Norveç, Cinsiyet Tıbbı Konusunda İhtiyatlı Olma Yönündeki Değişime Katılıyor

Norveç Sağlık Hizmetleri Araştırma Kurulu, ergenlik engelleyiciler, karşı cinsiyet hormonları ve transseksüel ameliyatlarının çocuklar ve gençler için deney niteliğinde olduğu kararına vardı.
Norveç, Cinsiyet Tıbbı Konusunda İhtiyatlı Olma Yönündeki Değişime Katılıyor


Norveç'in bağımsız sağlık müfettişine göre, gençler için tıbbi cinsiyet değişikliği "deneyseldir", "yetersiz" kanıtlara dayandırılmaktadır ve resmi bir araştırma çerçevesiyle sınırlandırılmalıdır. Norveç'te ilk kez bir kamu sağlığı kurumu, cinsiyet disforisine (cinsiyetten duyulan hoşnutsuzluk) yönelik yetersiz kanıtlara sahip tıbbi tedaviler konusunda alarm veriyor.

Norveç Sağlık Araştırma Kurulu, dönüm noktası niteliğindeki raporunda şöyle diyor: "Ergenlik engelleyicilerin uzun vadeli etkileri ve karşı cinsiyet hormonlarının yan etkileri hakkında çok az şey biliyoruz. Hastalar bu konuda bilgilendirilmeli ve bilmeden yaptıkları seçimlerinin sonuçlarını anlayabilmelidir."

Ancak kurul, bir gencin sayıları hızla artan transseksüel ve nonbinary çocuk ve ergenlerin talep ettiği hormonal ve cerrahi müdahalelere rıza gösterecek kadar olgun olduğu sonucuna varmak için neyin gerekli olduğunu hiç bilemeyeceklerini söylüyor. Bir çocuğun zihinsel gelişiminin boyutları dolasıyıyla böyle bir müdahaleye rıza gösterebilmesi mümkün değildir. Kaldı ki sağlıklı psikolojilere sahip yetişkinlerin de böyle bir duruma onay vermeyeceği bilinen bir gerçektir. Raporda, "Hastaların geçmişine, kaçının tedaviyi reddettiğine, kimlerin tedaviyi bıraktığına, kimlerin tedaviyi tamamladığına veya cinsiyet disforisi olan hastaların tedaviden sonra nasıl bir yol izlediğine dair kapsamlı bir genel bakış veya sistematik bir yol Norveç'te bulunmamaktadır" deniyor. 

Kurulun "Cinsiyet disforisi olan çocuklar ve gençler için hasta güvenliği" başlıklı raporu, ebeveyn destek grubu Gender Identity Challenge Skandinavia (GENID) üyesi bir baba olan Oskar (gerçek ismi değil) tarafından memnuniyetle karşılandı. Oskar, GCN'ye verdiği demeçte "Norveç'te ilk kez resmi bir kamu kurumu, gençlere uygulanan müdahalelere yönelik sağlam kanıtların bulunmadığı konusunda tehlike çanları çalıyor ve güçlü kısıtlamalar öneriyor" dedi. "Bu henüz Norveç'in değişmeye karar verdiği anlamına gelmiyor, ancak değişimin yaklaştığının bir göstergesi sayılabilir."

Kurulun raporu, İsveç ve İngiltere'nin daha gelişmiş ihtiyatlı bir uygulamaya geçtiğini teyit ediyor. Finlandiya, 2020 yılında cinsiyet kliniklerine hakim olan tıbbi cinsiyet değişikliğinden caydırıcı yeni yönetmelikler yürürlüğe koyarak ergenlik çağındaki hastalar için harekete geçen ilk ülke olmuştu. Kanıta Dayalı Cinsiyet Tıbbı Topluluğu (SEGM) attığı bir tweette şöyle yazıyor: “Norveç Sağlık Hizmetleri Araştırma Kurulu (NHIB/UKOM), ergenlik engelleyiciler, karşı cinsiyet hormonları ve transseksüel ameliyatlarının çocuklar ve gençler için deney niteliğinde olduğu ve cinsiyet değişikliğini teşvik eden mevcut yönetmeliklerin kanıta dayalı olmadığı ve gözden geçirilmesi gerektiği kararına varmıştır. “

Ergenlik engelleyiciler, karşı cinsiyet hormonları ve transseksüel ameliyatları çocuklar ve gençler için deney niteliğindedir.

