laumann: Kinsey'in cinsellikle ilgili çalışmalarını eleştiren bir sosyolog olarak öne çıkmıştır. Laumann, Kinsey Raporları'nı inceleyerek, bu raporların cinselliği yalnızca biyolojik bir düzeyde ele aldığını ve psikolojik, klinik bilgi ve analizin eksik olduğunu savunmuştur. 

g) Sue Ellen Browder: Gazeteci ve yazar olan Browder, Kinsey'in cinsel devrimde oynadığı rolü sorgulayarak, feminist hareketin orijinal ideallerinden sapmasını ve kadın hakları mücadelesinin içsel ayrışmasına neden olduğunu söylemiştir. Browder, "Subverted: How I Helped the Sexual Revolution Hijack the Women's Movement" adlı kitabında Alfred Kinsey'in cinsellikle ilgili çalışmalarının kadını metalaştırdığını ve cinselliği ticarileştirdiğini savunmaktadır. Browder, Kinsey hakkında, "Ahlaki rölativizme dayanan seküler dünyamızda Kinsey, radikal cinsel bir rölativistti" demiştir. (Ahlaki rölativzm: Ahlaki doğru ve ilkelerin objektifliğini ve evrenselliğini reddeden görüş)

Birçok milletvekili: ABD’nin Indiana milletvekilleri, 20. yüzyılın ünlü sahte araştırmacısı Alfred Kinsey'in çocuk istismarının ortaya çıkmasının ardından, Indiana Üniversitesi Seks Araştırma Merkezi'ne kamu kaynaklarının aktarılmasını yasaklamak üzere oy kullanmıştır. 

Alfred Kinsey
Alfred Kinsey

5) Kinsey’in çalışmalarını kimler fonladı?

Alfred Kinsey'nin çalışmaları, özellikle siyonist yahudi Rockefeller Vakfı gibi büyük kuruluşlar tarafından finanse edildi. Bu yüklü fonlar, Kinsey'in cinsel davranışlar üzerine yaptığı sözde araştırmalara maddi destek sağlayarak önemli bir rol oynadı. Rockefeller Vakfı, Ulusal Araştırma Konseyi'nin (NRC) Cinsel Sorunlar Üzerine Araştırma Komitesi'ni destekleyerek, 1941'de Kinsey'in araştırmasına dikkat çekti. Kinsey'in 1941'deki ilk NRC hibesi yaklaşık 1.600 dolar civarındaydı. 1947'ye gelindiğinde, Kinsey'in projesi yılda 40.000 dolarlık NRC finansmanına sahipti ve bu finansman tamamen Rockefeller Vakfı'ndan gelmekteydi. Rockefeller Vakfı liderleri, NRC Komitesi'nin Kinsey'e olan desteğini yıllarca destekledi. Vakfın Medikal Direktörü Alan Gregg, 1948'de yayımlanan "Erkekte Cinsel Davranış” raporuna Rockefeller Vakfı adına bir önsöz yazarak Kinsey'in çalışmalarına olan desteklerini vurguladı.

Ayrıca, Indiana Üniversitesi de Kinsey'in çalışmalarını destekledi ve Kinsey’e akademik bir çerçeve sunarak, araştırmalarını sözde "bilimsel" bir yaklaşımla yürütmesine olanak tanıdı.

