Uzmanlar, otizm ve cinsiyet disforisinin bebeklerin anne karnında maruz kaldıkları hormonlardan kaynaklandığını iddia ediyor

Araştırmalar, cinsiyet disforisine sahip kişilerde otizm spektrum bozukluğu görülme ihtimalinin, cinsiyet disforisi olmayanlara göre altı kat daha fazla olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, otizm ve cinsiyet disforisinin bebeklerin anne karnında maruz kaldıkları hormonlardan kaynaklandığını iddia ediyor


Kaynak: dailymail.co.uk
Erişim tarihi: 29.04.2024

Cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) on yıllardır bilim adamlarının kafasını kurcalıyor: Neden bazı insanlar yanlış bedende doğduklarını düşünürken diğerleri böyle hissetmiyor? Daily Mail haber sitesine konuşan uzmanlar, 1,4 milyon Amerikalı olduğu tahmin edilen bu grupta görülen ortak bir özelliğin bazı açıklamalar getirebileceğine inanıyor.

Araştırmalar, cinsiyet disforisine sahip kişilerde otizm spektrum bozukluğu görülme ihtimalinin, cinsiyet disforisi olmayanlara göre altı kat daha fazla olduğunu gösteriyor. İnsanların iletişim kurma, sosyalleşme ve davranış biçimlerini etkileyen bu gelişimsel bozukluğun, çeşitli nedenlerle cinsiyet disforisi ile örtüştüğü düşünülüyor. Bazı çalışmalar, anne karnında belirli hormonlara maruz kalmanın her iki sorunun da olasılığını artırabileceğini öne sürerken, bazı uzmanlar bu bağlantının toplumsal normlara uymaktan kaçınmakla ilgili olabileceğini söylüyor.

Otizm spektrum bozukluğu ve cinsiyet disforisi arasındaki potansiyel bağlantıyı inceleyen şimdiye kadarki en büyük çalışmalardan biri, 641.000'den fazla kişiden elde edilen verileri içeriyor. 2020'de Nature Communications isimli akademik dergide yayınlanan çalışma, biyolojik cinsiyetleri konusunda huzursuzluk yaşayan kişilerin otizmli olma olasılığının, huzursuzluk yaşamayanlara göre üç ila altı kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Söz konusu çalışma, transseksüellerin ve cinsiyet karmaşası yaşayan kişilerin, genellikle otizmin bir özelliği olan duyusal hassasiyet de dahil olmak üzere otistik özelliklerin kendi kendine raporlama ölçümlerinde daha yüksek puan aldıklarını gösterdi.

Çalışmanın ardından İngiltere'deki Kings College London'da psikiyatri, psikoloji ve nörobilim profesörü olan Dr. Michael Craig, kendi gözlemlerine dayanarak cinsiyet disforisi ile otizm arasında doğal bir bağlantı olduğu sonucuna vardı. Aynı zamanda İngiltere Ulusal Sağlık Servisinin (NHS) Ulusal Otizm Biriminin de başında olan Dr. Craig, The Times gazetesine şunları söyledi: “Gördüğüm hastaların yüzde 40 ila 50'sinin otizmli olduğuna kesinlikle ikna olduğum günler oldu. Bu örtüşmeyi açıklayabilecek şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyordum, ancak bu birçok sebepten ötürü araştırılması zor bir alan.”

Kendisi genel olarak, Londra'daki Tavistock cinsiyet kliniğinde gözlemlediği hastaların yaklaşık yüzde 20'sinin otizm teşhisi için uygun olabileceğini tahmin ediyor. Kesin bir bağlantı keşfedilmemiş olsa da, 2020 yılına ait çalışmanın yazarları otizm ve cinsiyet karmaşası arasında birkaç olası bağlantıya işaret ediyor. Otizmli kişilerin, otizm teşhisi konmamış kişilere kıyasla toplumsal normlara daha az uyum gösterebileceğini vurgulayan araştırmacılar, "Bu durum, neden daha fazla sayıda otizmli kişinin kendini ikili cinsiyet sisteminin (kadın ve erkek olarak yalnızca iki cinsiyet olduğu bilinen sistemin) dışında konumlandırdığını kısmen açıklayabilir" diyor.

İkinci olarak, beyin gelişiminin şekillenmesinde rol oynayan doğum öncesi hormonların hem otizme hem de cinsiyet rolü davranışlarına katkıda bulunduğuna işaret ediliyor.

Cinsiyet disforisi
Cinsiyet disforisi yaşayan bireylerde nörogelişimsel rahatsızlıkların daha yüksek oranda görüldüğü tespit edildi.

