• Sıkça Sorulan Sorular

Sıkça Sorulan Sorular

Cinsiyet disforisi ile anksiyete ve depresif bozukluğu arasındaki ilişki nedir?

Cinsiyet disforik gençler arasında en yaygın psikolojik sıkıntılar depresyon ve anksiyete bozukluklarıdır. Bazı çalışmalar, “transgender” gençlerin, diğer gençlere kıyasla depresyon konusunda dört ila altı kat, kendine zarar verme veya intihar davranışları konusunda ise üç ila dört kat daha fazla risk altında olduğunu göstermektedir. Farklı klinik araştırmalar, cinsiyet disforisi yaşayan çocukların %80'inde disforinin ergenlikle birlikte azaldığını göstermiştir. Ancak, ergenlik engelleyici ilaç alarak cinsiyet değiştirme yoluna giren çocukların %90'ında bu durumun devam ettiği ve çoğunluğunun cinsiyet değiştirme sürecine itilip karşı cins hormon tedavisi aldığı belirtilmiştir. Anksiyete ve depresif bozuklukların tedavisi göz ardı edilirken, bu asli sorunların genellikle yol açtığı cinsiyet disforisinin “cinsiyet değiştirme” ile tedavi edilebileceğine inanmak, translar arasındaki yaygın intiharın neden çözülemediğine dair bizlere önemli bir ipucu vermektedir. *AZ A, KARAMAN Mİ. Çocukluk ve ergenlikte cinsiyet disforisi: Güncel yaklaşımlar ve etik sorunlar. Anatolian Clin. 2023;28(3):433-40.

Duygusal yeme bozukluğu ile cinsiyet disforisi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Duygusal yeme bozukluğu, stres, kaygı, üzüntü gibi zorlayıcı duygusal durumlarla başa çıkma mekanizması olarak ortaya çıkan bir çeşit yeme bozukluğudur. Yeme bozuklukları, genel olarak özsaygı sorunları, değersizlik hissi, depresyon, aile içi problemler ve kişide görülen kimlik karmaşaları ile ilişkilendirilmektedir. Mevcut literatürde, duygusal yeme bozukluğu ve yeme bozukluğu patolojisinin gelişimine katkıda bulunan birkaç potansiyel faktör belirlenmiş olup bunların arasında özellikle ergenlik ve cinsiyet disforisi öne çıkmaktadır. Cinsiyet disforisi, kişinin esas cinsiyetinden hoşnutsuzluk duyması durumunda ortaya çıkan ruhsal sıkıntı ve rahatsızlık durumunu ifade etmektedir. Trans ve trans olmayan gruplar üzerinde yürütülen karşılaştırmalı bir çalışmada* LGBT yetişkin ve ergenlerin, LGBT olmayanlara göre daha fazla yeme bozukluğu ve düzensiz yeme davranışları sergilediği tespit edilmiştir. Ayrıca gey, biseksüel ve transseksüel yetişkin ve ergenlerin yeme bozuklukları ve düzensiz yeme davranışları açısından daha yüksek risk altında oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan araştırmalar cinsiyet disforisi teşhisi alan translarda yeme bozukluğu riskinin daha yüksek olduğunu açıkça göstermektedir. * Parker, L. L., & Harriger, J. A. (2020). Eating disorders and disordered eating behaviors in the LGBT population: a review of the literature. Journal of eating disorders, 8, 51. https://doi.org/10.1186/s40337-020-00327-y

Cinsiyet disforisi yaşayan kişilerde otistik spektrum bozukluğu görülme olasılığı nedir?

Otizm spektrum bozuklukları (OSB), iletişim ve sosyal etkileşimde yetersizlik ve tekrarlayıcı davranış biçimleriyle karakterize edilen, erken çocukluk çağında görülen bir nörogelişimsel bozukluktur. Cinsiyet disforisine (cinsiyet hoşnutsuzluğuna) sahip kişilerin önemli bir kısmında eş zamanlı olarak otizm spektrum bozukluğu görülebilmektedir. Sosyal etkileşim konusunda zorluk yaşayan otizmli çocuklar, ergenlik döneminin getirdiği bunalımlarla başa çıkmanın bir yöntemi olarak cinsiyetine takıntılı hale gelebilmektedir. Bu bağlamda gerçekleştirilen yakın zamanlı bir çalışmada, OSB ile cinsiyet disforisi arasındaki potansiyel ilişkiyi incelemek üzere bilimsel veri tabanlarında sistematik bir literatür taraması yapılmıştır. Yaklaşık 19 makale üzerinde gerçekleştirilen kapsamlı inceleme sonucu, cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocuk ve ergenler arasında otizm spektrum bozukluğu görülme sıklığının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Cinsiyet disforisi/hoşnutsuzluğu yaşayan kişiler cinsiyet değiştirmek zorunda mıdır?

“Cinsiyet disforisi” tanısı ilk kez 2013 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanı kitabına girmiştir. Aile içi cinsel istismar, ihmal, kötü muamele ve anne karnında gelişen biyolojik sorunlar gibi psikolojik, fizyolojik veya çevresel faktörler bu hoşnutsuzluğun gelişmesinde büyük rol oynar. Doğru bir terapi ile ergenlik döneminden sonra cinsiyet hoşnutsuzluğu durumunun azaldığı veya tamamen yok olduğu görülmektedir. Ancak çocuklar üzerinden kâr sağlamaya çalışan ilaç firmaları ve sağlık kurumları, özellikle Avrupa ve Amerika’da herhangi bir cinsiyet hoşnutsuzluğu beyanında bulunan çocuk ve gençleri ebeveyn rızasına bakılmaksızın doğrudan hormon ilaçlarına ve ameliyatlara yönlendirerek tıbbi manipülasyon uygulamaktadır. Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan kişilerde her şeyden önce disforiye asıl sebep olan; altta yatan sebepler tespit etmeli ve çözülmelidir.

Bize Katılın!

Yeni içeriklerden haberdar olmak için e-posta bültenimize abone olun.