6) Kinsey'in çalışmalarının problematik yönleri

a) İnsanı hayvandan farksız görmek

Alfred Kinsey'in insan cinselliği üzerine yaptığı araştırmalarda "Human Animal" (İnsan Hayvanı) kavramını kullanmış olması dikkat çekicidir. Kinsey'in çalışmalarında, insan cinsel davranışlarını biyolojik bir perspektiften incelediği ve insanları diğer hayvanlar gibi bir tür olarak ele aldığı görülmektedir. Hatta bu perspektifi desteklemek amacıyla "Sex Behavior in the Human Animal" (İnsan Hayvanında Cinsel Davranış) başlıklı bir makale yayınlamıştır. Kinsey, insan ve hayvan cinselliği arasında ahlaki bir fark olmadığına inanmıştır. Margaret Mead, Kinsey'in cinsellikte dürtüsel anlamda "bir kadınla bir koyun arasında hiçbir fark gözetmediğini” belirtmiştir. Kinsey'in perspektifine göre, insanlar ile hayvanlar arasındaki temel fark yalnızca üreme anında belirgindir. Ona göre, hayvanlar cinsel ilişkiye sadece üremek amacıyla girerler. Öte yandan, Kinsey'in çalışmaları insan üremesi üzerine fazla odaklanmamıştır. Özellikle kadın cinselliği hakkındaki 842 sayfalık raporunda annelik konularına hiç yer vermemiştir. Bu eksiklik, Kinsey'in cinselliği sadece fiziksel bir süreç olarak gördüğünü ve insan cinselliğinin psikolojik veya duygusal yönlerini ihmal ettiğini gösterir.

b) Çarpık örnek grubu seçimi

Kinsey, istatistiklerini genel nüfusa aitmiş gibi sunarak, Amerikalı erkeklerin büyük bir kısmının cinsel suçlar işlediğini iddia etmiş ve cinsel suç yasalarının değişmesi gerektiğini savunmuştur. Ancak aslında Kinsey'in çalışmaları, hüküm giymiş hapishane mahkumları gibi örneklem gruplarını temel almıştır. Bu örneklem gruplarının seçilmesi bilim maskesi altında düpedüz manipülasyondur ve yanıltıcıdır. Kinsey, verilerini destekleyen başka hiçbir bilimsel veri olmamasına rağmen erkeklerin yüzde 37’sinin eşcinsel olduğunu iddia edecek kadar cüretkar davranmıştır. Bu yolla, toplumun gerçeklik algılarını yerle bir etmeyi amaçlamıştır.

Kinsey'in çalışmaları kadınlarla ilgili raporunda da yetersizdir. Kendisiyle görüşen ortalama kadın sayısının çok az olması üzerine Kinsey "evli" kadın tanımını değiştirerek fahişeleri örnekleme dahil etmiştir.

Görüldüğü üzere, Kinsey'in çalışmaları cinsel davranışları anlamak için eksik ve yanıltıcı bir temele dayanmaktadır. Bu nedenle, onun bulguları cinsel normları veya toplumsal değerleri belirleme konusunda güvenilir bir kaynak değildir.

Alfred Kinsey
Alfred Kinsey ve eşi Clara

c) Hatalı istatistikler

Kinsey'in istatistiklerinin güvenilirliği ve bilimsel temelleri ciddi şekilde sorgulanmış, bu verilere dayanarak yapılan saygın bilimsel araştırmalar bulunmamıştır. Örneğin, Kinsey’in verileri yanıltıcı bir şekilde sunarak çarpıtma yaptığı ortaya çıkarılarak tezleri çürütülmüştür.

Eşcinsellik oranının abartılı olması: Kinsey’in özellikle eşcinsellik oranlarına dair verileri büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Kinsey, erkeklerin eşcinsellik oranını yüzde 37 olarak iddia etse de bu iddia bilimsel araştırmalarla çelişmektedir. Örneğin, Seattle'daki Battelle İnsan İlişkileri Araştırma Merkezi'ndeki bilim adamları, erkeklerin eşcinsel olarak tanımlanan oranının nüfusun yalnızca yüzde 1'ini oluşturduğunu tespit etmiştir.

Evlilikte sadakatsizliğin “zararsız” olduğu iddiası: Kinsey'in evlilik ve sadakatsizlikle ilgili verileri de gerçek dünya deneyimleriyle uyuşmamaktadır. Gerçek hayattaki veriler, sadakatsizlik nedeniyle evliliklerin zarar gördüğünü ve boşanma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir.

Kürtaja dair verilerin abartılı olması: Kinsey'in kürtaj istatistikleri de çarpıtılmış veya yanıltıcıdır. Kinsey, kürtajı yaygın ve doktorlar tarafından yapıldığı bir işlem olarak sunmuştur. Ancak o dönemde Amerika'da kürtaj tamamen yasaktı ve gerçekte böyle bir durum söz konusu değildi.

