Otizmli kızlar: Toplumsal cinsiyetin sessiz cephesi

Sosyal medya ve çevrim içi pornografiye uzun süre maruz kaldıktan sonra trans oldukları iddiasıyla cinsiyet kliniklerine başvuran ve çoğunluğu ergenlik çağındaki otizmli genç kızlardan oluşan grupta olağanüstü bir artış görülüyor.
Otizmli kızlar: Toplumsal cinsiyetin sessiz cephesi


Kaynak: transgendertrend.com
Erişim Tarihi: 28.03.2023
Yazar: Jane Galloway

Jane Galloway, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan otizmli bir kadın. Pek çok otizmli kadın gibi, neden bu kadar "öteki" hissettiğini anlamak için bir ömür boyu mücadele ettikten sonra ancak 40'lı yaşlarında bir tanıya ulaşmış. Kendisi otizmli kadınlar ve kız çocukları için çalışan tutkulu bir savunucu. Yerel bölgesinde kendisi gibi aileleri destekliyor ve boş zamanlarında otizm hakkında yazıyor. Jane'e deneyimlerini ve Tavistock & Portman GIDS cinsiyet kliniğine yönlendirilen otizmli kızların sayısındaki katlanarak artışın nedenlerine ilişkin bilgili görüşlerini kaleme aldığı için minnettarız.

(Not: Otizmli erkek çocukların da risk altında olduğunun farkındayız ve spektrumdaki erkek çocukların ebeveynlerinden giderek daha fazla soru alıyoruz. Bu konuya farklı yazılarda değineceğiz.)

Trans olduğunu iddia eden çocuklar ve gençler konusunda yeni bir tartışma başladı. Peki ya otizm?

Tavistock & Portman GIDS cinsiyet kliniği tarafından yayınlanan bir raporun bildirdiği üzere, 2011 yılından itibaren GIDS hizmetlerine trans oldukları iddiasıyla erişen gençlerde olağanüstü bir artış olduğunu ve katlanarak artan bu grubun ergenlik çağındaki kızlar olduğunu biliyoruz. Ayrıca Tavistock'a başvuranların %48'inin otizm özelliklerine sahip olduğunu ve bunların %35'inin orta ila yüksek şiddet gösterdiğini de biliyoruz.

Eğer sevk sayılarında böylesine büyük artışlar görülen ve çocukları potansiyel olarak yaşam boyu sürecek, hayatlarını değiştirecek tıbbileştirilmiş bir yola sokan şey başka bir konu olsaydı ve servise sevk edilen tüm çocukların neredeyse %50'sini etkileyen bir başka bağlayıcı faktör mevzu bahis olsaydı ulusal çapta büyük bir ilgi uyanırdı ve buna bağlı olarak konu basında yer alırdı. Fakat hakikatte, bunun neden olduğuna dair çok az araştırma var ve hatta neredeyse hiç ilgi yok. Bunun nedeninin, "toplumsal cinsiyeti" sorgulamanın son derece sert yanıt alması mı yoksa otizmin özel bir önemi olmadığının düşünülmesi mi olduğu belirsiz. Bu durum, birçok yüksek fonksiyonlu otizmli insanın bunun bir engelden ziyade bir farklılık olduğunda ısrar ettiği bir dünyada belli bir anlam ifade edebilir. Ama aynı zamanda bu durumun ezici bir çoğunlukla kızları etkiliyor olmasının da bu görmezden gelmeye neden olma ihtimali önemli bir sorudur.

Bir bağlantı olduğunu kabul eden bazı araştırmalar var ancak nedenini araştıran hiçbir araştırma yok. Bu nedenle medikal bir yola girmeden önce diğer tüm farklı tanıların elendiğinden emin olmak inanılmaz derecede önemlidir. Tavistock'ta ortaya çıkan ihbarlardan, klinisyenlerin ülkenin dört bir yanından kliniğe gelen gençleri gözlemlediklerini ve hepsine sanki ezberlenmiş gibi aynı kelimeleri ve cümleleri tekrarladıklarını biliyoruz. 

