Cinsiyet İdeolojisine Karşı Çıktığı için Mesleğinden Men Edildi

James Esses, trans ideolojisine karşı çıktığı için psikoterapi mesleğinden men edilince mahkemeye başvurdu.
Cinsiyet İdeolojisine Karşı Çıktığı için Mesleğinden Men Edildi


Psikoterapist James Esses, transgender ideolojisine karşı çıktığı için mesleğinden nasıl men edildiğini anlatıyor:

Mayıs 2021'de, psikoterapi kursundan atıldım ve yıllarımı verdiğim, on binlerce sterlin harcayarak eğitimini aldığım mesleğimden resmen aforoz edildim.

Londra'nın batısındaki Metanoia Enstitüsü'nde psikoterapi alanında yüksek lisans eğitimimin üçüncü yılının sonuna geliyordum. Terapistler ve danışmanlar için ana düzenleyici kurum olan Birleşik Krallık Psikoterapi Konseyi'nin (UKCP) bir üyesiydim ve kendi özel muayenehanemi kurmanın eşiğindeydim.

Ancak, önceki aylarda, "toplumsal cinsiyet" ideolojisinin terapötik (psikolojik yöntemlerle tedavi edici) meslek üzerindeki etkisinden giderek daha fazla endişe duymaya başlamıştım. Kurumlarımızdan, aralarında küçük çocukların da bulunduğu, cinsiyet disforisiyle (cinsiyet hoşnutsuzluğuyla) mücadele eden ve 'yanlış bedene' hapsolduklarını düşünen danışanları 'olumlama' adı altında cinsiyet değiştirmeye teşvik etme yönünde artan bir baskı vardı. Pratikte bunu yapmak, danışanların semptomlarını düzgün bir şekilde araştırmadan iddialarını doğrudan kabul etmek anlamına geliyordu.

Bu da "cinsiyet değiştirmek" isteyen çocukları geri dönüşü olmayan ergenlik engelleyiciler ve hormonlar almaya ve eğer istedikleri buysa sonunda cerrahi müdahaleye kadar ilerlemeye teşvik etmek anlamına geliyordu. Bana ve meslektaşlarımın çoğuna göre -Hipokrat Yemini'nden bahsetmiyorum bile- bu teşvik yaklaşımı temel terapötik ilkelere aykırıydı. Bu müdahaleler, kısırlık da dahil olmak üzere önemli duygusal ve fiziksel zararları beraberinde getirmektedir. Yine de riskleri görmezden gelmemiz bekleniyordu. Bu, diğer tüm ruh sağlığı durumlarıyla ilgili olarak benimsenen keşfedici yaklaşıma ters düşmektedir.

Trans ideolojisi
James Esses, trans ideolojisine karşı çıktığı için psikoterapi mesleğinden men edilince mahkemeye başvurdu.

Daha sonra translıktan pişman olup vazgeçen birçok kişiyle (bu kişilere detrans denir) konuştum. Bana terapistlerinin onları hemen cinsiyet değiştirmeye teşvik etmek yerine bu isteklerini kendilerine sorgulatmaları gerektiğini söylediler. Ben de bir şeyler yapmam gerektiğini fark ettim.

İngiltere hükümetine bir dilekçe yazdım ve bakanlardan çocuklara yönelik keşfedici yaklaşımı koruma altına almalarını istedim. Hükümetin 'dönüşüm terapisini' yasaklamayı önerdiği bu dönemde dilekçemin geri çevrilmesi çok muhtemeldi. Ancak dilekçe 10.000'den fazla imza aldı ve hükümetten de olumlu yanıt geldi; dilekçede 'bu yasağın klinisyenlerin bağımsızlığını ve güvenini etkilememesi gerektiği' konusu üstünde duruldu. Ayrıca UKCP'ye yazarak cinsiyet ideolojisinin terapi üzerindeki etkisi ve bu konuda açık tartışmanın olmaması konusundaki endişelerimi dile getirdim. Üst yönetimle görüşme talebinde bulundum.

Bu süre zarfında sosyal medyada beni 'transfobik' ve 'yobaz' olarak etiketleyen trans hakları aktivistleri tarafından ciddi tacizlere maruz kaldım. Ben bu etiketleri kabul etmiyorum. Tek kaygım çocukları korumak ve zarar görmelerini engellemekti. 