Sonuç olarak, Kinsey'in istatistikleri bilimsel açıdan güvenilir değildir. Bu nedenle, bu verileri kuşkuyla karşılamak ve gerçek dünya deneyimleriyle karşılaştırmak bilimsel bir zorunluluktur.

d) İstismar sonucu çocuklardaki travma belirtilerini “zevk alma” şeklinde yorumlama

Alfred Kinsey, bilinen pedofillerin kimliklerini gizlemiş ve onları istismarlarını belgelemeye teşvik etmiştir, böylece cinsel suçlara meşruiyet kazandırmayı hedeflemiş ve bu tür suçları teşvik etmiştir. Kinsey ayrıca çocukların yaşadığı hıçkırık ve gözyaşlarını normal bir "doruk" ve "orgazm" olarak yorumlayarak cinsel istismarı normalleştirmiş, pedofililerle işbirliği yaptığını inkar etse de, Kinsey'in kendi verilerini pedofillerin cinsel aktiviteleri üzerine dayandırmıştır. 

Dahası, Kinsey bebekler için cinsel uyarımın faydalı olduğunu iddia ederek insani ve vicdani açıdan kabul edilemez bir yaklaşımda bulunmuş ve bu tür suçları teşvik etmiştir. Kinsey Enstitüsü'nün eski direktörü John Bancroft bile Kinsey'in verileri hakkında yalan söylediğini kabul etmesine rağmen, enstitü bu verileri hala geçerliymiş gibi sunmaktadır. Ayrıca, Kinsey Enstitüsü, elindeki dosyaları bilimsel incelemeye ya da pedofil raporlarının kurbanlarına sunmayı reddetmiştir.

7) Kinsey raporları ile dünyada ne değişti?

a) Playboy dergisinin kurulması

Hugh Hefner, Kinsey'in cinsel araştırmalarının etkisi altında 1948 yılında Kinsey'in çalışmalarını okuduktan sonra yasalarda değişiklikler öneren bir makale yazmış ve 1953'te Playboy dergisini kurmuştur. Hefner, Kinsey'in cinsellikle ilgili araştırmalarını desteklemiş ve Playboy'da cinselliği açıkça tartışmıştır. Bu dergi, marihuana, kokain, doğum kontrolü, pornografi, kürtaj ve cinsel suçlarla ilgili verileri kullanarak cinsel suçların suç olmaktan çıkarılması için lobi faaliyetleri yürütmüş ve milyonlarca okuyucusunu sapkın cinsel içerikle etkilemiştir. Dr. Reisman'ın çalışması, Playboy'un çocuk pornografisi içerdiğini tespit etmiş ve bu durumu yargı önüne taşımıştır. Playboy, 1985 yılında bu tür içeriği bıraksa da, bu resimler hala eski sayılarda bulunmaktadır. Playboy, Kinsey raporlarının etkisi altında kurulmuş bir dergi olarak öne çıkmaktadır.

Playboy dergisi
Playboy, Kinsey raporlarının etkisi altında kurulmuş bir dergidir.

b) Hukuk sisteminde değişiklik

Westlaw, dünyanın en yaygın kullanılan hukuki veri tabanlarından biridir. Bu veri tabanında, 1980-2000 yılları arasında Kinsey ile ilgili 650'den fazla atıf bulunmaktadır. Aynı şekilde, 1948-1980 yılları arasında Kinsey'in araştırmalarına atıfta bulunan önemli hukuk dergileri makaleleri de bulunmaktadır. Bu durum, Kinsey'in çalışmalarının hukuk alanında da etkili olduğunu göstermektedir. 