İskandinav nüansı

SEGM sözcüsü şunları söyledi: "Norveç, cinsiyet değiştirmenin deneysel doğasına dikkat çekerek İskandinav komşuları İsveç ve Finlandiya'nın yanı sıra İngiltere'nin de izinden gitmiştir. Bu riskli ve çoğu zaman geri dönüşü olmayan müdahalelerin klinik ortamlarda yaygın olarak kullanılmasını destekleyecek kanıtlara sahip değiliz. Giderek artan sayıda ilerici ülkenin, Dünya Transseksüel Sağlığı Meslek Birliği'nin (WPATH) tıbbileştirmeyi teşvik eden 'bakım standartlarını' reddederek, çok daha ihtiyatlı, kanıta dayalı kendi yönetmeliklerini geliştiriyor olması dikkate değerdir."

Geçen yıl Norveç Sağlık Araştırma Kurulu tarafından başlatılan soruşturma sırasında görüşüne başvurulanlar arasında yer alan Oskar, ülkenin siyasi sınıfının ve ulusal sağlık hizmetlerinin cinsiyet aktivistlerinden büyük ölçüde etkilendiğini söyledi. 

Norveç, çocukların yasal olarak cinsiyetlerini değiştirmelerine izin veren radikal yasalara sahiptir. Ancak Norveç dilindeki kısaltmasıyla UKOM olarak bilinen kurul, sağlık hizmetlerinde hastalara zarar verme riski taşıyan ciddi "olumsuz olayları veya endişeleri" araştırmak için bağımsız bir yetkiye sahiptir. 2022'de, 16-21 yaş arası hastaların yakınları bu kurulla temasa geçmiş ve tedavinin genel etkileri ve yan etkileri hakkında yeterli bilgi olmaması ve cinsiyet değişimini teşvik eden müdahaleler dışındaki tedavi seçeneklerine işaret edecek cinsiyetten bağımsız tanıların yeterince araştırılmadığına yönelik endişelerini paylaşmıştır.

Norveç, çocukların yasal olarak cinsiyetlerini değiştirmelerine izin veren radikal yasalara sahiptir. 

Sadece cinsiyet sorunları değil

Oslo Üniversitesi Hastanesi'ndeki cinsiyet servisi, 2022 yıllık raporuna göre 915 (268'i çocuk) başvuru almıştır. Bunlardan 198'i kız çocuğudur. Cinsiyet servisinin daha önceki bir raporunda, başvuranların yüzde 75'inde bir akıl hastalığı, yaklaşık yüzde 20'sinde ise otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB/DEB) veya Tourette sendromu olduğu belirtilmiştir. Sağlık Araştırma Kurulu'nun raporuna göre, 2010-2015 yılları arasında ortaya çıkmaya başlayan ve çoğunluğu kız çocuklarından oluşan bu yeni genç hasta grubu için "hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bilgi eksikliği" söz konusudur. Raporda, "Ergenlik yıllarında ortaya çıkan veya ifade edilen cinsiyet disforisinin devam edip etmediği, takip çalışmalarının eksikliği nedeniyle bilinmemektedir" denilmektedir. Ergenlik engelleyicilerin, bilişsel gelişim üzerindeki etkileri de dahil olmak üzere "belirsiz sorulara" mahal verdiği belirtilmektedir. Raporda, "Hem ergenlik engelleyici hormon tedavilerinin hem de cinsiyet değişimini teşvik eden hormon tedavilerinin açıklanamayan yan etkileri ve uzun vadeli etkileri giderek daha fazla sorgulanmaktadır" denilmektedir. "Kurul, çocuklar ve gençlere yönelik ergenlik engelleyiciler ile hormonal ve cerrahi cinsiyet değişikliği uygulamalarının deneysel tedavi olarak tanımlanmasını tavsiye etmektedir."

Güvenlik ve etkinliği kanıtlanmamış bu uygulamalar araştırma ortamında "yakından izlenecek" ve "araştırma ve kalite güvencesi için sistematik bir şekilde veri toplanması" sağlanacaktır. Kurul, cinsiyet değişimini teşvik eden uygulamaların faydaları olduğunu iddia eden mevcut çalışmaların kısa takip süresi, küçük örneklem kullanımı, hastaların tedaviyi bırakması, kontrol veya tedavi karşılaştırma gruplarının eksikliği ve ergenlik çağında başlayan ve cinsiyetten bağımsız birden fazla rahatsızlığı olan hastalar üzerinde uygulanabilirliğine yönelik şüpheler gibi çok sayıda problemi olduğunu belirtiyor. 