Mayıs 2021'de, Metanoia Enstitüsü'nün icra kurulu başkan yardımcısından bir e-posta aldım. Şöyle yazıyordu: 'Sözleşmenin Feshi.' Yalnızca birkaç paragraf uzunluğundaki e-posta bana, enstitünün ve mesleğin 'itibarını zedelediğim' gerekçesiyle derhal meslekten ihraç edildiğimi söylüyordu. Bana hiçbir kanıt sunulmadı, duruşma yapılmadı ve temyiz başvurusu da yapılmadı; bu, enstitünün iç politikalarının açıkça ihlali anlamına geliyordu. Aslına bakılırsa enstitüden hiç kimseyle tek bir görüşme bile yapma fırsatım olmadı.

E-postayı aldıktan birkaç dakika sonra üniversitemin e-posta hesabına ve internet portalına erişimim engellendi. Aynı akşam Metanoia Enstitüsü ihraç edildiğimi Twitter'da duyurdu. Bir e-postayla hayatım başıma yıkıldı. Bu güne kadar olup bitenlere hâlâ tam olarak inanamıyorum. 2021 yılının sonlarından bu yana, Eşitlik Yasası tarafından yasaklanan inançlarım temelinde bana karşı ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle İstihdam Mahkemesi aracılığıyla hem Metanoia Enstitüsü hem de UKCP'ye karşı dava açtım. Davayla mücadele etmek için gerekli olan parayı kitlesel fonlama yoluyla sağlamak zorunda kaldım ve bugüne kadar binlerce ilgili vatandaştan 130.000 £'un üzerinde bağış topladım. Cömertlikleri için onlara sonsuza kadar minnettar kalacağım.

Trans ideolojisi
James Esses, çocukları ve gençleri trans ideolojisinden korumak için mücadele etmeye devam ediyor.

Uzun zaman geçmesine rağmen, paylaşacak son derece olumlu haberlerim de var - UKCP ile bir uzlaşmaya vardım. Anlaşma şartlarını açıklayamasam da, bunlardan çok memnunum. En önemlisi de UKCP tarafından yayınlanan ve aşağıda yer alan açıklama:

“UKCP, toplumsal cinsiyeti eleştiren inançların (cinsiyetin ikili ve değişmez olduğu inancı) 2010 Eşitlik Yasası kapsamında korunduğunu kabul etmektedir. UKCP ayrıca, cinsiyet disforisinden muzdarip çocukların geri dönüşü olmayan ve potansiyel olarak zarar verici tıbbi müdahale yerine keşfedici yaklaşımla tedavi edilmesi gerektiğine dair profesyonel inancın geçerliliğini de kabul etmektedir. UKCP tarafından uygun bulunan psikoterapistler ve danışmanlar bu tür inançlara sahip olma hakkına tamamen sahiptir ve UKCP tarafından onaylanmış eğitim kuruluşları da dahil olmak üzere bu temelde onlara karşı yapılan her türlü ayrımcılık yasa dışıdır.”

Bu açıklama büyük önem taşımaktadır. Biyolojiye inanan ya da sözde trans olduğu iddia edilen çocukların geri dönüşü olmayan bir şekilde tıbbileştirilmesine karşı çıkan terapistlerin korunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca Metanoia Enstitüsü gibi terapötik eğitim kursu sağlayıcılarına, öğrencilerine bu temelde ayrımcılık yapmaları halinde sorumlu tutulacakları yönünde açık bir mesaj göndermektedir.

Son iki yıl içinde, ülkenin dört bir yanından seslerini duyurmaktan korkan terapi öğrencileri benimle iletişime geçti. UKCP'den gelen bu açıklamanın, benim başıma gelenlerin başka bir stajyer terapistin başına asla gelmeyeceğini garanti etmesini umuyorum.

Anlaşma UKCP'ye karşı açtığım davanın sonuçlandığı anlamına gelse de Metanoia Enstitüsü'ne karşı açtığım dava hala devam ediyor. Bana yaptıkları için tam ve nihai adaletin peşinden koşacağım.

İnsanlar bana sık sık bu mücadeleye girdiğim için pişmanlık duyup duymadığımı soruyor. Hayır, asla pişman değilim. Biyolojik gerçeklik, çocukların korunması ve ifade özgürlüğü çok daha önemli. Tek umudum, “toplumsal cinsiyet” tartışmalarına mantık çerçevesinden bakılması ve birçoğumuzun katlanmak zorunda kaldığı çileden başkalarının da kurtulması.

Kaynak: spiked-online.com

8 Ocak 2024

Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Bize Katılın!

Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.