Ah, Yaz Kampı! Çocukların ve gençlerin 1 haftadan 2 aya kadar ailelerinden, okul baskısından ve karışık gençlik aşklarından kaçmak için gittikleri o büyük Amerikan geleneği. Yeni keşfedilen bağımsızlığın, kano yarışlarının, yürüyüşlerin, yıldızları izlemenin, tüyler ürpertici kamp ateşi hikayelerinin ve mafya oyunlarının tadını çıkardıkları ve ortak banyolar, örümcekler ve fareler ve tanımlanamayan yiyecek nesneleri konusunda ortak tiksintiyle bağ kurdukları yer.
Kampla ilgili en güzel şeylerden biri, yaz kampında çocukların çocuklara liderlik etmesidir. Aslında, gençlik liderliği tüm deneyimin ve amacın merkezinde yer alır. 16 yaşındaki stajyer danışmanlar ve 17-23 yaşındaki danışmanlar, gerçek yetişkinler tarafından uzaktan denetlenir (ve onlar tarafından eğitilir): liderliklerini, vahşi doğada hayatta kalma ve ekip oluşturma becerilerini geliştirir; küçük çocuklara ev özlemi ve talihsiz yatak ıslatma olaylarında koçluk yapar ve kampçılarla çok yakın yaşta olmalarına rağmen, genç yetişkinlerden oluşan bir ekip olarak bir araya gelirler.
Her yaz, ben de dahil olmak üzere bir sürü ebeveyn çocuklarını kampa gönderirken, çocuklarını uğurlamanın hüznü ve çocuklarının yaşayacağı muhteşem deneyimin heyecanıyla karışık duygular yaşarlar; hatta bir parça kıskançlık bile vardır çünkü yaz kampı çok eğlencelidir. Çocuklar, ebeveynler ve danışmanların enerjisi dışarıdan hissedilebilir. İki yıllık covid'den sonra bu duygu daha da canlandı. Kamp normale dönüş olacaktı, gençlik yazı nihayet geri gelecekti.
Ancak bu yıl, sonradan anlaşılacağı üzere, farklıydı. Tabii ki öyleydi, bunu bilmeliydim. Çünkü gençlerle birlikte, devlet destekli yeni cinsiyet örgütü de kampa gitti. Toplumsal cinsiyet ideolojisi, çürük bir elma gibi, temas ettiği her şeyi bozdu ve şimdi kampımız da çürümeye başladı.
Geçmişte, ebeveynlerin müşteri olduğunun ve çocukları için güvenlik ve personelden profesyonellik beklediğinin farkında olan kamp yönetimi, gençlik hevesleri ve kültürünü kamptan uzak tutardı. Bu yılsa kamp yönetimi "Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık" aktivisti olan eğitmenleri danışman eğitimlerine davet ederek sadece toplumsal cinsiyet ideolojisini onaylanmakla kalmadı, aynı zamanda kapsayıcılık adına bu zorunlu kılındı. Böylece gençlere kampa cinsiyet karmaşalarını getirmeleri için resmi izin verilmiş oldu.
Bir dönem trans olduğu inancına kapılmış bir oğlum var. Yaklaşık bir yıldır translıktan vazgeçmiş olmasına rağmen, bu deneyim bende Toplumsal Cinsiyet İdeolojisi ve onun tüm dini sembolleri ve kültürel ayinleri için hassas bir radar bıraktı. Tüm okul yılını kırmızı alarmda geçirdim. Ders programlarını ve müfredatı, gerçekmiş gibi gösterilen toplumsal cinsiyet ideolojisi ilkelerine karşı taradım ve tabii ki kamp kayıtlarının ve sevgili yaz kampımızın ebeveyn rehberlerinin satır aralarını dikkatle okuyarak onun da cinsiyet örgütü tarafından ele geçirilip geçirilmediğine baktım. Jargondan ve kurnazlıktan son derece uzak görünüyordu ve ben de çocuklarımın bu yaz, üniversite yaklaşmadan önce belki de son kez çocukluk yaşayacaklarından ötürü heyecan duyarak kamp hazırlığına devam ettim.
