Erişim Tarihi: 22.03.2023
Kaynak: genspect.org
Kaliforniya'da görev yapan iki ortaokul öğretmeni, Abigail Shrier'in bir makale kaleme alarak öğrencilere LGBT ideolojisini aşılayan bir okul kulübünün son derece tartışmalı uygulamalarını ortaya koymasının ardından idari izne çıkarıldı. UBU (You Be You) adı verilen bu kulüp, öğle yemeği saatinde toplanıyordu ve resmi olarak onaylanmış bir okul kulübü değildi.
Ekim ayının son hafta sonu, Kaliforniya Öğretmenler Derneği tarafından gerçekleştirilen "2021 LGBTQ+ Sorunları Konferansı-İkiliğin Ötesinde: Kimlik ve Olasılıkları Hayal Etmek" başlıklı konferansa 200'den fazla öğretmen ve birkaç ebeveyn katıldı. Genspect platformu, seminere katılan endişeli ebeveynlerden biri olan ve takma isim kullanan Rebecca Murphy ile konuştu. Murphy hafta sonu boyunca duydukları karşısında şoke olmuştu.
"Üç farklı derse katıldım ve derslerin her birinde, Kaliforniya'da öğretmenlik yapan eğitimcilerin amacının, dinleyicilere ebeveynleri nasıl kandıracaklarını ve onlardan nasıl bilgi saklayacaklarını öğretmek olduğu açıktı."
"Gittiğim ilk ders olan 'Kapsayıcı Bir Sınıfı Teşvik Etmek için Edebiyat Kullanımı ve Etkileşimli Sesli Okumalar' dersi 'sesli okumalar', yani öğretmenler tarafından çocuklara yüksek sesle okunan kitaplar hakkındaydı. Bunlar anaokulu öğrencilerine okunan kitaplardı. Öğretmenler, ebeveynlerin transseksüellerle ilgili olduğunu bilmeyecekleri kitapları diğer kitapların arasına sıkıştırdıklarını açıkça belirttiler. Üzerinde çok zaman harcadığımız ilk kitabın adı Kırmızı: Bir Pastel Boyanın Hikayesi idi. Öğretmenler bunun başlangıç için güvenli bir kitap olduğunu, çünkü ebeveynlerin bunun gerçekten transgenderizm (kişinin cinsiyetine belli yollarla müdahalede bulunup bir diğer cinsiyete bürünme halinin ideolojik olarak savunulması) hakkında olduğunu anlamayacağını söylediler. Ayrıca kitapları ve müfredatı nereden temin edebileceğinizi de tartıştılar. Bu materyalleri sağlayan tüm kuruluşlar tabii ki trans-aktivist gruplardı.”
"Daha sonra 'LGBTQIA+ 101: Alfabe Çorbasını Anlamlandırmak' adlı başka bir derse katıldım. Bu ders tamamen öğrencilerin okulda kendilerini rahat hissetmelerini sağlamak, seçtikleri isimleri ve zamirleri kullanmak (İngilizcede ‘o’ zamiri cinsiyet belli eder, trans olduğunu düşünen çocuklar kendilerine hitap edilirken karşı cinsiyetinin zamirlerinin kullanılmasını isteyebilir) ve bunu ebeveynlerden gizli tutmakla ilgiliydi. Bir öğretmen beni gerçekten şaşırttı. Şiddetli bir vurguyla "BENİM haklarım neler?" diye sordu. Bir öğretmen olarak okulda bir çocuğun ismini değiştirme hakkının ne olduğunu soruyordu. Çocuğun ya da ebeveynlerin haklarıyla ilgilenmek yerine bunun kendi hakkı olduğunu çok net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bir çocuğu seçtiği yeni isim yerine esas ismiyle çağırmanın çocuk istismarı olup olmadığı konusunda da bir tartışma yaşandı. Öğretmenlerin hepsi bunun çocuk istismarı olarak görülmesi gerektiği konusunda hemfikirdi ve bunun önlenmesi için baskı yapmaya karar verdiler.
Veliler çocuklarının farklı isimle çağrılmasına karşı çıktıklarını dile getirdiğinde, öğretmenler 'Burası benim sınıfım. Burada ne olacağını ben kontrol ederim. Evinizde ne olacağını siz kontrol edersiniz. Sınıfımı ben kontrol ederim.’ diye itiraz ediyordu. Şoke olmuştum Bu öğretmenler, sanki sınıfa girdikten sonra çocukların velayetini ve yetiştirilmesini de devralıyorlarmış gibi konuşuyorlardı. Öğretmenlerden biri ikiden fazla cinsiyet olduğunu söyledi. Ders kitaplarını ikiden fazla cinsiyet olduğunu söyleyecek şekilde değiştirmeleri için yayınevlerine baskı yapmaktan bahsettiler.
