Sıkça Sorulan Sorular
LGBT nedir, açılımı ne anlama gelmektedir?
LGBT, binlerce çeşit cinsel yönelim olduğunu savunan bir cinsiyet ideolojisinin iddia ettiği cinsel yönelimlerin kısaltmasıdır. Açılımı şu şekildedir: L - Lezbiyen: Diğer kadınlara yönelik ilgi duyan bir kadını ifade eder. G - Gey: Diğer erkeklere yönelik ilgi duyan bir erkeği ifade eder. B - Biseksüel: İki cinsiyete (erkek ve kadın) karşı ilgi duyan kişileri ifade eder. T -Transseksüel veya Transgender: Kendilerini karşı cinsiyetten tanımlayan kişileri ifade eder. Bu terim altında, cerrahi veya hormonal müdahalelerle cinsiyetlerini değiştirenlere “transseksüel”, sadece görünümünü değiştirenlere ise özellikle halk arasında “travesti” denilmektedir. LGBT terimi, bu cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çeşitliliğini iddia ederek büyüyen bir topluluğu temsil eder. Ayrıca terim, bu topluluğun haklarını savunma çabalarını içeren LGBT hakları aktivizmi gibi konularla da ilişkilidir.
Homoseksüellik belirtileri nelerdir?
Homoseksüellik terimi genellikle eşcinsellikle eş anlamlı olarak kullanılır. Her ikisi de aynı cinse karşı ilgi duyan kişileri ifade eder. Örneğin, bir kadının homoseksüel olduğunu belirten belirtiler arasında diğer kadınlara duyulan cinsel ilgi, bu yönde cinsel ilişkiler kurma, kadınları beğenme, duygusal bağlarını kadınlarla yaşama gibi unsurlar bulunabilir. Geylerin erkeklerden hoşlandıkları için kadınsı, lezbiyenlerin de kadınlardan hoşlandıkları için erkeksi davranışlar sergiledikleri genel bir klişe olmasına rağmen, bazı durumlarda ise bu tutumlar dışarıdan kolayca fark edilemeyebilir. LGBT ideolojisine göre, homoseksüellik bir hastalık veya bozukluk olarak görülmese de, bu görüşe karşı olarak, homoseksüellik genellikle ruhsal, fiziksel veya çevresel faktörlerden kaynaklanabilir. Biyolojik veya hormonal bozukluklar, çocukluk dönemindeki travmalar, şiddet veya istismar gibi faktörler, kişinin cinsiyet kimliğine ilişkin temel kodlarını bozabilir. Bu durum genellikle ergenlik dönemi veya sonrasında, kişinin duygusal ve cinsel gelişimini olumsuz etkileyerek homoseksüellik belirtileri göstermesine neden olabilir.
Pornografi bağımlılığın tehlikeleri nelerdir?
Günümüzde pornografi, cinsel tahrik amacı taşıyan içerikleri yazılı veya görsel olarak sergileyen bir araç haline gelmiştir. Bu materyaller, cinsel eylemleri detaylı bir şekilde gösteren, cinsel organları ve ilişkileri açıkça sergileyen, grup seks, sado-mazoşist ve fetişlere odaklanan, şiddet içeren unsurları içerir. Tecavüz, ensest, çocuklarla veya hayvanlarla cinsel ilişkiyi betimleyen içerikler sıkça rastlanan unsurlardır. Bu bağlamda, pornografi bağımlılığı cinsel tatminsizlik, sosyal izolasyon, cinsel işlev bozuklukları, zihinsel sağlık sorunları, cinsel şiddet algısı, zaman ve enerji kaybı, bağımlılık ve tolerans gelişimi, hukuksal sorunlar gibi tehlikelerle ilişkilidir. Ayrıca, yapılan bir araştırmada pornografi tüketimi ile eşcinsel evliliklere verilen destek arasında zaman içinde bir artış olduğu belirlenmiştir.
Eşcinsellik nedir, eşcinsellik tedavisi mümkün olan bir hastalık mıdır?
Eşcinsellik, kişinin hemcinsine ilgi duyması durumunu ifade eden bir kavramdır. LGBT ideolojisinin iddia ettiği görüşün aksine eşcinsellik doğuştan gelmez ve kişide çoğu zaman psikolojik temellere bağlı olarak sonradan gelişmektedir. Uygun bir terapist rehberliğinde eşcinsel davranışın kökenindeki duygular ortaya çıkarılması ve kişinin davranışları üzerinde yeni bir düzenleme yapılması mümkündür. Konuyla ilgilenen psikiyatristler ve eşcinsellikten vazgeçen danışan beyanları, düzenli olarak gerçekleştirilen seansların kişide eşcinsel meylin azalmasına veya tamamen ortadan kalkmasına yardımcı olduğunu göstermektedir.
Eşcinsel yönelim bağlamında lezbiyen ilişki nedir ve nasıl tanımlanmaktadır?