Temmuz 2018'de Westminster Sosyal Politika Forumu "Trans eşitliği için sonraki adımlar" konferansında konuşan Tavistock GIDS Direktörü Polly Carmichael, gençlerin internette vakit geçirdiklerini ve cinsiyet disforisi (cinsiyet hoşnutsuzluğu) semptom ve belirtilerini araştırdıklarını bildiklerini itiraf etmişti. "İnternete girip ne olduğunu görebildikleri için gençlerin teşhis kriterlerini yerine getirmeleri hiç zor değil" demişti. Bu ortamda, cinsiyetten beklenenlere uymayan kızların Tavistock'a hangi nedenlerle başvurduğunu anlamak çok önemli.

Tüm bu meselerle çok kişisel bir şekilde ilgiliyim çünkü bana da otizm teşhisi kondu.

Ben otizmli bir kız olarak büyümüş otizmli bir kadınım, sadece şimdiye kadar bunun farkında değildim. 13 yaşımda ilk intihar düşüncelerim ortaya çıktı ve bu düşünceler yirmili yaşlarımın sonuna kadar aralıklarla devam etti. Kendimi neden dünyadan bu kadar kopuk hissettiğime dair hiçbir fikrim yoktu. Sanki üzerinde olmam gereken başka bir gezegen varmış gibi hissediyordum; bu gezegen çok küçük, çok imkansız, çok yanlıştı. Hiçbir şey mantıklı gelmiyordu ve mantıklı bir şekilde var olabileceğim başka bir şeyi ya da yeri özlüyordum. Etrafımdaki herkesin nasıl olup da tam olarak ne yapacağını biliyor gibi göründüğünü anlayamıyordum.

Benim hiçbir fikrim yokken onların nasıl konuşacaklarını, nasıl düşüneceklerini, dünyada nasıl hareket edeceklerini biliyor gibi görünmeleri çok enteresan geliyordu.

Tek yaptığım odamda saklanmak, müzik dinlemek, yatağıma uzanmak ve bir o yana bir bu yana sallanmaktı. Bu bana kaçmak, rahatlamak ve her konuşmayı, tartışmayı, senaryoyu, farklı sonları denemek için bir alan sağladı. Bunu şimdi de yapıyorum.

Otizm
Trans oldukları iddiasıyla cinsiyet kliniklerine başvuran ve çoğunluğu ergenlik çağındaki genç kızlardan oluşan grupta olağanüstü bir artış görülüyor.

Müziğe kafayı takmıştım. Her grup, şarkı, tür hakkında ansiklopedik bilgim oluştu. Ergenliğimin sonlarına geldiğimde, okulda müzik gruplarında olan çocuklarla takılıyordum, çünkü beni 'anlıyorlardı' ya da en azından her zaman çok garip olmamı umursamıyorlardı. Kendimi tamamen 'öteki' hissediyordum; kendimden nefret ediyordum, bedenimden nefret ediyordum ve nedenini bilmiyordum. Gerçekten hiçbir yere ait olmadığımı hissediyordum.

Eğer okulum bana farklı bir kimliğim olabileceğini, neden herkesten bu kadar farklı hissettiğimin bir nedenini, hissettiğim acının, kendimden nefret etmenin ve intihara meyilli olmanın bir kısmını anlamlandırmanın bir yolunu söyleseydi ya da öğretseydi, buna iki elimle sarılırdım.

O zamanlar gotiklerle, heavy metalcilerle ve alternatif indie çocuklarla takılıyordum. Kendime olan nefretimi siyah saç boyası, piercing, Dr. Martens botlar ve yüzümü göz kalemiyle boyamak suretiyle gösterdim. 1980'lerde bunu yapabiliyordunuz. Gençlik kültürü ve müzik aracılığıyla dünyaya bağırabilirdiniz.