O dönemde Amerika'da açıkça yasak olan eşcinsellik ve eşcinsel ilişkinin cezaları eyaletten eyalete farklılık göstermiş; bu cezalar arasında hapis, para cezası ve hatta ölüm cezası yer almıştır. "Sodomi" olarak adlandırılan bu köklü yasalar, 1600'lerden 1960'lara kadar Amerika'da varlığını sürdürmüştür. Ancak özellikle 1950'lerden sonra, Kinsey'in bu sözde bilimsel raporu Amerikan hukuk sisteminde pek çok cinsel suç ve yasa hükmünün değiştirilmesine ve hafifletilmesine yol açmıştır. Bu çalışmalar kürtaj, tecavüz, reşit olmayan kişilere cinsel istismar, fuhuş, çocuk ve eş istismarı, sodomi, ensest, çok eşlilik, pornografi ve daha fazlası gibi suçların cezalarının azaltılması veya kaldırılması için argümanlar sunmuştur. Örneğin, Kinsey, 1949'da Kaliforniya Cinsel Suçlar Alt Komitesi önünde yaptığı açıklamada, Enstitü'nün araştırmasına dayanarak "yüzde 95'i aşan bir oranla tüm erkeklerin cinsel suçlu olarak kabul edilmesi gerektiğini" öne sürmüş ve bu nedenle cinsel yasaların liberalleştirilmesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca, Kinsey, cinsel temasın çocuklara zarar vermediği konusunda kapsamlı verilere sahip olduğunu ve tacizcilerin suçlarını tekrarlamadığını ileri sürmüş, bu nedenle cinsel suçluların serbest bırakılması gerektiğini savunmuştur. Kinsey ve iş arkadaşı Wardell Pomeroy, çeşitli eyaletlerin seks yasalarını gözden geçirmek için çalıştıklarını kabul etmiştir.

c) LGBT ideolojisinin normalleşmesi

Los Angeles'taki California Üniversitesi'nde psikoloji öğrencileri arasında gerçekleşen bir araştırmada, öğrenciler üç farklı gruba ayrılmıştır. Birinci grup, Kinsey'in bulgularına dayalı olarak dokuz haftalık yoğun bir kurs almış, diğer iki grup ise Kinsey'in çalışmalarıyla ilgili resmi bir eğitim almamıştır. Bu eğitim sonrasında öğrencilere, cinsellikle ilgili tutumlarını değerlendiren bir test uygulanmıştır. Sonuçlar, Kinsey eğitimi alan öğrenciler ile almayanlar arasında önemli farklılıklar göstermiştir. Kinsey eğitimi alan öğrenciler, evlilik öncesi cinsel ilişkilere daha “olumlu” yaklaşma eğilimi göstermiş ve sadakatsizliğe karşı daha olumlu bir tutum sergilemiştir. Ayrıca, Kinsey eğitimi alan öğrenciler arasında eşcinselliğe açık olanların oranı, eğitim sonrasında belirgin bir şekilde artarak yüzde 0'dan yüzde 15'e yükselmiştir. Aynı zamanda, Kinsey eğitimi almış olan öğrencilerin, dini inançların getirdiği cinsel sınırları daha az önemsedikleri ve aileleri tarafından öğretilen cinsel normlara daha az bağlılık gösterdikleri gözlemlenmiştir.

Alfred Kinsey
Bugün Kinsey, fakültelerde Biyolog olarak tanıtılmakta, raporları değer görmekte, LGBT örgütleri tarafından oldukça önemsenmektedir.

d) Cinsel sınırsızlığı dünya çapında yayma

Birleşmiş Milletler’de Danışmanlık Statüsü: Kinsey Enstitüsü, tarih boyunca pedofili ve çocukların cinsel istismarıyla özdeşleşen pek çok vahim iddiaya rağmen, bu eleştirilere ve suçlamalara karşı kendini aklamayı başarmıştır. Daha da önemlisi, 23 Nisan 2014 tarihinde Kinsey Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Araştırmaları Enstitüsü’ne Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) nezdinde özel danışmanlık statüsü verilmiştir. 

