Erişim Tarihi: 08.03.2023
Kaynak: www.frc.org
Bazı çocukların "cinsiyet disforisi" (cinsiyetten duyulan hoşnutsuzluk) yaşadığı uzun zamandır bilinmektedir. Araştırmalar, kendi hallerine bırakıldıklarında, bu tür durumlara sahip çocukların çoğunun bunları zamanla aştığını ve "transseksüellik" iddialarından vazgeçtiğini göstermiştir. Ancak çocukların bu durumları yalnızca "sosyal cinsiyet değişimi" (herhangi bir tıbbi müdahale olmadan sosyal hayatta karşı cinstenmiş gibi yaşamak) yoluyla değil, aynı zamanda radikal fizyolojik müdahaleler yoluyla da giderek daha fazla benimsenmekte ve aktif olarak onaylanmakta ve teşvik edilmektedir. Bu müdahaleler arasında normal ergenliği engelleyen ilaçlar, karşı cinsiyet hormonları ve cinsiyet değiştirme ameliyatı yer almaktadır.
Bu prosedürlerin her birinin kalıcı kısırlığa kadar varan ciddi olumsuz yan etkileri vardır. Aksine iddialara rağmen, bu prosedürler genellikle geri döndürülebilir değildir ve kanıta dayalı (bilimsel olarak ispatlanmış) değildir. Araştırmalar, bu prosedürlerin hastanın ruh sağlığını iyileştirmek olan amaçlarına ulaşmada etkili olduğunu göstermemiştir. Tıp etiğinin en temel ilkesi olan "Önce Zarar Verme" ilkesini ihlal etmektedirler.
Bu gerçekler, bu tür prosedürlerin reşit olmayanlara uygulanmasını yasaklayan eyalet yasaları ve federal yasalar getirilmesi gerekliliğini tamamen haklı çıkarmakta, hatta talep etmektedir. Çocuklarının transseksüellik iddialarını onaylayan ebeveynlerin hakları, çocukları fiziksel zararlardan korumaya yönelik kamu yararından daha yüksek bir değere sahip değildir. Ekonomik şantaj, yasa koyucuları bu konuda harekete geçmekten caydırmamalıdır.
Yorumlar