Günümüzde çocukların böyle bir seçeneği yok. Artık kapitalizm ve neoliberalizm tarafından yönlendirilen, her bireyin şirketlerin mallarını sergilediği satılmaya hazır bir tuval olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Reklamcılığın çocuklara kadar uzanması (daha önce bunun etik sonuçları olduğu görülüyordu) onları tüketici bir nesile dönüştürdü.

Gençlik kültürü bu eğilimin esiri olmuş ve isyanı yeniden paketleyerek gençlere bir ürün olarak satmıştır. Kendilerini hoşnutsuz hisseden gençlerin artık psikolojik olarak ayrışabilecekleri ve kimliklerini deneyebilecekleri güvenli bir yolları yok.

Bunun yerine bireysel kimliğin toplumdan daha önemli görüldüğü zehirli bir karmaşa var. Peki, gençseniz ve bu manzara arasında kaybolmuşsanız ne yaparsınız? Elbette karşınıza çıkan ve dünyanızı anlamlandırmanıza yardımcı olacak ilk şeye sarılırsınız.

Tamamen kaybolmuş ve haklarından mahrum bırakılmış hissederek, yoluma çıkan her şeye atılarak ve 'Bu! Ben buyum!" diye düşünerek geçirdim. Ta ki artık öyle olmayana, aynı duygular geri gelene (çünkü sadece geçici olarak kayboluyorlardı) ve benlik duygusu arayışımda bir sonraki tutamağa geçmek zorunda kalana kadar.

Yıllar sonra tüm bunların nedeninin nöroçeşitli olmam olduğu ortaya çıktı. Otizmli ve DEHB’liydim. Ama bunu keşfetmem 40'lı yaşlarıma kadar gecikti. Eğer ergenlik çağındayken kendimi sürekli olarak 'öteki' hissetmemin sebebinin trans olmam olduğu söylenseydi, o zaman evet, kesinlikle bunu da kabul eder ve sorgulamadan kendimi o dünyanın içine atardım. Ve kendimi daha az yalnız, daha az öteki, daha az tuhaf hissetmemi sağlayacağını umduğum bu yeni topluluğu kucaklardım. Daha az ucube ve daha çok bir yere ait bir kız gibi hissetmek isteği mantıklı düşünmeye ağır basardı.

Bunu yapmamamın tek nedeni, 1980'lerde ortalama bir gence bunun bir seçenek olarak sunulmamış olmasıydı. Bu, 2004’te yürürlüğe giren, çocukların kimliklerini cinsiyetlerinden ayrı olarak belirlemelerine ilişkin ana akım fikirden önce ve genişletilmiş Stonewall Trans Şemsiyesi'nden önce transseksüellerin sayısının sabit bir şekilde 5.000 civarında olduğu bir zamandı.

Trans olmadığımı fark ettiğimde ise artık çok geç olacaktı. Ergenler tanımları gereği çok az filtreye sahiptir, uzun vadeli bir bakış açıları yoktur ve arzularının hemen şimdi tatmin edilmesine yönelik devasa bir istek duyarlar; tüm bunlar şımarık oldukları için değil, dürtü kontrolü ve hazzı ertelemek ergenlik çağındakilere çok uzak kavramlar olduğu için böyledir. Özellikle böyledir, çünkü beynimiz tek seferde olgunlaşamaz, yavaş yavaş gelişir ve beynin bu davranış ve duyguları kontrol eden kısımları daha sonra, yirmili yaşlarımızda gelişir.

Yani evet, eğer önüme bu seçenek konsaydı trans olduğumu düşünürdüm.

Mesele şu ki, kendimi gerçekten de kadın hissetmiyordum, erkek hissetmiyordum, kendimi cinsiyetle tanımlamıyordum (1980'lerde bu çok normaldi, öyle ki bir mesele haline getirilmezdi ve kendini müzikle tanımlamak daha olasıydı. Marilyn, Boy George ve Annie Lennox gibi isimlerin hepsi androjenlikleriyle dikkat çekiyordu [androjen- cinsiyet özellikleri baskın tanımlayıcısı olmayan] ve kimse bu isimlerin cinsiyetlerini sorgulamıyordu ama şimdi, erkek ya da kadınla özdeşleşmeme şeklindeki bu tamamen sıradan duygu, inanılmayacak kadar patolojik hale getirildi; öyle ki trans olduğunu açıklayan son ünlülerden şarkıcı Sam Smith, iki cinsiyetten de olmadığını ve içinde muhteşem bir kadın varlığını hissettiğini açıklama cesaretinden dolayı medya tarafından övgüyle karşılandı.