Kurul, cinsiyet klinisyenleri ve trans aktivistleri tarafından tekrarlanan "ya cinsiyet değişimi ya intihar" söylemine karşı çıkmaktadır. Rapor, İsveç'te transseksüel hastaların intihar riskine ilişkin bir araştırmadan alıntı yapıyor:

"Transseksüellerin intihar riski genel nüfustan önemli ölçüde daha yüksekti, ancak depresyon, bipolar bozukluk ve otizm gibi yaygın ruhsal bozukluklardaki intihar riskiyle aynı düzeydeydi. Bu ruhsal bozukluklar cinsiyet hoşnutsuzluğu olan kişiler arasında çok yaygın olduğundan, artan intihar riskinin cinsiyet hoşnutsuzluğunun kendisinden mi kaynaklandığını yoksa ruhsal bozuklukların bir sonucu mu olduğunu belirlemek mümkün değildir. Ayrıca, cinsiyet değişimini teşvik eden uygulamalar sonucunda intihar riskinin azaldığına ya da bu uygulamalar gerçekleştirilmediğinde intihar riskinin arttığına dair kanıt sunan herhangi bir çalışma bulunmamaktadır."

Transseksüellerin intihar riski genel nüfusa göre önemli ölçüde yüksektir.

Yanlış Yönlendirme

Rapor, Norveç Sağlık Müdürlüğü'nün 2020 cinsiyet sağlığı yönetmeliğini eleştirirken; Kurul, tıbbi literatürün sistematik bir incelemesi akabinde bu yönetmeliğin revize edilmesi gerektiğini söylüyor. Kurul, "Mevcut yönetmelik organizasyon, eşitlik ve haklara odaklanıyor. Ancak kanıta dayalı yönetmelik geliştirme ihtiyacından sapmanın belirsizlik ve çelişki için alan yarattığını düşünüyoruz" diyor. Kurul, yönetmeliğin ağırlıklı olarak "deneyime dayalı fikir birliğine ve kullanıcı katılımına/kullanıcı bilgisine" [veya yaşanmış deneyime] dayandığını, ancak "deneyime dayalı bilgi tabanındaki materyalin belgelenmediğini, şeffaf olmadığını veya doğrulanabilir olmadığını" söylüyor.

Kurul, uluslararası "depatolojizasyon" (tıbbi bir durumun artık hastalık olarak kabul edilmemesi) eğilimiyle tutarlı olarak kılavuzun tıbbileştirilmiş cinsiyet değişikliği için psikolojik değerlendirmeyi bir ön koşul haline getirmemesi nedeniyle hasta güvenliğine ilişkin endişelerin doğduğunu söylüyor. Raporda, "[Ruh sağlığı denetiminin eksikliği] çeşitli psikolojik sıkıntıların ve teşhislerin göz ardı edilmesi anlamına gelebilir, bu da çocukların ve gençlerin ihtiyaç duydukları kapsamlı yardımı alamadıkları anlamına gelir" deniyor. "Norveç'te, [gençlerde cinsiyet disforisi bakımı] alanındaki bilgilerin sistematik bir özeti, yakın tarihli yabancı bilgi özetlerinin güncellenmiş değerlendirmeleri veya çocuklar ve gençler için ergenlik engelleyiciler, hormonlar ve transseksüel ameliyatları ile cinsiyet değişimini teşvik eden uygulamaların kapsamlı bir yöntem değerlendirmesi yapılmamıştır."

Kurul, ulusal cinsiyet bakımı yönetmeliğinin, bir çocuğun hayatını değiştirecek bir müdahaleye rıza gösterme kapasitesi ve ebeveynlerin çocuklarının değerlendirme ve tedavi süreçlerine dahil olma ve bilgi edinme hakları gibi kilit konularda muğlak, belirsiz ve karşıt yorumlara açık olduğunu söylüyor. Kurul, mevcut yönetmeliğin "çocuk 12 yaşın altında olsa bile ebeveynlerden bilgi saklanmasına izin verdiğine [ancak] yönetmelikte 12 yaşın altındaki çocukların sağlık hizmetlerine rıza gösteremeyeceğinin belirtildiğine" dikkat çekmektedir. Raporda, "Araştırmamız, yönetmeliğin kimin, neyi, nasıl, nerede ve ne zaman yapabileceğine ilişkin çok fazla yorum alanı bıraktığını ortaya koyuyor" deniliyor. Kurul, bu durumun tıbbi müdahalelerin sunuluş biçiminde farklılıklara yol açtığını ve profesyoneller ile hasta haklarını savunan kuruluşlar arasında anlaşmazlıklara katkıda bulunduğunu belirtiyor.

Kaynak: genderclinicnews.substack.com