Planlı Ebeveynlik ve ABD Cinsellik Bilgi ve Eğitim Konseyi (SIECUS): Dünya çocuklarına kendi cinsel ideolojilerini aşılama çabası, özellikle ABD Cinsellik Bilgi ve Eğitim Konseyi (SIECUS) ve Planlı Ebeveynlik gibi önemli kuruluşların benzer felsefi yaklaşımlar benimseyen destekçileri tarafından büyük ölçüde sürdürülmüştür. 1964'te, Kinsey'in eserlerinin ortak yazarı ve eski Kinsey Enstitüsü direktörü olan Wardell Pomeroy, SIECUS'un kurucu yönetim kurulu üyeliğini üstlenirken, Planlı Ebeveynlik'in tıbbi direktörü Dr. Mary Calderone ise SIECUS'un kurucu başkanı olmuştur. Bu iki kuruluş, Kinsey'in tartışmalı cinsellik felsefelerini içeren ve çocukları ve yetişkinleri herhangi bir kısıtlama olmaksızın cinsel arzularını “keşfetmeye” teşvik eden kapsamlı cinsellik eğitimi programlarını oluşturma ve teşvik etme konusunda dünya çapında lider konumda bulunmaktadır.

Bugün Kinsey, fakültelerde Biyolog olarak tanıtılmakta, raporları değer görmekte, LGBT örgütleri tarafından oldukça önemsenmektedir. Pedofili ve zoofili başta olmak üzere cinselliğin her türlüsünü hiçbir ilke, etik ve ahlaki norm ile değerlendirmeksizin kabul etme fikri cinsel sınırsızlık ve LGBT’nin fikri zeminini hazırlamış, ilerlemesine vesile olmuştur. Kinsey’i anlamak, büyük ölçüde LGBT ve toplumsal cinsiyet ideolojisini anlamak anlamına gelecektir. 

Kaynaklar

Alfred C. Kinsey (1947), "Sex Behavior in the Human Animal" https://doi.org/10.1111/j.1749-6632.1947.tb31727.x.
Alfred C. Kinsey, Wardell B. Pomeroy, Clyde E. Martin (1949). "Sexual Behavior in the Human Male." W. B. Saunders Company, Philadelphia.
Jones, James H. (1997). Alfred C. Kinsey: A Public/Private Life.
Margaret Mead (1979). "An Anthropologist Looks at the Kinsey Report (Bir Antropolog Kinsey Raporlarını İnceliyor)." Child and Family, vol. 18, no. 4.
"Alfred Kinsey." Encyclopedia Britannica (2023), https://www.britannica.com/biography/Alfred-Charles-Kinsey.
William G. Cochran, Frederick Mosteller & John W. Tukey (1953), "Statistical Problems of the Kinsey Report," Journal of the American Statistical Association, 48:264, 673-716, DOI: 10.1080/01621459.1953.10501194
Rachel Wimpee and Teresa Iacobelli (2020), "Funding a Sexual Revolution: The Kinsey Reports," The Rockefeller Archive Center. https://resource.rockarch.org/story/funding-a-sexual-revolution-the-kinsey-reports/
Stephen Adubato (2020), "Unmasking the Patriarchal Axe That Split the Women's Movement: A Book Review," Rehumanize International. https://www.rehumanizeintl.org/post/unmasking-the-patriarchal-axe-that-split-the-women-s-movement-a-book-review
Jinit Jain (2021), "Death anniversary of Alfred Kinsey: ‘Father of sexual revolution’ who claimed babies have orgasms, child rape benefits victims," https://www.opindia.com/2021/08/alfred-kinsey-reports-father-of-sexual-revolution-who-said-rape-benefits-children/
Sue Ellin Browder, "Kinsey's Secret: The Phony Science of the Sexual Revolution." Catholic Culture. https://www.catholicculture.org/culture/library/view.cfm?recnum=6036
David, Tim Bayly (2004). "The Shame of Alfred Kinsey..." Bayly Blog, https://baylyblog.com/blog/2004/11/shame-alfred-kinsey
Joseph Epstein (1998), "The Secret Life of Alfred Kinsey", Commentary, https://www.commentary.org/articles/joseph-epstein/the-secret-life-of-alfred-kinse
Stop the Kinsey Institute. "The Kinsey Institute Exposed: A Warning to Parents & Governments Throughout the World." https://stopthekinseyinstitute.org/kinsey-brief/
"Everything you ever wanted to know about Kinsey," The Irish Times, URL: https://www.irishtimes.com/culture/everything-you-ever-wanted-to-know-about-kinsey-1.189321