1986'da, içsel bir cinsiyet duygusu yaşamadan, erkek ya da kadın olduğuma dair tutarlı bir his olmadan, tüketen bir intihar duygusuyla sıkışıp kalmıştım. Eğer bana bunun bir anlamı olduğu ve bu nedenle bir yere ait olduğum söylenseydi, buna iki elimle sarılırdım. Yan etkileri ne olursa olsun ilaç almam söyleniyorsa, daha da iyi olurdu, çünkü hasarlı dünya algıma göre ilaç, yaşadığım her şeyin gerçek olduğu anlamına gelirdi.

Otistik spektrum
Trans oldukları iddiasıyla cinsiyet kliniklerine başvuran kızlar arasındaki otizm yaygınlığı sağlam çalışmalarla araştırılmalıdır.

Bir doktor her şeyi daha iyi hale getirmek için bana kullanmam gereken bir ilaç verdiğinde kafamdaki gürültünün çok önemli olduğuna inanırdım. Bu ilaç buna bir anlam katacak ve şüpheye yer bırakmayacaktı; bende bir sorun vardı. Bu, içsel işkencem için bir onaylama duygusu ve ergen zihnim için belirli bir cazibe sağlardı. ("İlaç kullanıyorum. Bu ciddi bir şey.")

Yine de bu gerçek olmazdı. Duygular gerçekti ancak nihayetinde hakikatim otizm ve DEHB idi; beynimde henüz bilmediğim şeyler vardı çünkü 1980'lerde çok fazla nöroçeşitlilik teşhisi konmamıştı.

Ancak artık nöroçeşitli olabileceğimizi ve olduğumuzu biliyoruz ve şu anda bu kızların GIDS'e çok fazla başvuru yaptığını biliyoruz. Ve kimse onlara "yavaşla" demiyor.

Bunun olmasına izin veriyoruz çünkü zor soruları sormaktan daha kolay geliyor. Ancak bu kızların konuşmamıza ve "Ben de böyle hissettim ve bu normal" dememize ihtiyaçları var. Belki de otizmlisinizdir. Belki de bu yüzden farklı hissediyorsunuz; ergenlikten, kız çocuğu olmaktan nefret ediyorsunuz. Karmaşık bir durum, değil mi? 

Yeniden yetişkinler olmalıyız çünkü yalnız, kaybolmuş ve korkmuş olan bu kızların, sorumluluğun bizde olduğunu ve ne yaptığımızı bildiğimizi bilmeye ihtiyaçları var. Sadece sağlam araştırmalara dayanarak hareket edeceğimize ve kim olduklarını çözerken onları güvende tutacağımıza güvenmeliler.

Büyürken, deneyler yaparken, değişirken ve şu anda genç kızlar arasında isyanın ana itici gücü olan kimlikle flört ederken kimlik aracılığıyla ebeveynlerinden ayrılmak için bir girişimde bulunan genç kızları fark edebilecek bilgeliğe ulaşmamız gerekiyor.

Ancak bu kızlar tarafından ödenen bedel çok yüksek. Avrupa'da ve ABD'de sayıları giderek artan detransların (translıktan pişman olup esas cinsiyetine dönen kişiler) sesleri bizi duraksatmalıdır. Çünkü her ne kadar lobi grupları tarafından detransların "gerçekten trans olmadıkları" için konu dışı oldukları söylense de onlar kesinlikle testosteron alacak ve çift mastektomi (sağlıklı göğüslerin alındığı cinsiyet değiştirme ameliyatı) yaptıracak kadar güçlü bir şeyler hissetmişlerdi ve bunlar asla geri döndüremeyeceğiniz şeylerdir.