Homoseksüellik (eşcinsellik) kavramı içerisinde yer alan lezbiyenlik, bir kadının bir başka kadına eşcinsel meyil (diğer bir ifadeyle eşcinsel yönelim) göstermesini ifade eden bir terimdir. Lezbiyen ilişki yaşayan kadınlar, esas cinsiyetlerini kabul eder ve cinsiyet değiştirme ameliyatları gibi uygulamalara başvurmayarak hemcinslerine ilgi duyduklarını ifade ederler. Eşcinsel yönelime neden olan faktörler kişiden kişiye değişmekle birlikte cinsel kimlik gelişim sürecinde yaşanan olumsuzluklar ve erken çocukluk dönemi travmalarının kişide eşcinsel meyil oluşumuna zemin hazırladığı düşünülmektedir.
Cinsel yönelim nedir, cinsel yönelim çeşitleri nelerdir?
Cinsel yönelim, kişinin cinsel eğilimini belirtmek üzere kullanılan bir terimdir. LGBT ideolojisinin cinsel yönelimin çeşitliliği ve değişken olabileceği yönündeki iddiaları doğrultusunda cinsel yönelimle ilgili terimlerin sayısında bir artış oluşturulmuş ve zaman içinde birçok farklı cinsel yönelim kategorisi tanımlanmıştır. Bu tanımlar arasında homoseksüellik (aynı cinsiyete ilgi duyma), biseksüellik (iki cinsiyete de ilgi duyma), panseksüellik (cinsiyet veya cinsel yönelim fark etmeksizin herkese ilgi duyma) ve aseksüellik (cinsel çekim hissetmeme veya cinsel aktiviteye ilgi duymama) gibi çeşitli kategoriler bulunmaktadır.
Eşcinsellik neden hastalık kategorisinden çıkarıldı?
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 1952 yılında yayınladığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nda eşcinsellik bir ‘cinsel sapma’ şeklinde sınıflandırılıyor ve “ruhsal hastalık” olarak kategorize ediliyordu. Dönemin psikiyatri çevrelerince de yaygın görüş buydu. Fakat bu tanımı inkar eden LGBT aktivistleri, birliğe karşı yoğun bir propaganda faaliyeti yürütmeye başladı. Birliğin kongrelerini basarak, konuşmalarını sabote ederek ve üyelerini tehdit ederek yürüttükleri sürecin sonunda 1973 yılında yapılan bir kongre kararıyla eşcinsellik, psikolojik bir rahatsızlık olmaktan çıkarıldı. Bilimsel bir arka plana sahip olmadığı görülen bu kararın tamamen siyasi nedenlerle ve baskı altında alındığı yıllar sonra eşcinsel aktivistler tarafından da itiraf edilmiştir.
Eşcinseller doğuştan karşı cinsin beyinsel özellikleriyle mi doğar?
İki cinsiyetin beyin yapılarında yapısal olarak farklılıkların olması biyolojik bir farkla doğduğumuz anlamına gelmektedir. Eşcinsel yetişkinlerle yapılan araştırmalar heteroseksüel erkeklerle eşcinsel kadınların ve eşcinsel erkeklerle heteroseksüel kadınların beyin özelliklerinin birbirine benzediğini iddia etmektedir. Halbuki çalışmaların çoğu bebeklerle değil yetişkinlerle yapılmıştır; dolayısıyla, araştırma sonuçları bu farklılığın doğuştan mı yoksa kişilerin yaşam deneyimlerinin bir sonucu olarak mı meydana geldiğini bize söylemez. Beyin hayat boyu değişip dönüşen bir organ olduğu için eşcinsel insanların karşı cinsin beyinsel özellikleriyle benzer niteliklere sahip olabilmesi, bunun beynin çevresel koşullardan etkilenip şekillendiğinin bir göstergesidir. Bu nedenle beyindeki farklılıklar bireylerin davranışlarının ve çevresel faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
Eşcinsellik hayvanlarda da var. O halde eşcinsellik doğal mıdır?
Hayvanlardaki eşcinsel davranışların nedeni genlerden ziyade çevresel faktörlerin cinsel davranışta daha etkin olabilmesinden kaynaklanır. Hayvanlarda görülen davranışların ‘’doğal ve normal’’ kabul edilerek insan yaşamı için bir argüman olarak kullanılması insanı hayvanla bir tutmak anlamına gelir. Hayvanlar alemindeki vahşi ve etik dışı yaşamı insanın onurlu varlığına denk görmek sakıncalıdır. Aksi takdirde kendi dışkısını yiyen, yavrusunu öldüren ya da kendi yavrusuyla çiftleşen hayvanların kanunlarını ‘’doğada var o halde biz insanlarda da olabilir’’ argümanıyla meşrulaştırmaya çalışmak bizi içinden çıkılmaz bir duruma sokacaktır.