Sonra 'Muhafazakâr Topluluklarda Takip Sistemi Nasıl Yürütülür' adlı üçüncü derse girdim. Bu üç ders arasında en endişe verici olanı buydu. Bu ders, Abigail Shrier'ın makalesinde sözünü ettiği iki aktivist öğretmen tarafından yönetiliyordu. Bu iki öğretmen hem okul yönetimini hem de velileri kandırma becerilerinden dolayı çok mutluydular. Kurdukları UBU adındaki kulüp, okul tarafından onaylanmış bir kulüp değildi. Öğretmenlere muhafazakâr bir bölgede nasıl kulüp kurulacağını öğretiyorlardı. Kulübün doğasını nasıl gizleyeceklerine odaklandılar. Kulüp okul destekli olmadığı için bir isim listesi tutmak zorunda değillerdi. Bir veli grubu aracılığıyla bağış kampanyası başlattılar ve daha sonra bu veli grubundan parayı kendilerine geri vermelerini istediler. Bu şekilde, veliler fonların gerçekte ne için kullanıldığının farkında olmadan kulübe bağışta bulunmuş oldular. Ayrıca Kaliforniya Öğretmenler Derneği hibesi aracılığıyla da fon elde ettiler. Bu fon, kulüplerin okul destekli olmasını şart koşuyordu. Ancak bu öğretmenler, kulüplerinin fon gerekliliklerini karşılamadığını bile bile velileri kandırarak iki kez fon elde ettikleri gerçeğinden keyif aldılar. Bu fonların hileli bir şekilde elde edildiği çok netti."
"Tartışma daha sonra öğretmenlerin kulüplerinin artık hiç üyesi olmamasından duydukları endişeye döndü. Kulübü yeniden faaliyete geçirmek için yeni öğrenciler bulmaları ve onları kulübe katılmaya ikna etmeleri gerekiyordu. Bu mantığa aykırıydı. Kulüplerin mantığı ihtiyaç üzerine açılmalarıydı. Bu öğretmenler ise kulübü açıp daha sonrasında ihtiyaç oluşturmaya çalışıyorlardı. Kulüp toplantılarını öğle yemeği sırasında gerçekleştirdikleri için, toplantılar diğer faaliyetlerle çakışmıyor ve izin belgesi gerektirmiyordu. Bu sayede kulübü ebeveynlerden gizleyebildiler. Burada tek suçlu öğretmenler değil. Kulübün okul kampüsünde toplanıyor olması, öğretmenlerin yaptıklarından okulun da aynı derecede sorumlu olduğu anlamına gelir.
Okul, basında çıkan haberlere verdiği yanıtta güvenlik tedbirlerini uygulamaya koyduğunu belirtti. Ancak bu tedbirler sadece okul onaylı faaliyetler için geçerli. Bu kulüp okul onaylı olmadığı için bu önlemlerin dışında kalacak. Öğretmenlerin devlet okulu kampüsünde okul onaylı olmayan kulüp ya da toplantılar düzenlemelerini engelleyecek bir güvenceye ciddi anlamda ihtiyaç var."
Okul Yönetim Kurulu'nun 15 Aralık tarihinde gerçekleştirdiği ve öfkeli bir annenin öğretmenleri kızına transgender ideolojisini aşılamakla suçladığı toplantıya ilişkin olarak, Murphy şunları söyledi:
"Toplantıdaki bir katılımcı grubu, adeta toplantının ana konusu olan ebeveyn haklarının konuşulmasını engellemek için bir araya gelmişti. Toplantıda sesini yükselten annelerin evine gittiler. Bu bir susturma taktiğidir. Bence korktuğu için sessiz kalan pek çok insan var. Seyir hep bu şekilde işliyor. Toplantının videosunu izlerseniz, çocuklarını sevdiklerini ve onlara ebeveynlik yapmak istediklerini söyleyen velilerin nasıl saldırıya maruz kaldığını ve bu şekilde nasıl korkutulduğunu çok rahat görebilirsiniz.
Çocuğun 6, 7, 8. sınıfta olduğu bir yerde ebeveynlerden gizli tutulan bir şey varsa, bu yanlıştır. Ama uyuyan dev uyanıyor. Ebeveynler kendi çocuklarına ebeveynlik yapmak istiyor. Bu kadar."
Yorumlar