Ve eğer geçmişte o otizmli kızlar bir hata yaptıysa, şu anda bunu yaşayan bazı kızların da bir hata yaptığından emin olabilirsiniz. Peki ya trans değillerse, o zaman ne olacak? Tüm bunların dikkatlice düşünülmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor ancak bize bunun mümkün olmadığı söyleniyor. Bunun bizi bağnaz yaptığı iddia ediliyor.

Bu arada ifade etmek gerekirse, otizm ile cinsiyet karmaşası arasındaki bağlantıyı araştıran sağlam bir araştırma bulunmamaktadır. Bu hareket o kadar hızlı bir şekilde yükseldi ve okullar, Sağlık Bakanlığı, Polis ve hatta hükümet de dahil olmak üzere Birleşik Krallık'taki tüm kuruluşlar ve kamu hizmetlerini tartışmasız bir başarıyla ele geçirmeyi başardı ki, herhangi bir araştırma yapmak için zaman kalmadı.

Yani kör uçuyoruz ve doğru olduğunu bildiğimiz şeylere dayanarak hareket edeceğimizi sanan otizmli kızlar, kömür madeninde zehirli gaz dedektörü olarak kullanılan kanaryalar gibi önümüzde süzülüyor. O kadar hızlı ilerleyen yeni bir sosyal adalet hareket deneyini temsil ediyorlar ki, nefesimizi tutup gerçekte neler olduğunu görmeye yenice zamanımız oldu.

Fakat bazen işler çok hızlı ilerlediğinde bazı şeylerin gözden kaçabildiğini unutmamamız lazım.

Otizmli beynin erkeklik ve kadınlık (iki cinsiyete atfedilen sosyal roller) hakkındaki fikirleri farklı şekilde işleyip işlemediğini ve bunun kendilerini anlamaları üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini bilmenin hiçbir yolu yok. Bir anlam arayışıyla, cinsel meyil denemeleri yapmak, kısırlık, mastektomiler ve cinsel işlev kaybı gibi ömür boyu geri dönüşü olmayan yan etkileri olan tıbbi kararlar almak adil değil.

Otizm
Araştırmalar, hızlı başlangıçlı cinsiyet disforisi tanısının otizmli kızlarla olan bağlantısını doğrulamaktadır.

Kızların trans olmaya yönelik ani akını son zamanlarda, kadınlarda otizm teşhisinin artması ve çevrim içi pornoya erişimde toplumsal bir değişimle birlikte meydana geldi. Bu durum, erkeklerin kızlardan beklentilerini derinden etkilemekte ve kızların anlaşılır bir şekilde toptan reddettikleri mazoşist, şiddet içeren bir cinsel eğitim türüne yol açmaktadır. Daha önce hiçbir belirti olmaksızın internette geçirilen yoğun bir zaman diliminden ya da cinsiyet değiştiren gençlerin YouTube videolarını izledikten sonra, kızların kendilerini doğuştan gelen cinsiyetlerine uzak hissetmelerindeki ani yükselişe Hızlı Başlangıçlı Cinsiyet Disforisi (ROGD) adı verilmiştir ve araştırmalar ROGD tanısının otizmli kızlarla olan bağlantısını doğrulamaktadır.

Bir ergen annesi olarak, onlarla yaptığım sohbetlerden de biliyorum ki otizmli kızlar arasında tüm bunları tamamen normalleştiren bir kültür var. Oyun parklarında ve öğle yemeklerinde, disfori ile başa çıkmanın bir yolu olarak değil, ergenlikten geçmenin sıkıntılı sürecine pratik bir çözüm olarak mastektomiler ve ergenlik engelleyiciler hakkında konuşuyorlar. Bu, otizmli çocuklar için nörotipiklere göre kat kat daha zor olan bir şey, çünkü otizmliler her türlü geçişi veya değişimi işlemeyi çok zor buluyorlar.