Sonra, kamp başlamadan iki gün önce oğluma tercih ettiği zamirleri (İngilizcede "o" zamiri cinsiyet belirtir. Kendi cinsiyetlerinde olmadığını iddia eden kişiler kendilerine hitap edilirken cinsiyetsiz veya karşı cinsiyete ait zamirlerin kullanılmasını talep eder) soran bir bilgi formu geldi ve alarmım ötmeye başladı. Kısa bir süre sonra, bir veli bilgilendirme oturumunda bu yıl oğlumun tüm erkek grubu için bir erkek zamirleri kullanan bir kadın danışmanı olacağını fark ettim. Kamp müdürü, daha sonra yaptığım özel bir görüşmede aslında karşımda bir kadın olduğu konusunda yanıldığımı söyledi. Tüm kampçılar ve danışmanlar kendilerini erkek olarak tanımlıyormuş! Yani endişelenecek bir şey yokmuş! (sanırım maddi gerçekliğin inkârı ve ebeveynlerin kendi gözlerinin ve kulaklarının kanıtlarını görmezden gelme beklentisi dışında?!). Kalbim sıkıştı. Bu acı verici konudan kaçınmak için yaptığım onca şeyden sonra, işte son dakikada çirkin yüzünü gösteriyordu. Oğlumu cinsiyet örgütünden birlikte haftalarca ıssız bir yere göndermek üzereydim. Planlarımı ve rotamı değiştirmem için artık çok geçti. Oğlumla olan ilişkim riske girerdi, onun tüm yıl boyunca dört gözle beklediği planları altüst edecektim. Yapamadım. Böylece kampa gitti.
Oğlumu kampa bırakırken şahit olduğum manzara tahmin edebileceğimden daha kötüydü. Kamp, erkek zamirleri kullandıklarını gösteren afişler taşıyan, biçimsiz bol kıyafetleri olan, cinsiyetsiz olduğunu söyleyen kısa saçlı kadın danışmanlarla doluydu. Tek umudum, oğlumu cinsiyet örgütüne karşı bilgilendirmede başarılı olmuş olmam ve translık ile kendi kişisel çatışmasından sonra artık bunu cazip olmaktan ziyade aptalca ve moda olarak görmesiydi.
En azından oğluma bu konuda önceden yardımcı olma şansım oldu, son birkaç yıl boyunca ona biraz arkaplandan bahsettim. Merak etmeden duramıyorum; toplumsal cinsiyet ideolojisinin ön planda olmadığı diğer ebeveynler için durum nasıl olacak? Çocuklarını ormandaki cinsiyet endoktrinasyon kampına gönderdiklerini biliyorlar mı?
Çocuklar daha kamptayken, genellikle gerçek dünyaya döndükten birkaç hafta sonra kaybolan alternatif kamp kişilikleri geliştirmeye bayılırlar. Bu da kampın eğlenceli yanlarından biridir. Kampta kimseyi tanımıyorsunuz, dolayısıyla kendinizi yeniden keşfedebilir ve yeni şeyler deneyebilirsiniz. Ancak toplumsal cinsiyet ideolojisi çocukların kafasına yanlış bedende olabilecekleri fikrini sokuyor. Bu, ebeveynler tarafından kolayca bir kenara itilebilecek bir fikir değildir. Ve toplumsal cinsiyet ideolojisi, çoğu zaman radikal ve acil isim değişikliğini ve tıbbileştirmeyi de talep eder. Kampımdaki ebeveynler, 9 yaşındaki çocukları eve döndüklerinde ve farklı bir cinsiyet olduklarını ilan ettiklerinde, testosteron almak istediklerinde veya ergenlik engelleyici ilaçlar istediklerinde hayatlarının sürprizini yaşayacaklar mı?
Kamplar asıl müşterilerinin kim olduğunu unuttular: ebeveynler. Zararlı bir gençlik trendini toptan kabul ederek, ebeveynlik sorumluluklarını yerine getirmekten vazgeçtiler. Beklediğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz yetişkin gözetimi olmadığında, çocuklarımızı eğitmeleri ve şekillendirmeleri için onlara vermemeliyiz. Ne yazık ki büyük kamp geleneği sona ermiş olabilir.
Kaynak: pitt.substack.com
Yorumlar