Önceki çalışmalar doğum öncesi hormonlar ve otizm arasındaki bağlantıyı incelemiştir. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, hamile kadınlarda kadın cinsiyet hormonu olan östrojenin yüksek seviyeleri ile çocuklarındaki otizm arasında bir bağlantı olduğu bulunmuştur. Hem 2015 hem de 2018'de yapılan ayrı çalışmalar ise, testosteron ve progesteron da dahil olmak üzere belirli cinsiyet hormonlarının yüksek seviyelerde görüldüğü hamile kadınlarda otizmli bir çocuğa sahip olma riskinin arttığı görülmüştür. Önceki araştırmalar doğum öncesi hormonların cinsiyet disforisinde rol oynayıp oynamadığını da incelemiş ve bir çalışma kadınlarda doğum öncesi testosteron seviyesinin yüksek, erkeklerde ise düşük olmasının cinsiyet disforisine katkıda bulunabileceğini öne sürmüştür. 

Nöropsikolog Dr. Aaron Reuben, Daily Mail sitesine verdiği demeçte, cinsiyet karmaşası yaşayan bireylerde nörogelişimsel rahatsızlıkların daha yüksek oranda görüldüğünün tespit edildiğini belirterek şunları söyledi: “Bu rahatsızlıkların birbiriyle bağlantılı olması ya da otizm ve cinsiyet disforisi arasında örtüşme olması akla yatkındır. Birçok nörogelişimsel ve psikiyatrik bozukluk komorbid olma eğilimindedir ve otizmli bireylerde de Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi diğer rahatsızlıkların yüksek oranlarda görüldüğünü gözlemliyoruz.” 

Dr. Reuben sözlerine şöyle devam etti: “Otizmli kişilerin cinsiyet disforisi geliştirme riskinin daha yüksek olduğu ya da otizmliler arasında cinsiyet disforisi oranlarının otizmli olmayanlara kıyasla daha yüksek olduğunu düşünmekle birlikte, otizmin cinsiyet disforisine ‘neden olabileceğini’ iddia edenlere şüpheyle yaklaşıyorum. Her iki durum hakkında da o kadar az şey biliyoruz ki, nedensel açıklamalar yapmaktan çok uzağız. Bununla birlikte, iki durum arasındaki örtüşmenin daha fazla araştırılması yeni keşiflere ve her ikisinin de daha iyi anlaşılmasına yol açabilir.” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri'nde hem otizm hem de bir sağlık uzmanı tarafından konulan klinik tanı olarak cinsiyet disforisi oranları son yirmi yılda artış gösterdi.

Cinsiyet disforisi teşhisi, 2018'den bu yana biri hariç her eyalette artış gösterdi ve ortalama teşhis yaşı daha genç olma eğiliminde. Komodo Health Inc tarafından yapılan bir sigorta talepleri analizi, 2017 ile 2021 yılları arasında 6-17 yaş arasındaki yaklaşık 121.880 çocuğa cinsiyet disforisi teşhisi konulduğunu ortaya koydu. 2021'de ise, 2020'ye göre %70'lik bir artışla 42.000 çocuğa bu teşhis konuldu. 18 yaşın altındaki çocuklar her yıl yeni teşhislerin beşte birini oluşturuyor.

Artan oranlar nedeniyle uzmanlar, bu durumun daha yaygın hale gelip gelmediğini ya da doktorların otizmi tanıma ve teşhis etme konusunda daha iyi hale gelip gelmediğini sorguluyor. Otizm için hala standart bir test yok ancak teşhis yeteneklerinde önemli ölçüde ilerlemeler kaydedildi ve bu bozukluk daha iyi anlaşıldı. Bu durum için bir test olmadığından, doktorlar çocuğun gelişimsel geçmişine ve davranışlarına güvenmek zorunda kalıyor. Otizm taraması, çocuğun dil, hareket ve düşünme becerilerinin yanı sıra davranış ve duygularının da değerlendirildiği 18 ve 24 aylık dönüm noktasında doktor tarafından yapılıyor. Tedavisi yok ancak uzmanlar erken müdahalenin büyük bir fark yaratabileceğini ve erken teşhisin spektrumdaki çocukların ihtiyaç duydukları yardımı almalarını sağlamada kilit öneme sahip olduğunu söylüyor. 

Ve şimdi ise uzmanlar, cinsiyet kliniklerinde görülen çocukların otizm taramasından geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. 2020 çalışmasının ortak yazarı olan Cambridge Üniversitesi'nden Profesör Simon Philip Baron-Cohen, The Times haber sitesine şunları söylüyor: “Şu anda birçok genç depresyonlarının nedeni olarak cinsiyet disforisi teşhisine yönlendiriliyorsa ve altta yatan otizm teşhisi gözden kaçıyorsa, o zaman kişinin ruh sağlığı mücadelelerinin kısmen otizm semptomları için destek almamasından da kaynaklanabileceği ihtimaline karşı otizmi de kontrol etmek iyi bir klinik uygulama olacaktır. Bu iki durum birbirini dışlamaz ancak her biri desteği hak eden ve birlikte ortaya çıkan durumlar olabilir.”