Ayrıca, bir yetişkin olarak, ergenlerin bu eylemlerden herhangi birinin bedenleri veya henüz gelişmekte olan benlik duyguları üzerinde yaratacağı uzun vadeli etkiyi çok az anladıklarının da farkındayım. Hatta bedenlerinden ve kendilerinden nefret etmenin korkunç duygular olduğunu ama aslında ergen kızlara tamamen normal geldiğini de biliyorum.

Bu kadar çok sayıda otizmli kız, erkek olduğunu veya cinsiyetsiz olduğunu iddia ederek trans oluyorsa, bunun nedenine dair sorular sormamız gerekiyor.

Kadınların son derece cinselleştirilmiş, performatif kadınlığa uymalarının beklendiği, internet pornosuyla ıslatılmış bir kültürde büyüyen genç kızlar, genellikle imkansız güzellik standartlarıyla karşı karşıya kalmakta. Öne sürülen zehirli cinsiyet rollerinin kendilerine fayda bir yana zararı olan otizmli kızlar için bu standartları tamamen reddetmek çok cazip geliyor. Buna bir de otizmli kızların farklılaşmış zihin teorisi ve sosyal anlayışları eklenince, birçoğu 'Ben bu olmadığıma göre, şu olmalıyım' diye düşünüyor.

Okulların tüm personele özel eğitim ihtiyaçları/otizm konusunda sağlam bir eğitim vermeyi göze alamayacağını biliyoruz, ancak istatistiksel olarak şu anda her sınıfta en az bir otizmli öğrenci olacaktır. Ülke çapında otizmli kız çocuklarına özel bilgi eksikliğini de hesaba kattığımızda, otizmdeki cinsiyet farklılığının nasıl desteklendiği konusunda yaşanacak bir krizle karşı karşıyayız. Stonewall, Gendered Intelligence ya da çok kullanılan Allsorts Youth Project olsun, incelediğim okul rehberlerinin hiçbiri, bundan ezici bir şekilde etkilenen grup olarak otizmli kızlara herhangi bir atıfta bulunmuyor.

Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu'nun yakın zamanda sızdırılan taslak transseksüel okul rehberinde de otizmli kız çocuklarından bahsedilmiyor. Kılavuzların hiçbiri, translık iddiası olan otizmli veya nörotipik çocuklara özel tavsiyelerde bulunmuyor.

Kılavuzların hiçbirinde, Eşitlik Yasası kapsamında birbiriyle çelişen özel koşullara sahip bir çocuğun desteklenmesi konusunda öğretmenlere tavsiye niteliğinde bulunacak hiçbir şey yok. Bu engelli önyargısı mı yoksa 2010 Eşitlik Yasasında korunan her bir özelliğinin ayrı ayrı ele alınmasını reddetmek mi?

Tıp camiası bu kızların neden bu iddiada bulunduğuna dair araştırma yapmakta yavaş davranmakta ve söz konusu kuruluşlar tarafından sağlanan okul rehberliği de onları bir grup olarak kabul etmeyi reddetmektedir.

Sağlam araştırmalara yatırım yapmalı ve kız çocuklarının kızlıktan ve kadınlıktan uzaklaşmalarındaki bu ani, eşi benzeri görülmemiş artışın nedenini kapsamlı ve tarafsız bir şekilde araştırmalıyız. Bunun ne kadarı otizmli beyinden kaynaklanıyor? Ne kadarı kültürel ve duygusal sorunlardan kaynaklanıyor ve ne kadarı kişinin bedenine ilişkin hoşnutsuzluk duygularından kaynaklanıyor?

Cinsiyet disforisinin en belirgin ayırıcı tanısının travma ve cinsel istismar olduğu göz önüne alındığında, sadece bu temelde bile, çocuklar ve gençlere yönelik cinsiyet değiştirme yollarının yavaşlatılması çağrısında bulunmamız ve psikolog ve terapistlerin genç hakemlerle gerçek bir psikolojik keşif sürecine girmeleri için alan ve zaman sağlayacak kaynaklara yatırım yapmamız hayati önem taşımaktadır.